Çeşitli sebeplerle değiştirilmiş olan yer adlarının eskiye döneceği söylentisiyle Kürtçe, Farsça, Arapça gibi dillerdeki il ve ilçe isimleri gündeme geldi. Dilbilimciler, kökeni hangi kültüre ait olursa olsun, bir dile girmiş kelimelerin artık o dile ait olduğu ve adların iade edilmesi gerektiği konusunda hemfikir.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Bitlis gezisi sırasında Güroymak ilçesinin eski adı olan Norşin’i kullanmasıyla geçmişi Osmanlı dönemine uzanan bir konu yeniden gündeme taşındı. Coğrafi yer isimlerinin değiştirilmesi ne zaman gündeme geldiyse bu tartışmanın da eş zamanlı başladığı görülüyor. Tıpkı Norşin’le başlayan ve bir süredir devam eden tartışma gibi...
Bu konuyu araştıran akademisyenlerin çalışmalarına göre coğrafi yer isimlerinin değiştirilmesi fikri ilk kez 1910 yılında ortaya çıktı. Ancak resmi adım, 13 Mayıs 1913’te çıkarılan “İskân-ı Muhacirin Nizamnâmesi” ile atıldı. Tarih araştırmacısı Ayşe Hür şöyle diyor: “Türkçe olmayan isimlerin sistemli olarak değiştirilmesi doğrultusunda atılan adımlar, savaşa girilmesiyle birlikte hızlandı. 5 Ocak 1915’te Enver Paşa tarafından askeri kıtalara gönderilen talimatnamede Osmanlı topraklarında Ermenice, Rumca ve Bulgarca dillerden olan il, ilçe, köy, dağ ve nehir adlarının “Türkçe’ye tahvili” istendi. Ülkedeki yer isimlerinin “millileştirilmesi” konusundaki ilk teklif, Aralık 1920’de yapıldı. 1922’den itibaren bir dizi yer adı Türkçeleştirildi. Cumhuriyet döneminde hızla devam edildi. 1923’te “İzmit” ilinin adı “Kocaeli”ne, 1924’te “Kırkkilise”nin adı “Kırklareli”ne, 1927’de “Bozok”un adı “Yozgat”a çevrildi.
“Ad değiştirme kuralları” oluşturuldu
Bu konuda bir başka araştırmacı isim olan Doç. Harun Tunçel’e göre, ad değiştirme işlemleri, İçişleri Bakanlığı’nın 1940 yılı sonlarında hazırladığı bir genelge ile resmileşti ve “yabancı dil ve köklerden gelen ve kullanılmasında büyük karışıklığa yol açan yerleşme yerleri ile tabii yer adlarının Türkçe adlarla değiştirilmesi” başlatıldı. Ancak bu çalışmalar, İkinci Dünya Savaşı dolayısıyla uzun süre aksadı.
1949 yılında, İl İdaresi Kanunu ile isim değiştirme işlemleri yasal bir dayanak kazanırken, 1957’de “Ad Değiştirme İhtisas Kurulu” kuruldu. Kurul, 21 yılda 75 bin yerleşim adını inceleyip, 28 bin kadarını (yaklaşık 12 bini köy) değiştirdi. Kurulun faaliyetleri, “tarihî değeri olan yer adlarının da değiştirildiği” gerekçesiyle 1978 yılında son buldu.
Ayşe Hür, Demokrat Parti döneminde oluşturulan kurul için şöyle diyor: “Bu çalışmalar sırasında anlamları güzel çağrışımlar uyandırmayan, insanları utandıran, gurur incitici yahut alay edilmesine fırsat tanıyan isimler, Türkçe de olsalar değiştirildi. İçinde ‘Kızıl’, ‘Çan’, ‘Kilise’ kelimeleri olan köylerin isimleri ile Arapça, Farsça, Ermenice, Kürtçe, Gürcüce, Tatarca, Çerkezce, Lazca köy isimleri ‘bölücülüğe meydan vermemek’ amacıyla değiştirildi.”
Hangi isim hangi dile ait bilinmiyor
Doç. Tunçel, isimleri değiştirilen köylerin eski isimlerinin kökenini ortaya koyan bir çalışma olmadığını vurguluyor ve “Bu iş için Türkçe, Farsça, Arapça, Ermenice, Zazaca, Kurmanca, Süryanice-Aramca, Sümerce, Akad ca gibi pek çok dil ve lehçesi ile ilgili derinlemesine bilgi sahibi olunması gerekir” diyor.
