KARA bir tahta var. Borsa tahtası gibi. Ülkelerin isimleri yazılı.
Listeyi okursanız, haritada yerini zor bulacağınız ülkeler var.
Onlar arasında, haritadaki yerini çok iyi bildiğimiz, yaşadığımız ülke var. Türkiye işte o kara listede.
O kara liste, ILO listesi, Uluslararası Çalışma Örgütü listesi.
Çünkü, demokratik kuralları getirmekle her gün övünen Tayyip Erdoğan, uluslararası çalışma kurallarına uymuyor.
Onun için de, kara listede.
12 EYLÜL YASALARI
Aslında sadece bugünkü iktidar değil, son yirmi yılın tüm iktidarları için yüz karası.
Halen yürürlükte bulunan çalışma yaşamını düzenleyen yasalar 12 Eylül askeri rejim yasaları. İşçi sınıfını ve işçi sendikalarını çembere alan bu yasaları değiştirmek, demokratik nitelik kazandırmak hiç bir iktidarın işine gelmiyor.
Her fırsatta demokrasi nutuklarını eksik etmeyen Tayyip Erdoğan buna dahil.
25-75 MİLYON LİRA
Örneğin, bir işçi bir sendikaya üye olmak isterse, 25 milyon lira ödemek zorunda. O parayı notere ödüyor.
Sendika değiştirmek için 75 milyon lira ödüyor.
Burada ilginç bir rakam var. Sadece tek bir sendikada işcileri üye yapabilmek için, notere ödenen para üç trilyon lira.
Önce işçinin sendikalı olmasını, sonra sendikaların faaliyetlerini güçleştirmek için, ne gerekiyorsa yapılıyor.
Çalışma koşulları, toplu sözleşmeler, akla ne gelirse.
Uluslararası çalışma koşullarına tümüyle aykırı bu durum, ILO’nun dikkatinden kaçmıyor ve Türkiye kara listeye alınıyor.
AB’NİN TAVRI
Türkiye, hemen her alanda kuralsız davrandığı için, bir uluslararası kurum tarafından ilk kez dışlanmıyor. Bu olağan.
Ama, AB ile birlikte bir gariplik var.
Türkiye’de çok yaygın biçimde demokrasinin işlemesinde titiz davranan AB, her nedense çalışma hayatında demokrasiye ters uygulamalara pek oralı olmuyor.
AB her konuda duyarlı, Türkiye’yi sık bık uyarıyor, ama çalışma yasalarında pek öyle değil.
Konuyu gündeme DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi taşıyor.
Bir yandan ILO ile, ama asıl, öte yandan AB ile uzun görüşmeler yapıyor. Bu arada hükümetle görüşüyor.
HAZİRAN SÖZÜ
AB söz veriyor. AB üzerinden hükümet söz veriyor.
12 Eylül çalışma yasalarını en geç Haziran’da değiştirmek için söz veriyor.
Halen bu yönde bir hazırlık var.
Bütün bu süreç içinde en ilginç olan bölüm, AB’nin tavrı.Demokratikleşme, Kopenhag kriterleri diyerek, söylemediğini bırakmıyor.
Sıra işçi haklarına gelince, yelkenleri indiriyor.
Şimdi haziranı beklemek gerek.
Kayıt dışı muhalefet
AKLI başında herkesin ortak yargısı belli. Türkiye’de iktidar var, muhalefet yok.
Üniversite kürsülerinden kahve köşelerıne kadar yaygın bu düşünce, AKP’nin bile gündeminde.
Geçenlerde iki AKP’li bakan konuşuyor. Biri:
"Muhalefet kendi can derdine düşmüş, bu kadar zayıf bir muhalefet, gerçekte iktidarlar için de, yol gösterici değil."
Öteki bakan ekliyor:
"Muhalefet kayıt dışı olunca, siyaset de kayıt dışı kalıyor."
Türkiye muhalefetini arıyor. O muhalefetten doğacak yeni bir iktidar arıyor.
.
Yayın Tarihi :
12 Nisan 2006 Çarşamba 12:38:45