7
Haziran
2025
Cumartesi
ANASAYFA

15 bin Türk askeri kör edildi!

Osmanlı'nın son dönemlerinde Arabistan cephesinde İngilizlere esir düşen 150 bin Türk askerinden 15 bininin, Mısır'da kurulan esir kamplarında, Ermeni doktorlarca "fenni temizlik" bahanesiyle "cerasol" katkılı su tanklarında zorla banyo yaptırılarak gözlerinin kör edildiği ortaya çıktı.

Efsane 'Kara Bomba' müfrezesi

Tarihçi Cezmi Yurtsever, "Toroslar'da Görüşürüz" isimli kitabını hazırlarken, Adana'nın Karaisalı ilçesinin tarihini araştırdığı esnada 1917 yılında Osmanlı ordusunda teğmen olarak görev yapan Hasan isimli teğmenin "Kara Bomba" müfrezesini kurarak Toros geçitlerinde düşman güçleri ile ölümüne mücadele ettiğini öğrendiğini ifade ederek, "Teğmen Hasan, savaş ortamında, Arabistan çöllerinde ve Filistin cephesinde iken giydiği başörtüsünü hiç çıkarmamıştı. Ve de omzunda kurşun yarası vardı. Arkadaşlarının da hemen hepsinin vücutları kurşun ve bomba izleri ile delik deşikti. Hasan ve arkadaşlarının Filistin'den Çukurova'ya, Karaisalı dağlarına uzanan kahramanlık destanlarını konu edinen 'Toroslar'da Görüşürüz" isimli kitabı gözyaşları dökerek yazdım" dedi.

Teğmen Hasan'ın anıları

Teğmen Hasan'ın yaşadıklarının izini sürdüğünde korkunç gerçeklerle karşılaştığını belirten Yurtsever, şöyle devam etti:

Türk askerleri için Mısır'da esir kampları kuruldu

"1917 yılı Kasım ayı başlarında Osmanlı ordusunun Gazze-Birüssebi Savaşı'nda savunma hatları harita ve fotoğraflarının casuslar tarafından düşman tarafına verilmesi sonucu ağır bir yenilgi alındı. 13 bin Türk askeri hayatını kaybetti. 12 bin civarında da esir vardı. Osmanlı ordusundan yenilgiler ve bozgun sonrasında Arabistan cephesinde 150 bin asker İngilizlere esir düşmüştü. Ve Türk askerleri için Mısır'da esir kampları kuruldu.

Türk Tarih Kurumu arşivinde mevcut

Geçtiğimiz günlerde Türk Tarih Kurumu arşivinde bulunan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) 27 Mayıs 1921 tarihli oturum zabıtları belgelerini okudum. Edirne mebusları Faik ve Şeref beylerin Atatürk'e sundukları 'görüşme konusu' (takrir) belgesinde; Mısır'da sonuçlandırılan İngilizlerin 'fenni temizlik' bahanesiyle miktarından fazla 'cerasol' banyosuna sokarak gözlerini kör ettikleri 15 bin evladı kobay olarak kullandıkları bu cinayetin mutemet failleri olan İngiliz tabipleriyle garnizon kumandan ve zabitlerinin de cezalandırılmasını isteriz" sözleri yazılıydı.

Caresol katkılı banyo yaptırılıp kör ettiler

İnsanlık tarihinde bir eşi duyulmamış böyle bir olay, 15 bin Türk askerinin 'cerasol' katkılı banyolarda gözleri kör edilerek en hayati fonksiyonlarını kaybetmeleri 'savaş suçu' olduğu kadar insanlık onurunu ayaklar altına alan vahşi bir uygulamaydı. Konuyu gündeme getiren milletvekilleri olay öncesi işgal İstanbul'unda cadde ve sokaklarda birbirine tutunarak yürümeye çalışan çok sayıda esir kamplarından gelme askerin perişan halini görmüşlerdi. Aynı manzara Anadolu'nun her yerinde de yaşanıyordu."

