Televizyon programında "Atatürk'ü sevmiyorum" diyen Nuray Canan Bezirgan, "Benim ağzımdan hiçbir zaman, ‘Atatürk’ü sevmiyorum, Humeyni’yi seviyorum’ cümlesi bir arada çıkmadı" dedi.
Fatih Altaylı’nın Teke Tek adlı programında Altaylı’nın sorusu üzerine “Atatürk'ü sevmeme hakkı var mı? Başıma bir iş gelmeyecekse ben sevmiyorum” diyen Nuray Canan Bezirgan, Mazlumder’in yaptığı toplantıya katıldı.
Önce misafir olarak toplantıda bulunduğunu söyleyen ve konuşmayan Bezirgan, basın mensuplarının soruları üzerine, “İlk başta Humeyni sorusu geldi. ‘Humeyni’yi seviyoruz’dan daha sonra sözü Atatürk’e getiren sayın Fatih Altaylı’nın kendisiydi. Kıyaslamayı yapan, bir tarafa Atatürk’ü, bir tarafa Humeyni’yi koyan da kendisiydi. Benim ağzımdan hiçbir zaman, ‘Atatürk’ü sevmiyorum, Humeyni’yi seviyorum’ cümlesi bir arada çıkmadı” dedi.
Mazlumder İstanbul Şube Başkanı Ayhan Küçük, televizyon programında kötü niyetli bir tartışmanın başlatıldığını savunarak, Bezirgan hakkında “insaf ölçülerine sığmayacak linç” kampanyasının yürütüldüğünü iddia etti.
Başörtüsü konusuna ilişkin tartışmaların çarpıtılarak, 28 Şubat sürecine benzer bir tartışma içine çekilmeye çalışıldığını söyleyen Küçük şöyle konuştu:
“Duygulara müdahale etme hakkını dahi kendisinde gören seçkinci bürokratik zihniyet ve onun basındaki uzantıları, gündemi gereksiz tartışmalarla meşgul ederek, yıllardır yaptıkları gibi, gerçek sorunların üzerini örtmektedirler. Söz konusu zihniyetin en önemli çarpıtması sevmemek gibi tamamen doğal, insanın iç dünyasını ilgilendiren ve kişisel bir tercih konusu olan bir hakkı hakaret olarak lanse etmeleridir. Kaldı ki, Bezirgan, basına yaptığı açıklamalarda, konuşmalarının çarpıtıldığını, şahıs olarak Atatürk’le bir probleminin olmadığını, kastettiği şeyin, Atatürk adına önüne çıkartılan engeller ve uygulamalar olduğunu açıkça belirtmiştir.”
-“BEZİRGAN’DAN ÖZÜR DİLENMELİ”-
Küçük, yürürlükteki kanunlarda nelerin suç olduğunun açıkça belirtildiğini kaydederek, Bezirgan’ın “hakaret” ve “sövme” anlamı taşımayan eyleminin suç olarak değerlendirilmeyeceğinin açık olduğunu anlattı.
“Asıl provokatörler ortadayken, yıllardır mağdur edilmiş bir bayanın farklı çevrelerde ve basın organlarında provokatör olarak gösterilmesi ve 28 Şubat sürecinde kullanılan tiplemelere benzetilmesi ise hak ve adalet duygusundan ne kadar uzaklaşıldığının göstergesidir” diyen Küçük, Bezirgan’a hakkında kullanılan ve özellikle provokatör olarak tanımlayan ifadelerden dolayı özür dilenmesi gerektiğini vurguladı.
Öte yandan basının, muhalif bir duruşa sahip olması gerektiğine işaret eden Küçük, basının, güçlüleri sorgulamasının, güçsüzlere de yardımcı olmasının gerekliliğini belirtti. Küçük, Türkiye’de ise, bir kısım basının, güçlülerin fikirlerini empoze eden, güçsüzleri ise sorgulayan bir yapıda olduğunu savunarak, “Bence bu sistemin değiştirilmesi lazım. Basın mensubu, gazeteciler, hepimizin güven duyması gereken, insanlardır” dedi.
