Alinur Velidedeoğlu, MHP'den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı teklifi alınca dikkatleri yeniden üstünde topladı. Ancak şamdan Plus'tan Öykü Yazıcıoğlu'na anlattıklarının dikkatinizi daha çok çekeceğine eminiz.....
O, her zaman ilginç biri olma özelliğini korudu. Güzel Sanatlar Saatchi & Saatchi'nin ortağı Alinur Velidedeoğlu, 18 yaşında ilk reklam filmini yöneten, 24 yaşında ilk şirketini kuran, 140'ı yurtdışında olmak üzere toplam 570 reklam filmi çeken, Discovery Channel'ın seçtiği 'Dünyanın kültürel ve sosyal açıdan en zengin 32 kişisi' arasında yer alan, ulusal ve uluslararası ödül sayısı 70'i bulan 'reklam dünyasının dahi çocuğu'ydu. Yaptığı tasarımlarla, açtığı sergilerle herkesi şaşırtmayı bildi. MHP'den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı teklifi alması da şaşkınlığa neden oldu. Osmanlı tarihi konusunda ki açıklamaları da sizi şaşırtabilir ama en çok son uğraşının sizi şaşırtacağına inanıyoruz. Velidedeoğlu, ofisindeki hassas mikroskopla 'Tanrı'yı arıyor...
- Ofisinizdeki mikroskopla ne yapıyorsunuz?
-Mikroskoplarla Tanrı'yı daha yakından tanımaya çalışıyorum. Tanrı aslında kitapların sayfaları arasında değil. "Tanrı'yı nasıl tarif edersin?" diye 7 milyar insana sorsalar, 7 milyar farklı tarif çıkar. Musa ya da ondan sonra çıkan peygamberler Tanrı'yı başka türlü tarif etmişler. Ben şimdi kendi bilgilerim ışığında daha yakına inmek istiyorum. Daha detaylı bir şekilde, benim inanacağım bir şekilde Tanrı'ya ulaşmaya çalışıyorum. Şimdi suyu mikroskopta büyütün, büyütün, büyütün. İçinde bir yığın şey var. Mineraller var, mikroplar var, madenler var. Böyle deyip geçiyoruz değil mi? Eee, mikrop canlı. Vücudumuza mikrop girdiği vakit canlı değil mi? Ya virüs. O da mikrobun derisinin içine bir balık ağından istavrit geçermiş gibi.
Bunları ben nano-mikroskoplarla görüyorum. 450-500 bin dolarlık mikroskoplar var, onlarla atom çekirdeklerini falan görüyorlar. Şimdi oralara indikten sonra orada bile Tanrı'yı bulamıyorsun. Sadece yarattığı şeyleri görebiliyorsun. Bu nedenle Tanrı'ya kitaplarla ulaşılabileceğine inanmıyorum.
- Mikroskopla mı ulaşacaksınız?
- Bilmiyorum ki... Bir de şunu düşünüyorum; bundan 3 bin sene önce teknoloji bu kadar ilerlememişken, nanoteknolojisi yok iken, mikroskop yok iken, o zamanın teknolojisiyle Tanrı'ya daha yüzeysel yaklaşılmış demektir. Şimdi bundan sonraki bin sene içinde Tanrı'ya daha fazla yaklaşılacağını düşünüyorum. Mesela (röportaj boyunca yediği tabaktaki elmaları gösteriyor) 'Elma' deyip geçiyoruz.
Buyurun, 28 milyar 143 bin dolar vereyim, bir elma yapın. Şu binayı (eliyle pencereden görünen modern binayı gösteriyor) yapabilirsiniz, evet ama bir kiraz yapın da göreyim... 350 milyon doları vereyim şu müteahhide, çıksın bana bir kiraz yapsın. Yapamaz tabii. Nereye dayanıyor bunlar, işte Tanrı'ya dayanıyor. Tanrı'ya giderek hayranlığım ve saygım o kadar artıyor ki. Bir sanat eserine bakıyorsunuz, insan yapımı. Neden yaptığını, nasıl yaptığını hemen anlayıveriyorsunuz.
Ama doğaya bakıyorsunuz, hayvanlara bakıyorsunuz, meyvelere bakıyorsunuz. Onları yapan kim? Tanrı. İşte asıl sanatçı da bence Tanrı.
