30
Nisan
2025
Çarşamba
ANASAYFA

Arınç: Utanç duyuyorum

BÜLENT ARINÇ:

 Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, kendisine yönelik suikast planı iddialarıyla ilgili olarak, silahlı kuvvetlerin açıklamasına karşı herhangi bir yorum getirmek istemediğini belirterek, "Siyasi bir şahsiyete karşı Türkiye'nin en onurlu kurumu silahlı kuvvetler içerisinde böyle bir yanlışlık yapacak kimsenin olmadığına bütün gönlümle inanmak istiyorum" dedi.
Olaya dair ortaya atılan 'suikast' iddiasının çok ileri bir iddia olduğunu belirten Arınç, "Suikast hazırlığı şeklinde haberler yapılması insanları tedirgin eden bir şey" dedi. Konuya ilişkin bazı siyasilerin yaptığı eleştirilere de sert dille tepki gösteren Arınç, "Hayatları tamamen mizaha bağlı insanlardan başka türlü davranış beklenemez.

Omurgasız davranmayı meslek edinmiş insanların bu tür olay karşısında söyleyecekleri budur. Hiçbir sendrom içinde değiliz, bu tür olayları bir senaryo haline getirmenin ne kadar rezil ve ahlaksız olduğuna inananlardanız. Bazı siyasetçilerin sadece kendi boyları kadar meseleye bakıp bunun ötesinde insanları küçültmeye çalışmak bu olaydan çok daha vahimdir" açıklamasında bulundu.

Ihlamur Kasrı'nda katıldığı bir etkinlik sonrasında basın toplantısı düzenleyen Arınç, son gelişmeleri değerlendirdi. Kendisine yönelik suikast planı iddialarını değerlendiren Bülent Arınç, şüpheli araçtan birinin Genelkurmay'a ait olduğunu söyledi. Arınç, "Geçtiğimiz Cumartesi gününden bu yana ben basın önünde bu konuyu konuşmadım. İddia edildiği şekliyle bu benimle ilgili bir konu. Olayın bir mağduru varsa, o da ben görülüyorum. Ancak emniyetin yaptığı operasyonla ilk tespitlerini takiben elde edilen bilgi ve bulgular savcılık tarafından el konulduğu ve bir adli tahkikat süreci başladığı için özellikle bu konuda konuşmamaya gayret ettim. Adli tahkikat başladıktan sonra bizim veya bir başkasının tahkikatın seyrini etkileyecek bir davranışta bulunmaması gerekir. Ben buna dikkat eden bir insanım" dedi.

Olayla ilgili basında bir çok haber yer aldığına dikkat çeken Arınç, basın mensuplarıyla sadece kendisine intikal eden bilgileri paylaşacağını ve herhangi bir yorumda bulunmayacağını söyledi. Arınç, "Hafta sonu Cuma-Cumartesi-Pazar Manisa ve İzmir'de programlarım vardı. Cumartesi akşamı konutumdaki polislerden birinin aramasıyla olan biteni kısaca ondan öğrendim. Sonra Ankara Emniyet Müdürünü aradım. Bana bilgi vermek istedi. 'Etraflı bilgiyi Ankara'ya döndüğümde verirsiniz, pazartesi sizinle görüşürüm' dedim. Cumartesi Pazar bütün programlarımı devam ettirdim. Sabah döndüğümde Ankara Emniyet Müdürünü davet ettim. Emniyet açısından bilmem gereken birkaç konuyu söyledi. Sonra savcılık ve adli tahkikatın devam ettiğini söyledi. Ondan aldığım birkaç bilgiyi Bakanlar Kurulundaki arkadaşlarımla paylaştım" diye konuştu.

Bülent Arınç, Ankara Emniyet Müdürü'nün verdiği bir iki bilgi dışında ne bir belge gördüğünü, ne de bir kamera kaydı izlediğini, ne de savcının elinde olan belgeler üzerine bir fikri olduğunu söyledi. Savcının, hakimin işine karışacak bir yapıda olmadığının altını çizen Arınç, "Bunları, bütün samimiyetimle, namusumla teyit ederek söylüyorum. Cumartesi günü 14.30 sıralarında emniyetin telefonuna bir ihbar yapılmış. Bu ihbarda 2 sivil aracın benim konutumun civarında sürekli dolaştığı, içindeki şahısların bir eylemde bulunabilecekleri söylenmiş. Emniyete bu tür ihbarlar mutlaka zaman zaman geliyordur ama olayı önemli bulmuşlar. Terörle mücadele ekipleri binamın yakınında bu araçları aramaya başlamış. Bir tanesini park etmiş durumda benim sokağımın bir üst sokağında görmüşler. Beklemeye başlamışlar. Bir araçla iki kişi gelmiş, arabalarından inmişler bu araca yöneldikleri sırada polis duruma hakim olmuş" ifadelerini kullandı.

