Milliyet ekonomi yazarları global krizle ilgili kafalardaki soruları yanıtlıyor - 1 / Güngör Uras
Arabayı ikinci elden, evi eğer oturacaksan al
Global finansal kriz, en çok gelişmiş ülkeleri vurdu. ABD ve Batı Avrupa krizin merkezi durumunda. Ancak günümüzde ekonomi ‘küresel’ yapıda olduğu ve gelişmekte olan ekonomiler de bu gelişmiş ekonomilerle çok iç içe olduğu için krizden etkileniyorlar. Türkiye bunlardan biri...
Herkesin kafasında aynı soru var: Türkiye ne kadar etkilenir, ne yapmalı? Milliyet yazarları bu soruları sizler için yanıtlamaya çalışıyor. Bugün Güngör Uras’ın yanıtları...
Uras, küresel mali krizin tüm ülkeleri etkileyen büyük bir ekonomik krize dönüşmesi tehlikesine karşı herkesi uyarıyor: “Nakit her zaman ‘kral’dır ama kriz korkusunun pompalandığı zamanda ‘imparator’ olur” diyor. Oto almak isteyenin ikinci ele bakmasını, kalbi dayanabilenlerin borsaya girebileceğini belirtiyor. Parasına sağlam liman arayana tavsiyesi mevduat!.. Uras’ın, esnafa, şirket sahibine Ayşe Teyze’ye, Ali Rıza Amca’ya önerileri şöyle:
‘Uyanık olur, işi ciddiye alırsak, fırtınayı atlatırız’
Kriz gelir mi? Gelirse bizi ne zaman ve nasıl vurur?
Uras: İnsanlar kriz beklentisine girerse, kriz gelmese bile ekonomi sarsıntı geçirir. Şimdiki şartlar bizde ciddi bir kriz tehlikesi olduğunu göstermiyor. Ama bu demek değil ki, “Bize bir şey olmaz abicim!” Sert rüzgârlardan etkileniriz.
(1) Bizim 50 milyar dolar cari açığımız (döviz açığımız) var. Bunu dışarıdan gelen dolarla kapatıyoruz. Dışarıda esen fırtına dövizi bulunmaz ve pahalı yapacak. Biz eskiye göre daha zor ve pahalı borçlanacağız.
(2) Özel sektörün 100 milyar dolar dolayında, bankaların 20 milyar dolar dolayında bir yıl vadeli dış borcu var. Bu borçların vadesi gelenlerin yenilenmesi gerekiyor. Dışarıda döviz bulunmaz ve pahalı olduğu için özel sektörümüz zorlanacak.
(3) Bugüne kadar döviz ile borçlananlar doların hemen hemen sabit seyreden YTL fiyatına güveniyor, bundan istifade ediyordu. Doların YTL fiyatı artınca, borçlarının YTL karşılığı da artacak. Bu döviz borcu olanları üzecek.
(4) Bizim ihracatçılar döviz fiyatının yükselmesini bekliyordu. Döviz fiyatı yükseldi ama bu defa da ABD ve AB pazarında kriz başladı. Talep daraldı. İhracatımızda gerileme tehlikesi var. Biz dışarıdaki fırtınanın olumsuz etkisini yavaş yavaş hissedeceğiz. Yavaş yavaş hissetmek iyidir. Eğer olumsuz gelişmeler hızlı ve büyük ölçüde olmaz ise ekonomimiz bunu “hazmedebilir”.
Biz geçmiş yıllarda çok ciddi sorunlarla karşılaştık. O sorunlar bizi yaraladı ama yaraları kısa sürede sarma becerisini gösterdik. Bu defa da uyanık olur, işi ciddiye alırsak fırtınayı az hasarla atlatabiliriz.
Yatırım için arsa, kira için ev alayım demeyin
Gayrimenkul fiyatları önemli ölçüde düştü. Ev, arsa almak için iyi zaman mı? Yoksa, bekleyelim, fiyatlar biraz daha düşer mi?
