Bunca yıldır basın camiası içerisinde ağırlıklı olarak yerel basında, zaman zaman da ulusal basında yazıları yayınlanmış ve halen yayınlanmakta olan 10 yılı aşkın bir süre büyük bir kentin (Kocaeli’nin) yerel televizyonlarında, kesintisiz her hafta “Serbest kürsü “adlı açık oturum programlarıyla izleyicilerin karşısına çıkmış…
Programlarında ülke çapında tanınmış çok sayıda ünlüyü ağırlamış…
Ömrünün 25 yılını kamuda müfettişlik hizmetlerine vermiş eski bir bürokrat ve bugünün basın mensubu olarak, şunu içtenlikle söylemek isteriz ki;
mesleğimizde(basında) bugün ki kadar ağır baskı, gözdağı ve tıkanıp kalmış özgürlük sancısını hiçbir dönemde yaşamadık.
XXX
Şükrediyoruz ki, bürokraside üstlendiğimiz müfettiş-başmüfettiş ve teftiş kurulu başkanı gibi görevlerimizi AKP döneminde yapmak gibi bir talihsizliğine uğramadan, memuriyet yıllarımızı geride bırakıp erken yaşta da olsa emekliliği seçerek, yaşadığımız her günü kahır içerisinde geçirmekten kurtulmuşuz.
Ne yazık ki… Bu kurtuluşu, basın mensubu olarak görev sahamızda şimdilerde yaşayamıyoruz!
Üzülerek söylemek durumundayız ki; gerek ulusal ve gerekse yerel basında çok sayıda meslektaşımız; patron baskılarının talihsizlik girdabı içerisinde; geçimlerini sağlamak, çoluk çocuklarıyla namerde muhtaç olmamak yüzünden; basın patronlarının ve tabi ki bugün ki iktidarın kuklası olmak durumuna düşmekten kendilerini ne yazık ki kurtaramamışlardır.
XXX
Şunu da biliyoruz ki, içlerinde defolu olanlar dışında, mevcut duruma çaresizlik içinde düşmüş kişilikli ve dürüst basın mensuplarının içleri kan ağlamaktadır.
Kim ne derse desin, AKP’li belediyelerin işbaşında olduğu tüm kentlerde yerel basının çok büyük bölümü, belediye(reklam, ilan ve ihale) pastasından pay kapmak için tam anlamıyla yerel yönetimlerin uydusu durumuna gelmiş bulunmaktadırlar…
Ben özgürlükçüyüm, demokratım, tarafsızım , objektifim diye kahramanlık yapanlara AKP iktidarı döneminde, belediye reklam, ilan ve ihale pastasından nemalanmak yolunun ya büyük ölçüde ya da tamamı ile kapandığını bir çok kentimizde gözlemlemek olanaklıdır.
Tabi ülkede kaç yerel gazete ve televizyon patronu iktidara tavır koyabilecek bir kahramanlığa soyunabilmiştir o da başka!
XXX
Ulusal gazete ve televizyonların büyük bölümün durumu ise ortada… Onlar için bu yönde bir şey söylemeye gerek yok. Millet olan biteni, büyük dramı ya da komediyi, zaten bütün çıplaklığı ile görüyor.
AKP içerisinde demokrat olanların çoğu; partilerinin yöneticilerinin her konuda ki tutum ve icraatlarına karşı tavır alamadıklarından, ne yazık ki yaşanan gerçekler karşısında, sessiz kalmaktan öte bir şey yapamamaktadırlar.
Bir de bu partide Başbakan’a yakın olmak, ya da “Başbakan’ın geçmişte veya hali hazırda arkadaşı olmak görüntüsü ile ortaya çıkanlar var.
Bakıyorsunuz bir kentin AKP’li belediye başkanı, il başkanı, ilçe başkanının çalımından yanına yaklaşılmıyor. Neden ? Çünkü zatı muhterem sayın Tayip Erdoğan’ın arkadaşı imiş. O kentteki başta basın patronları, kıvrak kalemler, üst düzey devlet görevlileri, işadamları, Tayip beyin arkadaşının çevresinde, yanında yöresinde o zata karşı her daim alkış ve övgü içerisindeler.
Ne yazık ki, böyle bir konumda olmayı yani Tayip beyin arkadaşı ile birkaç saat birlikte olmayı, bir yerde oturmayı, bir onur saydıklarını açıkça söyleyen ve yazabilen beyefendiler var!..
XXX
Gazetelerinin köşe yazarlarına şunu açıkça söyleyen ya da mesaj olarak ileten basın patronlarının olduğunu görüyor işitiyoruz…
“ AKP ile iyi geçinelim, çünkü devlet gücü ve para onlarda, kaleminizi ona göre oynatın…”
Ne yazık ki, kepazelik bu boyutlara gelmiş durumda. Bu yönde ki kimliği açıkça bilinir duruma gelmiş kimi köşe yazarlarının toplumsal duyarlılığı fazla vatandaşlarımızca hiç okunmadığı da bir gerçektir.
Sürekli vatan millet nutku atanların, önce kendilerinin gerçek anlamda vatana ve millete saygılı olmaları gerekir! Sen gazete ya da televizyon patronu olarak; bile bile, topluma gerçek dışı yaldızlanmış haber ve yorumları çıkarların uğruna vitrin yaparsan, hiç “şeref”ten, “namus”tan “hak ve hukuk”tan söz edebilir misin ?
Edersen de kaç kişi sana inanır ve saygı duyar?
Vah ki vah !...
XXX
Adam “gazete benim”, televizyon benim” istediğimi yaparım, size ne diyecek küstahlığa ve kişilik zaafına düşmüşse doğrusu ne yapabilirsiniz ki?
Ancak… Şu da gerçek ki; keser dönecek, sap dönecek ve hesap masası bir gün kurulacak, benim gazetem benim televizyonum diye bugünün hava atıcılarını, bu toplum bu millet işte o zaman ibretle görecek…
XXX
Sonuç olarak;
İçte ve dışta gelişen türlü olumsuz olay ve yaptırımlara karşın, buradan ruhunu ve kalemini satmamış gazetecilere, köşe yazarlarına, televizyon program yapımcısı ve sunucularına, sayıları az da olsa vatanseverliği benliklerinde her zaman taşımaktan onur duyan basın patronlara sesleniyoruz!..
Lütfen şerefle yürümekte olduğunuz yoldaki onur çizginizden sapmayın!
Umutsuzluğa ve yeise kapılmayın, ulu önder Atatürk’ün tarihte yaratmış olduğu muhteşem zaferlerin esintisine açacağınız yelkenlerinize dolacak “ Mustafa Kemal ruhu”, sizi de bu ülkeyi de hak ettiği yere er geç taşıyacaktır.
Bu yüce milletin gerektiğinde yeni “Çanakkale”ler, “Sakarya”lar, “Büyük Taaruz”lar yaratacak denli, her daim “damarlarının asil kanla” dolu olduğunu, haykırarak, bu sütundan tüm cihana duyurmayı onurlu bir görev sayarız.