Arınç, şahısların, subay olduklarını söylediklerini hatırlatarak, "Zabıta da isimleri geçmiş. Birinin albay, birinin binbaşı olduğu emniyetin saptamasıyla tespit edilmiş. Araçlardan birisinin Genelkurmay Başkanlığına veya Kara Kuvvetleri Komutanlarına ait olduğu, diğerinin de rent a car firmasından kiralandığı belirlenmiş. Savcı, merkez komutanlığından görevlilerin gelmesi gerektiğini düşünmüş. Birkaç kişi daha gelmişler ve onlar da araçların başında bu işlere vaziyet etmişler. Usül bakımından bir eksik olmamış" şeklinde konuştu.

Şahıslardan birinin elinde olduğu iddia edilen kağıt parçasıyla ilgili de açıklamalarda bulunan Arınç, şunları söyledi: "Araçların başındayken bunlardan birisi su içmek istemiş. Pet şişe getirilmiş. Şişenin kareğerlendiren Bülent Arınpağını açmış. Fark ettirmeden bişey yapmaya çalışmış. Hareketlilik görmüşler. 'Elini çıkar onu ver' denilmiş. Ağzına götürüp su içmek isterken polisler tarafından eli tutulmuş ve elindeki kağıt alınmış. Kağıtta bizim sokağımızın numarası ve apartmanımızın ismi yazılıymış. Bunlar tutanağa geçirilmiş. Araçların içinde arama yapılmış. Dikkat çekebilecek bir nesne bulunamamış. Lojmanlarında arama yapılmış. Askeri savcı o sırada hazır bulunmuş. Ondan sonra da ne buldularsa savcılığa teslim etmişler, emniyetin işi bitmiş. Bu safhadan sonrasını bir gram dahi olsa bilme imkanım yok. Bunlar basın tarafından da istihbarat edilmiş ki gazetelerde yazıldı."

Olayda başka isimlerin de geçtiği iddiaları konusunda herhangi bir bilgisi olmadığını belirten Bülent Arınç, fazla bir bilgisi olmadığını söyledi. Arınç, "Burada bana ait olan ne olabilir diye düşündüm. Evimizin yakınında, kişiler askeri kişiler, özel kuvvetler komutanlığına giriş belgeleri ifade edilmiş. İlk üst aramasında da bir tanesinin bir dergi adına sarı basın kartı taşıdığı şeklinde bir kart varmış. Olay budur. Daha sonra bu kişilerin serbest bırakıldığı vesaire, olabilir. Bu adliyenin işidir. Bu konularla çok fazla ilgili değiliz. Genelkurmay Başkanlığı'nın dünkü açıklamasında da, iki kişinin yakalandığı doğrulanıyor. Bu kişilerin asker olduğu doğrulanıyor. Kağıt parçasıyla ilgili olarak da böyle bir iddia var ama araştırılıyor deniliyor. Herkesin en çok merak ettiği şey neden bizim evimizin yanında, neden bir gözetleme yapılıyor. Evet bir istihbarat amaçlı çalışmadır ama Bülent Arınç'a yönelik değildir. Silahlı kuvvetlerden dışarıya bilgi sızdıran bir kişinin takibi sırasında bu iş olmuştur şeklinde. Bütün bu açıklamalar farklı şekillerde yorumlandı. Yorumlara girmeyeceğim. Pek çok sorular var" dedi.

