Merkezi Almanya’nın Essen kentinde bulunan Türkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) Vakfı’nın Direktörü Faruk Şen, Türkiye’nin AB üyeliği dışında alternatif bir yol arayabileceğini savundu.

Şen, Die Welt gazetesinde yayımlanan makalesinde, Türkiye’de AB’nin öneminin gittikçe daha yoğun şekilde sorgulanmaya başladığını kaydederek, “Türk hükümetinin ülkede kestirilemeyen toplumsal sonuçları da hesaba katarak yeni bir arayışa girebileceği” görüşünü dile getirdi.

“Bu nedenle kimsenin şimdiden düşünemediği bir durumun ortaya çıkabileceğini” kaydeden Şen, “Türkiye, AB’ye üyelik müzakerelerine başlamışken ve tam üyelik elle tutulacak kadar yakınlaşmışken alternatif bir yol arayabilir” ifadelerini kullandı.

Başbakan Gerhard Schröder’in Türkiye ziyareti sırasında, Türkiye ile müzakere tarihine açık bir şekilde bağlı kalmasının önemli bir sinyal olduğunu ifade eden Şen, müzakerelere 3 Ekim’de başlanacağının açıklanmasından sonra Türkiye’de ortaya çıkan bayram havasının değişmeye başladığını belirtti. Şen, makalesinde, “Katılım müzakerelerinin ucunun açık oluşunun vurgulanması, 36 müzakere başlığından herbirinin kapatılması konusunda AB Konseyi’nde oylama yapılması ve kabul edilmesi için de oybirliği aranması, oldukça zorlu bir süreci vadediyor” görüşünü savundu.

Şen, makalesinde, kamuoyu yoklamalarında daha önce halkın yüzde 80’i Türkiye’nin Avrupa yolunu onayladığı halde bu oranın yüzde 60’a gerilediğine işaret ederken, Türkiye’de reform karşıtlarının Kuzey Irak’ta oluşan Kürt bölgesine, Kıbrıs Rum kesiminin tanınması zorunluluğuna ve sözde Ermeni soykırımıyla ilgili tasarıya dikkati çektiklerini belirtti.

Türkiye’de 2004 yılında kişi başına düşen milli gelirin 4 bin 172 dolarla rekor seviyeye tırmandığını, aynı zamanda yüzde 9,9 ekonomik büyümeyle dünya genelinde Türkiye’nin GSMH artışında Çin’in ardından ikinci sırada yer aldığını kaydeden Şen, “bunların AB ile bütünleşmeden gerçekleştiğini, en azından AB karşıtlarının böyle söylediklerini” ifade etti.

Avrupa hükümetlerinin gelecek aylarda, reform eksikliklerine ilişkin eleştiriler ile açık bir üyelik perspektifinin korunması arasında doğru dengeyi bulmalarının önem taşıdığını kaydeden Şen, ”Milliyetçi güçlere, Avrupa karşıtı gerekçeler sunulmadan, müzakerelerin başlangıcı için gerekli olan reformlar kararlılıkla talep edilmelidir. Bu zor bir denge hareketi” şeklinde görüş belirtti.