TÜRKLER MALA DÜŞKÜN
75 seneden beri Türk insanı yani İstanbul insanı, mal ve madde ağırlıklı olarak büyümüş. Bakın bir örnek vereyim: Bir eve hırsız giriyor, anne ile kızı uyuyor. Hırsız ikisine birden tecavüz ediyor. Kadın bağırıyor, hırsız ikisinin birden boğazını kesiyor. Sonra adam yakalanıyor.
36 seneyle cinayetten yargılanıyor, üçte birini çekiyor ondan, bir bakıyorsunuz bir partili de af çıkarıyor, iyi halden dolayı yedi-sekiz sene sonra çıkıyor.
18 yaşındayken girmişse 28 yaşında çıkıyor. "İki tane de leşim var," diyor.
Gidenler gidiyor. Şimdi geri alıyorum filmi. Bir eve hırsız giriyor. Anne ile kızı uyuyor. Hırsız onlara tecavüz ediyor.
İkisinin de boğazını kesiyor, öldürüyor. Anne ile kızın telefonlarını bir de masanın üzerinde duran 100 lirayı alıyor. Adamı yakalıyorlar. Gasp suçuyla kafadan müebbet hapis... İşte kanun bu.
Bunu kötü niyetliler de biliyor zaten "Bir şey olmaz," diyorlar. Gasp önemli, cinayet ikinci planda. Orada kadın öldü, kızı öldü. Ama malı korumak üzere düzenlenmiş her şey. Mal üzerine olan bir anayasa. Mal haklarına önem veren bir anayasanın getirdiği çocuklarız biz...
Arabalı vapurda kuyruk var. Hemen burnunu sokuyor, öne geçiyor, o giriyor, arkadaki kalıyor.
İşte Türk bu... Bu genlerinde var. Aslında sadece Türklerin demiyorum, sadece Türkiye'de yaşayanların.
Türkler aslında öyle değil ama Araplarla birleştikten sonra tamamen sanat yok oldu.
SARAYIN GENELEVİ: HAREM
Türkler Orta Asya'dan yayılıyor, Viyana kapılarına kadar gelmişler, İspanya'ya kadar gitmişler. Osmanlı ise, içinde Türkler var ama sonra bütün Arap Yarımadası'na, Mısır'a kadar gelmiş olduğu için o toplumla karışmış. Ben bundan sonraki durumdan bahsediyorum. 40 yaşından sonra daha bir ilgilenmeye başladım, bir baktım ki bize tarihi de yanlış öğretmişler. Emin Oktay vardı.
Hepimiz onun tarih kitaplarını okuduk. Adam bir istek doğrultusunda yanlış bilgiler vermiş. "Osmanlılar şöyle, çok güçlüymüşüz, dünyayı yenmişiz" gibi... Ama gerçekler öyle değil. Osmanlılarla ilgili Türklerin yazdığı kitaplarla yabancıların yazdığı kitaplar aynı değil.
Hangisi doğru? Hep aynı adamın kitabını okursan, "Biz dünyaya hükmetmişiz" diye çıkarız ortaya. Ama öyle değil. Piri Reis, Osmanlı'nın en ünlü amirallerinden biriydi. Haritacı aynı zamanda. 1600'lü yıllarda dünya haritası yapmış. Piri Reis öyle önemli bir adammış ki, dünya haritasını çizmiş o zaman. Akdeniz'in dışına çıkmadan nasıl çiziyorsun Amerika'yı! Hiç kimse bunu küçükken söylemedi ki. Hindistan'da İspanyol donanmasıyla bizim amiral Piri Reis'in donanması çarpışıyor. Piri Reis'in donanması kazanıyor. Karşı geminin kaptanı esir alınıyor. Bu kaptanlardan bir tanesi Kristof Kolomb'un kardeşi ve onunla bütün Amerika'yı dolaşmış ve harita çizmiş. Oradaki haritalardan alıyor, aradan 100 sene geçiyor, herkes Piri Reis'in haritası sanıyor.
Tabii o zamanlar bilgisayar yok, internet yok. "Amerika'ya gitmeden nasıl çizersin sen?" diye soran yok."
MİMAR SİNAN TÜRK DEĞİL Kİ...
