SON kitabının adı “Kadirli Sözleri”ydi. Geçen gün kaybettiğimiz, Necmiye Alpay’ın deyimiyle “dil emekçisi” Ali Püsküllüoğlu Adana’nın Kadirli ilçesinde doğmuş, son kitabını da doğduğu yerin deyimlerine, sözlerine ayırmıştı, “Kadirli ağzıyla böyle konuşulur” diyerek...
Kitabın bir özelliği daha vardı, arka kapağında “Özel baskıdır, parayla satılmaz” yazılıydı, Ali Püsküllüoğlu’nun Kadirlilere armağanıdır deniliyordu.
* * *
MASAMIZDA, bir kutu içinde, Ali Püsküllüoğlu’nun altı sözlüğü var:
“Türkçe Sözlük, Türk Atasözleri Sözlüğü, Öz Türkçe Sözlük, Yazım Kılavuzu, Türkçe Deyimler Sözlüğü, Türkçedeki Yabancı Sözcükler Sözlüğü.” (Arkadaş, Angora yayınları)
* * *
ALİ Püsküllüoğlu ömrünün son yıllarını Türkçeye musallat olan yabancı sözcüklerle mücadele ederek geçirdi, denilebilir. Bir ara MİLLİYET’te de yazdı.
Bir gün, büyük bir gazetenin 22 Aralık 1996 tarihli sayısını taramış, sadece haber, yazı, reklamlarda 444 yabancı sözcük bulmuştu; eğer spor sayfalarını ve magazin eklerini de tarasaydı herhalde bu sayı 1000’e ulaşırdı.
Oysa bu yabancı sözcüklerin Türkçe karşılığı da vardı, lakin 1980 sonrasının “yükselen değerleri” yabancı sözcükler üzerine kuruluydu, hatta daha da ileri gidip Türkçe sözcüğü, yabancı dilin imlasına uyduranlar bile vardı, kırk yıllık “beşik”, Fransızca “bechiq” diye yazılıp dükkâna asılmıştı.
* * *
ALİ Püsküllüoğlu’nun, bir gazetenin bir sayısında taradığı yabancı sözcüklerden bazıları şunlar:
“Acenta, adres, ajanda, aksesuar, aktör, amatör, ambargo, ambulans, angaje, antrenör, apron, avantaj, bariyer, baro, batarya, bilanço, bilardo, bloke (edilmek), blucin, burs, bülten, bürokrat, bütçe, cunta, dekor, desen, deşarj, dezavantaj, diktatör, dikte (edilmek, etmek), dinamizm, diploma, diplomatik, diksiyon, direktif, direktör, diyalog, dizayn, devalüasyon, ekip, ekonomik, ekonomist, elektrot, endeks, enerji, enflasyon, enjeksiyon, entegre, enteresan, etimoloji, fakülte, fanatik, fantastik, fantazi, favori, festival, filarmoni, final, finansal, firma, fiziki, fon, fonksiyon, form, formülasyon, fotoğraf, fötr, fren, galeri, gravür, grup, holding, ideal, imaj, inisiyatif, internet, istatistik, kabine, kadro, kadrolaşma, kalite, kampanya, kampüs, kanal (TV), kaos, kapris, karakteristik, karavan, kariyer, karnaval, kask, kasket, kaşkol, katafalk, katalitik, katarakt, kategori, Katolik, klasik, koalisyon, kof, kokteyl, kolej, koleksiyon, komisyon (kurul), kompleks, konçerto, konfederasyon, konferans, konfor, Kongre (ABD), konsey, kontgerilla (kontrgerilla), kontrol, kooperatif, kostüm, kravat, kritik, kurs, kültür, kültürel, likit, limit, lisans, liste, literatür, lityum, lobi, lorentiyum, makroekonomi, makyaj, makyöz, manken, mansiyon, marketing, mastır (ing. master), matador, mayo, medya, mekanik, mekanizma, melodi, mesaj, metropol, milimetre, milyar, milyon, minibüs, miting, model, modem, modern, monarşik, monofaze, moral, mönü, mumya, müzisyen, naiflik, net, Noel, normal, nostalji, numara, nükleer, ofset, olimpiyat, onore (etmek), operasyon (işlemler), organ, organize, orgazm, orijinal, orkestra, otel, otomatik, otomotiv, otopsi, otorite, paket, panik, pankart, papaz, papazyahnisi, papyon, paraf, paralel, pardösü, parlamenter, parlamento, parsel, parti (eğlence anlamında), parti (siyasal), pasaport, pasif, paspas, patolojik, patik, patron, performans, personel, pijama, piyango, piyanist, pizza, plan, planlamak, plastik, platform, polemik, politik, popüler, posa, potansiyel, pozisyon, pozitif, pratik, prens, prenses, prestij, prim, prodüksiyon, profesör, profesyonel, program, proje, prosedür, prostat, protesto, protokol, prova, psikanalist, radyo, rafine, rantiye, rapor, rasyonel, reform, rejim, reklam, rekor, resital, rol (oynamak), röportaj, rulet, sandviç, sansür, seks, sektör, sempatik, sempatizan, semptom, senaryo, sendika, seramik, sertifika, servis, sezon, sigara, sigorta, silika, sinema, sistem, site, siyanür, skandal, slogan, smokin, solist, sosyal, sponsor, spor, spot, standart, star, stil, stratejik, stres, stüdyo, süet, süper, süspansiyon, şablon, şampiyon, şampiyona, şampuan, şans, şarj, şef, şifre, şok, şoke (etmek), şov, tablo (manzara), tabloid, tank, teknik, teknoloji, teknolojik, telefon, televizyon, tempo (hız anlamında), termal, terör, terörizm, test, teyp, tikip, tiyatro, torpil (kayıran kimse), transkripsiyon, triko, trilyon, turistik, turizm, tuvalet (yüznumara), uvertür, üniversite, vaftiz, versiyon, video, viraj, virtüöz, viyola, viyolonsel.”
* * *
ALİ Püsküllüoğlu ile bir telefon görüşmemizde, kendisine söz vermiştik, bir gün Şişli’den Taksim’e, ertesi gün de Taksim’den Şişli’ye yaya gidip gelecek, acaba kaç dükkânın adı Türkçe kalmıştı, onu sayacaktık...
Biz beceremedik, onun da ömrü yetmedi.
Hasan Pulur - Milliyet
BİR HABER VE KENTHABER'İN YORUMU
DTP'li Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Kürtçenin ilköğretim ve üniversitelerde öğretilmesi gerektiğini belirterek, "Kürtçe resmî dil olmalı." demiş.
Özellikle DTP'li siyasilerin bu gibi çıkışlarına çokça şahit oluyoruz. Kürk ırkçılığı üzerinden popülist söylemlerle günü kurtarmaya çalışan ve ileriye dönük hiç bir gerçekçi politika üretemeyen bu isimlerden biri de Baydemir.
Şu 'gerçekçi' kelimesinin altını da özellikle çizmek istiyoruz. Çünkü yukarıdaki yazıda da belirtildiği gibi, 'Türkçe'nin bile neredeyse kullanımdan kalktığı bir dönemde Bay Baydemir gibi ufku geniş (!) siyasilerden bu tip parlak fikirler size inandırıcı gelyor mu?
Bunun dışında kendi çocuklarını yurtiçi ve dışında yabancı dille eğitim yapan okullara gönderirken, kendi halkları üzerinden prim yapmaya çalışan Baydemir gibilerin bu tip parlak fikirleri gülünç gelmiyor mu?
Son olarak; Kürt halkı da tüm bunları göremeyecek kadar aptal mı?
Halâ aynı kültür emperyalizmi altındayız.Bir millet kendine ancak bu kadar sinsice ve etkili yabancılaştırılır.İçimizdeki kimi art niyetli,yabancı hayranları da dünya ile bütünleşmekten bahsediyor.Biz kendi dilimizi kullanırsak,kültürümüzü kororsak dünya yarım mı kalır?Aksine bizim kültürümüz,dilimiz silinirse dünya renksiz soluk,tekdüze bir hal alır.Asıl amaç dünya nın kültür birikimi en zengin ulusunu küreselleşme çamurunun içine çekerek,kişiliksiz bir güruh haline getirmek.
YABANCI DIL OGRENELIM AMA DILIMIZE YABANCILASMAYALIM. BU KADAR YABANCI SOZCUK KULLANMAMIZA RAGMEN ULKEDE YABANCI DIL BILEN SAYISI COK AZ...
bizim ülkemizde böyle düşünen insanlara bir kişinin hayatını ve onun için yazılmış bir şiiri okumalarını tavsiye ederim.KARAMANOĞLU MEHMET BEY.İnanın bu kişinin hayatını araştıran ve ondan sonra bu konu ile ilgili yazılmış şiiri okuyan insanların dükkanlarında, marketlerinde, manavlarında ve en önemlisi mağazalarında TÜRKÇE olmayan bir dil görülmeyecektir.Fakat bizim ülkemizde benim gibi düşünen ve dediklerimi yapacak insanlar neredeyse kalmadı!!!