Uras: Ev oturmak veya kiralamak için alınır. Ev fiyatlarında balon vardı. Fakat bu arada başta demir fiyatı, birçok girdinin fiyatı yükseldi. Balonu maliyet artışları emdi bitirdi. Bitmiş evlerden elde kalanları yap-satçı’lar nakit arayışında düşük fiyatla satabilir. Oturmak için almak isteyenler (fırsat bu fırsat diye değil, ihtiyaçları için ev alacaklarsa) alabilirler.
Şu dönem kiralamak için, yatırım için eve para bağlama zamanı değil. Önümüzdeki dönemlerde inşaat maliyetlerindeki artış nedeniyle ev fiyatları düşmez. Artar. Arsaya da ihtiyacı olan para bağlayabilir. Ama yatırım için arsa satın almanın zamanı değildir.
Paraya takla attıranlar batar, en sağlam yatırım mevduattır
İnsanlar küçük büyük tasarruflarını nerede ve nasıl değerlendirmeli? Mevduat mı, bono mu, döviz mi, altın mı satın almalı?
Uras: Kriz endişelerinin ortalıkta dolandığı günlerde, “paracıklarına takla attırarak paradan para kazanmaya kalkanlar” batar. Tozdan dumandan neyin ne olduğunun belli olmadığı bir dönemde, en önemli şey “paradan para kazanmaya kalkmak değil”, paracıkları sağlam kazığa bağlamaktır.
Küçük veya büyük birikimi olanların telaşla oradan alıp buraya taşımamaları, paracıklarını oradan buraya taşımamaları, dövizden YTL’ye YTL’den döviz dönme arayışına girmemeleri gerekir.
Şimdilerde altın fiyatı yüksek ve dalgalanıyor. Kaldı ki, tasarrufların bir kısmı altına bağlanabilse de tamamı bağlanamaz.
Birikimlerin tamamını yabancı paralara bağlamak tehlikeli, sonu belli olmayan bir iştir.
En sağlamı banka mevduatıdır. Bankalar yüksek reel faiz ödüyor. Döviz fiyatı beklenenin üzerinde artarsa bankaların faizi de yükselir. Mevduat akılcı bir yol olarak görünüyor.
Yatırım fonları da var. Bunlara para yatırılır mı?
Uras: Yatırım fonunun içindeki kâğıtların cinsi önemli. Fonda hisse senetleri çoğunluktaysa, fırtınalı dönemlerde değerleri düşebilir. Ama devlet tahvili ve bonosu varsa fonlara yatırım yapılabilir.
Doğrudan devlet tahvili ve hazine bonosu satın almak mümkün mü?
Uras: İnsanların finans sistemine güvenlerinin sarsıldığı dönemde devlet tahvilleri ve hazine bonolarının önemi artar. Şimdilerde ABD’de (faizinin çok düşük olmasına rağmen) herkes parasını hazine bonosuna bağlıyor.
Devlet tahvili ve hazine bonosu tasarrufların bağlanabileceği en sağlam kazıktır. Faizi de yüksek. Daha da yükselirse önceden alınan tahvillerin değeri düşer. Tahvile ve bonoya yatırım yapacakların bankalarıyla temas ederek, uzmanlardan bilgi almalarında yarar vardır.
Ekonomide daralma fiyat artışını önleyebilir
Enflasyon artar mı?
Uras: Döviz fiyatının yükselmesi, faiz fiyatının artması karşısında fiyatların beklenenden daha fazla artması kaçınılmaz bir durumdur. Ancak iç ve dış talebin daralması, üreticinin ve tüccarın fiyatları büyük ölçüde artırmasına imkân vermeyecektir. Fiyat artışları makul çizgide kalabilir.
Kalbi dayanabilecekler hisse senedi alabilir
Borsada hisse senedi fiyatları çok düştü. Borsada fiyatlar daha aşağı gider mi? Şimdilerde hisse senedi alan zarar eder mi? Biraz düşse de nasıl olsa fiyatları yükselir ve de uzun dönemde kazanç sağlar mı?
Uras: Hisse senedinin fiyatı ayağa düşünce alınır, çıkınca satılır. Ama kimse ayağa düştüğü ve kafanın tepesine çıktığı fiyatı yakalayamaz. Onun için tavsiye edilen, fiyatlar dize ulaştığında hisse senedini satın almak, boyun seviyesine geldiğinde satmaktır. Şu anda dev kuruluşların hisse senetlerinin fiyatları 1 YTL’ye, 2 YTL’ye kadar düştü.
