Türk futbolunda şiddet, son yıllarda en çok tartışılan konulardan biri. Bu sezon, sakin bir dönem geçirmeyen Turkcell Süper Lig'de geçen hafta oynanan Galatasaray-Fenerbahçe maçının ardından, futbolda şiddet tartışmaları yeniden alevlendi. Bir grup Fenerbahçe taraftarının, takımın Sırp forveti Mateja Kezman'a saldırması futbolla şiddetin ne derece yakın olduğunu tekrar akıllara kazıdı.
Ancak futboldaki şiddetin sebeplerini sadece futbolun içinde aramak doğru değil. Son dönemde futbolda şiddete yönelik araştırmaların ortak yönü, futbolun sadece futbol olmadığı tezini kuvvetlendirmesi. İki hafta önce Amerika'da yayınlanan bir çalışma şiddetin, sosyal, kültürel ve ekonomik yapıyla yakın ilişkisini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Demokrasi geçmişi zayıf ülkelerin futbolcuları futbol sahalarında şiddete daha fazla eğilim gösteriyor, daha fazla sarı kart ve kırmızı kart görüyorlar. Sahada şiddet eğilimi gösteren futbolcular çoğunlukla iç savaş ya da çatışma yaşamış ülkelerden ya da geçmişinde otoriter rejimle yönetilen ülkelerden geliyor. Kolombiya, İsrail, Arnavutluk gibi iç savaş ya da çatışma yaşayan ülkelerin futbolcuları en fazla kart gören ülkeler olurken, İtalya, İspanya, Şili gibi zamanında diktatörlükle yönetilen ülkelerin futbolcuları da oldukça agresif bir futbol sergiliyor. Türk futbolcuların sarı kart görme oranı bu ülkelerden düşük olmasına karşılık oldukça yüksek oranda.
New York ve California Üniversitelerinin beraber yaptığı, "Ulusal Kültürler ve Futbolda Şiddet" araştırmasına, Avrupa'nın önde gelen 6 liginde (İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, İspanya ve UEFA Şampiyonlar Ligi) 70 ülkeden gelen 5 bin 35 futbolcu araştırıldı. Buna göre, futbolcunun geldiği ülkedeki demokrasi geçmişi, oyuncuların sarı kart ya da kırmızı kart görmesinde son derece etkili ve aralararında yüksek bir korelasyon bulunuyor. Özellikle iç savaş yaşayan ve demokrasi konusunda bir çok eksiklikleri bulunan Afrika ülkelerinden gelen oyuncuların karakteristikleri arasında çok benzerlikler bulunuyor. Hatta bu oyuncular kendi ülkelerinden çok uzakta, daha kurumsal takımlarda oynasa da kendi ülkelerinin özelliklerini hep üzerlerinde taşıyor.
Ortadoğu'nun etkisi
Avrupa Liglerinde, bir sezonda bir futbolcu ortalama 2,43 sarı kart görürken, kırmızı kart görenlerin oranı 0,15. Aynı zamanda bu futbolcuların gördükleri kartların yanısıra, genel performansları, gol skorları gibi istatistikler de araştırmaya dahil edildi.
Örnekleme katılan futbolcular, ağırlıklı olarak zengin OECD ülkelerinden olurken, Afrika, Doğu Avrupa, Latin Amerika ve az sayıda da Asya ülkelerinden gelen futbolcular yer aldı. Avrupa Ligleri'nde oynayan Kolombiyalı bir futbolcu bir sezonda 4,79, İsrailli 4,80, İtalyan Şili 3,80, İspanyol 2,91 kart görüyor. Avrupa'da oynayan 24 Türk futbolcu ise bir sezonda ortalama 2,25 sarı kart görüyor. Futbolcuların gördüğü sarı kart kırmızı karttan daha fazla.
