1
Mayıs
2025
Perşembe
ANASAYFA

Türkiye'nin kaçırdığı büyük fırsat!

Siz, Türkiye bir fırsatı sessiz sedasız nasıl kaçırdı biliyor musunuz? Ne kadar önemli bir görevin, basiretsizce nasıl elimizden uçup gittiğini?..

İşte Kenthaber Yazarı Erdem Yücel, büyük çoğunluğumuzun farkına bile varmadığı bir olayı, kamuoyu gündemine taşıdı.

Ve biz başka gündemlerle avunurken, göremediğimiz büyük resmin adeta bir kuş gibi elimizden uçup gittiği o süreci satırlarında böyle anlattı...

Bayram sonrası basınımızın büyük bölümü Başbakan’ın ABD’deki temaslarına, Genelkurmay Başkanımızın siyasileri üstü kapalı eleştirmesine ve Münevver cinayetine odaklandı. Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Bilim ve Kültür Örgütü olan UNESCO başkanlığını kaçırması onların arasında kaynayıp gitti.

Türkiye’nin UNESCO başkanlığını kaçırması basiretsiz politikanın tipik bir örneğidir. Türkiye’nin uluslararası arenadaki yenilgisinden önce UNESCO’nun ne olduğunu açıklamanın yerinde olacağını düşünüyorum.

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (United Nations Educational, Scientific and Culturel Organization), kısa adıyla UNESCO bilimsel bir uzmanlık kuruluşudur. Ülkelerin eğitimini, bilimini ve kültürel alandaki işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla II. Dünya Savaşından sonra 1946 yılında kurulmuştur. Kısacası savaş sonrasında ülkelerin etkinliklerini, çalışmalarını ayrı ayrı kolaylaştırmayı amaçlamıştır.

UNESCO’nun dört yılda bir yenilenen başkanlık seçimlerinde görevin dönüşümlü olarak coğrafi ve kültürel devletlere verilmesi gibi bir gelenek vardı. Bu yılkı seçimlerde sıra Müslüman ülkelere gelmişti.

Türkiye başkanlık seçimlerine kimi aday gösterecekti?

ABD başta olmak üzere batılı ülkelerin çoğu gerçek sanatçı, iyi niyet elçisi ve yazar Zülfü Livaneli’nin bu görev için en iyi aday olması görüşünde birleşmişlerdi. Zülfü Livaneli aynı zamanda 1996 yılından bu yana UNESCO’nun iyi niyet elçisi olarak tanınmış, UNESCO Genel Direktör Danışmanlığını yapan, Türk-Yunan gerginliğini kültürel alanda sona erdirmiş, düzmece değil gerçek bir sanatçıydı. ABD Kongresi Dışişleri Komitesi, Livaneli’ye sonra da Türkiye Cumhuriyet Dışişleri Bakanlığına aday olması durumunda onu destekleyeceklerini bildirdiler. Ardından da Avrupa Birliğine üye olan ülkelerin de aynı görüşte olduğunu belirttiler. Ne gariptir ki, Türkiye Dışişleri Bakanlığı dünyaya kendisini her alanda kabul ettirmiş Zülfü Livaneli’yi aday göstermedi…

Ortada bir gariplik vardı. Zülfü Livaneli’nin aday gösterilmeyişi onun kişiliği, görüşlerindeki hükümete ters düşen ayrıcalıkları mıydı?

Meğer Türk hükümeti çok daha önceden Araplara, daha doğrusu Mısır’ın eski Kültür Bakanı Faruk Hüsnü’yü destekleme konusunda söz vermiş!... Gerçek verilen söz mü yoksa her fırsatta öne çıkarılan Arap yakınlaşması veya Arap hayranlığı mı? Bu kararı alanlara sormak gerekir; uluslararası siyasi arenada Araplar ne zaman Türkiye’nin yanında tavır aldılar? Müslüman ülkelerden bazılara her zaman Atatürk Cumhuriyetini örnek almak istemiş, bazıları da bizim aleyhimizde ellerinden geleni tarih boyunca ardına koymamışlardır.

