Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, DTP’li Sırrı Sakık’ın dokunulmazlık fezlekeleriyle ilgili eleştirilerini sıralarken "Kürt coğrafyası" tanımı kullanmasına tepki gösterdi.
TBMM İdare Amiri ve DTP Muş Milletvekili Sırrı Sakık dün TBMM Genel Kurulu'nda gündemdışı söz alarak DTP milletvekilleriyle ilgili yargılamalara, dokunulmazlıkların kaldırılmasına gerek kalmadan Anayasa'nın 14. maddesi kapsamında doğrudan devam edilmesini eleştirdi. Kendisiyle ilgili seçim çalışması sırasında Kürtçe, "Bana bir bardak su getirin" dediği için, Muş Milletvekili Nuri Yaman hakkında da Kürtçe "Çok yaşayın" dediği için fezleke düzenlendiğini savunan Sakık, "Ne yani o insana, ’çok ölün’ mü demesi gerekiyordu?" dedi.
Sakık, "Takdir edersiniz ki Kürt coğrafyasında Kürtçe konuşmadan çok fazla siyaseten yol alma şansı yoktur" derken, AKP 'nin bölge milletvekillerinin de seçim sırasında Kürtçe konuştuğunu söyledi. Sakık, "Bunlar hakkında işlem yapılmamıştır ve yapılmamalıdır. Doğru olan budur. Ama söz konusu DTP olunca yargıçlar durumdan vazife çıkarıyor ve milletvekili arkadaşlarımızı hedef gösteriyor" dedi.
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin ise, milletvekili dokunulmazlıkları ile ilgili uygulamaların Cumhuriyet savcılıkları tarafından Anayasa'nın ruhuna ve özüne gerekçesine uygun şekilde yerine getirilmesi konusunda zaman zaman genelgeler yayınladıklarını anımsattı. Şahin, seçimden önce işlenmiş ve 14. madde kapsamına giren suçlar nedeniyle bazı milletvekilleriyle ilgili yargılamaların sürdüğünü, bunun Anayasa, Meclis İçtüzüğü, yasalara, bakanlık genelgesine aykırı bir uygulama olmadığını bildirdi.
Şahin, Sakık hakkındaki fezlekelerden Kürtçe konuşmasından değil, seçim kanununa muhalefetten düzenlendiğini söylerken şöyle konuştu:
"’Kürt coğrafyası’ dediniz. Bu değişik yorumlara sebep olacak bir ifadedir. 780 bin kilometrekarelik bu alan Türkiye Cumhuriyeti devleti alanıdır. Hepimiz de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Dolayısıyla bu tür tabirler yanlış tabirlerdir. Günlük hayatımızda herkes ana lisanını konuşabilmektedir. Yasak yoktur."
Bu vatan üzerinde bir tek coğrafya var onun adı TÜRK COĞRAFYASI dır..Bu gün halk arasında hiç kimse kürtçe lazca boşnakça çerkezce konuşandan rahatsız değil...ben ana dilim dışında hiçbir kültürel dili bilmem..bu kültürel dilleri kendi aralarında konuşandan da bu güne kadar rahatsız olmadım..Fakat sürekli bir kültürel dili öne çıkarıp sanki bir tarafta bu dil var diğer tarafta TÜRKÇE varmış gibi inadına bu konuyu kaşımak kimseye fayda getirmez.. Hele bir terör örgütünün arkasına sığınıp bunları konuşmak bu milleti tehdit etmektir.Ya benim sonu gelmek bitmeyen isteklerimi kabul et yada bu terör ile siz uğraşırsınız demektir.. Kendilerine diğerlerinden farklı imtiyazlar kazanmak için terör belasını kullanmak demektir. Herkes kendi memleketinde yada kendi köyünde istediği gibi konuşsun... ama bunu tüm TÜRK MİLLETİNE bir ayrıcalık unsuru olarak dayatılması kabul edilmez. Bu tür konuşmalar bir bölgeyi ayırma hayallerinin altyapısını oluşturmaya yöneliktir..siz neyi ayıracaksınız..bir sıvının içinde sirke,zeytinyağı ve limonu ayırabilecekseniz ayırın..
bunlar türkiye cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan bir gurup bu ülkenin ekmeğini yiyen bu devletin beslediği bu devletin koruduğu bu milletin kucak açıpta aş iş verdiği kişilerdir bunlarında işi gücü bu memleketin yasalarını çiğnemek kendilerini kucak açan bu millete bu devlete ezmeye çalışmak kendi asayişlerini sağlayan polise askere eğitim ve hizmet amaçlı onlara hizmet vermeye giden görevlilere kurşun sıkmak öldürmek molotof kokteyli atmak zarar vermek kendilerinden olmayan kardeşlerini bile acımasızca öldüren ırkçı katil ruhlu bu gurup insanlığa ve sosyal değerleri çiğnemekten büyük bir haz duymaktadır benim üzüntüm bunların zaten bu şekilde bir beyin yapısı olduğunu ve değişmelerinin mümkün olmadığını bunu bu coğrafyadaki bütün insanlık aleminin bilmesine rağmen devletimizin bunlara hala toleranslı davranarak bunların yaptıklarına prim veriliyor olmasıdır eğer bir it veya çakal zamanında aşı olursa kuduz riski kalkar ama kuduz olmuşsa tek çözümü itlaf etmektir itlaf edilip ilaçlanıp gömülmesi gerekir bunlarda zamanında aşıdan kaçmışlar ve bu günkü konuma gelinmiştir onun için bu durum daha geç olmadan gereken yapılmalıdır ya tecrit odalarına koyup başkalarına zarar vermelerine önleyeceksin yada itlaf başka türlü bu işin çözüm şekli artık kalmamıştır yada barzaniye göndereceğiz sınır dışı edilmeleride bi çözüm olabilir hiç değilse kendi fikir ve zikirlerini paylaştıkları kişilerle beraber yaşarlar veya rahmetli olurlar biz ulus olarak sonsuza kadar bu tembel ve hain kişileri sırtımızda taşımak istemiyoruz en azından bunlar benim sinir sistemimi bozmaktadırlar ne mutlu türküm di yene ne mutlu içinde hainlerin olmadığı bir ülkede yaşayabilen insanlara
bence aponun yerinde şu an bu var örgütü bu sahıs yönetiyor ne yazıkki bizide yönetiyor böyle bir çelişki hiç bir devlette yoktur hemen millet vekilliği düşürülüp gereken ceza verilmeli
maaş larına birasz daha zam yapın ihanetlerını süslesinler.NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE