30
Haziran
2024
Pazar
ANASAYFA

Şu EQ ve IQ meselesi dedikleri...

    
       Köşemin ana teması kadın…
       Kadının ana teması “ANNELİK” bana göre..
       Eş,sevgili,dost,arkadaş gibi toplumsal kimliklerin tümünü himayesinde barındıran kadının üstlenmekten en çok haz duyduğu rol anneliğe ait . 

        Her yazımda topun ucuna iliştirdiğim erkekler için de aynı rolün “BABALIK “ kavramında hakettiği  değeri  bulduğunu düşünüyorum.(Bu torpilimi unutmayın, her zaman yapmam:)

      Nedense çocuklarımızı çok sevmemize rağmen ,onlar üstüne kurduğumuz ideallerin ,zihinsel kriterlerinin yüksekliği ve tek düzeliği çoğu zaman kartviziti bol ünvanlı ama duygusal kimliği eksilerde gezen mutsuz insanlar yetiştirmemize neden oluyor. İşim gereği çocuklarının dahi olması gibi mütevazi:) hedefleri olan anne-babalarla sık sık karşılaşıyor , zeka seviyesinin yaşam kalitesini ve seviyelerini tek başına belirleyici bir unsur taşımadığını ifade etmeye çabalıyorum.

     Sizde eğer böyle mütevazi hayalleri olan anne babalarsanız yada henüz anne baba olmamış adaylarsanız bir alt paragrafta anlatmaya başlayacaklarıma şöyle bir göz atın.

     “ Yaptığı aşk evliliğinin ilk yıllarında  karısı, arkadaşlarına "hissettiği sevgi açlığından ,bir anının diğerine uymadığından,dengesizliğinden ve eşine ulaşamadığından söz etmeye başlamıştı.

       Daha ilk yılında biten bu hastalıklı evlilik zar zor ve karşılıklı kesilen rollerle anca 11 yıl sürdü. Boşanmanın ardından çocuklarından ayrılmanın üzüntüsü ve aşırı çalışma, beraberinde bir yığın psikolojik çöküntü  getirdi kendisine.

       Hastalığı sırasında kendisiyle ilgilenen kuzeniyle bir mantık!! evliliği yaptı. Ama diğer yandan sürekli başka kadınlarla ilişkiler kurdu. Duygusal hayatında gerçekten mutlu olduğu uzun bir dönem hiç olmadı. Zaman zaman bu yüzden fiziksel sağlığını da kaybetti. “ 

        

       Büyük ihtimal yeni bir hikaye yazdığımı düşünüyorsunuz şu an. Ama ben her anne babanın çocuğu için ekol olarak hayal edebileceği birinden , dünyanın belki de gelmiş geçmiş en zeki, IQ su en yüksek adamından bahsediyorum: yani," Albert Einstein'dan" 

   Zekası  sıradan insanlarla mukayese bile edilemeyecek kadar yüksek bir dahi! Nobel Fizik Ödülü sahibi. Keman çalan, mükemmel satranç oynayan, olağanüstü bir beyin.

       EQ, yani (duygusal zeka) dersen, görünüşe bakılırsa yerlerde sürünüyor!

      Einstein‘in yaşadığı yıllarda maalesef bu ayırım yapılmamıştı tabii. Şimdilerde ise hangisinin daha önemli olduğu tartışılıyor: 

                         "IQ sizi ancak okuldan mezun eder, EQ ise hayattan!" diyor konunun uzmanları.

       Teorik tanıma göre EQ (duygusal zeka ) duygularınızı ve iletişimi hayatta ne kadar doğru kullandığınızı ölçer. Başkalarının duygularını anlama, yaratıcılık, esneklik, dayanıklılık, stresle mücadele, liderlik vasfı, konsantrasyon, kendinizle ve diğer insanlarla ilişkilerinizle ilgilenir.

     IQ ise malum, öğrenme ve anlama yeteneğini, mantık yürütme, bilgiyi kullanma, soyut düşünce ve analitik yetenekleri ölçer.

     Yani televizyonun düğmesini açamayan anneannemin, insanları nasıl bu kadar iyi tanıdığı ve ev içi  yada  ev dışı  tartışmaları nasıl bu kadar beceriklilikle sakinleştirebildiğini, yüreğinin  sıcacıklığını  ben  ancak bu şekilde açıklayabiliyorum. 

     Tam tersi de örnekler de  verebilirim; Doktora sahibi, akademik bilgi donanım bakımından belli seviyelere gelmiş insanların bazı tartışmalar sırasında nasıl kendilerinden geçip kabalaşabildikleri gerçeği tam da duygusal zeka eksikliğine  sahip diğer Einstein'lara uyuyor  mesela:). 