Uzun dönemli yatırım yapacaklar, bugün aldıklarını yarın satmayı düşünmeyenler, yürekleri kaybetmeye dayanacak olanlar, fiyatlar biraz daha ucuzladığında kalp krizi geçirmeyecekler hisse senedi satın alabilir.
Hisse senetleri biraz daha ucuzlayabilir ama, üç gün mü desek, üç ay mı desek, üç yıl mı desek, bir süre sonra mutlaka yükselecektir.
Elinizdeki nakdi arabaya yatırmayın
Otomobil almak isteyenler ne yapsın? Yerli üretim olmayanlar dövizle geliyor. Döviz fiyatı da yükseliyor. Oto almak isteyen biraz beklerse, döviz ucuzlar, fiyatlar düşer mi? Yoksa, otomobil almanın zamanı mıdır?
Uras: Otomobil fiyatları biraz artacak. Bu kaçınılmaz bir durum. Fakat otomobil fiyatları artacak diyerek borçlanarak veya eldeki nakdi kullanarak gereksiz satın almalar yanlış olur.
İhtiyacı olan lükse kaçmadan, makul fiyatlı araçlardan satın alabilir. Doğrusu, şu zamanda ikinci el araç satın almaktır. Bunların fiyatları makul olur. Satın alan da fazla yük altına girmez.
Krediye ihtiyacınız olacaksa, banka borcunuzu kapatmayın
Banka borcu olan kişiler ve şirketler, bir yerlerden para bulurlarsa banka borçlarını kapatmalı mı? Yoksa banka borcunu ve faizini vadesinde ödemeye devam ederek, nakit paralarına dokunmamalı mı?
Uras: Banka borcunun faizi her zaman için mevduat ve bono faizinden yüksektir. Normal olarak kişilerin ve şirketlerin nakit birikimleri varsa banka borçlarını kapatmalarında yarar vardır.
Ancak kriz söylentisi olan dönemlerde bankalar borcunu ödeyen müşterilerine tekrar kredi vermekte istekli olmazlar. Eğer kişiler ve şirketler bankadaki kredi limitini kaybetmek istemiyorsa, nakitleri olsa bile borçlarının tamamını ödememeyi, bir kısmını ödemeyi tercih edebilirler.
Döviz fiyatının ne olacağını müneccim bilir
Dolar (döviz) fiyatı ne olur?
Uras: Cevabı zor sorularla karşılaşanlar “Bunu bilmek için müneccim olmak lazım”derler. Dolar fiyatını “müneccimler” bile tahmin edemez. Bizde dolar fiyatını, dışarıdan kolay borçlanıp borçlanamayacağımız ve bulacağımız döviz borçlarının maliyeti belirleyecektir. Normal koşullarda dolar fiyatının 1.46 ya da 1.50 YTL dolayında kalması iyi olabilir. Ama unutulmasın ki bizde doların 1.70 YTL’ye satıldığı zamanlar da oldu. Önemli olan, doların yavaş yavaş ve hazmedilebilir şekilde artmasıdır. Bir günde yüzde 5 yüzde 7 oranında fiyat artışları piyasada paniğe yol açıyor.
Maalesef işsizlik artacak
Üretim düşer, işsizlik artarsa ne yaparız?
Uras: Şunu kabul edelim ki, iç ve dış pazardaki daralmanın etkisinde üretimde düşme olacak. Ama temenni edelim ki bu talep daralması nedeniyle işletmeler kapanmasın. İşletmeler talep daralması karşısında ayakta kalabilmek için mecburen masrafları kısacak. İşçi çıkarmak zorunda kalacak. Bu yıl hem büyüme yavaşlayacak, hem işsiz sayısı artacak. Buna hazırlıklı olalım.
Kredi kartı borcunu ödemeye bakın
Faizler yükselirse kredi borcunun faizi ne olur? Mevduat faizi ne olur ? Mevcut borcun faizi artar mı? Bankadaki mevduatın faizi otomatik olarak artar mı?
