30
Nisan
2025
Çarşamba
ANASAYFA

İşte vahşetin belgeleri

Genelkurmay Başkanlığı arşivindeki 1915 tarihli belgeler, soykırım iddiaları peşinde koşan Ermenilerin Van çevresinde masum köylülere yaptıkları tüyler ürpertici vahşete tanıklık ediyor.
Belgelerde, Van’ın Özalp ve Saray ilçelerinde Ermeniler tarafından bazı kadınların hamileyken karınlarının deşildiğini, bazılarının çocukları ile tandırda yakıldığı, genç kızların tecavüz edilip öldürüldüğü, erkeklerin ise kurşun ve süngü ile katledildiği gözler önüne seriliyor.
Genelkurmay Başkanlığı, Askeri Tarih ve Stratejik Etüt ve Denetleme Başkanlığı arşivlerinde bulunan 1914-1918 tarihleri arasındaki belgeleri, ’’Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri’’ adıyla yayınladı.
Arşivde bulunan Özalp Kaymakamı Kemal’in imzasını taşıyan 4 Mart 1915 tarihli bir belge, Ermeni mezaliminin boyutlarını ortaya koyuyor.
Söz konusu belgede, Ermenilerin Van’ın Özalp ilçesindeki Sarıköy’de yaptıkları katliamda 41 erkeğin süngü ve kurşunla, bazılarının da ’’dövülerek, karnı yarılarak ve kesilerek’’ öldürüldüğü belirtiliyor.
Kayıtta, köydeki İso’nun kızı Güllü’nün ’’memesinin kesildiği’’, İbo’nun eşi Silo’nun kızı Sülni’nin ’’karnı yarılarak çocuğunun çıkarıldığı ve tandıra atıldığı’’ ve çok sayıda kadına tecavüz edildiği bildiriliyor.
Belgede, ayrıca Özalp ilçesinin Tepedam köyünde Ermenilerin erkeklerin büyük bölümünü süngü ile katlettikleri, kadınlara ise tecavüz ederek öldürdükleri kaydediliyor.

’’KENDİ KIZINI BOĞAZLAMAYA ZORLANDI’’

Özalp Kaymakamı Kemal’in gerçek incelemeleri sonucu hazırladığı 15 Mart 1915 tarihli bir başka belgede ise Saray’ın Yamanyurt köyünde Miha’nın eşi Fato’nun üç çocuğu ile boğazlandığı, Belecek’te Hanım Hatun’un ’’Antranik adlı çete reisi tarafından tecavüz edildikten sonra beraberinde götürüldüğü’’, Keçikayası köyünde Hacı Molla Sait’in ’’kendi kızını eliyle boğazlaması için zorlandığı ve her teklifte uzuvlarından biri kesilerek şehit edildiği’’ bildiriliyor.
Belgelerde ayrıca Saray ve Esedboyu camilerinin ahıra dönüştürüldüğü, bir çok medrese öğrencilerinin Hıristiyanlığı kabul etmeye zorlandığı kaydediliyor.


’’BABA VE ANNELER ÇOCUKLARININ ETİNİ YEMEYE ZORLANDI’’

Bir başka belgede ise Özalp’in Boyaldı köyünde yaşanan ’’insanlık dışı vahşet’’e işaret ediliyor.
Söz konusu belgede, Nezu Hatun’un tandırda yakılan iki torununun etini babasına ve annesine yedirmek üzere zorlandığı, bunu yapmak istememeleri üzerine öldürüldükleri, Nezu Hatun’un ise gördükleri karşısında aklını kaybettiği bildiriliyor.
Belgelerde, Ermeni çetecilerinin Osmanlı’nın darda kalacağı bir anı kollayarak çok önceden isyan planları yaptığını ortaya koyarken, Hınçakyan Komitesi Kilis Şubesi Başkanı Agop Basmaciyan’ın 9 Ocak 1913 tarihli Hatay Samandağı’nın Eriklikuyu köyündeki sözde Ermeni müfrezesine gönderdiği yazıda, ’’...Türkiye’nin içine düştüğü bugünkü olağanüstü karışık durumu, Ermeni meselesinin siyasi gündemde yeniden söz konusu olması, zihinleri çok meşgul etmektedir. Biz Ermeniler, özellikle Hınçakyanlar, hazırlıklı ve uyanık bulunarak faaliyetlerimizi hızlandırmalıyız’’ sözleri dikkati çekiyor. Basmaciyan’ın aynı gün Samandağı Yoğunoluk’taki müfrezeye gönderdiği yazıda ise ’’Faal, becerikli ve sağlam öz yapılı arkadaşların katılmasıyla müfrezelerimizi çoğaltmalı ve takviye etmeliyiz. Kendinizi koruma konusundaki çalışmalarınız artmalı’’ görüşüyle Ermeni planları gün yüzüne çıkıyor.

