Başbakan dün (21 Eylül 2006 Perşembe), “Kamu kesiminde kaynakları etkin kullanma ve maliyetleri düşürme projesi ödül töreni”ne katıldı. Tören, Ankara’daki Karayolları Genel Müdürlüğü Konferans Salonu'nda idi.
Başbakan, uykuculuğu ile de ünlenen Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’un, başını bu defa kendi omzuna değil Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’in omzuna koyarak uyuduğu törende bir konuşma yaptı.
“Ben, Tayyip Erdoğan değilim, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanıyım” sözünü unutarak, bürokratlara, asla kendilerini “imtiyazlı bir zümre” görmemeleri gerektiğini önerdi ve “Değişiklikler yapmak işi çözmüyor. Yasayı kullanana göre iş değişiyor. İyi niyetli kullanırsa neticesi çok verimli olur ama kötü niyet varsa maalesef iş çözülemiyor” diyerek önemli bir itirafta bulundu.
“Kamuda insan ve para yönetiminin önemli olduğu”na da işaret etti ve örneğin yüzde yüzlere varan emlak vergilerinin yaygın biçimde konuşulduğu bir sırada, “Vergileri de artırmadık, düşürdük. Vergi düşürmeyi bile ben yeterli görmüyorum, daha da düşecek” dedi!
Gelin; Hükümeti kurduklarında, kendilerine “Kaynağınız nerede?”' diye soranlara, “Türkiye” diye yanıt verdiklerini açıklayan Başbakan’ın “Vergileri indirdik, vergiler daha da düşecek” sözlerine inanın!
Yoksa bu sözleri, tersten anlamamız için mi söyledi?..
Eğer öyle ise, o zaman, yağmur gibi zamanlara hazırlıklı olalım.
*
Başbakan şunları da söyledi:
“Gelirler konusunda etkin olmamız lazım. Bir şeyi özellikle söyleyeceğim. Vergi topluyoruz derken, öyle işportacıdan, bakkaldan makkaldan dolaşmak suretiyle vergi toplama olmaz. Babalar var babalar... Onları nasıl takip edeceğiz orası önemli. Yoksa Maliye, bizim bütün vergi toplayan ekibini seferber etse, ne işportacıların tamamına ulaşabilir, ne de bakkalın tamamına ulaşabilir ama öbür taraftan işi hamuduyla götürenler var. Kusura bakmayın açıkça söylemek zorundayım. Bu konuda Maliyemizin daha hassas davranması lazım. Biliyorum hassasiyetlerini, yeterli değil...”
Vatandaşları, alışverişlerinde fiş almaları için de uyardı!
Başbakan’ın, “Kemal Abisi” Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın fiş toplamaya son vereceğinden, o yönde çalışma başlattığından galiba haberi yok!
Yok ki, alışverişte fiş alınsın istiyor!..
*
Başbakan, herkesi alışverişte fiş almaya çağırırken kendisi, kayıt dışı ekonominin ağababası işportacı zincirini; vergi toplamada, Maliye görevlilerinin, kollamalarını, es geçip görmezden gelmelerini öneriyor!
Efendim nasıl önerir?!
Böyle aslanlar gibi önerir! Kimsenin de ruhu duymaz!
*
Başbakan, Maliye’nin vergi toplayan memurlara işareti, “babalar”dır!
O babalar ki, -Başbakan’a gör- işi hamuduyla götürenlerdir!
*
Burada az duralım…
Bugün, gazeteler haberlerinde, “hamuduyla” diye yazarken, Sabah Gazetesi, “havutuyla” diye yazdı.
Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlük’ünde “Havut” sözcüğü, “Deve semeri”, “Hamut” sözcüğü ise, “Araba koşumunda atların boyunlarına geçirilen ağaç ve meşeden çember” diye tanımlanıyor.
AKP’nin internet sitesinde yer alan Başbakan’ının konuşmasında geçen sözcük ise “hamuduyla”dır.
Özellikle Başbakan’la ilgili haberleri düzeltmede (!) Başbakanlık Basın Merkezi ile yarışa giren Sabah Gazetesi’nin, Başbakan’ın ağzından çıkan “hamuduyla” sözcüğünü, “havutuyla” diye niye yazdığını anlayamadım! Başbakan’ın yanlış bir sözcük kullandığını düşünüp, düzeltme yoluna mı gittiler?
Oysa ne gerek vardı?.. Başbakan, “… ama öbür taraftan işi hamuduyla götürenler var” diyerek, yeterince anlaşılır konuşmuştur. Anlatılmak istenileni anlamamak için, o sırada orada uyuyan Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç gibi uyumaya hiç gerekir yok…
*
Başbakan’ın, “Babalar var babalar... Onları nasıl takip edeceğiz orası önemli. Yoksa Maliye, bizim bütün vergi toplayan ekibini seferber etse, ne işportacıların tamamına ulaşabilir, ne de bakkalın tamamına ulaşabilir ama öbür taraftan işi hamuduyla götürenler var” sözleri, doğrusu içimi kanattı!
Bir Başbakan böyle nasıl konuşur?! Onun görevi, böyle konuşmak mı, “işi hamuduyla götüren babalar”ı, sistem içinde, yasal çalışmalarla eritip yok etmek mi?!
“Babalar var babalar” söylemi, bir Başbakan’a yakışır mı?!
Demokratik, laik, sosyal adaletçi hukuk devletinde, Başbakan’ın vurguladığı anlamda babaların varlığından söz edilebilir mi?!
Ben “Tayyip Erdoğan değilim, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanıyım” diyen Başbakan nasıl edebilir?!
Gerçekten, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı olabilseydi, eder miydi?..
Sanmıyorum.
*
Yoksa Başbakan’ın gözünde, ulusalcı işadamları, işi hamuduyla götüren birer baba mı?!
Eğer buralar işaret ediliyorsa, o zaman; yeşil sermaye örgütleri içinde yer almayan işadamlarına yönelik operasyonun düğmesine basıldığını söylemek, kehanetçilik olmasa gerek!..
*
Başbakan’ın, “… işi hamduyla götüren babalar var” demesi kadar, “Yoksa Maliye, bizim bütün vergi toplayan ekibini seferber etse, ne işportacıların tamamına ulaşabilir, ne de bakkalın tamamına ulaşabilir… Kusura bakmayın açıkça söylemek zorundayım. Bu konuda Maliyemizin daha hassas davranması lazım. Biliyorum hassasiyetlerini, yeterli değil...” diyerek de, “Kemal Abisi” yönetimindeki Maliye Bakanlığı’nın, “hassas” davranmaları gereken konu ve konularda yeterli “hassas olmadıkları”nı açığa vurmuştur.
Bu ciddi bir suçlamadır.
Bir gelişme olacağını olası görmüyorum.
Yayın Tarihi :
22 Eylül 2006 Cuma 16:37:12
Güncelleme :22 Eylül 2006 Cuma 16:46:13