Uras: Kredi kartı gecikme faizleri, faiz oranı değişiminden hemen etkilenir. Kredi kartı borcu olan dikkatli olmalı. Konut ve otomobil kredileri için sözleşme yapılırken belirlenen faiz değişmez. İhtiyaç kredilerinde de borçlular bankayla yaptıkları sözleşmeyi okuyarak faizin sabit mi değişken mi olduğunu kontrol etmeli. Mevduat faizleri kendiliğinden değişmez. Şimdilerde mevduatlar genelde 1 ay vadeli. Faiz yükselse bile, ancak vade sonunda yeni faiz geçerli olur. O nedenle vadeli hesabı olanlar vadelerine dikkat etmeli, vade sonunda banka görevlilerine uygulanacak yeni faizi mutlaka sormalıdır.
Türk bankacılığından dandik bono sorunu yok, rahat olun
Başka ülkelerde bankalar güç durumda. Bizim bankalarımızın durumu nedir?
Uras: Başka ülkelerde bankaların güç duruma düşmesinin nedeni, bankaların dandik bonolara büyük paralar bağlamalarıdır. Dandik bonoların karşılığı olmayınca bankalar teminat (para) açığıyla karşılaştı. İşte o nedenle bankalar güç durumda. İşte o nedenle bankaların hisse senetleri para etmiyor. Bizim bankalarımızda dandik bono yok. Bizim bankalarımızı BDDK gözetiyor. Denetliyor. Bizim halkımızın bankalara güveni devam ediyor. Bu nedenle bizim bankalarımız ABD ve AB ülkelerindeki bankaların karşılaştığı sorunlarla karşılaşmadı.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Milliyet ekonomi yazarları global krizle ilgili kafalardaki soruları yanıtlıyor - 2 / Hurşit Güneş
Milliyet yazarı Prof. Dr. Hurşit Güneş, dalgalanma yaşayan para piyasalarında yatırım için en iyi tercihi ‘sepet oluşturmak’ şeklinde özetledi. Güneş, risk almaktan kaçınmak için borsa, döviz ve altın değil, bono (YTL) yatırımı öneriyor. Gayrimenkul alanında fiyatların daha da düşeceğini belirten Güneş, şirketlerin nakitleri varsa bankalara borçlarını kapatmasını tavsiye etti.
Sürecin reel sektördeki etkisi mali kesimden uzun olacak’
Küresel kriz sizce ne zaman biter? En çok hangi ülkeler etkilenir? Türkiye ne kadar etkilenir?
Güneş: Küresel krizin iki parçası var. Şu anda yaşanan süreç daha çok mali kesimde. Zamanla reel kesime de yansıyacaktır. Bu da durgunluk biçiminde olacaktır. Mali kesimde yaşanan bu depremin birkaç ay içinde büyük ölçüde aşılacağını düşünüyorum. Ancak reel kesim bunu 2009, belki de 2010 yılına dek yaşayacaktır.
Avrupa da, gelişmekte olan ülkeler de bundan mustarip olacaklardır. Tabii değişen ölçülerde. Ben Türkiye’de mali sektörde önemli ve panik yaratacak batıklar olacağını sanmıyorum. Ama başta reel kesim olmak üzere en az bir yıl sürecek ağır bir durgunluğa kendisini hazırlamalı.
Küresel likiditenin bolluğunun sağladığı sanal ve borçla beslenmiş refah artışı dönemi bitiyor. Şimdi ekonomiyi kısmet değil, yetenek yönecetek.
Bono almak akıllı bir yatırım olur
Cebinizde paranız var. En iyisi ne, nerede değerlendirmeli? Mevduat mı, bono mu, borsa mı, döviz mi, altın mı?
Güneş: Elbette her zaman belli bir sepet yapmak en doğrusudur. Bence kur kısa vadede başkaca çıkışlar da yapabilir. Ancak bunların kalıcı olacağını sanmıyorum. Bu nedenle TL daha akla yatkın görünüyor. Şu anda faizler yüksek olduğu için de bono akıllı bir yatırım olarak görünüyor. Durgunlukla beraber enflasyon düşünce faizler de düşecektir. İşte o zaman da bonoları satıp iyiden iyiye ucuzlamış olan borsaya girilebilir.
