1
Mayıs
2025
Perşembe
ANASAYFA

GÜVENDİĞİMİZ DEVLET VE BİNALARI

YETERSİZ KANUNLAR VE AHBAP-ÇAVUŞ İLİŞKİLERİ

Devlet ihale kanunu, devletin resmi kontrol örgütü, sürveyanı, kontrol mühendisi, kontrol amiri menfaatleri gereği hepsi bir olup çocuklarımızı gönderdiğimiz okulları ve 
birçok devlet binasını mezar yapıyorlar.

Isparta’nın Atabeyler ilçesinde bulunan 75. Yıl Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’nun depreme dayanıklılığını incelemek için, temeli kazıldı ve kolon ayaklarının boşlukta olduğu ortaya çıktı.

Konya’nın Balcılar beldesinde 17 öğrenciye mezar olan öğrenci yurdu faciasının belleklerden silinmeden, Isparta’da da “temeli olmayan” bir okul ortaya çıktı. 

Okulların depreme dayanıklılığını incelemek için yapılan çalışma sırasında görülen manzara tüyler ürpertti. 

Isparta’nın Atabey ilçesinde, İl Özel İdaresi bütçesiyle yapılan ve 1998 yılında tamamlanarak hizmete sokulan 75. Yıl Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’nda binanın depreme dayanıklılığını incelemek için temel kazıldığında kolon ayaklarının boşlukta sallandığı ortaya çıktı. 208 öğrencinin yatılı eğitim gördüğü okulun şans eseri çökmediği belirlendi.

Soruşturma başlatılmalı
Duruma, öğrenci velileri başta olmak üzere büyük tepki geldi. Veliler, “Bu ne vicdansızlık ve sorumsuzluk? Okul binası yapılırken inşaat hiç mi denetlenmedi? Müteahhit böyle yaptıysa, Bayındırlık İl Müdürlüğü bu binayı incelemeden nasıl teslim aldı? Burada bir facia yaşansa sorumlusu kim olacaktı” dedi. Büyük tepkiye neden olan inşaat skandalıyla birlikte Isparta genelindeki diğer kamu binalarının durumu da sorgulanmaya başlandı. 

Isparta İl Özel İdaresi’ne de başkanlık yapan İl Genel Meclisi Başkanı Fevzi Özdemir, büyük bir facianın son anda fark edildiğini belirterek, şöyle konuştu: 

“Sorumlular hakkında mutlaka soruşturma başlatılması gerekiyor. Okulun durumunu öğrenince tüylerim diken diken oldu. Bugün gazete manşetleri ‘Göçük altında kaç çocuk olduğu bilinmiyor’ gibi başlıklarla dolu olabilirdi. Bu zihniyette insanların kol gezdiği ortamlarda, ‘Veren de Allah, alan da Allah’ diyerek yaşamaya devam edemeyiz. Bu ihaleyi alan firmanın bir cevabı vardır sanıyorum. Bu işi teslim alan yetkililerinde söyleyeceği bir şeyler olmalı. İl Genel Meclisi olarak bizler üzerimize vazife olsun olmasın, daha dikkatli çalışmaların yapılmasını arzu ediyoruz.”

Firma Emniyet’le davalık
Okulu yapan Isparta’da bulunan Tumalar İnşaat’ın yetkililerine ulaşmak mümkün olmadı. Daha çok kamuya yönelik olarak çalıştığı belirlenen bu firmanın Isparta Emniyet Sarayı inşaatını da yaptığı, ancak taahhütlerini yerine getirmediği için Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından hakkında soruşturma başlatıldığı ve dava açıldığı öğrenildi.

OKULUN KÜNYESİ
Adı: Atabey 75. Yıl Yatılı İlköğretim Bölge Okulu
Yapımcı Firma: Tumalar İnşaat - Isparta
İnşatın başlama tarihi: 1994
İnşaatın bitiş tarihi: 1998 

Öğrenciler başka okula naklediliyor

Atabey 75. Yıl Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’nda ortaya çıkan inşaat skandalının ardından, bu okulda öğrenim gören öğrenciler başka okula nakledilecek. Isparta Milli Eğitim Müdürü Tacettin Yılmaz, okulda yapılacak onarım tamamlanıncaya kadar 208 öğrencinin İslamköy Hacı Yahya Demirel Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’nda eğitimi sürdüreceklerini açıkladı.

