Geçen hafta Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ile kısa sohbetimizden söz etmiştim ve İnan Kıraç'ın yıllardır yapmaya uğraştığı İnan-Suna Kıraç Kültür Merkezi'nde sona gelindiğini ve bizzat bakanın ağzından etrafı da güzelleştirmek adına Odakule'nin Kıraç tarafından satın alındığını yazmıştım.
Ancak son gelişmelerin İnan Kıraç'ı fena halde üzdüğünü ve projeden vazgeçme noktasına geldiğini öğrendim.
Suna ve İnan Kıraç Vakfı Genel Müdürü Özalp Birol, 'TRT sorunu maalesef Sayın Bakan'ın işaret ettiği gibi çözülemedi ve bir sonuca bağlanmadı' diye bana bir mektup yazmış.
Böylesi büyük bir proje nasıl çıkmaza girdi diye merak edenlere sunuyorum.
Daha önce bazı detaylarını vermiştim. Özalp Birol'dan net rakamlarını da öğrendim şimdi. TRT binasının satışı için 14 milyon dolar ve belediyeye ait arazinin de 49 yıllığına devri konuşulmuş önce. Ancak temmuz ayında TRT binası için istenen fiyat-arada geçen süre içinde faiz tahakkuk ettirilerek 24 milyon dolara çıkartılmış. 49 yıllık kiralama süresi de 30 yıla indirilmiş.
Birol, "Elinde Frank Gehry'e hazırlattığı konsept proje ve bu projeyi hayata geçirmek için ayırdığı 200 milyon dolarlık fonla 4 yıla yakın bir süredir bekletilen İnan Bey de, son dakikada öne sürülen bu koşullara sıcak bakmadığını ifade ederek, artık bu projeyi yapmaya istekli olmadığının mesajını vermiş oldu" diyor.
Odakule işi de durdu
Odakule'ye gelince, İnan Kıraç şayet proje hayata geçmiş olsaydı, paralel olarak kültür merkezinin estetiğine olumsuz etki yapmaması için burayı satın alacak ve yine kültür ve sanata ev sahipliği yapacak başka bir bina inşa edecekmiş. Ancak gelişmeler olumsuz olunca bu konu da sonuca bağlanamamış.
Açıkcası hükümet üyelerinin, kurumların, belediyenin böylesi güzel bir proje için bir türlü çözüm üretememesini hayretle seyrediyorum. 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti olacakmış.
Kimin umurunda!
Kültür Bakanlığının müzeler konusunda daha büyük sorunları mevcut.Bazı küçük müzeler eleman yetersizliğinden kapandı.Çoğunda yeterince arkeolog ve sanat tarihçisi yok.Göreve alınanlarda hem devede kulak hem de memur yapılıveriyor.Oysa bilim insanından memur olmaz.Avrupa dediğimiz kıtada arkeolog dendiği zaman genel kültürü yüksek saygıdeğer insanlar akla gelir.Bizde ise mezarcı yakıştırması ile işsizliğe terkedilen insanlar.Akademik kariyer yapmak isteyenlerin önüne bir sürü zorluk çıkarılır.En başta LES sınavının adaletsizliği.Ayrıca eğer bitirdiği okuldan destek gördüğü hocası olmayan hiç kimse yüksek lisans yapamaz.Dolayısı ile akademik kariyer yapan sayısı azlığından kazı ve araştırma yeterliliğine ulaşan kişi de az olmaktadır.Bu şartlar altınde değil 2010 da 2110 da da İstanbul kültür başkenti olamaz.Önce arkeologlara yapılan haksızlık giderilsin,daha sonra zenginlerin müze kurmaları dert kalsın.....