Borsada hisse senedi fiyatları çok düştü. Borsa daha aşağı gider, şu sıra alan zarar eder mi? Yoksa alsınlar, biraz düşse de nasıl olsa çıkar, uzun vadeli bakan kâr eder mi?
Güneş: Borsada kısa vadede kalıcı bir çıkış görünmüyor. İnişler sık biçimde gözlenecek ve yatırımcıyı daha da sıkıntıya sokacağı düşünülebilir. Halihazırda içeride olanlar ise artık çıkamadığı için sabretmek zorunda.
Ev ve araba almak için biraz daha bekleyin
Gayrimenkul fiyatları önemli ölçüde düştü. Ev, arsa almak için iyi zaman mı? Yoksa, bekleyelim, biraz daha düşer mi?
Güneş: Gayrimenkul alımı için önce krizin belli ölçüde geçmesini beklemek gerek. Oysa kriz henüz reel sektöre bile yansımış değil. Fiyatların daha da aşağılara gelmesi gayet olası. Bu nedenle alım için zamanın geldiği kanısında değilim. Üstelik daha uzun süre fiyatların tekrar eski düzeylerine yahut daha yükselere tırmanacağı kanısında da değilim.
Araba almak isteyen ne yapsın? Yerli üretim olmayanlar dövizle geliyor. Döviz fiyatları da biraz çıktı. Almak isteyen biraz beklesin, döviz düşer, fiyatlar da düşer mi? Yoksa, bundan sonra biraz daha çıkar, hemen alsa daha mı kârlı olur?
Güneş: Bence araba almak için de beklenmeli. Bunun iki nedeni var. Birincisi, kurun 7-8 ay sonra gevşeyeceğini düşünüyorum. Durgunluk varsa döviz talebi de gevşek olur. İkincisi araba firmaları (ithal ya da yerli üretim fark etmez) durgunlukla beraber ciddi fiyat kampanyaları yapmak zorunda kalacaktır.
Tasarruf iyidir ama ekonomiyi yavaşlatır
Aile reisisiniz. Şu sıralar biraz tasarruf etmeyi, harcamaları biraz kısmayı düşünmeli mi?
Güneş: Krizlerde hemen herkes tasarruf yapmaya çalışır. Bu bireysel olarak yapılması en doğru harekettir. Ama tabii makroekonomik olarak bu davranış aynı zamanda krizi derinleştirir. Kimse harcamayınca ekonomi büsbütün yavaşlar.
Döviz kısa vadede yukarı uzun vadede aşağı gider
Dövizin fiyatı yukarı gider mi? Nereye kadar gider?
Güneş: Dövizin fiyatı kısa vadede yukarı gidebilir. Ancak durgunluk olacağı için ithalat talebi düşecektir. Petrol fiyatları da küresel durgunlukla daha da düşeceği için kur uzun vadede aşağı eğilim gösterecektir. Rakam vermek doğru olmaz, ama uzun vadede bugünkü düzeylerinin üstünde denge bulacağını sanmıyorum.
Şu sıra şirket satın almak riskli
Şirketiniz var, dışardan döviz kredisi alarak yatırım yaptınız. Ama ihracatınız düşüyor. Nasıl bir çare bulursunuz?
Güneş: Mümkünse kullandığım krediyi azaltma yoluna giderdim. Ama aynı zamanda ihracat performansını koruyabilmek için elden gelen çabayı da gösterirdim. Böylelikle sıkıntıyı çift taraflı olarak azaltmaya çalışırdım.
Şirketinizin nakiti var. İçerde ve dışarda varlık fiyatları düştüğüne göre şirket satın almak için iyi zaman mı?
Güneş: Bence henüz şirket almak için erken. Bu şirketlerin kazançları düşeceği için önümüzdeki yıl değerleri de düşecektir. Büyümenin yeniden toparlanmasının işaretleri görülmeden şirket satın almak riskli olur. Bu kriz elbette kimileri için fırsat yaratacaktır. Ama bu fırsatları değerlendirmek için henüz erken.