*************************

BU REZALET NASIL OLUŞUYOR?

Peki bu tüyler ürperten rezalet ve benzerleri nasıl oluşuyor? Bu skandallara nasıl göz yumuluyor?

Kenthaber yazarı Bayındırlık Bakanlığı Yapı İşleri Eski Genel Müdürü Yılmaz Ergüvenç  öğrencilerin hayatını hiçe sayan müteahhitleri ve ihale süreçlerini tüm gerçekliğiyle gözler önüne serdi...

Orta Ölçek Kamu Yapıları Niçin Yıkılıyor?

9 Ağustos 2008 günlü Milliyet Gazetesinde okuduğumuza göre, Isparta’nın Atabeyler ilçesinde bulunan 75. Yıl Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’nun depreme dayanıklılığını incelemek için temeli kazılmış ve kolon ayaklarının boşlukta durduğu ortaya çıkmış. İnanılır gibi değil. Bunu en cahil bir kalfa bile yapmaz. Anladığım kadarı ile gelişigüzel ve yanlış ölçülerle temel atılmış. Bu temelin üzerinde yükselecek kolonların aplikasyonu yapıldığı zaman aksların kaydığının farkına varılmış. Ama bile bile ve cahil cesareti ile temel örtülmüş ve kolonlar dikilmiş. Hırsızlığın da kendine göre bir raconu vardır. Bu yapılan iş, her şeyden evvel insanlık dışı ve alçakça bir şeydir.

Türkiye’de küçük ve orta boy müteahhitlik müessesesi artık ayağa düşmüş durumdadır. Taşranın küçük politikacıları ile haşır neşir olanlar, bakkal dükkanlarını, büfelerini kapatarak ‘müteahhit’ oldular. Çünkü berberlere bile imtihanla ruhsat verilen bu ülkede, her isteyen müteahhit olabiliyor. 2002 yılına kadar Bayındırlık Bakanlığı, kamu ihalelerine girmek isteyenlere, iş bitirme, mali durum, makine parkı, teknik eleman kadrosu gibi incelemelerden sonra, belirli kategorilerde ve belirli işlere girebilmeleri için ‘müteahhitlik karnesi’ verirdi. 2002 yılında kabul edilen Kamu İhale Kanunu’nda AB standartlarına uymak amacı ile yola çıkıldı ise de geçen 6 yıl içinde kanun, birçok değişikliklere uğrayarak Nasrettin Hoca’ya atfedildiği gibi, leyleğin evvelâ gagası, sonra kanatları, son tadilâtla da ayakları kesilerek kuşa benzetildi. Müteahhitlik karneleri, yerini iş bitirme belgelerine bıraktı. Bundan sonra kamu müteahhitleri sayısında % 100’ü aşan artış yaşandı. Sayı yüz binleri çok çok aştı. Bu nasıl oldu? Belde belediyelerinde hemşerilik ve ahbap-çavuş ilişkileri ile işini uyduran bir iş bitirme belgesi sahibi olabildi. Devletin (Bakanlıkların, Özel İdarelerin, Belediyelerin) ihale ettiği küçük işlerin toplamı aşağı yukarı on bin kadardır. On bine karşı yüz binlik arz-talep dengesizliği ile işler ya işini uydurana gitti, ya da aslanın ağzından kapıldı. Aslanın ağzından işi kapmak için yapı keşif bedelinden anormal indirimler yapmak gerekti. Burada yine Nasrettin Hoca’nın kedi-ciğer fıkrası gündeme geliyor. Kedinin ağırlığı ile ciğerin ağırlığı birbirini tutmaz. Bu durumda adamlar çift proje ile çalışırlar. Birisi resmî ve normal proje, diğeri kalfaya uygulaması için verilen ve içindeki her bir kalemden hırsızlık yapılmış proje.