Avustralya ve İngiltere savaş arşivlerinde de var

Yurtsever, olayın farklı boyutlarını Avustralya ve İngiltere savaş arşivlerinden de araştırdığını ifade ederek, "Arşivde, 'JO1208' kod numaralı Türk askerlerinin Mısır'da kırbaçlı kasketli düşman görevliler karşısında çırılçıplak bir halde 'cerasol' karıştırılmış su tanklarında zorla banyo yaptırılma fotoğrafına ulaştım. İngiltere arşivlerinde bulunan Mısır'daki esir Türk askerleri tutanak ve belgelerinde Heliopolis esir kampının sorumluları Arsen Kohoren ve Leon Samuel adındaki doktorlardı.

Ermeni asıllı doktorlar sorumlu

Sidi Beşir kampından sorumlu doktor da Osmanlı ordusunda görevli iken bir şekilde düşman safına geçen Halepli ve Ermeni asıllı bir doktordu. Ve bütün bilgiler, dünya tarihinde eşi görülmemiş 'cerasol' katkılı su tanklarında zorla banyo yaptırarak, kitle halinde askerlerin gözlerini kör etme olayında savaş suçu sorumlularının Ermeni asıllı doktorlar olduğunu gösteriyor. Bir şekilde Mondros Anlaşması'na göre Osmanlı ve karşı taraf arasında esirlerin serbest bırakılması maddesi yer alıyordu. Ancak Osmanlı askerlerinin Anadolu'daki Milli Mücadele'de dirençlerini yok etmek için savaş hukuku çiğnenerek kitle halinde Türk askerlerin gözleri kör edildi" ifadelerini kullandı.

Bağımsız tarihçilerin yapacakları araştırmalar ve bulunacak belgeler ışığında Mısır'daki esir kamplarında yaşanan savaş suçundan dolayı İngiltere ve Avustralya'nın özür dilemesi gerektiğini vurgulayan Yurtsever, TBMM'nin, bu konuyu dünya gündemine getirmesi gerektiğini kaydetti.

iha
Yayın Tarihi : 24 Eylül 2008 Çarşamba 13:53:19


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Gökhan IP: 88.244.70.xxx Tarih : 24.09.2008 17:04:22

İngiltere Krtaliçesi özür dilesin Türk Milleti nden,ayrıca İngiltere savaş suçları mahkemesinde yargılanıp hüküm giysin,son olarak da ağır bir savaş tazminatı ödensin.Her fırsatta Ermenilere şöyle yaptınız böyle yaptınız diyenler oturup kendi ayıplarını düşünsünler.Bu tür insan müsvetteleri ile ne müttefik olunur ne de dost.


erol IP: 212.175.115.xxx Tarih : 25.09.2008 11:22:46

Üniversite arkadaşlarımdan birisinin şu sözü geçmişimizi ne çabuk unuttuğumuzu anlatmaya yeter, derdi ki" TARİHİNİ BİLMEYENİN COĞRAFYASINI BAŞKALARI ÇİZER". Ne kadar doğru bir söz.Türk milletini gençleri bizler tarihimizi hiç okumuyoruz.Harry potter saçmalığı okunuyor,TÜRK tarihi okunmuyor. Bu biraz da eğitim sistemimizden kaynaklanıyor. Sosyal bilgiler 4. sınıfta başlar inkılap tarihi adı altında üniversite 1. sınıfta zorunlu olarak okutulur. Ama 10 yılın semeresini 10 kelime ile alamayız.Merak ediyorum tarihini 10 ders olarak okuyup da 5-10 dakika konuşamayan başka millet var mı? Gerçekten üzerinde durulması gerekir. İşin içerisinde İsrail ve ingiltere varsa oradan kaçılmalı. Yahudiden hristiyandan dost olmaz. okuyalım okuyalım okuyalım.


