30
Nisan
2025
Çarşamba
ANASAYFA

Yazısı sansürlenen Ahmet Tulgar istifa etti

Gazeteci Ahmet Tulgar, dokuz aydır köşe yazarlığı yaptığı Akşam Gazetesi'nden, F Tipi'nde uygulanan tecrit politikasını ele alan ve kendisini eleştiren bir tutuklunun mektubunu konu alan bir yazısı gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turgut tarafından sansürlenmek istenince görevinden istifa etti.

Tulgar'ın bugün akşam (15 Temmuz) servise sunduğu yazı Turgut tarafından, 'Bu gazetede teröristlerin savunmasını yapamazsın' denilerek geri çevrildi.

Tulgar, Turgut ile arasında geçen diyalogu şöyle anlattı:
"Bana, bir F Tipi cezaevinden gelen mektupu köşemde yayımladım. Yazı beni eleştiriyordu. Turgut, bunun üzerine yazımın yayımlanmayacağını belirterek, 'Sen gazeteciliği Türkiye'yi kurtarmak, gerçekleri halka anlatmak mı
sanıyorsun' dedi. Ben de bunun üzerine 'Sen ne sanıyorsun' diye sorunca, 'Gazetecilik, evimin kirasını ödemektir' dedi. Bana başka bir yazı yazmamı önerdi. Bunu, 'Bu benim için onur meselesidir' diyerek geri çevirdim.
'Bayrak krizinde faşistlere yer veriyorsunuz da bu çocukların sesi niye çıkmasın' dedim. Kendisiyle, bu gazetenin başında olduğu müddetçe bundan böyle her hangi bir ilişkim olmayacağını belirttim."
Tulgar, istifa kararının onur sorunu olduğunu belirterek, "Çok mutluyum ve içim rahat. Geriye dönüp baktığımda dokuz ay içerisinde 203 yazı yazdım, hepsiyle gurur duyuyorum" dedi.

TULGAR'IN SANSÜRLENEN VE 16 TEMMUZ TARİHLİ AKŞAM GAZETESİNDEN YER ALMAYACAK,
'SESLER' BAŞLIKLI YAZISI ŞÖYLE:

