Şurası kesin:
1994-95’ten 1997’nin yaz sonuna kadar Tuncay Güney, Milli İstihbarat Teşkilatı’nda Mehmet Eymür’ün yönetimindeki Kontr Terör Merkezi’ne muhbirlik yapıyordu.
Neyi ihbar ediyordu Tuncay Güney?
Esas olarak Jandarma İstihbarat-Terör Mücadele, yani JİTEM’in faaliyetlerini.
Peki sonra, MİT’te Kontr Terör Merkezi dağıtılınca ne oldu? Büyük ihtimalle Tuncay Güney kendi hayatından endişeye kapıldı. Çünkü Mesut Yılmaz hükümeti Susurluk’u ve bu arada JİTEM dahil yapıları da araştırmaya başlamıştı. Üstündeki MİT koruması kalktığı için, kendi faaliyetlerinin açığa çıkması tehlikesi de vardı.
İşte bu dönemde bir ‘koruyucu’ aramaya başlamış olmalı Tuncay Güney.
Kendine bir koruyucu buldu veya bulamadı, Tuncay Güney, artık herkes biliyor, İstanbul polisinin normalde bu çeşit siyasi çetelerle, başka bir deyişle terör örgütleriyle hiç ilgisi olmayan bir bölümü tarafından, organize suçla mücadele şubesi tarafından açığa çıkarıldı.
Gözaltına alınma bahanesi basit bir otomobil sahtekârlığıydı ama onu bizzat şube müdürü sorguladı. Ve o sorgu, hâlâ daha Ergenekon davasının en temel metinlerinden biri.
Dün Milliyet’te Belma Akçura’nın haberinde öğrendik, 2001 yılında, Tuncay Güney İstanbul Organize Şube tarafından gözaltına alınana kadar polis istihbaratı tarafından zaten göz önünde tutuluyormuş. Güney’in sorgusuna katılan istihbaratçı bir polis, onun daha soru sorulmadan her şeyi anlatmasına çok şaşırmış.
Belki de o kadar şaşırmaması gerekirdi. Belki Tuncay Güney’in kimden ya da kimlerden kendine korunma bulduğunu bilse o polis bu kadar şaşırmazdı.
Güney’i Terörle Mücadele Şubesi’ne devretmek istemişler ama dönemin Organize Şube Müdürü Adil Serdar Saçan, Tuncay Güney’i kimseye bırakmamış!
***
Ergenekon belgeleri arasında çok ilginç bir dizi yazışma var, Adil Serdar Saçan tarafından yapılmış.
Buna göre, önce bir yerlerde kendisi hakkında ‘Fethullahçı’ dendiğini duyan Adil Serdar Saçan, kendi kendini ihbar ediyor ve soruşturulmasını istiyor. Bu isteme nasıl bir cevap aldığı belirsizken bu kez kendisine ulaşan bir imzasız ihbar mektubunu delil göstererek dönemin 1. Ordu Komutanı dahil pek çok kişiye, ‘Fethullahçıların sizinle ilgili karalama kampanyası başlatacağını öğrendik’ diye uyarı yazıları gönderiyor. Ardından İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısı’ndan bu ‘Fethullahçı karalama kampanyası’nı araştırmak üzere kendisine özel soruşturma izni vermesini istiyor. Sonra jandarmaya yazarak bu soruşturmasını onlar aracılığıyla yürütmek istediğini, ‘Çünkü polis istihbaratta bu tarikatın etkinliğinin malum olduğunu’ söylüyor.
Yani Adil Serdar Saçan, Fethullah Gülen cemaatine mensup olmadığını göstermek için bin dereden su getiriyor. Tuncay Güney’i sorgulayan da o!
***
Tuncay Güney, açığa çıkarıldığını, yaptığı casusluk faaliyetinin bilmemesi gereken kişiler tarafından da öğrenildiğini anladığında ciddi bir can korkusuna düşüyor.
Kendisini yurtdışına atması, uzun yıllar orada sessiz sakin ve kendini unutturmaya çalışarak yaşaması boşuna değil.
Kafamı karıştıran, şimdi neden ortaya çıktı? Korkularını giderecek ne oldu?