’’ERMENİLERİN SİLAHLANIP ÇETE KURMA KARARI’’

Bitlis Valisi Mustafa Bey’den gelen 18 Eylül 1914 tarihi şifrede ise Ermeni aydınlarının ’’Türk ordusunun ilerlemesi durumunda itaate devam edilmesi, Türk ordusunun geri çekilmesi halinde de silahlanıp çete halinde gelen şeylere el konulması ve ilişkileri kesme’’ yönünde bir karar alındığı belirtiliyor.
4’ncü Ordu Komutanlığı’na gönderilen 5 Mart 1915 tarihli bir yazıda ise ’’Düşman gemisine firar ederken Adana Dörtyol’da yakalanan Agop’un ifadesinde, Türkiye’de rahat olmadıklarını, bölgelerinde askerin kuvvetinin ve toplarının bulunmadığını, küçük bir kuvvet gelirse kendilerine silahlı olarak katılacaklarını ve Türkleri katledeceklerini, düşman gemilerine bildirmek üzere gönderildiği anlaşılmaktadır’’ deniliyor.
Zeytun’da (Süleymanlı-Maraş) 14 Mart 1915’te Ermenilerin hapishaneye saldırarak jandarmaları şehit etmelerinin ardından yayınlanan bir tebliğnamede ise Ermenilerin tüm bu saldırılarına karşılık, ’’Halktan hiçbir ferdin Ermenilere ve diğer vatandaşlarımıza karşı tecavüzkar ve aşağılayıcı muamelede bulunmamalarına özen gösterilmelidir. Bunun gibi gerek Ermenilerden gerek diğer kişilerden, ülkenin asayişini bozacak girişimlerde bulunanlar hakkında yalnız hükümet kuvvetleriyle birleşilmeli ve hiçbir şekilde halkın müdahalesine meydan verilmemelidir’’ deniliyor.

’’ÇETELERE ORDU GERİSİNDE FAALİYET ÇAĞRISI’’

Ermenilere karşı vatandaşlara ’’sağduyu’’ çağrısı yapılırken, Mart 1915 tarihli bir başka belgede, Kafkasya’dan gelen Taşnak delegeleri Erzurum’da katıldıkları bir toplantıda, ’’Türk ordusu ricat eder, yahut ilerleyemeyecek duruma gelirse, çetelerin, derhal ellerindeki programa uygun olarak ordu gerisinde faaliyete geçmeleri’’ yönünde karar alıyor. Sivas olayı sonrası askeri mahkemeye çıkarılan Ermenilerin ifadelerine ilişkin bir belgede ise ’’Van, Bitlis, Erzurum, Şebinkarahisar ve ikinci derecede olmak üzere Sivas, Kayseri ve Diyarbakır’da seçim yaparak, buralarda genel müfettişler, savaş komutanları, çete reisleri tayin ve tespit edildiğini, seferberlik ilanında bütün Taşnak şubelerine, 13 yaşına kadar olan erkeklerin komiteye üye olarak kaydedilip silahlandırılmalarının emir ve tebliğ olunduğunu’’ belirtiliyor.

VAN’DAKİ TAŞNAK KOMİTESİNE SİLAH VE CEPHANE YARDIMI

Van Taşnak komitesine Minaryan tarafından Ermenice yazılan bir mektupta ise ’’Bizce ve sizce malum olan mal, istediğiniz yol ile size doğru yola çıkarıldı (silah, cephane, bomba kastediliyor). Şimdi size tehlikesiz bir surette mal göndermek zordur. Yollar tutulmuş olmasına rağmen sınırlarda çarpışmalar başlamıştır. Harekette olan kuvvetler, ordunun (asker) cins ve numaraları hakkında yazınız (Türk ordusu hakkında bilgi istiyor)’’ ifadelerine yer veriliyor.
Başkomutanlığa 22 Nisan 1915’te Hasankale’den gönderilen bir şifreli yazıda ise Ermenilerin Sivas’ta ve Van’da ayaklandığı, diğer illerdekilerin de uygun zamanı kolladığı belirtilerek, ’’Ermenilerin iddia ettikleri gibi misilleme veya jandarmaların zulüm ve düşmanlığına karşı kendilerini korumak niyetinde olmayıp, saldırmak vaziyetinde olduklarını aynen göstermektedir. Silah altında bulunan Ermeni askerlerinin firarı ve Osmanlı ordusunun harp halinde bulunduğu sırada Van’da ortaya çıkan ayaklanma ve Sivas’ta görülen ayaklanma belirtileri, Ermenilerin devlete ihanet ederek, düşmanla ortak hareket ettiklerini ve düşmana yardım ve hizmet ettiklerini ispat etmiştir. Devlete sadık halk incitilmeden, devlete karşı silahlı isyan eden hainlere acınmamasına karar verilmiştir’’ deniliyor.