Şükrü ÇAKMAK IP: 88.250.66.xxx Tarih : 24.09.2008 15:35:57

EVET NE OLDU GÜYA ERMENİ SOYKIRIMINI SAVUNAN KENDİLERİNCE ENTEL DANTEL ÇOK BİLMİŞ PROFLAR DOÇLAR NERELERDESİNİZ.HALKIMIZDA NEREDE YORUM BOMBARDIMANINA TUTMALIYIZKİ BU YAZIYI ANLAMALARI LAZIM KİMİN KİMİ KATLETTİĞİNİ.ORADA ŞEHİT OLAN DEDELERİMİZE ALLAHTAN GANİ GANİ RAHMET DİLER,O İŞKENCELERİ YAPAN ERMENİLERDE İNŞALLAH CEHENNEM ÇUKURLARINDA ETTİKLERİNİN FAZLASINI ÇEKİYORLARDIR.


deniz atak IP: 78.186.13.xxx Tarih : 24.09.2008 14:42:11

Biz herşeyden habersiziz,Rahmetli Dedemde o cephede askermiş İngilizlere esir düşmüş askerlerimizin kör edilme olayını Anneme anlatırmış.Gaflet içindeyiz Düşmanlarımızı ve bize yapılanları çok çabuk unutuyoruz.


z.celik IP: 84.62.154.xxx Tarih : 24.09.2008 15:34:19

Sanli ecdat Arap cöllerine adelet götürme ve mukaddes amenetleri koruma ugruna nelere maruz kalmis. Elleri öpülecek o insanlara bu zulümu reva gören bu alcaklardan Misirli,Ingiliz,Ermeni o günki ser is birlikcilerden tarihi hesaplasmak gerekli . Ama bunu yapacak ciddi cesaretli devlet kararliligi gerekli biz ise nelerle ugrasiyoruz ERGENEKON terörü, Deniz feneri sahtakarligi, Kör muhalefet siyasi cekismeler vel halis bu isi bizden sonra gelecek nesiller halledecek kanimca.


M.SALİH ÖZBEY IP: 88.245.11.xxx Tarih : 25.09.2008 06:54:44

BU Bu resimler, vicdanlarınızı sızlatıyor mu ! EY ERMENİ SEVERLER ! ÇANKAYA’NIN Gül’ünün elini uzattığı KATİL TORUNLARI , böyle bir DOSTLUĞU HAK ediyorlar mı ! Bir bu Resimlere bakın, Bir de Gül’ün ELİNİ uzattığı KİŞİYE ne geliyor aklınıza ! Bu gün TÜRKİYE , GÜÇSÜZ olsun, ! Aynı MANZARALARI RENKLİ olarak görürüz ! Ey , ERMENİ, SEVER YORUMCULAR, SİZ kendinizi bilirsiniz ! Hadi SAVUNUN ERMENİ kardeşlerinizi ! Sizi ALLAH, korkusu ve de VATAN sevgisi olmayan YUSUF HALAÇOĞLU 'nu KAFATASCI Diye GÖREVDEN alan Zihniyetin temsilcileri çıkın ortaya konuşun ! Diyalogcular konuşun !


ilyas ayyildiz IP: 87.189.64.xxx Tarih : 24.09.2008 23:48:01

Tarihinde hicbir leke bulunmayan bu AZIZ MILLET'in bir ferdi oldugum icin ALLAH'a cok sükrediyorum.yapilan bu alcakliga gelinceee, efendim biz Ermeni Gavurunu katletmisiz ölemii?Hep sormak istedigim su soruyu bu nankörlere simdi soruyorum: Sizleri 600 yil idare eden ECDAD isteseydi en güclü oldugu dönemde sizin kökünüzü kurutamazmiydi? MÜBAREK ECDAD durmus durmusda en gücsüz oldugu zamanmi size soykirim uygulamis? Basinda bin türlü gaile varken kendi kendine yeni bir dert dahami icat etmis? Memlekette birlik ve beraberlige en fazla ihtiyac duyulurken ken- di icinde bir huzursuzlugu ECDAD'mi körüklemis? Tarihin derinliklerine gitmeye ne gerek var, bakin KARABAGA görün gercegi; kim mazlum kim zalim, kim isgalci kim mülteci.Bre alcaklar siz rahat durdunuzda senelerce size sahip cikan , koruyan, kollayan, asimile olup yok olmaniza engel o- lan benim DEDELERIM'mi size soykirim uyguladi?OSMANLI degilde bir baska millet Anadolu'da hüküm sürseydi geride ne Ermeni kalirdi nede Rum.Size 500 yil ''MILLET-I SADIKA'' diyen ECDAD neden acaba son yüzyilda adinizi !!!!!!MILLET-I SABIKA!!!!!!! olarak degistirmistir. EY AZIZ MILLETIM UYAN ARTIK UYAN!!! DÜSMANLARIN SENI DIRILMEZ SANIYORLAR; DOGRUL, AYAGA KALK, DURMA, DAVRAN, DAHA NE KADAR KAN AGLAYACAK BU AZIZ VATAN?


