28
Mayıs
2025
Çarşamba
ANASAYFA

Ağlarken Gülmek! - Cüneyt Arcayürek

Şiddetli ve hiddetli tepki gösterdiğine göre, yazılan ve söylenenler bir sav olmaktan öteye gerçeği içeriyor, demektir.

Cumhurbaşkanı Sezer ’in hükümetin önemli devlet kadrolarını vekâleten yönetme illetini Başbakan’a yazdığı bir mektubu açıklayarak kamuoyuna duyurmasından sonra; RTE , günlerdir -sanki aksini söyleyen varmış gibi- ’’Ben meşru hükümetim’’ diye bas bas bağırıyor.

İkide bir meşruiyet virüsü ile sarsılıyor. ’’Demokrasi içinde meşruiyeti’’ istediğini yapmak, kadrolaşmak anlamında kullanıyor.

Doğrusu pek de nazik. ’’Kadrolaşıyorsunuz diyenlere’’ aynada kendilerine bakmalarını salık veriyor. Tabii başkalarından önce kendisi aynaya bakmalı; geçmişini yadsıyarak halkı ve uluslararası toplumu nasıl kandırdığını yansıtan yüz karşısında bir dakikacık olsun özeleştiri yapabilmeli.

Oysa demagojinin hası Başbakan’da. Batı’da -hatta AİHM’ce- siyasal bir simge kabul edilen türbanı, Türk halkının geleneksel başörtüsü diye gösteriyor. Başörtüsüne saygı gösterin derken aslında türbana saygı gösterilmesini istiyor.

Kadrolaşmayı ve türbanı savunurken sadece ilke adamı kimliğiyle davranıyormuş. Yok canım! Bu davranış ve konuşmalarıyla kimi çevreleri erken seçim savıyla heyecanlandırıyor, ama nalıncı keseri bu; daha bugünden iki buçuk yıl sonrasına oy depoluyor.

Kadrolaşmadan türbana kadar sergilediği manzara tam bir yutturmaca!

****

Bu milletin ta kendisi RTE ve tabii AKP imiş.

Yüzde 34 oy alacaksın, seçim sistemindeki çarpıklık yüzünden Meclis’in yüzde 65’ine egemen olacaksın ve sonra meydanlara çıkıp sana oy vermemiş olan yüzde 65’in karşısına geçip bu milletin ta kendisi olduğunu söyleyeceksin. Halktan aldığın dörtte bir yetkiyle halk adına her dilediğini yapmaya muktedir olduğunu ilan edeceksin!

Gerçeği bu kadar saptırmak? Elbette RTE’ye özgü bir sanat ama hak ettiği yargı şöyle özetlenebilir: Saptırmanın, toplumu enayi yerine koymanın böylesine pes!

****

Çankaya öyle bir neşter vurdu ki kadrolaşma hareketine, arkası çorap söküğü gibi geldi. Meğer bakanları da taşra örgütlerinde iki bine yakın görev yerini -kendilerine ve kuşkusuz iktidarın devleti İslamlaştırmaya yönelik programına uygun kişilerle- vekâleten idare ettiği ortaya çıktı.

Cumhurbaşkanı veto ettiği kararnamelerin sayısını ve gerekçelerini açıkladı.

Başbakan’ın bu durum karşısında yapması gereken neydi? Çankaya’nın kendisine gönderdiği mektupta yazdıklarını yalanlayacak bir tutum izlemesi, şu kadrolara şu isimleri önerdik, veto etti Cumhurbaşkanı, ama ey halkım atadıklarımızın işte geçmişleri, kimlikleri, eğitimleri... Böylesine değerli olan vatan evlatlarını ’’siyasallaşan Çankaya’’ onaylamıyor, demesi gerekmez miydi?

Kadrolaşmayı -meslektaş- imamları söz konusu ederek savunmaya çalışıyor. Durup durup kadrolaşma tartışmasında imamları baş konu yapıyor. Türkiye’de bu kadar cami var, imamsız cami olur mu diye ’’kel alaka’’ bir savla ortaya çıkıyor.

İmam hatip mezunu ya, gurur duyuyormuş. Pekâlâ. Ne ki, devlet kadrolarına AKP kafasındakileri yerleştirerek Cumhuriyet’i medeniyet yarışında öne çıkarmayı, ekonomi ve siyasal alanda yükselmesinin kavgasını verdiklerini durmadan yinelemiyor mu?

Ağlarken güldürüyor, güldürürken ağlatıyor!


CÜNEYT ARCAYÜREK - CUMHURİYET
Yayın Tarihi : 8 Haziran 2005 Çarşamba 02:43:52


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?