ERMENİLERİN NAKİL VE SEVKLERİ

Belgeler arasında yer alan 31 Mayıs 1915 tarihli Bakanlar Kurulu kararında, harp bölgelerine yakın yerlerde oturan Ermenilerin bir kısmının ordu harekatını zorlaştırdığı, erzak ve askeri malzeme nakliyatını güçleştirdiği, düşmanla işbirliği yaptığı ve birlikte hareket etme emelinde olduğu, ayrıca düşman saflarına katıldığı, yurtiçinde askeri kuvvetlere ve masum halka silahlı saldırılarda bulunduğu, düşmanın deniz kuvvetlerine malzeme sağladığı, müstahkem mevkileri düşmana gösterdiğinin tespit edildiği belirtiliyor.
Belgede, Van, Bitlis, Erzurum, Adana, Sis ve Mersin’in merkezi hariç, Adana, Mersin, Cebeli Bereket, Kozan livaları, Maraş’ın merkezi hariç Maraş sancağı, Halep’in merkezi hariç İskenderun, Beylan; Cisrisugur, Antakya ilçelerinin kasaba ve köylerinde oturan Ermenilerin Musul vilayeti ve Zor sancağına, Urfa’nın merkezi hariç Urfa’nın güney kısmına, Halep vilayetinin doğu ve güneydoğu kısmına ve Suriye’nin doğu kısmına nakillerine karar verildiği bildiriliyor. Belgede, şöyle deniliyor:
’’Ermenilerden gönderilmesi gerekenlerin, gidecekleri yerlere rahat bir şekilde taşınmaları ve ulaştırılması ile yolculukları boyunca istirahatlerinin sağlanması, can ve mallarının korunması ve tespit edilen yerlere vardıklarında kesin olarak yerleştirilmelerine kadar göçmenler ödeneğinden iaşeleri sağlanacak, daha önce sahip oldukları mali ve ekonomik durumları oranında, kendilerine emlak ve arazi dağıtılacaktır. Muhtaç olanlara devlet tarafından evler inşaa edilecek, çiftçilere tohumluk, meslek sahiplerinden ihtiyacı olanlara alet ve edevat dağıtılacaktır. Ayrıldıkları yerlerde kalan eşya ve mallarının ya da bunların değerlerinin karşılığı kendilerine aynı şekilde verilecektir.’’
...
Yayın Tarihi : 15 Nisan 2005 Cuma 13:51:18
Güncelleme :16 Nisan 2005 Cumartesi 15:55:27


