Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezerin vekaleten atamalar konusundaki uyarı yazısına sert bir karşılık vererek, "Saygınlık başka şeydir, hesabı vermek başka şeydir, hesabı verecek olanların yerine soyunmak başka şeydir. Bizi siyasallaşmakla suçlayanlar dikkat etsinler kendileri siyasallaşmasınlar" dedi.
Erdoğan, partisince Uludağda düzenlenen ilçe belediye başkanları toplantısında yaptığı konuşmada vekaletle yönetim konusundaki uyarı yazısı nedeniyle Cumhurbaşkanı Sezeri eleştirdi. Sezerin uyarı yazısı için "Dün gündeme düşen birşey var. Üzüldüm" ifadesini kullanan Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahinin bu konuda bir açıklama yaptığını hatırlatarak, "Ama demek ki bu açıklamadan nasipkar olamadılar" dedi. Erdoğan, inandıkları, işleri yerine getirebileceklerini düşündükleri kişileri üst düzey görevlere getirdiklerini belirtti. Bu görevlilerin zaten devletin kadroları olduğunu, hiçbirini dışarıdan getirmediklerini, yaptıklarırnın başka bir yerden alıp başka göreve getirmekten ibaret olduğunu kaydeden Erdoğan, "Ha mevcutla niye yapmıyorsun? Mevcut başarılı olsaydı bundan önceki hükümetler başarılı olurdu" diye konuştu. Erdoğan şöyle dedi:
"Ben şimdi buradan sevgili milletime sesleniyorum.
Sevgili milletim, sevgili vatandaşlarım, bu işin siyasi riskini kim üstleniyor? Hükümet değil mi? Bunun yarın meydanlarda hesabını size, millete verecek olan kim? Biz vereceğiz. Başka hiçbir kurum veya makam değil biz vereceğiz. Dolayısıyla saygınlık başka birşeydir, hesabı verebilir olmak başka birşeydir, hesabı verecek olanların yerine soyunmak başka birşeydir. Hem hesabı siz vereceksiniz, hem birileri kalkıp sizin yerinize karar verecek? Olmaz böyle şey yahu. Olmaz. Birçok yerde sıkıntılar varsa bunun sebebi budur. Eğer farklı bir anlayış, farklı bir yönetim biçimi varsa bunu söylesinler.
Ama biz toplumumuzda asla bir gerilim istemiyoruz. Sabırlı bu işi götürüyoruz, sabırla götüreceğiz. Anayasaya uygun olmayan bir adımı bugüne kadar atmadık. Bizi siyasasallaşmakla suçlayanlar dikkat etsinler kendileri siyasallaşmasınlar."
MİLLETİN OMUZLARINDA BOZA PİŞİRENLER
Erdoğan, Türkiyede uzun yıllardır halktan kopuk bir anlayışın yerleştiğini, ülkedeki tüm hastalıkların bu anlayıştan kaynaklandığını söyledi. Bu anlayışta olanların fildişi kulelerde yaşadıklarını kaydeden Erdoğan, "Bunlar kendileri çalar kendileri oynarlar. Milletin omuzlarında devamlı bunlar boza pişirirler. Bu iktidar bunu aşma iktidarıdır" dedi. Makamı siyasallaştırmakla eleştirildiklerini belirten Erdoğan, "Efendim siyasi kadrolaşma içindeymişiz. Bunu diyenler önceye aynaya bakması lazım. Bizim böyle bir derdimiz yok" dedi.
Hükümet olarak kendilerinden önceki yönetimlerin oluşturduğu sınav sistemleriyle memur aldıklarını, dışarıdan atama yapmadıklarını, devletin kadroları içerisine önceki yönetimler döneminde girmiş kişiler arasından atama yaptıklarını ifade eden Erdoğan, "Bunlar bir köşeye kenara konmuştu, biz o depolardan bunları çıkartıp alıyoruz. Tıpkı tarihi eserlerin bazı sarayların depolarına konulmasından sonra çıkardığımız gibi. Bunu yapıyoruz. Yaptığımız iş bu.
Bunu dahi hazmedemiyorlar" diye konuştu. Erdoğan, AKPnin asla kadrolaşma derdi içinde olmadığını belirtirken de şunları söyledi:
ELBETTE İMAM ALACAĞIM
"Biz memur almıyor muyuz. Alıyoruz, alacağız da. Tabii ki ihtiyaç olan memuru alacağız. Bundan daha tabii ne olabilir. Efendim bunlar imam aldılar. Alıyorum ve alacağım.
Niye? Buna ihtiyacımız var. Her camiinin kadrolu imamı var.
Bir kısmı emekli olmuş, bir kısmı görevinden ayrılıp başka göreve gitmiş, oralar boş mu kalacak. Bu milletin dini ihtiyaçlarını kim karşılayacak. Bu ihtiyaçların karşılanmasi görevi bize ait değil mi. Bir köyde bir insan öldüğü zaman onun cenazesini kim yıkayacak, kaldıracak? Aynen o tek partili dönemde olduğu gibi o tür uygulamaları mı yaşayacağız? O günlere dönmek istemiyoruz. Bu ülkede neler yaşandığını biz geçmişte biliriz." Erdoğan belediye başkanlarına da halkla içiçe olmaları, iş takibi için sürekli Ankaraya gelmemeleri uyarısında bulunurken, yeni yasayla yerel yönetimlerin gelirlerini artırdıklarını anlattı.