-“AĞZIMDAN, ‘ATATÜRK’Ü SEVMİYORUM, HUMEYNİ’Yİ SEVİYORUM’ CÜMLESİ BİR ARADA ÇIKMADI”
Toplantıda hazır bulunan Nuray Canan Bezirgan ise, toplantıya misafir olarak katıldığını ve konuşmayacağını söyledi. Ancak, basın mensuplarının yönelttiği sorular karşısında konuşmama kararını bozan Bezirgan şunları söyledi:
“Olaydan çok sıkıldım ve çok fazla ayrıntıya girmek istemiyorum. Altaylı’nın programına Özgürder vasıtasıyla davet edildik. Özgürder yetkilileri arayarak rica ettiler. Çok fazla basında görünmek istemediğim için başta istemedim, ama başka bir arkadaş bulunamayınca Kevser’in yanında ben gittim. Yani direkt Fatih beyle bir iletişimimiz söz konusu değil. Olay tamamen, medyanın ve en başta da Fatih Altaylı Beyin saptırması. Çünkü, Fatih Altaylı Bey bu aşamadan sonra Atatürk’ü seviyor, sevmiyor değil de, Atatürk’ten nefret ediyor ibaresini kullanıyor. Ben hiç kimseden nefret etmiyorum. İlk başta Humeyni sorusu geldi. ‘Humeyni’yi seviyoruz’dan daha sonra sözü Atatürk’e getiren Sayın Fatih Altaylı’nın kendisiydi. Ayrıca bu kıyaslamayı da yapan biz değiliz, kıyaslamayı yapan, bir tarafa Atatürk’ü, bir tarafa Humeyni’yi koyan da kendisiydi. Bu yorum da kendisi tarafından yapıldı. Benim ağzımdan hiçbir zaman, ‘Atatürk’ü sevmiyorum, Humeyni’yi seviyorum’ cümlesi bir arada çıkmadı.”
Bezirgan, 2.5 saat içinde oturma izni almasını da şöyle anlattı:
“Ben ABD’ye turist vizesiyle gittim 17 gün orada bir Türk ailenin yanında kaldım. Daha sonra Kanada’ya iltica ettim. 2.5 saatte kabul edilişim vize değil, iltica talebim. Bunun aslında çok uzun bir prosedürü var. yani mahkeme edilmeniz gerekiyor ki, sizin göçmenlik, oturum talebiniz değerlendirilsin. Benim dökümanlarım, görüntülerim vardı ve Türkiye’den altı ay hapis cezasıyla gitmiştim. Orada, Uluslararası Af Örgütü yetkilileriyle ilk iletişime geçtim. Onların da yıllık raporunda benim ismim geçtiği ve bu bir insan hakkı ihlali olduğu için, bana bir avukat verdiler. Avukat, Kanadalı yetkililerle ön görüşme talebinde bulundu. Bunun sonucunda 2.5 saat gibi çok kısa bir süre içinde bana oturma izni verildi.”
Atatürk' ün senin gibi beyni yıkanmışların sevgisine ihtiyacı yok. O'nun ne değerli bir Dahi olduğunu Dünya biliyor! sevenleri sağolsun.Senin o beynine bunları sokanlara yazıklar olsun! Sen daha Nene Hatunu tanımıyorsun.Biraz tarih oku!
ben 14 yaşındayım eğer bizim ülkemizi bi bez parçası yıkıcaksa böle insanlar yıkıcaksa helal olsun bize diyorum bizim ülkemizde daha büyük bi sorun var 'teröristler' biz bunlara kafamızı takıcağımıza gitmiş insanların ben atatürkü sevmiyorum gibi sözlerine insanların ibadetine karşı geliyoruz önce şu teröristleri kovalım ülkemizden türk askerlerine yardımcı olalım dayanışa içinde olalım ondan sonra ne yapıyosak yapalım ben bile bu yaşta böyle düşünüyorum diğer insanlar gereksiz şleylere kafalarını takıyolarolmaz böyle bi şey bu nasıl bir ZİHNİYET...
