Uzmanlara göre, 1994 yılından bu yana hiçbir hareketin olmadığı özel sektör tahvil piyasası, yapılacak çok ufak düzenlemelerle yeniden canlandırılabilir.
Şirketler için finansman kaynakları kurudu. Yurtdışından sağlanan sendikasyon kredileri kriz nedeniyle hem durma noktasına geldi hem de maliyetler arttı. Yurtiçinden de kredi almak şu aşamada çok cazip değil. Sermaye piyasalarından sağlanan finansman kaynaklarından halka arzlara beklenen ilginin çekilmesi şu aşamada bir hayli zor. Ancak yıllardır unutulan ve düşen faizler nedeniyle yeniden canlandırılabilecek bir finansman yolu var: Özel sektör tahvili. Devlet iç borçlanma kağıtlarındaki faizlerin hızla gerilemesi yeni enstrümanlara olan ihtiyacı artırdı. Uzmanlara göre, 1994 yılından bu yana hiçbir hareketin olmadığı özel sektör tahvil piyasası, yapılacak çok ufak düzenlemelerle yeniden canlandırılabilir. İş Yatırım Genel Müdürü İlhami Koç, Koç Tüketici Finansmanı Genel Müdürü Kürşat Öçel ve Vatan Yazarı Ali Ağaoğlu ile özel sektör tahvil piyasasının yeniden hayata geçirilmesi için neler yapılması gerektiğini konuştuk.
Ufuk Korcan: Koç Tüketici Finansmanı taşıt kredilerinde ciddi pazar payına sahip. Sektörde durum nasıl?
Kürşat Öçel: 2007 yılında açılan kredi hacmimiz 1 milyar liraya yaklaştı. Geçen yılki bütçemiz 1.1 milyar liraydı. İlk 6 ayda hazırladığımız bütçenin üzerine çıktık. Ekim ayından sonra ise neredeyse durdu. Piyasada satış kesildi. Krediler de birdenbire kesildi. Borçlanma imkanları daraldı.
Ali Ağaoğlu: Hangi tür borçlanma araçlarını kullanıyorsunuz?
KÖ: Borçlanmamızı üçe ayırıyoruz. Banka kredileri, sendikasyonlar ve iç piyasadan yaptığımız borçlanma araçları. Bunların oranını eşit olarak tutmaya çalışıyoruz. Tahvil ve finansman bonosu uzun vadeli 1-2 yıl. Sendikasyonlar en az 1 yıl vadeli. Banka kredileri de bizim aldıklarımız en az bir yıl vadelidir. Aldığımız ve kullandırdığımız kredilerde vade uyuşmazlığı olmaması için. Sene sonuna yaklaştığımızda yabancı bankalar Türk piyasasında devreden çıktı. Hiçbir yabancı banka kredi vermemeye başladı. Hâlâ bu piyasa açılmış değil. Çok az sayıda üçü geçmeyecek banka, altı ayı geçmeyecek şekilde kredi veriyor.
AA: Daha önce kaçtı banka sayısı?
KÖ: Herkes veriyordu. Bizim kullandığımız 50’ye yakın banka vardı. Bunların yarısı yabancı bankaydı. Sendikasyonu da şu anda yapmak mümkün değil. Sendikasyon piyasası bu sene de canlanmayacaktır. Bankaların son yaptıkları sendikasyonlara baktığımızda da maliyetler geçtiğimiz yılların üç katı üzerine çıktı. ABD’de batacak bankalar battı geriye kalanlar da sahip oldukları rezervleri açmaya başladı ancak maliyetler hâlâ istediğimiz seviyede değil. Bu nedenle bu tür finansmanı tercih etmiyoruz.
UK: ÖTV indirimi satışları nasıl etkiledi? İndirimin taşıt kredilerine olan talepte fazla etkisi olmadı...
KÖ: Satışlar geçen ay tavan yaptı. Bunun yüzde 50’den fazlası nakit satış. Bu normal olarak yüzde 30 nakit, yüzde 70 krediydi.
UK: Neden nakit kullanıldı?
KÖ: Bir kere yatırım araçlarında getiriler düştü. Faizler geriledi. Finans kuruluşlarının kredi verme koşulları eskiye göre daha sıkı. Daha tedbirli davranıyoruz. Bankalara baktığımızda kredi stoğu düşüyor. Finansman şirketlerinin toplam içerisinde aldıkları pay yüzde 18’den 25’e çıkmış durumda.
