Türk Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) emeklilik sistemi reformuna ilişkin raporunda, emeklilik yaşının "bugün için" 55-56 olması önerildi.
TÜSİAD Sosyal İşler Komisyonu’na bağlı İstihdam ve Sosyal Güvenlik Çalışma Grubu faaliyetleri çerçevesinde hazırlanan "Türk Emeklilik Sisteminde Reform: Mevcut Durum ve Alternatif Stratejiler" raporu, The Marmara Pera Oteli’nde düzenlenen basın toplantısıyla tanıtıldı.
Raporda, Türkiye’de ortalama yaşam beklentisinin 69 olduğuna dikkat çekilerek, emeklilik yaşının "bugün için 55-56 olması" önerildi.
SABANCI:"KALICI ÇÖZÜM ŞART"
İngiltere’de bulunan TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı’nın rapora ilişkin hazırladığı konuşma metni, Yönetim Kurulu üyesi Arzuhan Yalçındağ tarafından okundu. Ömer Sabancı, 1999 yılından bu yana sosyal güvenlik sistemine yönelik alınan tüm önlemlere rağmen kayıt dışı çalınmanın önlenemediği, sosyal sigorta kurumlarının finansman açıklarının büyüyerek sürmesinin durdurulamadığı ve bu kurumların kurumsal yapısıyla ilgili düzenlemelerin yetersiz kaldığını kaydetti.
Mevcut sosyal güvenlik sisteminin kaynakların etkin, doğru kullanımını sağlayamadığını, yoksulluğu önlemede yetersiz kaldığını belirten Sabancı, kurumların artarak süren finansman açıklarının, makroekonomik dengeler ve temel ekonomik göstergeleri olumsuz etkilediğine dikkat çekti. Sabancı, vergi yükü bakımından OECD ülkeleri içinde ilk sıralarda yer alan Türkiye’de, yüksek oranlı primlerin kayıt dışı çalışmayı teşvik edici bir etki yarattığını, var olan sistemin, rekabet gücünü azaltan, yeni kaynak ve istihdam yaratma politikalarını güçleştiren bir işleyişe sahip olduğunu belirtti.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlığı tarafından hazırlanan reform taslağına da değinen Sabancı, taslak metinde yapılan tahminlere göre, sosyal güvenlik kurumlarının açıklarının giderek artacağına dikkat çekti. AB ülkelerinde çok daha küçük boyuttaki açıklar için, çok daha radikal sosyal güvenlik reformlarının uygulamaya konulduğunu belirtti. Sabancı, mevcut sosyal güvenlik sisteminin sürdürülemeyeceğini, sistemin ana felsefesini ve temel yapısını değiştirmeden kalıcı çözümler getirilmesi gerektiğini kaydetti.
Sabancı, sistemde kalıcı bir reformun; mevcut sistemin işleyişinden ve finansman açıklarından kaynaklanan ekonomik yükün ortadan kaldırılmasını ve ekonomik politikaların, sosyal güvenlik açıklarının yarattığı baskılardan ve sınırlılıklardan uzak ve daha istikrarlı bir ortamda uygulanabilmesini sağlayacağını kaydetti.
"SİSTEM YOKSUL KESİMİ KAPSAMIYOR"
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı Tuncay Teksöz de yaptığı konuşmada, sosyal güvenlik sorununun daha çok finansman açıklarıyla gündeme geldiğini, ancak tek sorunun bu olmadığını vurguladı. Sosyal güvenlik sisteminin asıl amacının yoksullukla mücadele olması gerektiğini söyleyen Teksöz, mevcut sistemin ise toplumun en yoksul kesimini kapsamadığına işaret etti. Çalışanların yüzde 50’sinin kayıt dışı olduğunu vurgulayan Teksöz, "Kayıt dışı olanların yüzde 82’si toplumun en yüksek kesimini oluşturuyor. Bunlar; yevmiyeli, kendi hesabına çalışanlar ve ücretsiz aile işçileri. Üç kesimin yoksulluk oranı, işsizlerin yoksulluk oranından daha yüksek" dedi.