avrupanın ve amerikanın azılı atları olan bu kızlar nereye sürülmek istenirse oraya sürülüyor bir de utanmadan türklere istiklali hürriyeti tam bir devlet bırakan ATATÜRK'E dil uzatıyorlar o dilinizi koparıp köpeklere atarız bu mıllet sahıpsız değil sizin gibi milyon değil milyar dagilse bizi çözemez alaynıza hodri meydan bız 1000yıldır bu topraklardayız kımsenın gucu yetmez bızı burdan cıkarmaya gelenler varsa bız burdayız hepinizi beklıyoruz
İNAN İNSANLAR OLARAK BAŞ ÖRTÜSÜ İSLAMIN EMRİ OLDUĞUNU BİLMEYEN YOKTUR. SORUN SİYASİ KATILIRIM. ALLAHIN EMRİ OLMADIĞINI İDDA EDENDE YOK ZATEN DE. EY DOSTLAR ZAMAN MEKAN DEĞİŞSEDE EVRENSEL İSLAM DİNİMİZ DEĞİŞMEZ O NEDENLE GELİN ARTIK İSLAM ÜZERİNDEN SİYASET İSLAM ÜZERİNDEN RANT İLAM ÜZERİNDEN MENFAAT İSLAM ÜZERİNDEN NEFRET, İSLAM ÜZERİNDEN DİN DÜŞMANLIĞI, İSLAM ÜZERİNDEN YAPMAYIN LÜTFEN BİRDE ŞU GERÇEK VAR Kİ KAÇINILMAZ BİR GERÇEK VARKİ ÜLKE NUFÜSÜSU KAHIR EKSERİYET MÜSLÜMAN DİN ÜZERİNDEN BEZİRGANLIK YAPILMADIĞI GÜN MİLLETİMİZDE ORDUMUZDA DEVLETİMİZDE BİREYSEL HAK OLARAKTAN DİNİN EMRİ OLDUĞU İÇİN HER KURUM VE KURULUŞTA SERBEST OLACAĞINA İNANIYORUM. TEK ŞART DİN BEZİRGANLARI DİN SÖMÜRÜSÜ YAPMADIĞI GÜN İSLAMIN VE ALLAHIN EMRİ MUTLAKA GÜNCEL HAYATTA YERİNİ ALIR KİMSE ALLAHIN DİNİNİ SAVUNMASINA ALLAHIN İHTİYAÇI YOK YETERKİ DİNİMİZİ GÜZEL ŞEKİLDE İNANÇ BOYUTUNDA YAŞAYIN KARDEŞLER DİN ADINA SENİN NE İŞİN VAR MEDYADA SEN KİMSİN Kİ ÇIKARSIN DİN ADINA SAHNEYE YOK ÖYLE YAĞMA DOSTLAR YAPMAYIN YETER KİME HİZMET ETTİĞİNİ BİLMİYORUM AMA İSLAMA VE ALLAHIN DİNİNE HİZMET ETMEDİĞİN KESİN MEHMET SALİH ŞAHBAZ
İngiliz işgali altında yaşamanın daha iyi olacağını söylemesi en ağır ifadedir.Kınıyorum.
nuray madem saçı örmek erkekler tarafından dikkat çekmeme adına takılan bir örtü yada dinimize göre dikkat çekmek adına kadının yaptıgı davranış ve giyim günah peki bu dudagında ki bir kalıp ruj nedir bu dikkat çekmiyoırmu yada gözündeki kömürcü çıragı gibi kara boya dikkat çekmiyormu yada sen çok zekisin benmi çok sazanım anlamıyorum bu tezgahtan
fadime şahinin düştüğü tuzaklara düşmeyin düşüyorsanız tesettürü alet etmeyin yazıklar olsun bu ülke hepimizin kimsenin ortalıgı karıştırmasına güçü yetmez
Korku dini olan İslam'da dini kuralları topluma hakim kılmak için uygulanan her yol mübah sayılır. Zaman gelir kardeş kardeşe kırdırılır, zaman gelir en büyük düşmanla karşılıklı çıkar anlaşmaları yapılır. Başlarda İslamın yayılmasını sağlamak için yapılan savaşlarda da, mertlik dışı pek çok yöntem uygulanmıştır. Tarihte ipek yolu üzerindeki zangin ve stratejik şehirleri tutan Türk'lerde bu şehirlerin zenginliğini talan etmek isteyen Arap Müslümanlarca en fazla kıyıma uğratılan ulustur. Sayısal üstünlükleriyle gerçekleştirdikleri saldırıların pek çoğunda Müslüman Araplar, Türk'leri kadın, erkek, çoluk çoçuk demeksizin kılıçtan geçirmişlerdir. Bu tarihi gerçekler sonrasında bir Türkoğlu'nun atalarını hunharca katleden bir dinin tebaası olması eşyanın tabiatına aykırıdır. Kaldıki ayni dinin tarikat ve şeyhleri, kurtuluş savaşımız sırasında da işgal kuvvetleri ile işbirliği yapmışlar ve ülkemizde isyanlar başlatmışlardır. Son tahlilde ben koyu bir müslümanım diyen birisinin bırakınız Atatürk'ü, sıradan bir Türk'e bile sempati duyması beklenmemelidir.
Din bu zavallılara kalmış,RTE ve diğer bilimum efendilerinin çocuklarının neler yaptıgını nasıl köşelik oldugunu bu zavallılar sorgulamaz,sonradan müslüman olmaya kalkışıp sadece başını örterek kendini müslüman sananlar tarikatları ve hatta mezhepleri incelesin bakalım,kuran da mezhep-tarikat yazıyor mu?şimdiler de kendini peygamber ilan edenler veya birilerini peygamber ederek küçüçük çıkarlar uğruna basitleşenler ve ingilizlere bu ülkeyi teslim etmeye çalışanlar görsünler ırak ı veya başka ülkelerde ki kadınları,işgalci emperyalistlerin askerleri önce onların üzerinden geçecek ve bu bir gerçek çünkü görüyoruz ırak ta,vatanı-bayrağı olmayan devleti olmayan milli kahramanlarına deger vermeyenler görsünler bu degerler olmadan dinini yaşayabiliyor mu?ezan-minare-camii yaşıyormu işgal altın da?bu vatanı satan ve müslümanım diye bağıran emperyalizmin kölelerine aldanan zavallıcıklar onların nasıl köşelik olduklarını çocuklarının dünya malı için nasıl çırpındıklarını görsünler ve kendilerinin nasıl ekmeğe muhtaç duruma geldiklerini görsünler çocuklarına yarın birgün ekmek bile bulamayacaklarını görsünler ama nafile,BOP un eş başkanı olmakla övünen biri başımız da ve burslu okuyan çocuğu iş adamı olmuş gemicik almış...görsünler...BOP bizi iki ye değil sekize bölmeye çalışıyor bunlar başını örtmekle deve kuşu misali kamufule olacaklarını sanıyorlar zavallılar kullanılıyor ve yarın en çok acıyı bunlar çekecek.din den iman dan bi haber zavallı fettullahın talebeleri de görsün ama uyanamaz bunlar,çünkü dini temelinden öğrenmemiş sonradan görmeler...ben onlara neyzen üstadın bu şiir ini hedaye ediyorum kısaca.. Ne ararsın ALLAH ile aramda.. Sen kimsin ki orucumu sorarsın .? Hakikaten gözün yoksa haramda... Başı açığa niye türban sorarsın.? Rakı şarap içiyorsam sana ne.. Yoksa kimseye bir zararım içerim. İkimizde gelsek kıldan köprüye.. Ben dürüstsem sarhoşkende geçerim. Esir iken mümkün müdür ibadet..? Yatıp kalkıp Atatürk'e dua et. Senin gibi dürzülerin yüzünden.. Dinindende soğuyacak bu millet. İşgaldeki hali sakın unutma.. Atatürk'e dil uzatma sebepsiz. Sen anandan gene çıkardın amma.. Baban kimdi bilemezdin ŞEREFSİZ. Neyzen Teyfik
Nuray ın Aatürk ü sevmemesi Atatürk ün pek umrunda değil.Atatürk ülke için gereken görevi ni yaparak gitmiş. Nuray bir baş örtü kurbanı ona takılı katmış. Tamamen kara cahillik kurbanı. Nuray Bezirgan adlı kızın cevabı şöyle: “Yani İngilizler olsaydı benim haklarım daha geniş olacaktı. Zaten mesele bu yani!” Evet, türbanlı kızımızın “Keşke bizi yönetselerdi” diye arzuladığı İngilizler, Amerikalılarla kol kola vererek şu sıralarda “daha özgür bir hale getirmek için!” girdikleri Irak’taki Müslüman kızların, oradaki Nuray’ların ırzına geçiyor. Hem de on binlercesinin. Ama bu kızlarda bir kabahat yok. Onların destek verdiği AKP’nin Dışişleri Bakanı Brüksel’e koşup, Avrupalı meslektaşlarının huzurunda “Türkiye’de Müslümanlar haklarından mahrum” diye kendi ülkesini (bakanı olduğu ülkeyi!) şikayet ederse Nuray Bezirgan’lar da “ağabeylerinin” peşinden gidecek elbet!. Atatürk ve arkadaşlarırı olmasaydı o Nuray tv dahi çıkamazdı bu sözü kullanamazdı.Tv çıkması dahi Atatürkün özgürlüğü Türk insanına sağlamasından dolayıdır. Nuray bunları anlamaz.