Böyle olunca da Livaneli aday gösterilmedi.

Zülfü Livaneli ve Faruk Hüsnü…

Elinizi vicdanınıza koyun siz hangisini dünya hangisini tanır?

Birleşmiş Milletler UNESCO Başkanlığı için hangisi daha uygun?

Mısır eski Kültür Bakanı Faruk Hüsnü’ye diğer ülkelerin çoğu sıcak bakmıyordu. Bunun nedenlerinden birisi de bakanlığı sırasında sarf ettiği bir sözün büyük payı olmuştur;

“Mısır kütüphanelerinde bir İsrail kitabı bulursam kendi ellerimle yakarım, İsrail kültürü insanlık dışıdır…”

Tarihe baktığımızda bu sözün Araplar için yeni bir şey olmadığını da görürüz. Antik Çağların en ünlü kütüphanesi olan İskenderiye kütüphanesini İ.Ö III. Yüzyılda Ptolemaisler kurmuştu. Kütüphanede Yunan, Akdeniz, Ortadoğu ve Hindistan’daki eserler ve Yunanca çevrileri bulunuyordu. Kütüphanenin 120 ciltten oluşan bir de katalogu vardı. Bu kütüphanenin Amr İbnül-As tarafından yakıldığı iddia edilmiştir.

Faruk Hüsnü’nün bu sözlerine başta ABD, Almanya ve diğer Avrupa Birliği üyelerinden çeşitli kurum ve kuruluşlardan sert tepkiler gelmişti. Birçok Yahudi kuruluşu Mısırlı Bakana karşı bir kampanya başlatmışlardı. Bakanın sonradan özür dilemesi bile yeterli olmamıştı. Bu yüzden de batılılar Livaneli’nin adaylığında birleşmişlerdi.

Ne var ki Arap Birliği ve İslam Konferansı Örgüt üyeleri UNESCO’nun başına ilk kez bir Arabı getirebilmek için lobiler yapmaya başladı. Türkiye de buna katılmış olacak ki, Faruk Hüsnü’yü destekleyeceğine kapalı kapılar ardında söz vermiş!..

Meğer diplomatik geleneğe uyulmuş!..

Meğer uluslararası çıkarlarımız savunulmuş!..

Türkiye, seçilmesi olası kendi adayını değil Mısırlıyı destekledi ama seçtiremedi!..

UNESCO’da yapılan başkanlık seçimlerinde, karşısında Livaneli olsaydı, hiç şansı bulunmayan Bulgaristan eski Dışişleri Bakanı İrina Bokova kazandı.

Türkiye olmayacak duaya bir kez daha amin demiş, kazanamayacağı bilinen Mısır eski Bakanını, verdiği söz uğruna desteklemiş ve yenilmişti!..Baştan kazanacağı saygın bir başkanlığı elinden kaçırması bir yana Bulgaristan’a adeta hediye etmiştir. Türkiye’nin “Kitap yakarım” diyen bir adayı desteklemesi de kültürel bir ayıbımız olarak tarih sayfalarına girecektir. Sanırım uluslararası arenada kendi adayı yerine başkasının adayını desteklemekle Türkiye bir ilke de imza atmıştır.

Erdem Yücel

Kenthaber
Yayın Tarihi : 29 Eylül 2009 Salı 18:03:07
Güncelleme :29 Eylül 2009 Salı 17:57:52


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
İBRAHİM ÇAKICI IP: 85.97.233.xxx Tarih : 30.09.2009 04:00:06

ZÜLFÜ LİVANELİ'NİN YUNAN,EGE,KIBRIS,ERMENİ,KÜRT SORUNU (!) , AB-ABD İLE İLİŞKİLER , KÜRESELLEŞME VS.VS.VS. KONULARINDA AKP İLE FARKLI DÜŞÜNMEDİĞİ HERKESİN MALUMU. FETO KONUSUNDA DA OLUMSUZ BİR SÖZÜNÜ DUYMADIM DOĞRUSU...

BÖYLE OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM DİYE DESTEKLEMEYECEK MİYİM? ÖYLE ŞEY OLUR MU?