Teksöz, sosyal güvenlik sisteminin yoksul kesime kaynak aktaramadığını kaydederek, "Sistem, 2004 yılında 50 katrilyon lira, yani milli gelirin yüzde 12’si kadar bir kaynağı bir kesimden alıyor, diğer kesime veriyor" diye konuştu.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Arzuhan Yalçındağ ise sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemi hedefinin sadece Türkiye’nin değil, AB’nin de önemli gündem maddeleri arasında yer aldığını söyledi. Yalçındağ, iyi bir emeklilik sisteminin, kişilerin sosyal güvenliğini sağlarken, ekonomik büyümeyi de desteklemesi gerektiğini belirterek, "AB’ye tam üyeliği gündemde olan ülkemizde, rekabet gücünü korumak için kaynak yaratan ve istihdamı artıran politikalar uygulanması ve emeklilik sisteminin, temel ekonomik göstergeleri olumsuz etkilemeyecek şekilde yeniden yapılandırılması kaçınılmaz olarak görülmelidir" dedi.
Sorunların çözümünün ötesinde, ekonomik ve sosyal yapıda gelecekte meydana gelecek değişikliklerle uyumlu, istikrarlı ve sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sisteminin oluşturulmasının önemine dikkat çeken Yalçındağ, bunun yolunun ise sistemdeki sorunların en önemli bölümünü oluşturan emeklilik sisteminin reforma tabi tutulmasıyla sağlanabileceğini söyledi.
"BUGÜN İÇİN EMEKLİLİK YAŞININ 55-56 OLMALI"
TÜSİAD tarafından Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Yusuf Alpar, Güney Kaliforniya Üniversitesi’nden Prof.Dr. Selahattin İmrohoroğlu ve Bilkent Üniversitesi’nden Serdar Sayan’a hazırlatılan "Türk Emeklilik Sisteminde Reform: Mevcut Durum ve Alternatif Stratejiler" raporunda, sistem için radikal öneriler yer aldı.
Raporda, ortalama yaşam beklentisinin 69 olduğu Türkiye’de emeklilik yaşının "bugün için 55-56 olması" gerektiği kaydedildi. Raporda, 2045-2050 yıllarına doğru ortalama yaşam beklentisinin 79’a çıkacağı tahmininden yola çıkılarak, buna uygun olarak emeklilik yaşının da 62-63 olması önerildi. Raporda, ayrıca, 4447 sayılı kanun gereğince mevcut sistem içinde emekli olma yaşının 2020’li yıllarda 58-60’yı yaşlara yükseleceği için kısa dönemde emeklilik yaşıyla ilgili önemli değişikliklere ihtiyaç duyulmayacağına dikkat çekildi. Raporda, 2020-2050 arasında emeklilik yaşının 4-5 yaş yükseltilmesinin, sistemin nüfus yaşlanmasından kaynaklanacak olumsuz etkilerini koruyacağı dile getirildi.
ÜÇ AYAKLI SİSTEM
TÜSİAD raporunda, yeni emeklilik sistemi için "üç ayaklı bir sistem" önerisinde bulunuldu. Gelişmiş ülkelerde, gelecekte gelişmekte olan ülkelerde emeklilik sistemlerinin yeniden yapılandırılmasına yönelik genel gelişme eğilimlerine ve tercihlere uygun olduğu belirtilen sistemin, Türkiye’de yaşama geçirilmesi için uygun ortam ve koşulların bulunduğuna dikkat çekildi.
Türk sosyal güvenlik sisteminde reform yapılma ihtiyacını doğuran temel nedenlere değinilen raporda, gelecek 20 yıllık sürede Türkiye’nin genç nüfusa sahip olmasından kaynaklanan demografik fırsat penceresinin ortadan kalkacağı, nüfusun yaşlanmasından kaynaklanan klasik sosyal güvenlik sorunlarının yaşanacağı vurgulandı. Raporda, Türkiye’nin olanaklarına göre, yüksek oranlı kaynak tahsisi yapılmasına rağmen, mevcut sistemin, kaynakların etkin ve doğru kullanımını sağlanamadığı, yoksulluğu önlemekte yetersiz kaldığı kaydedildi.