Başbakan Yardımcısı Arınç, tahkikat en iyi şekilde devam ettirilerek sonuçlanmasını temenni ettiğini syöledi. Sonuçlanacak tahkikata göre herkesin, Türkiye'de huzurlu bir hayat sürüldüğüne, hukuk devletinin bütün gücüyle egemen olduğuna, Türkiye'de iddia edildiği gibi yanlış bir iş yapacak herhangi bir örgütün veya grubun olmadığına bir kez daha inanacağının altını çizen Arınç, "Suikast hazırlığı şeklinde haberler yapılması insanları tedirgin eden bir şey. O gün yapılan tespitler, olayın güpe gündüz

cereyan etmesi, Allah korusun bir suikast yapılacağı anlamına gelmiyor. Suikast, çok ileri bir iddia. Yapılan işin bir bilgi toplamamıdır, gözetlememidir, hazırlık mıdır bunu adli makamlar belirleyecek. Biz siyasetin zor günlerinde çok bulunduk, yanlış işleri yapanları tanıdık. Ben Türkiye'de siyasi bir şahsiyete karşı Türkiye'nin en onurlu kurumu silahlı kuvvetler içerisinde böyle bir yanlışlık yapacak kimsenin olmadığına bütün gönlümle inanmak istiyorum. Bunu bir adli tahkikat sonucunda göreceğime inanıyorum, o günü bir an evvel hasretle bekliyorum" diye konuştu.

Bu konuda herhangi bir yorum yapmayacağını yineleyen Arınç, "Silahlı kuvvetlerin bu açıklamasına karşı herhangi bir yorum getirmek istemiyorum" ifadelerini kullandı. Arınç, 'olayla ilgili su'feç duyurusunda bulunmayı düşünüyor musreğerlendiren Bülent Arınunuz?' sorusuna, "Henüz bu safhada değil" yanıtını verdi. Bir basın mensubunun ısrarla silahlı kuvvetlerin açıklamasını nasıl okuduğu ve açıklamaya dair yorumunu sorması üzerine Arınç, "Yorum yok, yakın gözlüğümle okudum" diyerek espri yaptı.

Basında, konuyu MGK'ya götüreceği şeklinde yer alan haberin yanlış olduğunu da belirten Arınç, "Konuyu MGK'ya götüreceğimi söylemedim. Askerlerle görüşmedim. Konuşulması gereken bir konu varsa bunun yeri de bellidir. Bana yönelik olduğunu düşündüğüm bir konuyla ilgili olarak MGK'da özel bir görüşme yapacağım demedim" dedi.

'Tevil yollu ikrar' açıklamasını da tekrarlayan Arınç, şöyle konuştu:

"Yıllarca cezada, hukukçu avukat olarak bulundum. Bir insana bir şey söylendiği zaman evet ben bu işi yaptım derse bu ikrardır, yani kabul etmektir. Yapmadım derse inkardır. Yaptım ama başka türlü, başka amaçla yaptım derse bu tevil yollu ikrardır. İçinde tevil taşıyan başka atasözleri de biliyorum ama bugün sadece bunu söyleyeyim."

Bülent Arınç, bazı siyasetçilerin olayın ardından getirdiği yorumlara sert tepki gösterdi. Bu tür söylemlerin bir siyasetçi ağzından çıkmasından utanç duyduğunu belirten Arınç, "Bir geçmiş olsun dileğinde bile bulunmadan meseleyi sulandırarak, mizah konusu yapmaya çalışarak bu siyasetçiler ne yapmaya çalışıyor anlamakta güçlük çekiyorum. Hayatları tamamen mizaha bağlı insanlardan başka türlü davranış beklenemez. Omurgasız davranmayı meslek edinmiş insanların bu tür olay karşısında söyleyecekleri budur.

'Bu iş safsatadır' diyen bir milletvekili var. Bu milletvekilinin tek görevi, genel başkanının talimatıyla Silivri'deki Ergenekon duruşmalarını takip etmek. Ergenekon duruşmalarından vakit bulduğunda meclise gelen bir insan, safsata kelimesini yüzü kızarmadan kullanabiliyor. Bir başkası, son olaylar sebebiyle üzerindeki makyajların tamamını kaybetmiştir. 'Bu tamamen mizah' diyor. Hele hele bir genel başkan, meseleye 'Berlusconi sendromu' olarak bakıyor. Hiçbir sendrom içinde değiliz, bu tür olayları bir senaryo haline getirmenin ne kadar rezil ve ahlaksız olduğuna inananlardanız. Bu tür olaylar Türkiye'de yaşanıyor, yaşanabilir, bu konuda iddialar varsa meseleye ciddiyet açısından bakmaları gerekirken, maalesef sadece kendi boyları kadar meseleye bakıp bunun ötesinde insanları küçültmeye çalışmak bu olaydan çok daha vahimdir."