BU ÜLKEYİ,BAŞÖRTÜSÜ BAHANESİYLE, HRİSTİYANA,YAHUDİYE ŞİKAYET ETMEK AYIP YA! HANGİ TARAFTASINIZ ?BİR ZAMANLAR KARŞI OLDUĞUMUZ ŞEYLERDİ BUNLAR.BUGÜN SİYASETÇİ BİLE BUNDAN MEDET BEKLİYOR..ADAM? ÜLKESİNİN DURUMUNU ANLATIRKEN NEREDEYSE KURTARIN BİZİ DEMEDİĞİ KALDI.ULUSAL DEĞERLERİMİZ NERDE BİZİM?ÖTE YANDAN OKULLARDA NAMAZ KILAN ÖĞRENCİLERİ ARAYIP İFŞA ETMEKLE GÖREVLENDİRİLMİŞ BASIN.HERKEZ TUTMUŞ ÜLKEMİN BİR YERİNDEN. PARÇALANIYORUZ.HAKLI KİM?BİRAN ÖNCE SAĞCISIYLA SOLCUSUYLA TOPARLANMALIYIZ.DÜNYAYA REZİL OLMADAN.
Hem Müslüman ve hem de – Atatürk'ün sayesinde - laik bir ülkede yaşıyor olmanın kıymetini biliyor musunuz? Bilmiyorsanız bilin, çünkü bazı şeylerin kıymeti onu yitirmeden bilinmez. Hümeyniyi seviyorum diyen ve aynı zihniyette olanlara atfolunur. BANGLADEŞ Bangaldeş'li erkekler, kocalarına, sevgililerine veya herhangi bir erkeğe 'hayır' diyen kadınların yüzüne kezzap atıyorlar. Bu ülkede kezzap kadınlara karşı kullanılan en yaygın 'silah' haline gelmiş durumda. Polisin bildirdiğine göre sadece geçen yıl 180 kadın sülfirik ve hidroklorik asitle saldırıya uğramış. Kadınların yüzüne kezzap atılmasının en büyük iki sebebi tacize izin vermemeleri ve iyi bir çeyiz getirmemeleri! SUDAN: Sudan'da dini sebeplerden ötürü kadın sünneti çok yaygın. %82 Sudan kadınına sünnet uygulanıyor. 5 yaşındaki kız çocuklarını uyuşturmadan sünnet ediyorlar. Ülkedeki 114 milyon kadına sünnet uygulanmış. Anestezi yapılmamasının yanı sıra, hijyenik koşullara uyulmadan yapılan sünnet sonrasında travma, kanama, hemeroid, stres, acı, ölümcül olabilen şok ve enfeksiyonlar, cinsel konularda isteksizlik, güçlük çekme, doğumda güçlük ve psikolojik travmalar yaşanıyor. ÜRDÜN: Her yıl ortalama 25 kadın veya gençkız babaları veya ağabeyleri tarafından, erkek arkadaşlarıyla ilişki kurdukları şüphesiyle öldürülüyor. Herhangi bir dedikodu, bir erkekle telefon konuşması yapması bile kızların öldürülmesi için yeterli sebep. Ürdün'de de tıpkı Türkiye'de olduğu gibi 'namus cinayetleri' çok yaygın, İnsan Hakları Gözlem Raporu, 2001 yılında enaz 19 kadının namus cinayeti adı altında öldürüldüğü belirtiyor. Ayrıca, bu cinayetlerde ceza indirimi var!. KÜVEYT: Kuveyt'te kadınlar insan yerine bile konulmuyorlardı. Kadınların seçme ve seçilme hakları 2007 yılına kadar yoktu. İRAN: Humeyni ile birlikte laik yönetim yerle bir edildi, başını örtmeyi redden kadınlar yakalanıyor, akılalmaz işkenceler yapılıyordu, başlarında 'ben fahişeyim' yazılarıyla dolaşmak zorunda bırakılıyorlardı. Sokaklarda kadınların tesettüre uygun giyinip giyinmediklerini kontrol eden özel polisler dolaşıyordu, zina yapan kadınlar taşlanarak öldürülüyorlar. Bisiklete bindiği, kot pantolon giydiği için saldırıya uğrayan kadınlar var. Tırnakları ojeli kadınların elleri içi böcek dolu poşetlere sokuluyor, Azer Nefisi, başı açık ders verdiği için üniversiteden kovuldu, sonunda İran'ı terketmek zorunda kaldı. Şeriat kurallarına göre yönetilen İran'da kadınlara