Emeklilik kurumlarının artarak devam eden finansman açıklarının, makroekonomik dengeleri ve temel ekonomik göstergeleri olumsuz etkilediğine işaret edilen raporda, sistemin, rekabet gücünü azaltan, yeni kaynak ve istihdam yaratma politikalarını güçleştiren bir işleyişe sahip olduğu ifade edildi. Raporda, sosyal güvenlik sisteminin sorunlarının günü kurtarmaya yönelik kısa vadeli çözüm arayışlarıyla çözülebilecek problemler olmaktan çıktığına dikkat çekildi.
KAYIT DIŞI İSTİHDAM
1999 yılından bu yana geçen beş yıllık sürede sosyal güvenlik sistemine ilişkin yapılan çalışmalara değinilen raporda, alınan bütün önlemlere karşın kayıt dışı çalışmanın önlenemediği, sosyal sigorta kurumlarının finansman açıklarının büyüyerek sürmesinin durdurulamadığı, sosyal sigorta kurumlarının kurumsal yapısıyla ilgili düzenlemelerin yetersiz kaldığı ve Emekli Sandığı’na yönelik herhangi bir düzenleme ve değişikliğin yapılmadığı kaydedildi.
Raporda, 4447 sayılı kanunla çizilen mevcut sistemde herhangi bir değişikliğe gidilmemesi durumunda finansman açıklarının ne boyutlara ulaşacağına ilişkin hesaplamalara da yer verilerek, şöyle denildi: "1999 yılında 4447 sayılı kanunla getirilen değişikliklerin yapılmamış olması halinde sadece SSK açığının 2000-2060 döneminde almış olacağı birikimli değerin bugüne ıskonto edilmiş tutarının, bugünkü fiyatlarla ifadesi 1.5 kentilyonu geçen ve Türkiye’nin bugünkü GSYİH’sını kat kat aşan bir miktar olduğu görülmektedir. Aynı sonuçlar, emeklilik yaşını da katınca öngörülen artış hızının Anayasa Mahkemesi kararı uyarınca yavaşlatılmasının 60 yıla yayılan maliyetinin bugünkü fiyatlarla 165 katrilyon liraya yaklaştığını ima etmektedir."
TÜSİAD raporunda, kamu emeklilik sisteminin aylık bağlama ve prim oranlarının sıfırlandığı bir ortamda, reel ücretler yüzde 19.5; sermaye stoku yüzde 66.2; GSMH yüzde 19.5 artış gösterirken, faiz oranının yarıya ineceği varsayımında bulunuldu. Kamu emeklilik sisteminin devamı halinde de bu değişkenlerle ilgili sonuçların uygulanacak aylık bağlama oranlarına göre değişeceği vurgulandı.
Raporda, "her vatandaşa eşit davranan; sistemin dışında cereyan eden gelişmelerin olumsuz etkilerini en aza indiren; kişilere daha fazla söz hakkı veren; emeklilik hayat standartlarını değiştirecek müdahalelere imkan vermeyen; kişilerin üzerinde dolaylı ve dolaysız vergi yükünü azaltarak hem ekonomiye yeni kaynak sağlayan, hem de istihdamı ve sosyal güvenlik kapsamındaki nüfusu artıran bir emeklilik sistemi" oluşturulması önerildi.
TÜSİAD’ın önerdiği üç ayaklı emeklilik sisteminin uygulanması halinde, hem sigortalı, hem de işveren primlerinde önemli oranlarda düşüş olacağı; kayıt dışının azalacağı; ekonomik yükün ortadan kalkacağı; ekonomik politikaların, sosyal güvenlik açıklarının yarattığı baskılardan, sınırlılıklardan uzak ve daha istikrarlı bir ortamda uygulanabileceği kaydedildi.
sansursuz.com
Yayın Tarihi :
9 Kasım 2004 Salı 20:51:45
Güncelleme :9 Kasım 2004 Salı 21:11:24