UK: Bir diğer finansman kaynağı olarak iç piyasalardaki borçlanma araçlarından bahsettiniz...
İlhami Koç: Bir şirket kendini nasıl finanse eder? Ya borçla ya da özkaynakla. Bunun için de gideceği yerler belli. Ya bankacılık sektörü ya da sermaye piyasaları. Ben sermaye piyasalarını temsil eden biri olarak şunu görüyorum. Şirketlere özkaynak sağlayabiliyoruz halka arzlar yoluyla. Ama tahvil yoluyla şirketin bilançosuna hiçbir katkı yok. Sermaye piyasaları olarak burada bir alan açamadık. Başka ülkelerde tahvil piyasaları daha yaygın.
UK: Neden böyle oldu?
İK: Ben bu sektöre ilk girdiğim yıllarda, 90’lı yılların başında, özel sektör tahvil piyasası vardı. 1994 krizinden sonra bu piyasanın yok olmasının nedeni, kamunun borçlanma ihtiyacı. Kamu, iç tasarrufların tamamını kendisi almak istedi. Faizler yukarı çıktı, bir de “ne olur ne olmaz faizler düşerse özel sektör geri gelebilir” diye buraya bir de vergi koydular. Vatandaşa dediler ki, “Kamu kağıdı alırsan vergi yok, özel sektör tahvili alırsan vergi vereceksin.”
AA: Haksız rekabet yarattılar...
Bu engellerle Türkiye nasıl finans merkezi olacak?
İK: Şu anki konjonktür tüm bunların düzeltilmesi için çok uygun.
UK: Ayrıca bankaların kredi musluklarını kıstıkları gerekçesiyle eleştirildikleri bir dönem.
İK: Evet çok haklısınız. Ayrıca Türk şirketlerinin döviz cinsi borçlanması da gerekir. Bu engeller kalkmadan Türkiye nasıl finans merkezi olacak?
AA: Bir Rus şirketi Türkiye’de ihraç yapabilir. Ama TL cinsi. Bir Rus şirketi neden TL cinsi ihraç yapsın ki. Bunun tersinden bakıldığında Türk şirketleri döviz cinsi ihraç için yurtdışındaki şirketlere gidiyor ve onlara komisyon ödüyor. Türkiye dünyanın en büyük 16’ncı ekonomisi ama özel sektör tahvil piyasası yok.
Bir kuşak özel sektör tahvilinden habersiz
İş Yatırım Genel Müdürü İlhami Koç, 1994 yılından sonra yok olan özel sektör tahvil piyasasının yeniden canlandırılacak bir dönemden geçildiğini söyledi. “Bir kuşak özel sektör tahvili görmedi” diyen Koç’a göre, düşen faizler nedeniyle özel sektör tahvilleri alternatif yatırım aracı olabilir
İK: Böyle olunca da 1994’ten sonra bu piyasa tamamen yok oldu. 1994-2006 arasında bir kuşak bu ülkede özel sektör tahvili görmedi. Bu iki gelişmeyle birlikte düzeldi. Yine devlet belki de farkında olmayarak stopaj getirdi kamu kağıtları da dahil. Yatırımcı açısından vergide eşitlik sağlandı. Özel sektör tahvillerinde damga vergisi vardı, o da kaldırıldı. Vergi kalktıktan sonra şirketleri ziyaret etmeye başladık “bakın bu piyasa açılacak” diye. Kürşat beylere de gittik. Bu sefer şirketlerde şunu söyledi: Faiz seviyeleri o kadar yüksek ki bu seviyeden daha ucuza bankacılık sektöründen kredi alırım. Haklılar da. Ancak faizler aşağıya gelmeye başlayınca para piyasası faiz oranlarıyla kredi piyasası faiz oranları arasındaki makas açıldı. Şu dönem tahvil arzları için ideal bir dönem oluşturdu.
UK: Yatırımcılar da alternatif araçlar arıyor...
İK: Sokaktaki insanlar bu konuya sıcak bakmayabilir. Çünkü bilmiyor olabilir bu konuları ve şirket riskini almak istemeyebilir. Ama yatırım fonları yöneticilerinin bu konuda hevesli olmaları gerekir. Yatırım fonlarını yönetenlerin diğer fonların getirilerinden farklılık yaratabilmek için bu tür araçlara ihtiyaçları var. Herkes kamu kağıdı alıp fonun içine koyuyor. Gidiyorsunuz yatırım fonları yöneticilerine özel sektör tahvillerini almıyorlar.
