Bu soruyu, karmaşık teorilerle, gıllıgışlı bağlantılarla açıklamak isterseniz, olur. İnternetin de yardımıyla kaynak sorunu yaşamazsınız. Ancak Amerikalıların meseleye bakışını, ben bir profil üzerinden daha basit anlatmaya çalışacağım.
Uygur olaylarında hep Rabia Kadir ön plandaydı. Kadir dışında, Uygur meselesini sahiplenen başka gruplar da var ve onların liderleri de Amerika’da. Bunlardan biri, geçen hafta görüştüğüm, Sürgündeki Doğu Türkistan Hükümeti’nin başbakanı Enver Yusuf Turani.
Enver Yusuf (47), Virginia’da yaşıyor. 80’li yıllarda ayrılmış ülkesinden. Türkiye, Suudi Arabistan derken, 21 yıl önce de Amerika’ya gelmiş ve tıpkı Kadir gibi sığınma almış. Ancak Rabia Kadir ile karşılaştırıldığında ondan çok daha radikal bir çizgi seçmiş.
“Rabia Kadir sadece insan hakları konusunda konuşuyor. Otonomcu. Biz ayrılıkçıyız. Çin’den toprak istiyoruz” diyor. Uygur hareketinde etnik kökenden çok, Müslüman kimliği öne çıkarıyor. Suudi Arabistan’la yakın. İslam’a bakışı katı. “El Kaide’nin bir terör örgütü olduğunu söylüyor musunuz” dedim. Cevap olarak “11 Eylül saldırısını bir terör olayı olarak görüyoruz” dedi sadece. Guantanamo’daki Uygur kökenli tutsaklar için çaba harcıyor.
Peki niye Amerika’da Enver Yusuf? Niye böyle biri, iki coğrafyada İslamcı gruplarla savaşan bir ülkede yaşar? Sorunca, “Çünkü burada bizi özgür bırakıyorlar” diye cevap verdi. “Şiddete karışmadığınız sürece her konuda konuşma hakkı veriyorlar.”
Mesele, sadece ifade özgürlüğü de değil. Mesela Amerikan Kongresi’ne gidip davası için destek arıyor Enver Yusuf. Dengelerden yararlanıyor. Amerikalı politikacılarla konuşuyor. Amerikan kurumlarıyla parasal yardım görüşmeleri yapıyor. Sistemin sağladığı tüm kanalları kullanıyor. Hatta işi bile bir devlet kurumunda. 10 yıldır bir okulda fizik öğretmenliği yapıyor.
Enver Yusuf sadece bir örnek. Amerikalıların başka ülkelerdeki politikalarını, uygulamalarını her zaman tartışabilirsiniz. Ancak içeride, kendi ülkesinde yaşayanlara karşı, sistem çok geniş bir hareket alanı sağlıyor. Örgütlülüğü de her anlamda teşvik ediyor.
IRS (Vergi Dairesi) kayıtlarına göre, bugün 1.5 milyon kâr amacı gütmeyen kuruluş var Amerika’da. Her 200 kişiye bir örgüt demek bu. Toplam 2 trilyon dolar yıllık gelire sahipler. Ve ülkede ödenen maaşların yüzde 8’ini tek başlarına karşılıyorlar. Ancak genele baktığınızda, hep aynı kritere göre denetleniyorlar. Radikal derecede dinci de olsalar, uluslararası alanda ayrılıkçılık da yapsalar... Önemli olan, şiddete bulaşmamak ve IRS’e düzenli olarak mali rapor sunmak.
İşin içine bir de uluslararası politika girince, karmaşık teoriler üretmek kolaylaşır dediğim gibi. İki bağlantı, üç isim, hikâyeyi hemen çözdüğünüzü düşünürsünüz. Ancak bütün o teorilerin yanında; konunun bir de basit ve Amerika açısından ilkesel bir boyutu var.
Rahatlar. O yüzden Amerika’ya geliyorlar.
bu eski dünya imparatorluklarının bir geleneği ve yöntemidir mesela roma işgal ettiği ülkeye yeni bir kıral atar o kıralın genellikle çocuklarından birini romaya getirirdi burada hem bir romalı gibi o ülkeye veliaht olarak yetiştirilir hemde kıralın bağımsızlık ilan etmesine mani olurdu bazen sömürge kırallıkları kendileri akrabalarını romaya göndererek bağlılıklarını bildirirlerdi bu gün gülen cemaatinin amerikaya bağlılığının simgesi teksastaki hoca efendidir mesela tayyib beyin yada eski başbakanların çocuklarının amerikada ikamet etmeleride bu bağlılığın simgesidir tabi sadece baştakiler değil muhaliflerde bağlılıklarını böyle gösteriri hz muhammedin bir sözü vardır belkide bir arap ata sözüdür ama doğrudur "insan sevdiğinle bereberdir "diye evet bütün pkk lılar avrupada fettullah amerikada biz ise vatanını sevenler hep türkiyedeyiz dedelerimizde burada imişler çoğu kanları ile bu toprağı sulamış ama kimsenin memleketine gitme gereği duymamış