Ahmet Tulgar

"Öncelikle selamlar... Nasılsınız? Umarım iyisiniz. Bizler de iyiyiz. Bir
yanımız acıyla dolu olsa da, umutluyuz gelecek yarınlardan. 2 Temmuz 05
tarihli yazınızı okuyunca yazmak istedim. Hele de sizin gibi, bilip de
yapmayan-yazmayan biri böyle bir yazı yazınca, yazmak ve düşüncelerimizi
tekrar dile getirmek farz oluyor. Bilip de yapmamak, bir cahilin bilinçsizce
yaptığından çok daha tehlikelidir zira. Ki 'solcu', 'demokrat' bilinen biri
yapıyorsa.
'(...) sırtın sıvazlanırken, sırtına vurula vurula ölümün düğün odasına,
olay yerine gidene kadar hala hayattasındır, o yüzden yola çıkmak kolaydır
da, ama o an... (...) son anda herşeyi göze alıp, son anda fünyeyi
patlatmaktan vageçme, pimi çekmekten el çekme alternatifi içinde işliyordur
belki de hala tıkır tıkır. İşletiyorsundur. Sessizce.' diyorsunuz.
Neden böyle düşünüyorsunuz? O kadar basit mi, o kadar temelsiz mi ölüm
kararı almak? 'Gaz'la, 'benzin'le ölüme gitmez kimse. Bırakalım bir insanın
feda eylemiyle ölmesini, en sıradan bir insanın bile yaşadığı bunalım sonucu
intiharı seçmesinde (ki feda etmekle intihar aynı şey değildir!) bile
toplumsal bir gerçeklik ve nedenler vardır. Bunu bilmeyecek kadar saf ve
cahil değilsiniz. Kimse o kadar aptal değil. 'Hain', 'korkak' yaftası da
yeterli değildir. Tabii ki insanın o konuma düşmekten korkması olumlu bir
şeydir. İnsan olmanın gereğidir. Ama o da açıklamaz, açıklayamaz. Peki niye
böyle göstermeye çalışıyorsunuz? Sizi tanıyoruz, demokrat olduğunuzu
biliyoruz. Ama bu sözleriniz, 5 yıldır demogoji yapan devlet adamlarının
ağzıyla aynı. 'Tarafsızlık' adına, giderek asıl kimliğinizden, halktan yana
taraf olmaktan uzaklaşıyor, düzene 'sol'dan destek oluyorsunuz. Bilinçli ya
da bilinçsiz, böyledir bu.
Tam da dediğiniz gibi, biliyor ama bilmemezlikten geliyor, anlıyor ama
anlamamazlıktan geliyorsunuz. Çünkü ötesini gözünüz kesmiyor, bedel
ödemekten korkuyor, elinizde avucunuzda olanı da kaybedeceğiniz kaygısıyla
taşıdığınız 'sol' kimlikten giderek de uzaklaşıyorsunuz. Eyüp'e 'Keşke bir
kez daha anlatmayı deneseydin' derken, suskunluğunuzu gizlemeye
çalışıyorsunuz. Eyüp'ün bedeniyle anlatmaya çalıştığını yapmadığınız,
'aydın', 'gazeteci' sıfatıyla üzerinize düşeni yapmadığınız için Faruk'lar,
Eyüp'ler bedenlerini feda etmek zorunda kalıyor. Üstüne de 'Keşke bir kez
daha deneseydin... Deneseydin bıkmadan...' diyorsunuz. 5 yıldır biz neyi
anlatıyoruz, sayın Tulgar? Salih Sevinel size neyi anlatıyordu ölmeden önce?
Ve siz Salih Sevinel'in ölümünden sonra ne yazmıştınız? Unuttunuz mu? (...)
Bırakın, 'yaşasaydı' edebiyatını dönekler yapsın... Asıl bizim sizi
anlamamız çok zor. Solculuğu, komünistliği nasıl algılıyorsunuz, ne
zannediyorsunuz?
(...) Ve siz bizlerin yaşarken anlatma çabamızı görmezden geliyor,
ölümlerimiz ardından hala romantizm soslu 'yaşama' edebiyatı yapıyorsunuz.
Eyüp'ü böyle bir eyleme iten nedenleri; adaletsizliği, tecrit işkencelerini,
dünyanın gözü önünde canlı yayında elleri arkadan kelepçeli olduğu halde
infaz edilerek katledilişini anlatmalıydınız.
Bugüne kadar tecrite karşı direnişte 120 insan yaşamını yitirdi. Eyüp Beyaz
120. oldu. 12. Ölüm Orucu Ekibi'nde şu an ölüm döşeğinde olan tutsaklar var.
Sizin yapmadığınızı, anlatmadığınızı, onlar gün gün açlıkla yapıyor,
anlatmaya çalışıyor. Faruk Kadıoğlu gibi bedenini tutuşturarak yapıyor.
Tecrit ve sansüre, engellemeler rağmen...
Tacritin ağır sonuçları ortadayken, Yeni Ceza İnfaz Kanunu'yla tecrit yasal
olarak daha pervasızca uygulanıyor. 1 Haziran'dan sonra üzerimizdeki baskı
ve keyfi uygulamalar, yasaya dayandırılarak daha da arttırıldı. Onlarca
mektup ve faksımız daha önceleri 'ö. orucunu övücü' denerek engellenip imha
edilirken, 1 Haziran'dan sonra 'örgüt talimatıyla yazıldığı' gerekçesiyle
engellenmeye başlandı. Her fırsatta hem toplu olarak hem tek tek hepimize
mektup ve görüş yasağı veriliyor. 'Duvara resim-poster asma', 'Gereksiz
türkü-marş söyleme', 'slogan atma', 'sessiz protestoda bulunma' gibi nefes
almanın bile yasaklandığı akla ziyan uygulamalarla dolu Ceza İnfaz
Kanunu'yla yönetiliyor hapishaneler.
Ne sanıyorsunuz, kolay mı bunları yaşamak? Kolay mı bir canı feda etmek?
(...) Bu konuda sizden daha fazla kalem salladık desek, hiç de abartmış
olmayız.

Selamlar

Mustafa Çapardaşa
1 No.lu F Tipi Hapishane B-2/62
Tekirdağ"

Kenthaber
Yayın Tarihi : 16 Temmuz 2005 Cumartesi 14:00:24
Güncelleme :16 Temmuz 2005 Cumartesi 14:11:52


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ahmet şevket IP: 85.99.19.xxx Tarih : 17.07.2005 18:21:27
yazık, ülkemde "şerefli" bir iş yaptığını zannederek istifa eden yarı aydınların haline...

Mustafa ÇAPARDAŞA IP: 78.181.29.xxx Tarih : 7.11.2007 20:25:45

Aradan iki yıldan fazla zaman geçti o yazıyı yazalı.Sayın Tulgar'la yüzyüze görüşemesem de dolaylı olarak bu onurlu tavrı ile ilgili mesajımı iletmiştim. Kendisine ulaşmıştır umarım. Tekrar teşekkürlermi sunuyorum.