2005 yılında Danimarka’daki Jyllands Posten gazetesinde yayınlanan ve Müslümanların büyük tepkisine neden olan Hz. Muhammed karikatürlerini çizen Kurt Westergaard’ın yeni çizimlerini de içeren “Kabaca Söylüyoruz” isimli kitap 1 Aralık’ta piyasaya çıkıyor.
2005 yılındaki krizi tekrarlatması beklenen bu kitap, daha yayınlanmadan önce İslam dünyasında ses getirmeye başladı.
Dini inançlarımız gereği; Peygamberimizin değil bir canlı bomba, diğer ne suretle olursa olsun tasvir edilmesi, asla kabul edilebilecek bir şey değildir.
Demokrasiye sonuna kadar inanan bir insan olmakla birlikte; hangi dine veya inanca mensup olursa olsun, insanları incitecek her türlü “haddi aşan” yoruma doğal olarak karşıyız.
* * *
Hangi inanç sistemine bağlı olduğunu bilemediğimiz Danimarkalı bir sanatçının bu densizliği bizi ziyadesiyle incitse de diğer yandan da konuya bir kez de başka bir açıdan bakma gerekliliğini hatırlatmış oldu:
Bu adamlar karikatürler çizerek yaptıkları bu hakaretleri bilinçli olarak sadece “hınç olsun” diye mi yapıyorlardı, yoksa gerçekten İslamiyet’i algılamaları mı böyleydi?
Eğer kinle hareket ederek böyle yapıyorlarsa işimiz kolaydı, ağızlarının payını bir güzel verirdik.
Ama eğer dinimizin algılanması konusunda, algılayandan ve bundan daha da kötüsü algılanandan kaynaklanan bir algı bozukluğu varsa, o zaman külahı önümüze koyup bir müddet düşünmemiz gerekecekti!
* * *
Dünya Ekonomik forumu her sene “Cinsiyet Uçurumu Raporu” yayınlıyor.
Bu rapor, erkek-kadın eşitsizliğinin en belirgin olduğu 4 alanı büyüteç altına alıyor:
Ekonomik hayata katılım,
Eğitim,
Siyasi hayata katılım,
Sağlık.
Bu alanlardaki her şey en ince detayına kadar incelenerek, bu rapora giriyor.
2008 yılında, Türkiye’nin 130 ülke arasında sondan 8. olarak açıklandığı bu raporda, İran bile bizden daha iyi durumda olmakla birlikte, son sıraları, nüfusunun çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu ülkeler işgal ediyor.
Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bu ülkelerde kadınların, (kıyafetleri nasıl olursa olsun) sosyal, siyasi ve ekonomik hayata gereği gibi katılımının sağlanılmasına çalışılması gerekirken; bu ülkeler, dünyada “kadın haklarıyla” ilgili olarak sadece “türban” veya “recm” gibi konularla gündeme konu gelmeye devam ediyor.
Somali’de zinayı sanki ”tek başına” yapmış gibi, 13 yaşındaki bir kız çocuğu taşlanarak öldürülüyor.
Bu örnek olayda olduğu gibi, zina yapan erkekler adeta kollanarak, sadece kadına ceza veriliyor.
Peygamberimizin sünneti hilafına, İslamiyet, sanki “erkeklere has” bir dinmiş gibi hareket ediliyor.
* * *
Liderliğini Suudi Usame Bin Ladin’in yaptığı, İslam adına terör eylemleri yaptığını söyleyen El-Kaide adında bir örgüt var.
Dünyada, ABD tarafından Irak’a ve diğer Müslümanlara uygulanan zulmü “artık hak gösteren” 11 Eylül saldırılarını ve ardından, içlerinde İstanbul da olmak üzere dünyanın çeşitli yerlerinde bombalı saldırıları düzenleyen bu sevimsiz örgüt veya taşeronlarıdır.
“Cihat” yaptıklarını beyan ederek, Müslümanlarınki de dahil olmak üzere binlerce cana kıymışlardır.
“Müslüman=canlı bomba” algılamasını dünyaya yayan bu heriflerdir.