Köy isimlerinin zaman içinde değiştiğini, Kürtçe sanılan bir ismin aslında Sümerce, Türkçe, Aramca olabileceğini; aynı şekilde Türkçe sanılan bir ismin Arapça, Ermenice veya Akadca olabileceğini anlatan Tunçel, “Dilbilimcilerin incelemesi sonucunda şu anda yaşamayan Sümer, Akad, Urartu gibi uygarlıkların dillerinin izlerine de rastlanabilir” görüşünü de dile getiriyor.
İsimler nasıl değiştirildi?
Köy adı değiştirme işlemlerinde her zaman isabetli kararlar alınmadığını iddia eden Tunçel, “Çünkü bir kısım Türkçe isimler de Türkçe olmadıkları gerekçesiyle değiştirilmiştir. ‘Aptaldam, Aşıran, Domuzağı, Dönek, Hırsızpınar, Hıyar, Kaltaklı, Kıllı, Kötüköy, Kuduzlar’ gibi güzel çağrışım yapmayan isimler, Türkçe olsa bile değiştirildi” diyor. İsim değiştirme çalışmaları sırasında yeni adın eski adı anımsatmaması prensip olarak belirlenmiş olmasına rağmen; bazı isim değiştirmelerde buna uyulmadı. Çinciva- Şenyuva (Rize), Sehrince-Serince (Urfa), Sakarsu-Şekersu (Trabzon) gibi kimi köylerde eski isimlerini unutturmayacak kadar benzerleri verildi.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da değiştirilen bazı Kürtçe adları
Adıyaman (Semsûr): Gerger(Alduş), Gölbaşı(Serê Golan), Besni(Behişti),
Ağrı (Agırî): Diyadin(Giyadîn)
Antep (Dîlok): Nizip(Belkîs), Oğuzeli(Tîlbîşar), Yavuzeli (Çînçîn)
Batman (Êlîh): Sason(Qabilcewz),
Bingöl (Çewlîg): Adaklı (Azarpêrt), Genç (Dara Hênê), Karlıova (Kanîreş),
Bitlis (Bedlîs): Mutki (Matkî)
Diyarbakır (Amed): Çermik (Çermûg)
Elazığ (Xarpêt): Kovancılar (Qvancîyan), Palu (Pali)
Erzincan (Erzîngan): Refahiye (Gêrcanis), Çayırlı (Mansî), İliç (Îlîç)
Erzurum (Erzerom): Karayazı (Gogsî)
Hakkari (Colemerg): Şemdinli (Şemzînan), Uludere (Qilaban)
Kars (Qers): Kağızman (Qaxizman), Sarıkamış (Qamuşan), Digor (Têkor)
Mardin (Mêrdîn): Nusaybin (Nisêbîn) Urfa (Rıha): Ceylanpınar (Serê Kanî), Viranşehir (Wêranşar)
Siirt (Sêrt): Aydınlar (Tillo), Baykan (Hawêl), Eruh (Dih), Garzan (Zok)
Tunceli (Dêrsim): Hozat (Xozat), Mazgirt (Mazgêrd), Nazimiye (Qisle)
Şırnak (Şırnex): Kumçatı (Dêrgûl), Beytuşşebab (Elki), Idil (Hezex)
Van (Wan): Çatak (Şax), Gevaş (Westan), Gürpınar (Payîzava).
Atina’ydı Pazar oldu
“Yer adları değiştirilirken, üç yöntem dikkati çekiyor. Yer adının kelimeyle ses benzerliği varsa Türkçe kelime tercih ediliyor. Mesela Ardeşen’in bir köyü olan ”Papati “, ”Papatya“ yapıldı. Bir diğer yöntem; yerel dilden birebir tercüme yapılması. Mesela Pazar ilçesinin ”Kvakçe” mahallesinin adı “Beyaztaş” oldu. Son yöntem ise tümüyle değiştirmedir. Rize’nin eski adı “Vitze” olan ilçesinin yeni adının “Fındıklı” olması gibi... İlkçağ Yunanlı seyyah ve tarihçilerinin notlarında bile “Atina” olarak geçen ve hiç değişmeden Osmanlı döneminde ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında da kullanılan “Atina” isminin “Pazar” olarak değiştirilmesi, yer adlarının Türkçeleştirilmesi konusunda çarpıcı bir örnektir.
Tüm yer adları iade edilmeli
Bir yerin binlerce yıldır kullanılan “eski adı” oranın “asıl” adıdır. Eğer yer adları iade edilecekse sadece Kürtlerin yaşadığı bölgedeki köy adlarının değil, bütün Türkiye’deki eski köy adlarının iade edilmesi gerekmektedir. Bu hükümetin Anadolu’ya geçmişini, tarihini, kültürünü ve onurunu iadesidir ve kesinlikle siyasileştirilmemesi gerekmektedir. Bir dile girmiş kelimeler, kökeni ne olursa olsun, o dilin kelimeleri sayılır. Yer adları öylesine Türkçeler ki türkülere kadar işlemişlerdir: “Dersim dört dağ içinde, gülü var bağ içinde; Dersim’i Hak saklasın, bir yârim var içinde...”