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ALPKURT ERGENEKON IP: 81.215.174.xxx Tarih : 15.04.2005 22:18:29
Bütün bu çabaların altında karadeniz'i ortodoks gölü haline getirme planları var.Sözde ermeni iddialarını destekleyerek abd karadenizi kontrol altına almaya çalışıyor.Karadenizi kontrol etmek için 3 önemli yer var.İstanbul,Kırım,Trabzon.Buralarda meydana gelen gelişmelere bir bakalım. İstanbul:Fener Rum Patrikhanesi Abd nin de desteği ile "Ekümenik"ilan edilmek isteniyor.Yani tüm dünya ortodoks hristiyanlarının dini lideri ilan edilmek isteniyor.Çünkü Karadenizin etrafında yaşayan ülkelerin tamamına yakını ortodoks.Bu sayede buralardaki ortodokslar fener rum patrikhanesine bağlanmak isteniyor. Kırım:Kırımda Yuşçenko liderliğindeki muhalefety kadife ihtilalle yönetimi ele geçirdi.Karadeniz'in kuzeyi de kontrol altına alınmış oldu. Trabzon:Bazı dış destekli sivil toplum kuruluşları bu bölgede yaşayan türkler üzerinde yoğun bir etnik ve kültürel propaganda faaliyeti yürüttüğünü basından okuyoruz.Buradan Yunanistana öğrenim adıyla gençlerin götürülmesi,Pontusçuluk çalışmaları hızla devam eediyor.Trabzonda son zamanlarda meydana gelen provakasyonların altındada yine üniversite öğrencileri var.Bu öğrencilerin herşeyi ve özellikle kimler tarafından kullanıldıkları iyi araştırılmalı. Peki Karadeniz niçin önemli? Orta Asya nın tüm zenginliklerinin taşınması ve dünya ticareti açısından son derece önemli.Ayrıca ABD'nin İran'a yapacağı harekat için kuzeyden yapılacak saldırı netice verir.Bunun içinde Trabzon çok önemli.Ayrıca karadenizde çok fazla miktarda bulunan petrol,uranyum,doğalgaz kaynaklarına sahip olma mücadelesi de var. Kısacası her ülke kendi çıkarı için çalışıyor.Bu ülkeleri suçlamak düşmanlık beslemek yerine şu soruyu sormak lazım. "BİZ NE YAPIYORUZ?" Dünyanın hangi milletinden olursa olsun,kendi ülkesi ve milleti için çalışan herkesi tebrik ederim.kim olursa olsun ülkesine ve milletine ihanet edenlere ise lanet olsun.Allah çalışanın yanındadır.Satanın değil.Hz muhammedin(S.A.V) bir hadisi bu açıdan çok önemli."Düşmanınıza onun silahı ile cevap veriniz" Başkaları sana bir tokat atıyorsa sende ona atacaksın.Tokadı yediğin halde dostluk eli uzatıp hala kardeşlikten bahsedersen daha çok tokat yer ,şamaroğlanı olursun.İşte bugün içinde bulunduğumuz durum bu.

ahmet karakuscu IP: 195.112.133.xxx Tarih : 15.04.2005 15:03:49
belliydi böyle bir şeyin çıkacağı bunlardan daha binlercesi var daha neler göreceğiz.!!!

TÜRKİYE SEVDALISI IP: 81.214.27.xxx Tarih : 16.04.2005 00:00:22
ÖNCELİKLE AZİZ VE YÜCE TÜRK HALKINA YAPILAN BU ZULUMDEN UTANMASI GEREKEN ERMENİLER KALKIP BİRDE TÜRK'LERİN SOYKIRIMLA SUÇLAMAKTAN UTANMIYORLAR. BİZİM MİLLETİMİZ O KADAR ASİL VE MUHTEŞEMDİRKİ BU KENDİNİ BİLMEZLERİN BİZİM HALKIMIZA İFTİRA ATMAK GİBİ BİR CESARETİ GÖSTERMELERİ MÜMKÜN DEĞİLDİR AMA BUNLARA BU CESARETİ VEREN DİĞER TÜRK DÜŞMANI DEVLETLER BİZE BU ŞEKİLDE TUZAK HAZIRLIYORLAR TÜRK HALKINA KİM DÜŞMANLIK YAPAR VE YAPANA DA YARDIMCI OLURSA HİÇ BİR ZAMAN BUNU BAŞARAMAZLAR VE DE EMELERİNE ULAŞAMAZLAR KAYBEDEN KENDİLERİ OLUR. TÜRK HALKI İLE UĞRAŞAN ŞEREFSİZ MİLLETLER HER ZAMAN KAYBETMEYE MAHKUMDUR. '' TÜRKÜN TÜRKTEN BAŞAKA DOSTU YOKTUR''

ebru toprakci IP: 83.217.145.xxx Tarih : 15.04.2005 15:38:31
Ermeniler Amerikayi arkasina alip Türkiyenin kuyusunu kazmaya calisiyordu. Ortada kocaman bir gercek olsada biz bu dünyada kime bunlari ispatlamaya calisiyoz. bize bu yavurlardan dost olmaz. tutturmuslar insan haklari diye. kendileri insan haklrini ihlal etsinler < basta Amerika tüm müslümanlar nefret ediyor. 2. Hollanda> kimsede onlara sen sunu yaptin diye bir babayigit diyemiyor neden adamlarda hem para hem teknoloji var. korkuyorlar...

Türk Tugayı IP: 81.213.84.xxx Tarih : 16.04.2005 01:59:47
TSK olmasaydı bize bunu da kabul ettirirlerdi.Bu ülke de tek inandığım Türk Silahlı Kuvvetleridir gerisi yalan. Tanrı Türk'ü Korusun ve Yüceltsin

acuur IP: 85.98.56.xxx Tarih : 24.04.2005 12:23:24
ermenilerin şeref yoksunluğu tarih öncesinden gelmektedir.ayrıca bu canilerin iki yüzlü olduğu görülmektedir. Yoruma ne hacet yaptıkları ortadadır