Bu heriflerin İslam adına ilan ettiklerini beyan ettikleri “cihadın” kime veya neye hizmet ettiği bugüne kadar kimse tarafından anlaşılabilmiş değildir.
Yine aynı şekilde Kuzey Osetya Beslan’da bir ilkokulu basarak yüzlerce masum öğrencinin canına kıyanlarla, Afganistan’daki binlerce yıllık geçmişe sahip heykelleri roketlerle yerle bir edenler de kendilerince bir “cihat” anlayışı içindedirler.
Avrupa’da 1618-1648 yılları arasında Hristiyan Protestan ve Katolik mezhepleri arasında yaşanan 30 yıl savaşları gibi, İslamiyet’teki bazı mezhepler de kendi aralarında, bugün karşılıklı “bombalamalar” olarak tezahür eden kanlı çatışmalar yaşamaktadırlar.
Müslümanlar, “bilgi çağı” olan 21. yüzyılda, 17.yy Avrupa’sında olduğu gibi, din veya mezhep farklılığı sebebiyle cana kıymanın hak olduğu gibi akıl almaz bir çılgınlığa kapılmışlardır.
Allah’ın hoşnutluğunu kazanmada bir “yol” olması gereken mezhepler, bugün ne yazık ki, Müslümanlar arasında bir çatışma vesilesi haline gelmiştir.
* * *
Allah’ın Peygamberimize bile sadece” tebliğini yapma” görevi verdiği yüce dinimizi yaymak veya koruyup kollamak, içlerinde insanlıktan bir zerre bile barınmayan bu zibidilere mi düşmüştür?
Yoksa “barışı, okumayı ve ilim tahsil etmeyi emreden” bir dinin adını “savaş ve kanla” kötüye çıkarma görevi bu münafıklar takımına mı ihale edilmiştir?
Allah kendi dinini “sonsuza kadar koruyacağını” zaten bildirmiştir.
Kimsenin kendi dünyevi menfaatleri doğrultusunda, karşısına çıkan her durumdan vazife çıkarmasına gerek yoktur.
Dünya üzerinde ilk olarak “oku” emriyle yayılan bir dinin adının, bugün canlı bombalarla, kadınlara uygulanan recm cezalarıyla ve cehaletle anılmasının sorumluları, dinimizi kendi dünya görüşlerine uygun olarak yorumlayan siyasetçi ve kendilerine “ulema” diyen din adamlarıdır.
“Adaleti ve iyiliği emreden, fenalığı ve azgınlığı yasaklayan, düşünüp tutalım diye bize öğüt veren” Allah’ın emirleri, bu gafiller tayfası için acaba ne anlama gelmektedir?
* * *
Densiz Danimarkalı’ya kızıp sövüp saymak ve hatta daha da ileri giderek, Hollanda’da Müslümanları rencide edecek bir film yapan yönetmen Theo Van Gogh’a yapıldığı gibi, canını almak, en kolay yolu seçmek olur.
Asıl ve zor olan, fert bazında kendine bakıp, hatalarını düzeltmek; “güzel ameller işleyerek” Allah’ın hoşnutluğunu kazanmaktır.
Hurafeden veya dünya hırsıyla rotasını şaşırmış softaların etkisinden kurtulup dinin” ilim sahibi” olanı yücelten, birleştirici ve yol gösterici emirlerine uymaktır.
Allah katında insanlar arasında eşitliği bozacak tek şey “takvada” olan üstünlüktür.
Dünyadaki üstünlüğü belirleyen de haliyle; baştaki sarık, yüzdeki 4 karış sakal, ayaktaki şalvar veya din adına vahşet emretmek değil, “ilim sahibi” olmak ve samimi “terbiyedir”.
Her ne konuda olursa olsun “haddi aşmak” ise, kendi beyanıyla, Allah’ın hiç sevmediği günahlardandır.
* * *
Hiçbir Müslüman’ın, tembellik, cehalet veya vahşet göstermeye; kendisinin yargılayamayacağı bir konuda can almayı kendine hak görmeye ve tüm bunların sonucunda da İslamiyet’in yanlış anlaşılmasına yol açmaya hakkı yoktur.