Sezerden Erdoğana yazı: Memurlar hükümetin değil devletin memurlarıdır
Cumhurbaşkanlığı Dışişleri Danışmanı ve Özel Kalem Müdürü Büyükelçi Sermet Atacanlı, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezerin, vekaleten atamaların sakıncaları ve uygulamalara son verilmesi konusunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğana mart ayında bir yazı gönderdiğini bildirdi.
Sezer yazısında, "Devlet memuru hükümeti değil, devleti temsil etmektedir. Çünkü, hükümetler geçici devlet kalıcıdır. Devlet politikası olabilecek konu ve alanlar hükümetten hükümete değişirse devletin sürekliliği sağlanamaz" dedi.
Atacanlı, yaklaşık 7 ay aradan sonra Cumhurbaşkanlığında basını bilgilendirme toplantısı düzenledi. Toplantıda, kamu kurum ve kuruluşlarında üst düzey kadrolara yapılacak atamaların mevcut sistemde Cumhurbaşkanının onayıyla kesinleştiğini, usulün bu olduğunu vurgulayan Atacanlı, "Son dönemlerde Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından atanması uygun görülmeyen kişilerin ya da Sayın Cumhurbaşkanımızın atanmasını uygun görmeyeceği varsayılan kişilerin vekalet müessesesi kullanılmak suretiyle bu görevlerde istihdam edilmesi olgusu mevcuttur. Bu olgunun son zamanlarda bir süreklilik eğiliminde mevcut olduğunu görmekteyiz. Sayıların artmakta olduğunu da keza" dedi.
Atacanlı, Sezerin bu konunun sakıncalarına dikkat çeken bir yazıyı Başbakana gönderdiğini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Sezer, 7 Mart 2005 tarihli ve üç sayfalık yazısında, kamu kurum ve kuruluşlarındaki üst düzey yöneticilik görevlerinden kimilerinin atanmaları uygun görülmeyen kişilerce vekaleten yürütüldüğü, yine atamasının onaylanmayacağı düşünülen kimi kişilerin de, kararname düzenlenemesine gerek görülmeden üst düzeyde yöneticilik görevine vekaleten getirildikleri ve bu durumun süreklilik kazandığının gözlemlendiğini belirtti.
Cumhurbaşkanlığına 59uncu Hükümet döneminde 28 Şubat 2005 tarihine kadar toplam 2 bin 340 atama kararnamesi geldiğini bildiren Sezer, bu kararnamelerden 306sının imzalanmayarak geri gönderdiğini söyledi.
Sezer, geri gönderdiği kararnamelerin 17sinde atanmak istenen kişilerin yasa ya da yönetmelikte yazılı koşulu taşımadığını, 58inin yöneticilik ya da bakanlığın görev alanıyla ilgili konularda yeterli bilgisi ve deneyimi bulunmadığını, 13ünün de yargı kararlarına uygun olmadığını ve 163ünün de diğer nedenlere dayandığını kaydetti.
"HÜKÜMETLER GEÇİCİ DEVLETLER KALICIDIR"
Devletin belli ilkeler doğrultusunda varlığını sürdürdüğünü belirten ve devletin varlığını ilkeli bir biçimde sürdürebilmesinin "ehil devlet memurlarıyla" olanaklı olduğunu vurgulayan Sezer, şöyle devam etti:
"Devlet memuru hükümeti değil, devleti temsil etmektedir. Çünkü, hükümetler geçici devlet kalıcıdır. Devlet politikası, olabilecek konu ve alanlar hükümetten hükümete değişirse devletin sürekliliği sağlanamaz. Ayrıca bu durum, anayasal ve yasal kurallara, kamu yararına ve kamu hizmetinin gerekçelerine uygun düşmemektedir. Kamu görevlerinin sürekli olarak vekaleten yürütülmesi uygulamasına son verilmesinde, devlete ve hukuka olan güvenin ve saygının yitirilmemesi yönünden zorunluluk görülmektedir."
"VEKALET STATÜSÜ İSTİHDAM MODELİNE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ"
Üst düzey yöneticilik görevine atanmak istenilenlerin kimilerinin kamu yararı ve kamu hizmetinin gereği olarak bu görevlerde bulunmaması gereken kişiler olduğuna da dikkat çeken Sezer, yazısında şu ifadelere yer verdi:
"Oysa, uygulamada bu kişilerin atanmak istenilen görevlerde vekaleten çalıştırıldığı anlaşılmaktadır. Böylece vekaleten görevlendirmede kalıcılık sağlandığı ve hizmetin aksamaması için istisnai bir yöntem olan vekalet statüsünün bir istihdam modeline dönüştürüldüğü saptanmıştır." .
Anayasal ve yasal düzenlemeler uyarınca, bir kamu görevinin göreve ilişkin kadroya asaleten memurlar eliyle yürütülmesinin zorunlu olduğunu belirten Sezer, yasaya göre bir görevin vekaleten yürütülmesinin, memurun geçici olarak görevden ayrılması ya da kadronun boş olması durumlarına özgü ve kamu görevinin aksatılmadan sürdürülmesinin gereği olarak "geçici bir önlem" niteliğinde öngörüldüğünü anımsattı.