1
Mayıs
2025
Perşembe
ANASAYFA

Bir Türk hekiminin, 'Yanlışlıklar Ko-MEDYASI'na sitemi!..

Geçen akşamların birinde, doktorların eylem yapmasıyla ilgili olarak, Ali Kırca yönetiminde ATV’de yayınlanan ‘Siyaset Meydanı’ isimli programda, bir doktorun sözleri epeyce dikkatimi çekti.

Mikrofonu kaptığı gibi, hararetli bir şekilde konuşmaya başlayan bir hekim, Ali Kırca’ya, hekimin görevinin ne olduğunu sordu.

Ali Kırca, biraz şaşkınlıktan sonra, yarım yamalak yanıt vermeye çalışınca, her halinden çok dolu olduğu belli olan hekim, bu kez de, bir kalecinin görevinin ne olduğu sorusunu yöneltti Kırca’ya..

Kırca, kalecinin görevinin ‘top tutmak’ olduğunu söyler söylemez, doktor, “İşte Türk medyası bu!” diye hışımla çıkıştı program yöneticisine ve ardından da şöyle devam etti:
Görevi sadece bir top tutmak olan bir kaleciyi, haftanın hemen her günü gece yarılarına kadar işleyen Türk medyası, hayatını insan sağlığına adamış biz hekimlere, sadece senenin bir gününü ayırıyor. Hem de kısıtlı bir süreye sığdırmaya çalışarak. Bu haksızlığı ve adaletsizliği, sizin nezdinizde protesto ediyor ve şahsınıza da sitemlerimi iletiyorum!...”

***

TV karşısında bir vatandaş olarak, bu hamasi çıkıştan sonra, hekimimizle aynı duyguları yaşayıp, sağanak yağmur altında dolmuş boş bir kova gibi coştum ve “Helal olsun sana!” diye de bir an kendimi kaybederek haykırdım!..

İşte benim hakkını arayan duyarlı vatandaşım buydu! Mesleği, sosyal konumu ne olursa olsun, bu medeni cesareti gösterip, hakkını arayan, üstelik de sadece katıldığı programda, alışılagelmiş, kendilerine göre nazik, bana göre yalaka olan ve “Bana bu fırsatı verdiğiniz için size ve tüm program ekibine çok teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum...” tarzındaki katılımcılardan biri olmadığı için de, ekranın içine girip, boynuna sarılasım geldi aslan hekimimizin..

Ama biraz sakinleştikten sonra, yıllardır ‘medya’ denen bu meslekten ekmek yiyen biri olarak, şapkamı önüme koyup, başladım düşünmeye...

Acaba tek suçlu medya mıydı ?

Hayır!...

Dünyanın her tarafında olduğu gibi, medya kuruluşları da ticari amaçla kurulmuş şirketlerdir.

Ve tüm patronlar, şirketlerinin kar etmesi için yaratır istihdamı...

Bu yüzden de, gazetelerin tiraj, görsel medyanın da, rating kaygısı vardır.

Bu bir arz-talep meselesidir.

Halk neyi talep ederse, kendilerine o arz edilir.

Yok efendim medya halka kültür yerine seviyesizlik aşılıyormuş, rezalet diz boyu olmuş, medya, asıl gündemden insanları uzak tutmaya çalışıyormuş, büyük gazeteler, fikir gazetesi olmaktan çok uzakmış, boyalı basın her sabah halkın gözünü boyuyormuş...

Bunların hepsi Palavra..Palavra...Palavra...

Allah aşkına söyler misiniz, şu an fikir gazetesi formatında yayınlanan günlük gazetelerin, haftalık ve aylık dergilerin kaç tirajı var ?

24 saat kültür ve belgesel içerikli programlar yayınlayan kanallar kaç kişi tarafından izleniyor ve kendi yağı ile kavrulabiliyor mu ?

Yemin ediyorum, bu formatta yayın yapan yazılı ve görsel basının tüm okuyucu ve izleyici kitlesini toplayın; bir futbol maçı ya da tek bir kanalın magazin veya yerli dizi izleyicisinin yarısı etmez!

Bir ‘el vicdan’ yapın ve düşünün ne olur...

Hiç unutmam, bir komedi programında kahramanın kafasına saksı düştükten sonra, memleket meselelerine kafa yormaya başlamış ve fikir gazetelerinden birinin okuyucusu olmuştu da, annesi ve babası düzelsin diye hocalara götürüp, okuyup üfletmişti...

Bu yüzden, hiç bağırma sevgili hekim kardeşim, hiç söylenme sayın esnaf, hiç şikayet etme toplumun çekirdeği değerli Türk ailesi...

Ne kadar ekmek, o kadar köfte...

Türkiye denilen bu tiyatro sahnesinde, hergün yeniden sahnelenen ‘Yanlışlıklar Komedyası’nın içinde, izin ver de, Türk medyası da küçük bir rol alsın...

Yayın Tarihi : 12 Kasım 2003 Çarşamba 23:09:09


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?