" SARPA  " NIN YORUMUNA BAKIN " ... türkiye öyle bir ırkçı ülkeki ...  " BU ARKADAŞ YA IRKÇILIĞIN NE OLDUĞUNU BİLMİYOR, YADA TÜRKİYE'Yİ ARAP ÜLKESİ SANIYOR!... YAHU ADAMLAR TÜRK DURURKEN ARAP'A DESTEK VERMİŞ; IRKÇILIK BUNUN NERESİNDE?...  BELKI BİRAZ MİLLİYETÇİ ( SENİN DEYİMİNLE IRKÇI ) OLSAYDIK LİVANELİ SEÇİLMİŞTİ.

PKK - DTP'Lİ BİRİ ( ÖRNEĞİN LEYLA ZANA ) ADAY GÖSTERİLSEYDİ. BİLE SONUNA KADAR ARKASINDA OLURDUM. OLMAMIZ GEREKİRDİ. ÇÜNKÜ HANGİ GÖRÜŞTE OLURSA OLSUN BU TOPRAĞIN İNSANI. KARŞIMIZDAKİ ARAP,BULGAR, ÇİNLİ-FİNLİ DÜŞÜNÜLDÜĞÜNDE; BİZDEN BİRİ.

BİZİM MİLLİYETÇİLİKTEN ANLADIĞIMIZ BU OLMAK GEREKİR. İŞTE AKP SON ÇIKIŞLARIYLA BU ANLAYIŞIMIZI BALTALIYOR. BU YÖNÜMÜZE VURUYOR!... ÇÜNKÜ ONLARI GETİRENLER ÖYLE İSTİYOR!...


mehmet ersindigil IP: 88.76.88.xxx Tarih : 29.09.2009 17:26:31

Hocam fazla lafa gerek yok"Senin güzel yazilarindan cok sey okurlarin ögrenmis oldu.Sag ol Var ol;Ögle anlasiliyorki Türkiye cok seyi acmistir.Egitime, Bilime, Kültüre ihtiyacimiz kalmadigindan dolayi ayagimiza kadar gelen kismeti tepmisizdir.Bazi seyleri duymamak lazimmis herhalde,Burgaristam komsumuz ihtiyacimiz olursa ordan ithal ederiz saygilarimla.


şahin ekli IP: 85.99.154.xxx Tarih : 30.09.2009 12:24:48

degerli hocam çok şey kacırmısız ama haberimiz yoktu yazıyı yeni okudum türkiyeyi öyle bir yönetiyorlar ki gündemimiz her dakika değişiyor bu söyledikleriniz nedense gündem olmuyor yazık oldu.... birde ibrahim cakıcı kardesime katılmıyorum (leyza zana ) kimdirde onu TÜRK milleti destekleyecek onlar askere vatandasa kursun sıkan eşkiyalardır TÜRK milleti desteklemeyi bırak bir avuc suda bogacaktır BU VATANIN EKMEĞİNİ YİYİP İHANET EDEN KİMSE EKMEĞİ YEDİĞİ YERDEN KAFASINA  BİRGÜN KURSUNU YER


sarpa IP: 85.98.47.xxx Tarih : 29.09.2009 16:52:11

ya türkiye öyle bir ırkçı ülkeki benim görüşümden deyilsen olmaz diyorlar doğruda olsan boş bu zihniyet hayatta deyişmez bizden olmayanlar bir yerlere gelmesinler bu akp yada mhp li olsa şimdi başka türlü olmuştu


emrahunaloglu.tr.gg KARS IP: 78.160.156.xxx Tarih : 29.09.2009 23:21:19

ZÜLFİ LİVANELİ KAFASINDA Kİ SAÇINDAN TAAAAAA AYAK PARMAĞINDAKİ TIRNAGINA KADAR TÜRKDÜR TÜRKÇÜDÜR ATATÜRKÇÜDÜR VATAN SEVERDİR, FETOCU OLSAYDI KESİN OLURDU, İŞDE BUDA AKP NİN ADALETİ NASIL BİR ADALETSE.....