1
Mayıs
2025
Perşembe
EKONOMİ

İMTİYAZLI ORTAKLIK DAHA SAĞLIKLI OLUR...

Uluslararası Rekabet Araştırmaları Kurumu (URAK), Türkiye'nin rekabet gücünü arttırmak amacıyla araştırmalar yapmak üzere bir grup işadamı ve akademisyen tarafından kurulan bir sivil toplum kuruluşu.

1999'da ilk adımları atılan dernek, geçen yıldan itibaren Türkiye'de 81 ilin rekabetçilik düzeyini ortaya koyan bir endeks oluşturmaya başladı.
İllerarası Rekabetçilik Endeksi adı verilen çalışmanın ikincisi, geçen hafta açıklandı. Önümüzdeki yılllar için ciddi bir veri kaynağı olmayı hedefleyen endeks, 81 ili; beşeri sermaye, yaşam kalitesi, markalaşma becerisi ve yenilikçilik, ticaret beceresi ve üretim potansiyeli ile erişilebilirlik gibi kriterlere göre değerlendiriyor.
Endeksin bu yılki sonuçlarına göre rekabetçilikte, İstanbul açık ara önde. Diğer çarpıcı sonuç ise doğu ve güneydoğudaki sınır illerinde rekabetçilikte bir yükseliş gözleniyor.

Dediğim gibi bu sonuçlar, geçen hafta detaylarıyla açıklandı. URAK'ın Yönetim Kurulu Başkanı Ali Koç, dün Rahmi Koç Müzesi'nde bir grup gazeteci ile öğlen yemeğinde biraraya gelerek araştırmanın sonuçlarını paylaştı. Toplantıya Prof. Dr. Kerem Alkin, Prof. Dr. Melik Bulu ve araştırmaya bu yıl destek vermeye başlayan Deloitte'ün Türkiye ortağı Sait Gözüm de katıldı.

Koç, 1999'da başlayan yolculuğunun temel amacının ülkenin rekabet gücünü arttırmak için somut projeler ortaya koymak olarak açıklıyor.
Koç, ülkeler nasıl yabancı sermaye çekmeye çalışıyorsa kentlerin de şehir dışından yatırımcı çekebilmesi gerektiğini, bunun için de kentlerin güçlü ve zayıf yanlarını ortaya çıkaracak röntgelerinin çekilmesi gerektiğini belirtiyor. Böylece kaynak ve zaman israfının önleneceğini dile getiriyor.

Türkiye'nin bütününde refahın gelişmesi gerektiğini anlatan Koç, bu yılki sonuçlara göre; İstanbul'un açık ara önde olmasının önümüzdeki yıllarda göçün devam etmesine yol açacağını, bunun da ileride sosyal patlamalara neden olabileceğini söylüyor.

Endeksin en ilginç sonucu olan sınır illerindeki rekabetin güçlenmesini ise bu bölgelerde başlayan devlet politikalarına bağlayan Koç, komşu ülkelerle sıfır problem politikasının yanı sıra ulaşımın gelişmesi, kayıtdışının azalması ve şirket açma mevzuatının iyileştirilmesi gibi politikaların etkinliğine dikkat çekiyor.

Devletin rolünün artması sevindirici
Ali Koç, kapitalizmin değişimi ve Avrupa Birliği (AB) konularında tartışılacak açıklamalar yapıyor.

Koç'a göre devlet politikalarının etkinleştiği bir döneme giriliyor ve bu, son derece sağlıklı. Bu gerçeğin tüm dünyada yaşandığına işaret eden Koç, "Krizden önce, globalleşen kapitalizmin sürüklediği bir şekilde hayatımızı sürdürüyorduk. Şimdi bazı değişiklikler yaşanıyor. En büyük değişiklik ise devletin regülasyon görevinin ötesinde elini taşın altına sokup, bilfiil hem yönetimsel hem maddi destek sağlayarak ekonomiyi ayakta tutması. En kapitalist ülkelerde bile bunu yaşadık. Bu, sevindirici bir gelişme. Çünkü sınır tanımayan global şirketlerin sorumsuz davranışlarının ekonomileri ne hale getirdiğine tanık olduk. Dolayısıyla sadece piyasaların ittiği üç aylık karlılık oranlarıyla yatıp kalktığımız dönem bitti. Ayakları yere basan bir ekonomik düzen olacağına düşünüyoruz. Devletin rolü artacak."
AB konusunda ise URAK olarak tamamen farklı bir görüş içinde olduklarını açıklayan Koç, kendisine Avrupa'da çeşitli zamanlarda ve kişiler tarafından Türkiye'nin neden AB'ye girmek istediğinin sorulduğunu belirtiyor.

"Biz, her zaman Türkiye'nin global ekonomide söz sahibi olabilmesi için rekabetçi olması ve kendi bölgesinin lideri olmasını savunduk. İmtiyazlı ortaklığın ülkenin uzun vadeli çıkarları doğrultusunda daha sağlıklı olacağına inanıyoruz. Şöyle ki AB; kanunları, yaşam standardı açısından bir hedef olmalı. Zaten ekonomik açıdan tamamen entegreyiz. Biz kendimizi çok tenkit ediyoruz ama 86 sene önce toplu iğne üretemiyorduk, bugün dünyanın 17'nci ülkesiyiz. Daha da ileri gideceğiz. Bizde helvayı yapacak malzeme var. Yapmamız lazım."

AB hayal kırıklığı yarattı
AB'ye tam üyelik konusunda çok net taraf olan TÜSİAD'ın bir üyesi Koç'un imtiyazlı ortaklık düşüncesi, başta kendisinin de söylediği gibi gazetecileri şaşırtıyor. Bunun üzerine konuyu tekrar açan Koç, şunları söylüyor:

"Biz, Türkiye'nin daha rekabetçi olabilmesi için düşüncelerimizi açıklıyoruz. AB konusunun çok peşinde koşanlar da hayal kırıklığına uğradı. URAK olarak fikrimiz, tam ortaklık olmaması da dünyanın sonu değil şeklinde. Türkiye'ye uygulanan çifte standart, yolda ilerlerken bazı şeylerin değişmesi, sürecin daha da uzaması ve hayal kırıklıklarının daha fazla olmaya başlaması, eski iştahı azalttı. Ancak imtiyazlı ortaklık, bana da hoş gelmiyor. Buna, tam üyelikten bir adım önce diyelim."
Ali Koç, görüşlerini her zaman çok açık anlatmayı seçen bir işadamı. AB konusundaki düşünceleri ise sadece ona değil, URAK'a ait. AB'nin yalpalayan politikaları Koç'u bile bu noktaya getirmişse uzun ince bir yolun sonu pek görünmüyor!
 

Jale Özgentürk - Referans
Yayın Tarihi : 24 Aralık 2009 Perşembe 20:35:40


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?