Son olarak, olay nedeniyle ailesinin tedirgin olduğunu da belirten Arınç, koruma polislerine 1 memur daha eklendiğini söyledi.

İHA
Yayın Tarihi : 24 Aralık 2009 Perşembe 13:20:04
Güncelleme :24 Aralık 2009 Perşembe 14:50:59


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
alp alpaslan IP: 88.243.160.xxx Tarih : 25.12.2009 12:32:58

Bende sizden utanç duyuyorum siz ATATÜRK CUMHURİYETİ için ÇOK tehlikeli bir politikacısınız.


vatandaş IP: 78.167.128.xxx Tarih : 24.12.2009 18:16:28

yargıya intikal etmiş bir olay hakkında yorum yapmam ama bana da bu olay  gündemi değiştirmek için yapılan bir komplo gibi geliyor.bülent arınçın olayı anlatma şeklinden bunu anlıyorum.ya da görevli polisler olayı abartmış oldukları da başka bir ihtimal veya orduyu yıpratma eylemlerinden biri de olabilir. çok inandırırcı değil bakalım yargı işi çözer nasılsa.


Yaşar Yılmaz IP: 88.230.103.xxx Tarih : 24.12.2009 17:37:00

Bu olay bir komplodan ibarettir.Gündemi saptırmaktan başka birşey değildir.Çamur at izi kalsın mantığını AKePe ve Bay Bülent çok iyi icra ediyorlar. Bay Bülent  sanki çok önemli bir zat-ı aliymiş gibi kıyamet koparılıyor.TSK'yı daha da kıskaca almak için uydurulmuş bir yalandan ibaret olduğu kanısındayım.Ben asıl akepe-tarikat-dış destekli basın yayın kurumlarının fütürsuzca,cüretkar eylem ve söylemleri karşısında TSK'nın sinmesine razı kalamıyorum.Bu iktidarın bir gün yok ki TSK'ya iftira ve baskı göstermediği gün olsun.Bu hükümet çok iyi şekilde psikolojik analiz yapıyor.AkEpE önce engel gördükleri kişi ve kuruma karşı bir güç denemesi gösterirler,eğer bu kişi ve kurumlar biraz bocalarlarsa bitiş süreçleri başlamıştır vay hallerine,artık el çekmezler tüm devlet gücüyle birlikte üzerine giderler,bitene kadar el çekmezler,Uzanlar,Cumhuriyet Mitingçileri,Laik demokrat aydın Üniversite rektörleri,Kuvvet Komutanları,yürekli vatansever gazeteciler, yazarlar,sivil toplum örgütleri ve mensupları.Sıra Aydın Doğan'dadır ama biraz uzun sürdü çünkü Aydın Doğan hükümet yandaşı mı yoksa karşıtı mı tam olarak karar vermemiştir,yani halen hükümete yakındır,çünkü gazete ve TV'lerinde ciddi bir hükümet muhalefeti yoktur,bu da Doğan Gurubunun akibetini uzatmaktadır. AkEpE'ye en güçlü duruşu ise TSK sergiliyorken boy hedefi haline gelmiştir, hergün bir komplo,iftirayla kaşı karşıya kalmaktadır,akepe'ye karşı sinmiş haldedir,bizim bildiğimiz TSK bu değildir, olmamalıdır.TSK'nın son 3 Genel Kurmay Başkanı 1-Hilmi Özkök 2- Yaşar Büyükanit 3-İlker Başbuğ  TSK'ı otarşik pasif,nötr konuma sokmuşlar,hiç söylemek istemediğim aslında kabullenemediğim;kağıttan kaleye dönüştürmüşlerdir.Hani bir süre önce Bay Bülent :Bu orduyla iyi ki savaşa girmemişiz yoksa vay halimize dememiş miydi?TSK'nin psikolojisini iyi analiz etmişler ve sistemli bir şekilde komplo teorilerini  sergiliyorlar.TSK,kendini ispatlamalı,nötrden aktif konuma geçmeli,inisiyatifi elden bırakmamalı,ona güvenen geniş halk kitlesinde hayal çöküntüsüne neden olmamalıdır. Son söz:Kişisel olarak diyorum ki Bay Bülent ab-ı hayat suyu mu içti,Uğur Mumcu'dan,Ahmet Taner Kışlalı'dan,Muammer Aksoy'dan,Bahriye Üçok'tan artık adam mıdır,ölmesi bir kayıp olmaz.