Başta İstanbul olmak üzere Türkiye'nin çeşitli illerinden Ankara'ya gelen sanık aileleri, yakınları ve destek için gelenler Anıtkabir'e yürüdü. Aslanlı yoldan Anıtkabir'e ellerinde Türk bayraklarıyla giren yaklaşık 15 bin kişilik grup, Harbiye marşını söyleyerek "Türkiye laiktir, laik kalacak", "Askere uzanan eller kırılsın", "Mustafa Kemal'in askerleriyiz", "Vatan sana canım feda", "Ordu bizimdir", "Tayyip'in sonu Mübarek olacak", "Ordu halk el ele tam bağımsız Türkiye", "Orduya uzanan eller kırılsın" şeklinde slogan atarak dövizler taşıdı.
Mozeleye çelenk konulmasının ardından dev Türk bayrağı da açan grup, slogan atmaya devam ederken İstiklal Marşı'nı hep bir ağızdan okudu.
TESUD Başkanı Emekli Tümgeneral Melih Tunca Misak-ı Milli Kulesi'ndeki Anıtkabir Özel Defteri'ne yazdığı yazıda, “Türkiye Emekli Subaylar Derneği üyeleri olarak, Silahlı Kuvvetlerimize karşı yürütülmekte olan asimetrik savaşın etkilerini her geçen gün, ailelerimizle birlikte derin bir üzüntü içerisinde görüyor, yaşıyor ve esefle karşılıyoruz" dedi.
Atatürk'ün Afyonkarahisar'da 31 Temmuz 1920 tarihinde subaylara hitaben yaptığı konuşmada, “Ordunun hayat ve saadet kaynağı, bağımsızlığı takdir eden milletin, kuvvetin lüzumuna olan vicdanı, imanıdır. Orduyu imha etmek için mutlaka ordunun ruhu olan subayları mahvetmek, aşağılamak lazımdır" dediğini hatırlatan Tunca, Atatürk'ün konuşmasında, "Şahsi ve özel hayatları itibariyle subaylar, fedakarlar sınıfının en önünde bulunmak mecburiyetindedirler" direktifini verdiğini söyledi.
Tunca, şöyle devam etti: "Siz, 'Hayatında bir an olsa bile subaylık yapmış, subaylık izzetinefsini, şerefini duymuş, ölümü küçümsemiş bir insan, hayatta iken kendisine reva görülen muamelelere katlanamaz. Onun yaşamak için bir çaresi vardır o da şerefini korumaktır' demiştiniz. Size ve milletimize bu güç şartlar altında layık olmanın inancı ve gayreti içerisindeyiz"
Daha sonra, eski 1. Ordu Komutanı ve emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın eşi Nilgün Doğan, bir gazetecinin duygularını sorması üzerine, kendilerine destek veren kişilere teşekkür ederek, “Bu aktivite bizim amatörce yaptığımız bir aktivitedir. Gururlu ve mutluyuz. Bence insanların buraya gelmesi önemli. Bu desteği görmek çok güzel bir duygu. Atatürk sevgimizin hiç bitmeyeceğine inanıyorum" dedi.İstanbul'dan Anıtkabir'e Atatürk'e şikayet etmek amacıyla gelen subay eşleri arasında Donanma Kurmay Başkanı Tümamiral Semih Çetin'in eşi Nülifer Çetin, Tümamiral Ramazan Cem Gündeniz'in eşi Rengin Gündeniz, Tümamiral Soner Polat'ın eşi Sevgi Polat da basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
"BUGÜNLER DE GEÇECEK"
Sevgi Polat, "Haftada bir gün görüşümüz olacak, ancak camın arkasından olacak bu görüşme. Bu bizi çok üzecek. Bugünlerde geçecek her şey düzelecek. Bunun bir kabus olduğunu düşünüyorum. Bugüne kadar aklıma hiç böyle bir şey gelmemişti ve şu anda da o kabusu yaşıyorum" diye konuştu.
"ELLERİNİ TUTARAK, SÖYLEMEK İSTEDİKLERİMİZİ SÖYLEYEMEYECEĞİZ"
Rengin Gündeniz ise, "Sesimizi duyurabilmek bizi çok mutlu etti. Halkımızın desteğini görmek bizi mutlu etti. 5 gün önce yapılmış bir organizasyondu bu. Tamamen amatörce yapılmıştı. Bu kadar kalabalığı yağmur yağmasına rağmen biz de beklemiyorduk. Açık hava toplantılarının yenilerini yapacaz, ancak bir kaç gün önce basın mensuplarına duyurularımızı yapacağız. Herkes bir kez olmak üzere cezaevine giderek eşlerimizle görüştük. Sonuçta orası bir hapisane ve eşlerimizde o kurallara uyuyorlar. Bundan sonra ise, ayda dört defa arada cam olmak kaydıyla telefonla görüşeceğiz. Bizim için kolay değil bunlar. Daha öncede yaşadım ben bunları, eşim bir kez daha tutuklanmıştı. Ellerini tutarak söylemek istediklerini söylememek, tabiki dinliyorlar, cezaevi kurallarınca, bunları bilmek insanı üzüyor" dedi.
"BİR ÇETE VAR BUNUN UZANTILARI BİZİM İÇERİMİZDE"
Nülifer Çetin ise, "Benim eşim 6 aydır görevinin başında. Kimsenin bir yere kaçtığı yok. Arkadaşlarımız var yurtdışına gidip geldiler. Nasıl böyle bir ithamda bulunuyorlar anlamıyorum. Eşim donanma kurmay başkanı, delilleri karartma gibi bir ihtamda bulunamazlar. Bizi arama yapılmadan 4 saat önce haber verdiler. Ve oradan bir şeyler çıktı. İçimizde de hayinler var. Bir çete var, bunun uzantıları içeride, bizim içimizde de var, bunları kabullenmek lazım. Bir şekilde açık şekilde ortaya çıkmasını istiyoruz. Biz darbeyle suçlanmak istemiyoruz. Bizlerde darbeye karşıyız. Ordu eski ordu değil. Daha önce de oldu da, bu ordu yine yapacak diye bir şey yok" dedi.
1971, 1980 ve ara mudahaleler zamanlarinda, ulkenin cagdas ve aydin insanlari ulkemizin gelecegi hakkinda fikirler ileri surdukleri zaman, yurdumuzun bir gun bu hale gelecegini soylemislerdi sizlere. Ama, insanlar damdan dusmeyince digerlerinin halini anlayamiyorlar. Haydi, simdi "laik Turkiye Cumhuriyetini korumak ve kollamak" gorevini yerine getirin bakalim... 1980 darbesi kahramanini koruyun ve kollayin...
Zamanında halinizden hiç şikayetci değildiniz. Düşünce aklınız başınıza geldi. Zamanında yararlı birşeyler yapıp düzeni rahatlatsaydınız. Siz o şikayeti yanlış yere yapıyorsunuz. Sizin şikayet ettiğini atayı tanımıyor ve sevmiyorlarki. Cemaatcılara veya Fetullah gibilerine şikayet ederseniz belki......