mirastan erkek kardeşlerine nispeten daha az pay düşüyor. Kocaları birden fazla kadınla evlenebiliyorlar ve boşanırlarsa otomatik olarak çocukların velayeti de kocalara veriliyor. Laik rejimde 18 olan evlenme yaşı, Humeyni rejiminin gelmesiyle 9'a indirilmiş. Muhammet Hatemi sayesinde evlenme yaşı 13'e çıkartılmış! Kadınların hakim olması yasak. Bu yüzden Nobel Barış ödülü sahibi İran'lı hakim Şirin Ebadi'nin yargıçlık mesleğine son verilmiş. MISIR: Bir kadın kocası tarafından dayak yer ve polise giderse, polis hiçbir şey yapmıyor. Kızların büyük çoğunluğu 8 – 9 yaşında okuldan alınıyorlar. KAŞMİR: Hindistan'ın Keşmir eyaletinde, burka giymeyen, peçe takmayan kadınlar cezalandırılıyor, yüzlerine kezzap atılıyor. HİNDİSTAN: (Yarısı Müslüman, yarısı Hindu dine sahip)Büyük çoğunluğu okur-yazar olmayan kadınlar, çocuk yaşta genelevlere satılıyor. Çocuk yaşta fahişelerin ençok olduğu ülkelerden biri Hindistan. Çocuk fahişeler karşı gelirse aç, susuz bırakılıyor. Fahişe kadınlar hayvanat bahçelerindeki kafeslere benzer kafeslerde teşhir ediliyorlar. Hayat süreleri çok kısa, hastalık, yetersiz beslenmeden ötürü erken yaşta ölüyorlar. AFGANİSTAN: Savaş yüzünden 40.000'in üzerinde dul kadının bulunduğu Afganistan'da kadınların çalışması yasak olduğundan bu kadınlar dilenmek veya fahişelik yapmak zorunda kalıyorlar. Kadınların çarşaf - peçeye benzeyen 'burka' giymesi gerekirken, topuklu ayakkabı giymeleri bile 'erkekleri tahrik ettiği' gerekçesiyle yasaklanmıştı. Afganistan'daki kadınların hapisten beter hayatlarıyla ilgili New York Times gazetesinde Amy Waldman'ın bir makalesinden alıntılar: Burkanın Altında Süheyla Helal, 120 kişilik kız öğrencisi için okul açmış. Normalde bir kadın olduğu için çalışmaması, kızların da okumaması gerekiyor. Dersten sonra dikkat çekmemek için küçük gruplar halinde dağılıyorlar. Süheyla Helal'in kocası ölmüş ve üç çocuğuyla yalnız başına kalmış, başlarda intihar etmeyi düşünmüş, yanında bir erkek akrabası olmadan sokağa çıkamıyormuş, manavdan sebze meyva almaya kalkışmak din polisi tarafından sopalanmayı gerektiren bir suç. Şimdi İsmail Han'ın yönetimindeki bölgelerde bu baskı sona ermiş, İsmail Han, kadınların yeniden okula ve çalışma hayatına dönebileceklerini söylemiş. Komşusu Rana Enterazi kadın olduğu için doktorluk yaptığı hastaneden kovulmuş. Yaraların iyileşmesi zaman alacak ama geleceğe yine de güvenle bakıyorlar. Bir sığır sürüsü gibi değil de, bir insan gibi muamele edilecekleri günleri umut ediyorlar. Herat sokakları hala burkalı kadınlarla dolu. Vaktiyle kadın olduklarını belli etmeleri, seslerinin duyulması bile kırbaçlanmalarını gerektiriyormuş. Eczacı olan Zeyti isimli kadın Pakistan'a gidip ilaç aldığı için bir ara tutuklanırken, 13 yaşındaki kızını da polis yüzünü örtmediği için dövmekle tehdit etmiş. Tüm bunlara karşın asla pes etmeyi düşünmüyor, mücadeleye devam etmeye kararlı. Kadınların çoğu en azından yüzlerini açıkta bırakacak