doğan şahin IP: 78.169.195.xxx Tarih : 7.11.2008 15:40:28

Cezmi Yurtsever ve Ahmet Duru “1.Dünya savaşında 15 Bin Türk askeri bilinçli olarak kör edildi” iddiaları: Bu iddia Ermeni iddialarına karşı oluşturulmuş, en az Ermeni iddiası kadar anlamsız bir iddia olup hiçbir bilimsel kanıta dayanmamaktadır. Ama ne yazık ki tarih konusunda bilgisi ve ilgisi olmayan sıradan okuyucu tarafından körü körüne inanılmaktadır. Tarih 3. şahıslardan duyduklarınızla yazılırsa ancak bu şekilde bir sonuç olur. Bu halk yardakçısı iddiaların bir özelliği ise, sadece İngilizlerden bahsetmektedir hatta adı geçen “tarihçi” daha da ileri gitmiş İngilizlerin doğrudan Ermeni doktorlardan emir aldığını söylemektedir! Oysa Türk esirleriyle en çok ilgilenenler Avustralyalılardır. Bu iddialar saygın uluslararası tarihçiler tarafından hiçbir şekilde ciddiye alınmaz. İddialar kanıta dayanmayan söz sanatının en güzel örneklerinden birisidir. Türkçede bunun tam karşılığı “Bir deli kuyuya bir taş atar, herkes onu çıkarmaya uğraşır”. Konuyla ilgili yazılanlara bakarsanız ta baştan beri kanıtsız olan iddia bir zaman sonra başka birisi tarafından ilk iddiayı anlatana dayanarak öne sürülür. Oysa tarih ciddiyet ister, dikkat ister. Öncelikle şu soruları sormak gerek; Ermeniler tarafından sistematik olarak Türklerin kör edildiğine dair İngiliz belgeleri nerededir? Mısırda yaralanan herhangi bir Türk esirinin otomatik olarak tıbbi kayıtları olması gerekir, bu raporlar ne kadar aleyhte olsa bile. Oysa halka açık olan İngiliz arşivlerinde tek bir sayfa bile bulamazsınız bu konuda. Yani 15 bin kör esirin dosyaları ne kadar ortadan kaldırılmaya çalışılırsa çalışılsın bir yerlerde mutlaka bir iz bulabilirdik. Gene Avustralya arşivlerini incelediğimizde ki iyi ve kötü birçok belge bulmak mümkündür, sonuç gene sıfırdır. Eğer illa ki kötü davranış aranacaksa bence 1 Ekim 1918 tarihinde Şam yakınlarında Berramke Kışlasında teslim olan 12.000 Osmanlı askerinin esaret altında kolera vakasıyla karşılaşması ve yüzlercesinin koleradan ölmesi incelenmelidir ki bu da bence en kötüsünden bir ihmaldir. Şu da unutulmamalıdır ki bu salgın sadece Türkleri değil, bölgedeki Avustralya, Hintli, Fransız ve İngiliz askerlerini de aynı şekilde etkilemiştir. Aynı şekilde Şam’da konuşlu Avustralya 3. Süvari Birliğinin silah zoruyla İngiliz sıhhiye birliğine önce Avustralyalı yaralılara bakmaya zorlaması incelenmelidir. Bu da Avustralya Süvari birliklerinin esir aldığı 65 bin civarında esire bakmak için kendi askerlerinin ihmal edildiğini gösterir. Düşünebiliyor musunuz; 65 bin kişiye bakmak ne kadar zordur? Bu yazı konusu “Kör etme” iddiası 1915 yılından başlayarak, 1917, 1920, 2001, 2004 yılında tekrar tekrar ortaya atılmış ve kışkırtmaktan başka bir işe