Peki devletin resmî kontrol örgütü, sürveyanı, kontrol mühendisi, kontrol amiri, îtâ amiri uyuyor mu? Uyumuyor ama uyku taklidi yapıyor. Niçin? Bu gibi teknik daireler dahî politize olmuştur. Bir daireye eleman alınırken veya o daireye yönetici atanırken memurun bilgisi, deneyimi, meslek aşkı, görev bilinci, ahlâkı dikkate alınmadan politikacının referansı yeterli oluyor. Bu politikacı, derece ve kademeye göre milletvekilinden başlayıp, siyasi partinin il veya ilçe başkanı, belediye başkanı, köy veya mahalle muhtarı ve de partizan militana kadar inebiliyor.

Şimdi bir işi ihaleye çıkaralım. Bir müteahhit şöyle veya böyle şekilde işi alır. Evvelâ dairenin müdürüne gider. Selâmın Aleyküm der ve oturur bir çay içer. Müdüre ‘bana şu kontrol mühendisini tayin et’ der. Müdürün bölge politikacılarından beklentileri vardır. Ya daha üst düzeye çıkmak, ya da seçim zamanı kendini onlara beğendirmek ister. Talebe karşı çıkamaz. Mühendis iş yeri teslimi yapar. Aydan aya müteahhidin hazırladığı hak ediş raporunu imzalar. Ara sıra da şantiyeye gider. Bazı şeyleri görür, bazı şeyleri görmez. İnşaat biter. Kabul heyeti teşkil edilir. Heyet yapıyı dolaşır; kapı üstlerine boya sürülmemiş, bu boya dalgalı olmuş, mermerleri temizle gibi âfâki tutanaklar tutarlar; bina bünyesini, beton mukavemetini, demir miktarını bilemezler. ‘Doktorlar nasıl insanın yüzüne bakıp sağlık raporu veriyorlarsa, biz de binaya bakınca nasıl olduğunu anlarız’ derler. Bir an evvel kabul yemeğine giderler. Bu gibi binalar yıkılmasın da ne olsun?

Milliyet-Kenthaber
Yayın Tarihi : 9 Ağustos 2008 Cumartesi 19:08:10
Güncelleme :9 Ağustos 2008 Cumartesi 19:49:43


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Mustafa Türköz IP: 85.110.111.xxx Tarih : 16.08.2008 17:11:14

İşte basının üzerine düşmesi ve takipçisi olması gereken bir durum.bu haberin bütün gazetelerde çıkmasını isterdim. Bu tür binalar yüzünden sönen ocakların hesabının nasıl sorulacağı düşünülüp öyle çözümler üretilmeli ki, bu işlerin önü alınabilsin. Örneğin yıkılan bir binada böyle bir durum tesbit edildiğinde ilgilileri( Müteahhit fima, kontrol ve yapımdan sorumlu tüm yetkililer) cinayet suçundan yargılanmalı. bu bina henüz yıkılmamış ( Çok uzak değil ya neyse) bu bina ilgililerinin tümü de "Bilerek ve planlayarak insan hayatına kast" suçundan yargılanmalı... Cezalar caydırıcı olmadığı için vede bilgisiz,beceriksiz kişilerin elinde kaldığımız için kendi paramızla kendi mezarlarımızı yaptırıyoruz... Haydi Herkez görev başına...


Haluk balaban IP: 85.110.138.xxx Tarih : 12.08.2008 16:08:33

Devletin denetçileri hamuduyla götürenler yapıları para karşılığı sağlam gösterenler.yalovada günah keçisi bulup veli göçeri içeri attınız onu kontrol eden teknik eleman ona ruhsat veren belediye yetkilileri nerede ? hepinize yuh olsun temel siz okul yapanlar onu kontrol edenler bu vebali sorulmazmı sandınız yedi sülalenizden çıkar ? yaradanın hesabından korkun ..!utanmazlar.