Konut kredisinde borcu olanlar paniğe kapılmasın
Konut almak için değişken faizli mortgage kredisi kullandınız. Faizler de yukarı gidiyor. Faiz yükünüz artacak. Konutunuzun fiyatı da aşağı gidiyor. Ne yaparsınız? Götürüp bankaya ben ödeyemiyorum der bırakır mısınız?
Güneş: Faizlerin geçici olarak tırmanacağını, ancak 2009 sonunda çok daha düşük düzeylerde olacağını belirttim. Bu nedenle henüz borcun bitmesine çok varsa panikle yanlış bir karar alınmamalı. Kaldı ki, konut fiyatları bu ara düşmeye başladı ve daha da düşecek. Ancak konut henüz satın alınmamışsa bir süre daha beklenebilir. Hem faizler düşer, hem de konut fiyatı daha da düşük düzeylere geriler.
Krediyle araba aldınız. 30 bin YTL’nin yarısı bankada borç olarak duruyor, ne yapardınız?
Güneş: Yapılacak bir şey yok. Ödemeye devam ederdim. Arabayı ikinci elde sattığımda oldukça zarar etme, ayrıca da arabasız kalma riski olacaktır.
Bankalarda sıkıntı görünmüyor
Türkiye’deki yabancı sermayeli bankalarda mevduatınız var. Çeker miydiniz? Yoksa bu bankalar da BDDK denetiminde, gözetiminde, bir şey olmaz der, çekmez miydiniz?
Güneş: Çekmezdim. Yabancı bankalara dış ülkelerde sermaye desteği sağlanıyor. Türkiye’de ise tüm bankacılık sistemi oldukça sağlam görünüyor. Kaldı ki, Türkiye’de bankada mevduatı olup da parasını alamayan tarihte hiç olmadı. Henüz yurtdışında bile böylesi bir sıkıntı gözlenmiyor.
Paranız var. Mevduat yapmak istiyorsunuz. Hangi bankaları tercih edersiniz?
Güneş: En iyi hizmet vereni.
Kriz en az bir yıl sürer
Bu kriz dünyada ne kadar sürer?
Güneş: Çok güçlü tedbirler alındı. Başta Avrupa olmak üzere Batı ülkeleri tam 3.5 trilyon dolar ayırdılar. Dolayısıyla işin finansal tarafı birkaç ay içinde (sanıyorum 2009 başına dek) sonlanır. Ancak tüm ekonomiye bulaşması ve küresel bir durgunluk yaşanması en az bir yıl sürer. Türkiye’de de en az 1 yıl sürecek bir durgunluğa girdiğimiz öngörülebilir. 2009 yılı durgun bir yıl olacaktır.
Türkiye’de işsizlik artar mı? İşi olan işini kaybedebilir mi?
Güneş: İşsizlik kesinlikle artacaktır. Bununla beraber mevcut çalışanların pek tedirgin olmasına gerek yok. İşsizlik daha çok ya köyden kente göç eden ve iş piyasasına girenler arasında, ya da gençler arasında gözleniyor.
Aklı olan kredi borcunu bir an önce kapatır
Bankaya 10 bin YTL tüketici kredisi borcunuz var, ne yaparsınız?
Güneş: Bundan sonra bankalardan kredi almak güçleşecek. Parası olan bu krediyi kapatır. Önümüzdeki dönemde işsizlik artacak, kazançlar düşer. Bununla beraber biri de diyebilir ki, nasıl kapatsın, parası olsaydı zaten kredi almazdı.
Şirketinizin bankalara borcu var. Paranız da var. Kapatır mısınız?
Güneş :Tek kelimeyle evet.
Faizler yükseliyor. Kredi borcunuzun faizi siz ödemekteyken değişir, yükselir mi?
Güneş: Faizler geçici olarak yükseliyor. 2009’da hızla düşecektir. Bunun kredi ödeyeni etkileyip etkilemeyeceği kredi sözleşmesine bağlı. Borçlular sözleşmeyi dikkatle okumalılar.
Esnafsınız, bankaya 200 bin YTL kredi borcunuz var. Ne yaparsınız?
Güneş: 2009 yılı kazançlar azalacağı için parası olan kapatma yoluna gitmeli. Kapatamıyorsa vadeyi uzatmalı ve faizi düşük (aynı zamanda da ekonominin canlandığı) döneme sarkıtmalı.