yaramamışken, aynı iddia Cezmi Yurtsever adlı “Tarihçi” tarafından 2008 yılı Eylül ayında yeniden ortaya atılmıştır. Oysa İngiliz, Avustralya, Fransız, Alman ve Yeni Zelanda arşivleri tamamen açık olup kanıt var ise bulmak çok kolaydır. Şimdi olayı özetlersek a) İngiliz arşivleri bu konuyla ilgili tüm arşiv kayıtlarını yok etmiştir. b) Yaralılara bakan sıhhiye personelin tamamı acımasız insanlar olup, konuyu kayıt altına almak isteyen sıhhiyeciler ölümle tehdit edilmiş ve kayıt tutturulmamıştır. c) Ermeniler o kadar zekiydiler ki, verdikleri tüm emirler İngiliz Fransız vs. tarafından tartışmasız uygulanmıştı. Yani size mantıklı geliyor mu? Kaldı ki dezenfekte işlemini gösteren birkaç fotoğraf yıllardır arşivlerde vardır. Demek ki adamlar tüm kanıtları yok ederken bu bir kaç fotoğrafı unutmuş ve yayınlamaya devam etmektedir. Yine aynı şekilde benzer bir halk yardakçısı iddia Yücel Yanıkdağ adlı bir Doktora öğrencisinin iddiası olup, buna göre İngilizler Türk esirlere Pellagra hastalığı BULAŞTIRARAK kırmıştır. Oysa biraz tıp sözlüğü karıştıran bilir ki Pellagra bir beslenme hastalığı olup, etkisi 5–6 sene sonra ortaya çıkar, yani bulaşıcı bir hastalık değildir ve hiçbir Türk esiri bu kadar süreyle esaret altında kalmamıştır. Bu ve benzeri kanıtsız iddialar yılardır havada uçuşup durur ve dilden dile geçer. Rakamlar artırılır! Cezmi Yurtseverin sitesini incelediğinizde göreceksiniz ki bir satırda 15 bin rakamı verilirken birkaç satır sonra rakam 16 bin’e çıkmıştır, siteye eklenen sair yazılarda rakamın 20 bine çıktığı görülür! Ama ne yazık ki bu iddialara bir son verilmemekte olup, konu Mantık çerçevesinde çözülebilecekken iddia iddia üstüne binmektedir. Düşünün, binlerce sağlam esire bakmak ne kadar zor iken, binlercesini kör etmenin ve başına iş almanın anlamı nedir? Ne kadar canavarca düşünürse düşünsün hiç kimsenin böyle bir işe girişeceğini benim aklım almıyor. O dönemde her türden hastalık yanı sıra, Anadolu’da yaygın trahoma hastalığı zaten vardı. Buna kötü çöl şartlarını, Anadolu dağlarından gelmiş, kum nedir bilmeyen askerlerin zaafını da katarsanız durumu anlarsınız. Elde kanıt olmadan, bir kaç fotoğraf ve bir kaç Subayın yazdıklarıyla tarih yazılmaz. Yanılırız. Benim araştırmalarım kasti olarak böyle bir şey yapılmadığını gösteriyor. Aslen Türk askerinde yaygın olan Tifo hastalığına önlem olarak kullanılan, Lizol denilen maddenin yan etkileri zaten 1930’lu yıllarda keşfedildi. Üstelik Avustralya Arşivlerinden alınmış "kazan" fotoğrafına bakarsanız askerlerin hiç de "kör" olmuş gibi çıkmadıklarını görürsünüz (bende bir adet daha var bu fotoğraflardan). Cezmi Yurtseverin servis ettiği, aslen “telifli” olan ama bir siteden aşırılmış “Kampta esirler” fotoğraflarına bakarsanız kıyafetlerinin ne