UK: Neden?
İK: Bir kuşak bunu bilmeden geçti. Bunun ne olduğunu bilmiyor.
KÖ: Şirketler tahvil çıkartarak uzun vadeli borçlanmak istiyor. Şu anki faizler işletme sermayesi için bu maliyeti katlanılacak seviyeye geldi. Bizim gibi finansman yapan şirketler için tahvil ihracı güzel bir borçlanma şekli. Bugünkü maliyetler uygun yerlere geldi ama bu işi yapmak da o kadar kolay değil. Bizim sekizinci ihracımız oldu. Sekizinci ihracımız kapalı devre olduğu halde iki ay sürdü.
UK: Kapalı devre nasıl oluyor?
KÖ: Büyük bir kısmı fonlara ve müşterilere satılıyor.
Uzmanın tatilden dönmesini bekledik
Koç Tüketici Finansmanı Genel Müdürü Kürşat Öçel, tahvil ihracı için gerekli bürokratik işlemlerin uzun zaman aldığına dikkat çekerek “Şu anda tahvil ihracı cazip. Ancak yıllardır kapalı olan piyasada unutulan ufak tefek yasal engeller var. Bunlar düzeltilirse piyasa hareketlenir” dedi
AA: Bunları çıkartmanın ne gibi zorlukları var?
KÖ: Öncelikle SPK’ya başvuruyorsunuz. Tahvil ihraç limitleri düzenlendi. Şirket son 3 yıl kârda ise özvarlığının 6 katına kadar halka arz suretiyle, 3 katına kadar da kapalı devre tahvil ihracı yapabiliyor. Bunun için en son tasdik edilmiş bilanço gerekiyor. Bu normal olarak yılsonu bilançosu oluyor. Yılsonu bilançosu da Mart ayında bitiyor. Mart’a kadar bir kere SPK’da incelenir. İMKB’de de ayrıca inceleme olur. İncelemeler birbirine çok paralel gitmez her zaman. Şimdi biraz bu oturdu. SPK’ya da söyledim bunu, bu başvuruyu bir uzman alıyor, izne çıkarsa dönmesini bekliyoruz. Bunu yaşadık.
UK: Yurtdışında ne kadar sürüyor?
İK: Yerel bir ihraç olursa bu otomatiğe bağlanmış durumda. Çok kısa sürede bitiyor. Bir şirket borçlanmaya karar verirken piyasa koşullarına bakar. 2 ay sonra piyasa koşulları değişebilir. Bundan sonra umarım daha hızlı olur.
AA: Türkiye’de derecelendirme (rating) sistemi işlemedigi için SPK kendini sorumlu hissediyor.
İK: Rating zorunlu değil Türkiye’de. Talep tarafında da sorunlar var. Böyle bir ihraca çıktığınızda nerelerde sorunlar var? SPK ile de konuşuyoruz bu sorunları düzeltin diye. Eskiden devlet kendi rahat borçlansın diye birtakım düzenlemeler yaptı. En büyüğü gelir vergisiydi, bu düzeltildi. BSMV hâlâ var. Bu tür araçların en büyük alıcısı bankalar ve sigorta kuruluşları. Yasa şunu diyor: Eğer kamu kağıdı alırsan ve vade sonuna kadar tutarsan BSMV yok. Arada satarsan elde ettiğin kârdan yüzde 1 BSMV ödersin. Ama eğer özel sektör tahvili alırsan arada da satsan vade sonunda da satsan yüzde 5 BSMV verirsin. Bu da tahvil çıkaran şirketin maliyetini 1 kademe yukarı çekiyor. Çünkü alıcılar bu maliyetin faize eklenmesini istiyor. BSMV kaldırılabilir. Ortada böyle bir araç olmadığı için bu düzenleme kaldırılmadı. Unutuldu. Zaten ortada böyle bir araç olmadığı için devletin böyle bir geliri de yok. İkinci konu, banka ve aracı kurumlar bir tahvil aldığı zaman bunu repoda kullanabiliyor teminat olarak. Özel sektör tahviliyle bunu yapamıyorsunuz. O dönemde böyle bir piyasa olmadığı için düzenlemeye dahil etmemişler.
Böyle olunca da finans kuruluşları devlet kağıdı almayı tercih ediyor. Kredili işlem ve başka işlemler için teminat olarak da sayılmıyor. Basit şeyler ama ihraç yaparken sorunlara neden oluyor. Bunlar düzeltilebilir.