İç çatışmanın uzun yıllar sürdüğü Kolombiya ve İsrail'den gelen futbolcuların saha içinde şiddete en çok başvuran oyuncular arasında yer aldı. Örneğin İnter Milan'ın defans oyuncusu Kolombiyalı Ivan Ramiro Cordoba, 2004-2005 ve 2005-2006 yılları arasında tolam 25 sarı kart gördü. Sadece iç savaş değil, zamanında otoriter rejimler ve diktatörlükle yönetilen İtalya, Şili ve İspanya gibi ülke futbolcularının da karneleri pek iyi değil. En az sarı kart gören ülkeler arasında ise oyuncu ortalaması 0,96 kart ile Amerika Birleşik Devletleri, 1'le Kuzey İrlanda, 1,75 ile Norveç, 1,91 ile Belçika ve 1,77 ile İsveç gibi ülkeler yer alıyor.
Ekonomik durum ve eğitim düştükçe taraftarın şiddeti artıyor
Eleştirel Yaratıcı Düşünme ve Davranış Araştırmaları Laboratuvarı (ELYADAL) olarak "Futbolda Şiddet ve Fanatizm" konulu araştırmaya göreyse futbolda yaşanan şiddet olaylarının 46 farklı nedeni var. 437 kişi arasında yapılan araştırmaya göre, futbolda şiddetin en önemli nedeni eğitim seviyesi. Katılımcıların yüzde 14.66'sı, Türkiye'deki eğitim seviyesinin oldukça düşük olduğunu ve futbolda yaşanan şiddet olaylarının da bu eğitimsizlikten ileri geldiğini öne sürüyor. Yüzde 7.92'lik bir oran da, insanların gündelik yaşamlarındaki sıkıntıları ve karşılaştıkları zorluklar nedeniyle deşarj olma ihtiyacı duyduklarını ve bu nedenle futbolda holiganizmin ortaya çıktığını iddia ediyor. Araştırmaya katılan her 100 kişiden 7'si, holiganizmin nedeni olarak kulüp yöneticilerine atıfta bulundu. Bunun yanı sıra, ülkedeki dengesiz gelir dağılımı ve düşük gelir düzeyi de diğer bir neden olarak ortaya çıkıyor.
İnsanlar, düşük gelir düzeyi nedeniyle çatışmaların yaşandığını ve yaşanan bu çatışmaların da futbol sahalarına taşındığını ve hatta futbol sahalarının dışına kadar taştığını belirtiyorlar (yüzde 6.16). Kitle psikolojisinin, kendini bir grupla birlikte ifade etmenin ve kendini o grupla özdeşleştirmenin, bununla ilintili olarak pekişen ait olma duygusunun da söz konusu soruna neden olduğunun altı çiziliyor (yüzde 5.92).
Selçuk Üniversitesi öğretim üyelerinden Hakan Selim Çağlayan ve Bülent Fişekcioğlu'nun Konya taraftarı üzerine yaptığı bir çalışma da, şiddeti besleyen faktörlerin aile yapısı gelir durumu, sosyo ekonomik koşullar olduğunu ortaya çıkarıyor. Taraftarının büyük çoğunluğunun 15-25 yaş grupları arasında yoğunlaştığı Konyasporun seyircisinin yüzde 16,8'i ortaokul, yüzde 35'i lise, yüzde 15,8'i de üniversite mezunu. Yüzde 51'i, 250 milyon ve aşağısı gelir grubunda yaşayan taraftarların ekonomik düzeyi düştükçe şiddet olaylarına katılımları da artıyor. Araştırmaya göre, Konyaspor taraftarını şiddete yönelten sosyo-demografik faktörler olarak, günlük yaşantılarındaki tepkilerinin müsabaka izlerken büyük, ölçüde değişkenlik göstermesi, yaş gruplarının küçüldükçe olaylara katılma olasılıklarının büyüdüğü, eğitim seviyelerinin düştükçe müsabaka izlerken küfür etme olaylarına katılmanın artış gösterdiği, gelir durumlarının oturma konumlarına ve olaylara katılmada etkili oldu.