Mimar Sinan, belki Türklerin en büyük mimarı. Camiler yapmış, su bentleri yapmış, köprüler yapmış. Müthiş bir mimar ama birincisi Türk değil, Ermeni.
Devşirme. Roma eskiden Bizans'tı değil mi? Suyu İstanbul'a kemerlerle getirmiş.
Kemer sistemini, kilit taşı sistemini bulanlar Romalılar. Mimar Sinan da buna bakarak köprüler yapmış.Ya efendim, zaten bin 500 sene önce Romalılar yapmış.
Suyu kemerlerle İstanbul'a getirmiş. Mimar Sinan, iyi bir mimarmış, iyi kopya çekmiş.
Ben tabii ki Türk olmaktan dolayı gurur duyuyorum ama bir şeyler yaratan Türk olmak istiyorum.Harem de öyle.Haremi bütün dünyayı getirip gösteriyoruz.
Harem, harem, harem!..Harem nedir biliyor musunuz? Sarayın genelevi.
Padişahın genelevi; adı harem...
Aksini kim söyleyebilir? Ben padişahım, bir tane genelevim var, 400-500 tane de haremimde kadın var, genç kız var oh... Devamlı getiriyorlar, beğendiğini alıyor, beğenmediğini paşalara falan dağıtıyor."
Tanrı'yı mikroskopla aramana gerek yok ki git japon yaya orda satılıyor. Ne bileyim bir sürü çeşidi var buda hinduların sattığı fil kafalı adam , zeus , eros vb.. tutturmuşlar bir tanrı kelimesi. Allah C.C. demek bu kadar gururunuza gidiyorsa siz şeytanı bulmuşsunuz zaten. Şimdi derlerki efendim tanrı Allah c.c. türkçesi yapma ya. Alinur ingilizcesi , almancası ne acaba varmı yok niye özel isim demi ! o zaman Allah c.c. özel isim her yerde her dilde aynıdır.
bilim adamı konuşurken delile dayanmalı.her bilimin kendine has özellikleri vardır ve bu bilinmeden konuşulmamalıdır bilim adamı olunsa bile.biraz tarih okusaydınız (özellikle Prof.Dr.Ahmet AKGÜNDÜZ hocanın konuyla ilgili eserleri okunabilir) sarayda sadece padişahın yaşamadığını görecektiniz.devlet işlerinin düzenli bir şekilde yürümesi için erkek veya kadın çok sayıda insanın orada bulunmasının gerekliliğini anlayacaktınız.harem için yaptığınız benzetme o insanlara bir şey kaybettirmez,ancak ,sizin yanlış bilgi,yanlış düsünce ve yanlış teknik sahibi olduğunuzu apaçık ele verir.
selam yazdıklarınız bana ılgınc geldı şu karışık dünyada en azından bırakalımda ruhumuz temiz kalsın boyle sacma sapan düşüncelere izin vermeyin saygılar
haremi savunanlar, bilmeden haramı savunuyorlar.haramı ancak ve ancak şeytanlar savunur. bir de bizimkilere müslüman derller
dilerim ki tüm herkesi yüce allah hidayete erdirsin inşallah hakikatı bulamayan insanların hepsi gerçek hakikatı bulur ayıkmayan insanlar inşallah yüce allah ın izniyle ayıkır ayıkanlar için söylemiyorum bunları onlar zaten hakikatı bulmuşlardır saygılar
selam arkadaşım mikroskopla tanrıyı bulamasın ama o senı her sanıya görüyor butun organların allaha ibadet edıyor sen farkında degilsin düşün sen kendini görüyormusun? hayır ayna vasıtasıyla görüyürsun pekıyi yemekteki tuzu görüyormusun hayır göremesin onu dilin yani tat alma organın görur insanın beynini görürsün ama fikrini göremesin ne düşünüyor bilemesin birde insan oglunun bedenini görürsün ama ruhunu göremesin birde tanıdıgın kişinin sesini duyarsın sen tanımasın kulagın onu ıyı tanır sen tanrıyı tanıyamasın goremesın işitemesin onsuz yaşayamasın insan oglunun ruhu bedenden ayrılınca belki o zaman mevlayı görürsün amelin ıyı olursa saygılarımla selamlar.