Beklediğim ve korktuğum oldu! İkisi de, bugünkü gazetelerde yer aldı!
Sabah Gazetesi’nin haberine göre; Başbakan, Van Cumhuriyet Savcısı’nın, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ı da içine alan “Şemdinli İddianamesi” ile ilgili olarak, Pazartesi (6 Mart 2006) günü baş başa görüştüğü Genelkurmay Başbakanı Orgeneral Hilmi Özkök’e, “Bu bir tertiptir. İstikrara yönelik bir tertiptir. Biz, hiçbir aşamada, bu olayın bir boyutunda yer almadık. Bundan sonra da almayız. Bu işin çözümü için elimizden geleni yapacağız. Bu olayı birlikte çözelim” demiş…
Bu içerikte bir açıklamayı ya da açıklama yerine geçecek bir haberi bekliyordum… Başbakan ve çevresi bu defa ellerini çabuk tuttular… Kendilerine teşekkür ediyorum.
Yalnız, Başbakan’ın vurguladığı gibi; askeri ve askerin yanında saf tutanları öfkelendiren gelişme, bir “tertip” ise, hele ki, “istikrara yönelik bir tertip” ise, söylemde bırakılmamalı, yasal araştırmaya alınıp -ucu nereye ve kime kadar gitse dahi” netleştirilmelidir…
“Biz, hiçbir aşamada, bu olayın bir boyutunda yer almadık. Bundan sonra da almayız” tümcelerine ise takıldım. Sanki, askeri öfkelendiren olayın bütün boyutlarında yer alınmış, “bir boyutunda” yer alınmamış ve alınmayacak!.. İki tümceden çıkardığım anlam bu! Yanılıyor muyum?
Yanılmıyorsam; “Başbakan, bilerek bu tümceleri kurdu ve bir yerlere ileti verme amacını güttü” demektir. Ayrıntısına girmeyeceğim…
Yanılıyorsam; “Başbakan’ın tümce kurma sorunu var” demektir. Bunun da ayrıntısına girmeyeceğim…
Gönlüm; Başbakan’ın, “Bu işin çözümü için elimizden geleni yapacağız” sözünde durmasından yanadır… “Bu olayı birlikte çözelim” diye isteminde bulunduğu Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’ten yardım göreceğinden kuşku duymuyorum…
“Korktuğum oldu…” dediğim ise, bugünkü Akşam Gazetesi’nde, “Darbeyi önledik” başlığıyla verilen haberde göründü.
“CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Şemdinli iddianamesini, ‘Orduya karşı darbe girişimi’ olarak değerlendirmeleri üzerine hükümetin çark ettiğini savundu” diye başlayan haber, Baykal’ın ağzından şöyle sürüyordu:
“Biz birden bire olayın iç yüzünü ortaya koyunca bunlar ‘Merak etmeyin silahlı kuvvetlerin gelenekleri ne ise onu yapacağız’ diye güvence vermek zorunda kaldılar. Adamın elini cebine girerken tutuverdik. Darbeyi önledik. Şimdi elini çekti ve ‘kim elini sokuyor, nereden çıktı’ demeye başladılar. Ben de zaten ‘darbe’ diye gerideki planı ima ediyordum.”
Baykal’ın ve arkadaşlarının, Büyükanıt olayı karşısındaki söylemlerine, duruşlarına söyleyecek sözüm yok. Ama Baykal’ın, “askere yapılacak darbeyi biz önledik” demesine katılamam! Baykal, böyle bir söylemle, başkalarının emeğini çalma, başkalarının emeğini sahiplenip kullanmaya kalkma yanlışını yapmıştır. Başbakan’a, Başbakan’ın iktidarına ve Başbakan’ın partisi AKP’ye geri adım attıran, Baykal ve arkadaşlarının söylemleri, karşı duruşları değildir, askerin kararlı tavrıdır, öfkesi, kızgınlığıdır. Baykal, ayıp etmiştir. Söz konusu olayda, bir hayli yol alındıktan, gelişmeler yaşandıktan sonra, söylemde ve eylemde bulunduğunu/bulunduklarını anımsasın, çıkıp öyle konuşsun…
Başkalarının emeğinin sonucu elde ettikleri başarıyı ya da başarıları, Baykal gibi siyasi uyanıkların sahiplenmeye kalkmaları, Genelkurmay Başkanı olduktan sonra Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ı sıkıntıya sokacağını düşünüyorum...
Yayın Tarihi :
10 Mart 2006 Cuma 21:17:03