Otoriter ülkelerin mirası futbolda da devam ediyor
Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Artun Ünsal
Akdeniz ülkesinde, en fazla hırgürün çıktığı ülkelerde bir otoriter rejim durumu var. İtalya, İspanya ve Yunanistan gibi zamanında otoriter yönetim yanlısı ülkelerde, taraftarın şiddeti de çok fazla. İspanya büyük ölçüde bunu aştı ama bu sadece bunu birkaç ülkeye indirgememek lazım. Bizde ise Anadolu'da hakem dövme olayları var. Demokratik gelenekten gelmiş, kendi kendini denetleme kültüründen gelmiş ülke insanlarının hakem kararlarına itirazı azdır. Örneğin NBA'de itirazların cezası çok caydırıcıdır. Dünyanın en liberal ülkesinin en liberal örgütü NBA'de cezaların kesin bir biçimde uygulanması da ABD'nin demokratik bir toplum olduğunu gösteriyor. Türkiye'de ise kuralları nasıl deleriz hükmü var. Onun için Türkiyenin en büyük sorunu sadece futbolda değil, siyasette de böyle. Bunun spor sahalarına yansıyışı da böyle. İngiltere'de 3. kümeye ayakta alkışlıyor, bizde 2'inci oldu diye yuhlanıyor.
Kendini göstermek isterken, agresifleşiyor / Yazar Tuğrul Aksar
Sosyolojik analiz yaptığınız zaman, kültürler arasında ciddi olaylara yaklaşım farklılıkları var. Türkiye gibi ülkelerde demokrasinin aşağıdan yukarı değil de, yukarıdan aşağı doğu gelişmesi, hem insanların hem de futbolcuların davranışlarını belirliyor. Sonunda da kaba kuvvet ve şiddetle işini halletmeye çalışıyor. Ama demokrasi kültürünün gelişmediği ülkelerde yaşam koşulları da bu ülkelerin daha agresif olması daha mücadeleci olmasını gerektiriyor. Ama diğer tarafta doymuş bir futbolcu var, ikon olmuş futbolcu var. Bunların da ciddi kontratları var. Bu futbolcunun topa girişiyle, kendini göstermek isteyen agresif bir futbolcunun topa girişi ve davranışı aynı değil. Bu da hem sahadaki hareketlerini hem de kafa yapısını ortaya koyuyor. Daha çok sarı ve kırmızı kart görebiliyor.
Şiddetin Türkiye'de kombinesi var
Türkiye'de futbol ve şiddetin ne kadar iç içe geçtiği 28 Nisan'da oynanan Galatasaray-Fenerbahçe maçının ardından bir kez daha anlaşıldı. Karşılaşmadan 1-0 yenik ayrılan Fenerbahçeli futbolculardan Mateja Kezman ve takım kaptanı Alex De Souza, Samandıra'daki kulüp tesislerinde bir grup taraftarın saldırısına uğradı. Kezman'ın arabasını durdurarak boğazına sarılan, Alex'in arabasına bira şişesi fırlatan taraftarlar için Fenerbahçe Spor Kulübü suç duyurusunda bulundu.
Türkiye'de futbol sahalarında ve taraftarlar arasında benzer şiddet olayları son yıllarda sıkça yaşanıyor. Örneğin Kezman'ınkine benzer bir saldırı 9 yıl önce, milli kaleci Rüştü Rençber'e yapılmıştı. 14 Aralık 1999'da, kupa mücedelesinde ikinci lig takımlarından Pendikspor'a yenilen Fenerbahçe'nin bir grup öfkeli taraftarı, kulüp tesislerine gelerek kaleci Rüştü Rençber'e saldırmıştı. Saldırganlar bir gün sonra çıkarıldıkları savcılık tarafından serbest bırakılmıştı. Saldırıyı organize ettiği belirtilen ve tesislerde Rüştü'ye tekme atan Özcan Kırtay, yaptıklarından pişman olmadığını belirterek, "Herşeyi Fenerbahçe için yaptım" demişti.