şekilde giyinmeyi istiyor ama Taliban'ın geri döneceğini düşünerek korkuyorlar. Bir başka kadın ise 'başa kim gelirse gelsin fark etmiyor, açız' diyor. (Makalenin tamamını 19 Kasım 2001 tarihli New York Times'da okuyabilirsiniz) IRAK: Kadınlar ya İslami kurallara uygun giyinecek ya da ölecek!Polis kayıtlarına göre Basra'da geçen yıl, kimi boğularak, kiminin kafası kesilerek öldürülen kadın sayısı 133. Bu kadınların 79'u uygun giyinmedikleri için, 47'si ise 'namus' yüzünden öldürülmüş. Basra polis şefi Abdul Halil Kalaf, 'cinayetler için pekçok kılıf, sebep uyduruyorlar, kiminin kolları, bacakları kesiliyor. Bir yıl önce Basra'ya geldiğimde bir kadın iki çocuğunun gözü önünde öldürüldü, kadının akan kanlarını gören çocuklar ağlıyorlardı, başka bir kadın 6 ve 11 yaşlarındaki oğullarının gözünün önünde öldürüldü, bir tanesi ise hamileydi, öldürülen kadınlara işkence de yapılıyor' diyor. Irak'ta duvarlara kırmızı yazılarla 'örtünün ve makyaj yapmayın yoksa Allah şahidimizdir ki, sizi öldürürüz, bu size bir uyarıdır' yazıları yazıyormuş. Eylül ayında İngiliz birliklerinin bölgeyi terketmesinden sonra kadınlara karşı işlenen cinayetlerin sayısı artmış. Yapanları yakalamak da çok zormuş. Bazen sadece bir kadının başörtüsünün rengi bile 'dikkat çektiği' için cinayet sebebi sayılabiliyor. Gri, siyah, kahverengi gibi dikkat çekmeyen renklerde başörtüsü kullanmak gerekiyormuş. Sawsan adındaki kadın 'Saddam'dan sonra özgürlük ve demokrasi gelecek, kadınlara hakları verilecek sanıyorduk, bize söz verdikleri hiçbir şey gerçekleşmedi, sadece korku ve şiddet var. ' derken. Safana ismindeki sanatçı ve üniversite profesörü kadın 'Kimden korkacağımızı bilmiyoruz, bir arkadaşınız veya öğrenciniz olabilir, güvenliğimiz yok, kimden korkacağımı bilemiyorum' diyor.
Kaynaklar: Dünya İnsan Hakları Gözlem raporları; Amy Waldman New York Times(19 Kasım 2001); Xin Li, Washington Post (8 Mart 2008); CNN.com; CNN. com; Arwa Damon, 8. Şubat 2008) alıntı
Bana gelen bir e-postayı aynen yolluyorum.
bende başörtülüyüm ama sizin orada olmanız kadar aptalca bir şey olamaz siz radikal fikirlerinizi gidin başka yerlerde yaşayın kanadada mesela orda daha özgürsen neden buradasın defol gitt binlerce başörtülüyü orda o şekilde temsil edip mağdur etmeye hakkın varmı sen kendini mücahidemi sanıyorsın erbakan da kendini öyle sanıyordu ne oldu batırdı gitti sizde onun yolundan gidiyorsunuz anlaşılan çekin elinizi başörtümüzden defolun humeyninin sarayında yaşayın o zaman bu ülkede yaşıyorsan bu ülkeyi seveceksin bu kadar!
Kafasının içi karanlık bir dinin dayatmaları ile dolu birisinin, bu dinin bireyi ve toplumu yönetmesine engel olan Atatürk ve devrimlerine karşı durması bir otoreflekstir. Onun için tarihini öğrenmek istemez,bugün Türkiye'nin İngiltere veya Fransa'nın sömürgesi olması durumunda bile daha özgür olacabileceğini zan ederken, tarih boyunca İngiltere ve Fransanın sömürgelerinde ne yaptıklarını dahi düşünemez.