kadar düzgün olduğunu anlarsınız. Mısır esir kampları denilen ve Sidibişir kısmında 15 bin askere işkence yapıldığı iddiası tutarsızdır çünkü Sidibişir kampı zaten 5 bin kişi kapasitelidir ve Subay kampıdır ( Kızıl Haç kamp Ziyareti raporu-1917/ rapor 2004 yılında halka açılmıştır). Burada bazı şaşaaya alışmış Osmanlı subaylarının istediklerini bulamayınca bu tür bir söylenti çıkarmaları ya da Trahoma nedeniyle kör olanların durumu esrate altında ortaya çıktığından bunu Lizol işlemine bağlamaları savaş şartlarında normaldir. Ama 90 küsur yıl sonra bunlara inanmak en azından tarihe saygı duymamaktır. Üstelik 15 bin kişi kör olarak yurda dönmüşse, onlara refakat eden en az 15 bin kişinin de olayı bilmesi, yazması, kanıt bırakması gerekmez miydi? Konu Osmanlı idaresi tarafından da araştırılmış ve bir daha gündeme gelmemiştir. Şimdi yıllar sonra aynı çorba yeniden kaynatılıyor. Bunu anlamsız bir çaba olarak görürüm. Kampta iki Ermeni doktor olması demek her Ermeni’nin Osmanlıya zulüm ettiği anlamına gelmez. Gelmemelidir. Benim elimdeki belgelerde Ermeni doktorlar yanı sıra Arap asıllı doktorlar ve her kampta 3–5 Türk hastabakıcı olduğu yönünde beyanat var. Üstelik Kızılay'ın da konuya dâhil olduğunu bilmenizi isterim. Yani; askerlerimiz bu kadar sahipsiz değildi. Var mı öyle şey; senin 15 bin askerin kör edilecek ( ki bir kısmı da yarı kör kalmış olmalı), kanıt bulunamayacak? Var olan fotolar ise savaş tarafı bir ülke arşivlerinde yıllardır yayınlanacak (yani bakın biz onları nasıl kör ettik diye kanıtları yayınlayacaklar. Size mantıklı geliyor mu?) Sözün özü; ben bu tip kanıtsız iddialarla uğraşmaktansa, bizim aldığımız İngiliz, Yeni Zelandalı, Avustralyalı, Rus, İtalyan, Gurka, Hintli vs esirlere kendi kamplarımızda nasıl davrandığımızı anlatmak, yıllardır yazılmış yabancı kitaplarda atılan pis, propaganda amaçlı, aşağılayıcı iddia (kitaplar, raporlar epey var Türklerin esirlere nasıl kötü davrandığı konusunda) ve olayları sorgulamanın daha doğru olduğu inancım gereği, yaklaşık20 bin sayfa yabancı kaynak taradım. Yüzlerce resim buldum. İşte şimdi de başkalarının hatasını eleştirerek değil, kendi yaptığımız güzellikleri anlatarak tarihe katkı yapmaya çalışıyorum. Mısır konusuyla ilgili aklımda şu sorular dönüp duruyor: Cerasol (lizol) Nedir? Ne zaman bulundu? Kör Türk askerleri değişimde eve nasıl döndüler? Bunlar kayıt altına alınmadı mı? İngilizler bunu yapınca ne kazanacaklardı? Binlerce esire bakmak zorunda olan İngilizler için Kör askerlerin bakımı zorlaşmadı mı? Neden öldürmediler? Xenofobi ve kışkırtıcılık nedir ve nasıl tedavi olunur? Hakikaten inanmak istediğimize mi inanıyor ve işin kolayına kaçıyoruz ya da doğruları bulmak için hazmı zor olan gerçekleri de dürüstçe önümüze koyuyor muyuz?