Türkiye'de futbol sahalarındaki şiddet son yıllarda artsa da kökenleri çok daha eskiye dayanıyor. Futbolda şiddetin Türkiye'deki en trajik örneği, 1967 yılının eylül ayında, Kayserispor ile Sivasspor arasında oynanan İkinci Lig karşılaşmasında yaşanmıştı.
İki takımın taraftarları arasında çıkan çıkan arbedede 48 kişi ölmüş, 600 kişi de yaralanmış, stadın tribünleri yakılıp yıkılmıştı.
İngilizler öldürüldü
Ölümle sonuçlanan bir başka olay da 2000 yılında Galatasaray'ın UEFA kupası maçında yaşanmıştı. Galatasaray-Leeds United arasında UEFA Kupası yarı final maçı öncesinde çıkan olaylarda iki İngiliz taraftarı öldürülmüştü. Zanlılar cinayeti ağır tahrik altında işlediklerini öne sürmüştü. Uzun süre tartışılan olaydan sonra Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 20 sanık hakkında dava açıldı. İki yıl sonunda biten davada tek tutuklu sanık Ali Ümit Demir, 15 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. 13 sanık beraat ederken, altı sanık da 3 ay 20'şer gün hapis cezasına mahkûm oldu.
Ölümle sonuçlanan şiddet olaylarından biri de Beşiktaş İnönü Stadı'nda yaşanmıştı. 21 Kasım 2004'te oynanan Beşiktaş-Çaykur Rizespor maçı sırasında, kapalı tribündeki taraftarlar arasında kavga çıktı. Kavgada bıçaklanarak ağır yaralanan 16 yaşındaki Cihat Aktaş, kaldırıldığı Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Aktaş'ın katili Fatih Sözüer ifadesinde, kullandığı bıçağı ayakkabısının içinde stada soktuğunu, olayın "omuz atma meselesi"nden kaynaklandığını ve ardından yumruklaştıklarını söyledi.
Şiddetin milli maçlara da yansıyabileceği 16 Kasım 2005'te oynanan Türkiye-İsviçre maçında kanıtlandı. Dünya Kupası finallerine gidebilmek için İsviçre ile baraj mücadelesi veren Türkiye 2-0 yenildiği ilk maçın rövanşında Kadıköy Şükrü Saraçoğlu stadında 4-2 kazanmasına rağmen finallere gidememişti. Maç sonrası iki takım futbolcuları arasında çıkan kavgalar nedeniyle Türkiye'ye 6 maç saha kapatma cezası verilmiş, ceza daha sonra üç maça indirilmişti.
Sahaya sulu baskın
19 Mayıs 2007 tarihinde Galatasaray-Fenerbahçe karşılaşmasında çıkan olaylarda ise Galatasaray kulübüne 5 maç seyircisiz oynama cezası verilmişti. Karşılaşma öncesinde, şampiyonluğunu ilan eden Fenerbahçe'nin Galatasaray taraftarı ve futbolcuları tarafından alkışlanıp alkışlanmayacağı sorusu medyada tartışılmıştı. Ancak sarı kırmızılı taraftarlar Fenerbahçe'ye büyük tepki gösterirken, su şişesinden koltuğa, cep telefonundan tenis topuna birçok maddeyi karşılaşma boyunca sahaya atmıştı.
Benzer olaylar bu sezon da sahalarda görülmeye devam etti. 12 Ağustos 2007'de oynanan Trabzonspor-Sivasspor karşılaşmasının son dakikasına kadar her şey normal gidiyordu. Evsahibi ekibin 1-0 üstünlüğü ile son anlar oynanırken Trabzon'un Mısırlı futbolcusu Ayman, Sivasspor'un İsrailli oyuncusu Balili'ye sert bir harekette bulundu. Hakem Demirlek, Ayman'ı sarı kartla cezalandırdı. Sivassporlu oyuncuların Ayman'ı taciz etmesi, karşı tribünlerden bir Trabzonspor taraftarının sahaya girmesine yol açtı. Fanatik taraftar Sivasspor'lu Mehmet Yıldız'a darpta bulundu. O esnada Sivassporlu futbolcular sahaya giren taraftara saldırdı. Federasyon olaylar hakkında tam 54 gün sonra kararını açıklarken, Trabzon'a 5 maç ceza ve maçın tekrarına hükmetti. Ancak daha sonra düzeltilen karar ile Trabzon 3-0 hükmen mağlup sayıldı.