Raporda da Norşin geçiyor
İsmet İnönü döneminde Doğu Anadolu’da daha güçlü bir yönetim kurulması amacıyla, 25 Haziran 1927’de Umum Müfettişlik Teşkiline Dair Kanun çıkarıldı. Bu kanunla Urfa, Hakkari, Bitlis, Diyarbakır, Siirt, Mardin, Van, Muş, Urfa vilayetlerini kapsayan umum müfettişlik oluşturuldu. Müfettişlerin bölgeye dair hazırladıkları ve İnönü’ye sundukları, 1939 tarihli raporda, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Bitlis ziyaretiyle gündeme gelen “Norşin” ismi de geçiyor.
Erdoğan’ın memleketinde 105 yerin adı değişti
Karadeniz bölgesindeki 10 ilde toplam 1779 yerleşim biriminin adı değiştirilirken, en fazla değişiklik 390 birim ile Trabzon’da oldu.
İller düzeyinde ise en yüksek değişim 653 ile Erzurum’da yaşanırken, bunu 647 ile Mardin, 406 ile Sivas, 392 ile Siirt takip etti.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın memleketi Rize’de 105 yerin adı değiştirilirken, Gül’ün memleketi Kayseri’de bu rakam 86 oldu.
Baykal’ın memleketi Antalya’da 168, Bahçeli’nin memleketi Adana’da 169 yerin adı değişti (Osmaniye ayrılmadan önce).
DOĞUYA GİDİP İSİMLERİ ARAŞTIRIRSANIZ BİR ÇOK İSMİN ERMENİCE VE RUMCA OLDUĞUNU GÖRÜRSÜNÜZ.ŞADİYAN,GARİSYAN,MEMÜTAN...O HALDE BÖLÜCÜ ZİHNİYETİN AMACINI ANLAMAK KOLAYLAŞIYOR.
Bazen herşeyin ayarını kaçırıyoruz yani. Anadolu topraklarında 200 bin yıllık iskan var. O zamandan bu zaman milyonlarca yerleşim adı var. Luvice, lelegçe, Hatti, Hurri, Hitit, Sümer, Grekçe, Farsça, Arapça, Ermenice, Süryanice, Zazaca, Kırmancca, Türkçe ve daha bir çok küçük dilde isimler var. Şimdi yeniden Konya'ya Ikonium, İstanbul'u Kostantinopolis, Bodrum'u Halikarnas ve Ankara'ya Angora mı diyeceğiz yeniden? Bafa'yı Çamiçi, Mersenet'i Pınarcık yaptı 12 Eylülcüler, ne oldu peki şimdi yine Bafa oldu. Aydın'ı Tralleis, Milas'ı Mylasa ve daha neler neler... Bunlar iş değil yani. Tamam şimdiye dek olanlar olmuş, onların büyük bir kısmı da tutmuş aşağı yukarı. benim anlamadığım nokta, T.C. Cumhurbaşkanının gittiği yerde şimdi geçerli olmayan eski isimle yurttaşlara seslenmesidir. Cumhurbaşkanı bunu yaparsa, herkes kendi kafasına göre isim takar ve ülke içinden çıkamaz bu tartışmanın. Bu da bir tür bölücülük nedeni olabilir? Fakat, bundan sonra değiştirilmesin en azından isimler...
ne demek doğu ve güneydoğu anadoluda değiştirilen kürtçe adlar. saçmalamayın. erzurum özbe öz türk şehridir. erzincan, kars, adıyaman, antep, van türk şehirleridir. sarıkamış vb. ilçeler türk şehirleridir. cumhuriyetten önce buralarda bir tane kürt bulunmazken buraların isimleri nasıl olurda kürtçe ad olarak lanse ediliyor.Kürt dili diye bir şey yokken kürtçe diye bir dil uyduruyorsunuz. arapçadan, farsçadan, türkçeden alınma kelimelerden kürtçe bir dil uyduruyorsunuz. sonrada illerin isimleri kürtçe diyorsunuz. bana bir tane kürtçe sayı söyleyin, bana bir tane kürtçe renk söyleyin. saymakla bitmez, sayısı, rengi, ismi olmayan bir dil dilmidir. dili olmayan topluluk nasıl olurda yerleşim yerine isim koyar.