Antalya’da bu yıl 4’üncü yapılan Almanların Hasat Bayramı’nın küçük bir kopyası olan Oktoberfest’le ilgili tartışmaları izliyorum, ama bir anlam veremiyorum. ‘Oktoberfest’ten ne istiyorlar’ diye düşünüp işin içinden çıkamıyorum.
Turizm kenti Antalya’nın, Türkiye’nin de ‘Turizm başkenti’ olduğunu herkes unutmuş gibi davranıyor. Yerli yabancı tatilcileri ağırlıyor Antalya. Bu ve buna benzer etkinlikler yapılmalı ki turizm yaşayabilsin.
Tartışmaya ve tartışanlara bakıyorum da üzüm yemekten daha çok bağcıyı dövmekten başka bir şey değil ne yazık ki.
Bir turizm etkinliği olan Oktoberfest’e karşı çıkanların bir kısmını anlayabilirim. Bu bir kısım dini gerekçelerle karşı çıkıyor olabilir. Eyvallah, tamam...
Peki hergün içki masasında oturanlar, bira bile değil, hergün viski içip günlük streslerini atanlanlar, elindeki kalemi silah zannedip karşı çıkan ve iktidara yalakalık yapan bunun için de ahkam kesenlere ne demeli.
Kim mi bunlar? Gazeteleri açınca görünüyor, Facebook ve Tweet’lerden takip ediliyor. Siyasetçisi var, gazetecisi var, esnafı var, iş adamı var, avukatı var.
Oktoberfest etkinliğinin neden yapılmaması gerektiğini açıkca yazan, çizen, anlatan yok gibi. Varsa yoksa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’a çatmak. Ve tek suçladıkları da şehit haberlerinin geldiği şu günlerde alkollü bir etkinliğin yapılmaması. Başkan Akaydın, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da açılışa katılmadı. Katılması gerekirdi. Bu tartışmalara karşı direnmeliydi. Çünkü yaptığı şey suç değil. Aksine kente canlılık kazandırıyor.
Şöyle bir düşünüyorum; Türkiye olarak bir savaşa mı girdik de haberimiz yok. Şehitler muharebe alanından mı geliyor yoksa. Öyleyse durduralım hayatı hemen.
Tabi ki PKK ile mücadele ederken şehit düşen güvenlik güçlerimizden bahsediliyor. PKK denilen başımıza bela olan örgütle mücadele 30 yıldır sürüyor. Ve ne yazık ki şehit haberleri ilk kez gelmiyor, 30 yıldır hemen hemen hergün canımız yanıyor, yüreklerimiz dağlanıyor. Gençlerimiz, fidanlarımız şehit oluyor.
Ama bu hayatın durmasına neden olacaksa hadi durduralım. Bunu yapabilir miyiz acaba.
Ne yazık ki hayır yapamayız, yapılmamalı. Türkiye büyük bir ülke ve canlı bir ekonomisi var.
Ne çabuk unuttunuz, hükümetin “Birkaç mehmetçik şehit oldu diye....” başlayan yorumunu.
Yani, “Hayat devam ediyor” demeye getirmediler mi?
Ey milli muhalifler, iktidara yalakalık yapan eli kalem tutanlar...
Gençlere 3 günlük bir eğlenceyi çok mu gördünüz. Zaten yaşı 18’den küçüklere, bırakın yüksek dereceli allollü içecek vermeyi, bira ve sigara bile satılması kanunen yasak değil mi.
Bu gençlerden çoğu, birkaç yıl sonra vatani görevleri için askere gidecekler. Ve ne yazık ki terör bitmediyse ve bitirilmediyse, bu gençlerimizden de şehitler olmayacak mı.
Bırakın allah aşkına 3 gün gitmek isteyen gitsin konsere eğlenmeye. İçecekse de içsin birkaç bardak bira.
Ayrıca etkinlik alanına her giden alkol tüketecek diye bir kural mı var. Bedavaya da vermiyorlar bunu... İçeçek adam nerede olsa içer merak etmeyin.
Şunu da unutmayın lütfen, bu kent bir turizm kenti. Yaptığınız iş, uzaktan veya yakından da olsa turizmle ilişkilidir mutlaka. Gazeteciyseniz yazar-çizerseniz, esnafsanız, işadamıysanız, siyasetciyseniz de bu sektör sayesinde ayakta duruyorsunuz. Aldığınız maaş, kazandığınız para da iç ve dış turizm sayesinde.
Hatırladınız değil mi. Hani çoğunuzun dini imanı olan şey... Hani Napolyon söylemiş ya; PARA, PARA, PARA...
Süper bir yazı olmuş tebrik ediyorum.Geçen yıl istanbul'da parkorman'da düzenlenmişti 9 ekim'de.Bu sene yok maalesef.Yazı dizilerinizin devamını bekliyoruz.