Futbol kelimesi benim icin Türkiyede üzülerek söyliyorum .Cirkeflik anlamini tasiyor,neden diye soracak olursaniz liglerimizdeki olaylar,bunlara zemin ayarlayan hakemler,masabasi oyunlari,bazi gazetecilerin nemalandiklari takimi desteklemek icin yazdiklari sacma sapan yazilar,bir bakanin dedigi gibi tesfik primi almakta vermekte sucdur derken diger tarafta benim icin suc teskil etmiyor diyen yönetici (bunun ne anlama geldigini anlamissinizdir umarim,kimin söyleiginide)iste bu yazdiklarim aslinda cok kisa özetlenmis bir sekilde ,Hakemlerin gördügü pozisyonu malesef ve malesef es gecmesi,verecek oldugu karti verememesi,kendilerini bazen cok büyük gibi göstermeleri .Bu arada tabi hakemlerde hata yapar,gayet dogal ama takim ayrimi göstermeksizin korkmadan cal calki helal olsun diyelim bilelimki hak eden kazanacak,bilelimki hak edenin hakki yenmeyecek.Eger futbolsa sunu kimse unutmasin nasil istanbuldaki takimlarin taraftari varsa anadolunun en ucrasindaki takiminda taraftari vardir bunlari görmemezden gelemeyiz bu olaylari fazlasiyla siralayabiliriz malesef. Türkieyede kimse yok diye kalkmasin ayaga belki kimilerinin isine gelmiyor ama gelecek. gelmesi de lazim eger türkiyede futbolu gelistirelim istiyorsak kavgayi yok etmek istiyorsak ama gercelten istiyorsak bir kerede ayrim yapmadan birakalim ligler temiz baslasin medya laf atmasin telefonlar acilmasin.Bu arada sorarsaniz ne olur düzelirmi malesef diyorum düzelmez cünkü ilk önce kafalarin degismesi lazim.Size bir örnek vereyim Istanbulda bir karsilasma Galatasaray - fener maci olaylar oluyor macin hakemi maci birakip iceri giriyor olanlari biliyorsunuz o hakem tekrar cikiyor o maci devam ettiriyor.Sonrada Trabzonda bir mac Trabzonspor - sivas maci son 30 saniye Trabzonspor 1-0 önde bir taraftar sahaya atliyor ve bir arbede yasaniyor ne sivasli futbolcular seyirciye saldiriyor o zamana kadar devamli tahrik edici olan sivasli futbolcular neyse hakem iceri gidiyor ve ve bir daha cikmiyor neden istanbulda nasil ciktin hangisi daha kötüydü bu arada Sehrin en büyük makami Sayin Vali hakeme garanti veriyor ama dinliyen kim e burda cifte standart yokmu.(Bunlari yazarken ben hic bir zaman olay cikartanlari desteklemiyorum tabi taraftarlarin arasindada kötü niyetli insanlar var bu islerden zevk alan)sen simdi burda bir standart yakalayamazsan ne olur,birinin penalti caldigi yerde digerinin aldatmaya yönelik sari saridan kirmizi verirsen ne olur olacagi malum ne demokrasi olur ne de fair play .Nemi yapmamiz lazim cok basit hak edene hakkini vermemiz lazim ekstradan birsey yapmaya gerek yok,belki bazilarti bu olaydan aci duyacak ama kazanan Türkiyeve tütk futbolu olur ve o zamanda dünyada futbolda adimizdan söz ettirmeye baslariz.Bu arada ben Iyi bir Trabzonspor taraftariyim,saygilar