       Gelinim olur musun? Damadım olur musun? Kaynanam ortadan defolup kaybolur musun gibi ciddi!! evlilik programlarında avuç avuç EQ'suz insanın nasıl birbirine girip gözyaşlarına boğulduklarını, krizlere girmelerini de  iliştirebiliriz hatta. (Bu tip insanların IQ'ları ne durumda, onu tartışmıyorum bile zaten! )

      Konuyu derinlemesine araştıran uzmanlar duygusal zekanın muhtemelen eğitim sırasında okul ve aile tarafından ihmal edilmiş ,önemsenmemiş olduğunu  ama  zamanla geliştirilebileceğini söylüyorlar.
      
        Sizce  "Zeka" ne işe yarar? Para kazanmaya mı? İnsanlığa hizmet etmeye mi? Ünlü olmaya mı? Mutlu olmaya mı? 
      
        Bazı insanlar   hali hazırda mevcut  104 sınırını  geçen zeka katsayılarıyla  kendini bile mutlu edemiyorsa, akıllı olmalarının  kime ne faydası var aslında değil mi?  

       Şimdi şöyle bir düşünün, hal böyleyken QI su yüksek Eınstein lerin, ebeyveynlerimi olmak daha keyifli, yoksa EQ su zirveye vurmuş,mutlu ama kendinden başka kimseyle yarışa girmeyen bir çocuğun mu?

       Siz sevgili hemcinslerim ve karşı cinslerim okulların açılmasına ramak kalmış  şu günlerde lütfen çocuklarınızı ve  hepsinin kendine özel IQ larını rahat bırakın …

       Zaman , zihinsel zekayı geliştirmeye bu kadar müsait ve duygusal zekadan yana bu kadar fakir fukaraya düşmüşken, ilişkiler bu kadar mekanikleşirken , sunileşirken  henüz çok geç olmadan,onların gerçekten mutlu olmasına yarayacak olan gerçek hazineyi lütfen  keşfedin…  

   


      Görünüşe bakılırsa, gelecek yıllar EQ yılları olacak. 'Einstein vari' dahilerse, duygusal zekalarını yükseltmek üzere psikolog psikolog dolaşacaklar!


Yayın Tarihi : 8 Eylül 2006 Cuma 15:33:13
Güncelleme :8 Eylül 2006 Cuma 23:33:21


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
erdal geyikçi-köçek IP: 85.97.181.xxx Tarih : 8.09.2006 16:42:23
MERHABA NİLGÜN ABLA.bugünkü yazınız.akıllara zarar gibi görünsede akıllıca yazılmış bir anlatım.bazen bende yılda birde olsa bilmeden akıllı işler yapıyom.yaptığım her iştede ilkleri başarıyom.mesala.antalyada ilk plaj animasyonunu başlatmıştık.tv lerde dans,ses,ve aryantel vs vs yarışları yokken öğretmenler.palajında yapıyorduk.1999 da deprem zedeler yararına yerel bir gazeteye bir haftalık gazete satışı önermiştik.gelirini deprem zedeler yararına bankaya yatırmıştık.7 yıl önce biryerel gazetede muhabirlik yapmak için başlamıştım.bir intihar haberine gitmiştim.yanlışlıkla intihar edeni tutmuştum.nebiliyim fotoğrafını çekeçekmişim.neyse.genel ve yerel tv lerde.önce insanlıkmı.gazeteçilikmi.tartışması başlamıştı.bir gazeteci abimde kitabını yazmıştı.türkiyede ilk bireysel silahlanmaya karşı şavaş açan KÖÇEK,de benim.neşet ertaşın gençliğini gördüğü ve belgeselinde oynayan KÖÇEK,de benim. 55 yıl önce çiçekdağından KÖÇEK diye dışlanan neşet ertaş,tan sonra.onunla aynı sahneyi çiçekdağında paylaşan ve çiçekdağına ilk ayak basan KÖÇEK,te benim.daha çok seylerler yaptımda.akılımıyım.akılsızmı anlamadım.hiç birşeyde kazanamadım.demekki akılsızmışım.akıllı olup dünyanın kahrını çekeceğine deli olup dünya senin kahrını çeksin demiş kim demişse.ben yinede aklımla yaşamaya devam ediyorum.bana aklım yeter diyorum.sizede.saygı ve sevğiler diliyorum.NİLGÜN ABLA.....!erdal geyikçi-köçek.TÜRKİYENİN VE DÜNYANIN İLK PEÇELİ KÖÇEK;İ.......!