Banka sizden verdiği krediyi vadesinden önce kapatmanızı istedi. Yasal durum nedir? Ödemek, kapatmak zorunda mısınız?
Güneş: Bankalar kredi sözleşmesine bağlı olarak hareket edebilir. Ancak çoğunda erken kapatma opsiyonunu bankaların elinde tuttuğunu biliyoruz.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Milliyet ekonomi yazarları global krizle ilgili kafalardaki soruları yanıtlıyor - 3 / Osman Ulagay
Dünya finans sistemi uçurumun kenarında
Silahlarının tümünü kullanan ABD ve Avrupa’nın sonuç alamaması halinde global finans sektörünün uçuruma yaklaşacağını belirten Osman Ulagay, böyle bir noktaya gelinirse, muazzam döviz rezervleri bulunan Çin ve diğer bazı Asya ülkelerinin, Batı’nın yaratamadığı güveni yaratmaya talip olabileceğini söyledi. Özellikle ABD’de iyi eğitimli gençlerin yatırım kuruluşlarında çok yüksek ücretle çalıştığını, bu gençlerin para sahiplerine tatlı kâr getiren “türev enstrümanlar” üreterek sistemi kriz noktasına getirdiğini anlatan Ulagay, Türkiye’nin Avrupa’da başlayacak resesyonun etkisiyle krizi daha net hissedeceğini ifade etti.
Panik önlenebilecek mi?
ABD ve Avrupa’nın attığı adımlar piyasalardaki paniği aşmaya yetecek mi?
Ulagay: Henüz belli değil. Borsaların ilk gün verdiği olumlu tepki aldatıcı olabilir. Geçen hafta 7 trilyon dolarlık rekor kayba uğrayan hisse senedi borsaları tepki alımı için aradığı fırsatı buldu ama bu yükseliş ancak bir gün sürebildi. Paniğin nedeni olan güven bunalımının aşılması o kadar kolay olmayacak.
Finans piyasalarındaki güven bunalımı nasıl aşılır?
Ulagay: Güven bunalımı, küresel finans sisteminin ve özellikle de banka sisteminin sağlamlığı konusunda doğmuş olan kuşkular ortadan kalkarsa aşılır. ABD ve Avrupa’nın şimdi attığı adımlar, sermayesi eksilen bankalara sermaye enjeksiyonu yapılması, sistemik önemi olan bankaların batırılmayacağının açıklanması ve bankalardaki mevduata güvence verilmesi hep bu amaca yönelik önlemler.
Bu önlemler daha önce alınsaydı güven bunalımı doğar mıydı?
Ulagay: Doğmayabilirdi. Özellikle Lehman Brothers’ın batmasına göz yumulması sistemde “artık herkes batabilir” kuşkusu yarattı ve bankaların birbirlerine karşı duyduğu güvensizlik, krizi çarpan etkisiyle büyüttü. Bankalararası piyasanın işlemez hale gelmesi sistemi felce uğrattı. Bir noktadan sonra halkın bankalara karşı güveni de sarsıldı.
Bu önlemler de paniği önlemezse ne olur? Başka neler yapılabilir?
Ulagay: ABD ve Avrupa elindeki bütün silahları kullandı, bununla da sonuç alınamazsa ve piyasalara güven aşılanamazsa küresel finans sistemi uçuruma bir adım daha yaklaşır. Böyle bir noktaya gelinirse, ellerinde muazzam döviz rezervleri bulunan Çin’in ve diğer bazı Asya ülkelerinin devreye girerek Batı’nın yaratamadığı güveni yaratmaya talip olması beklenebilir mi, bilmiyorum ama bu da bir olasılık.
Panik atlatılırsa küresel finans sistemi eski parlak günlerine dönebilir mi?
Ulagay: Hayır, dönemez çünkü denetimden uzak kalmış ve karmaşık yapısı içinde şeffaflığını kaybetmiş olan bu sistemin kendi felaketini hazırladığı ve dünya ekonomisini de krize sürüklediği görüldü. Küresel finansal yapı yeniden biçimlenerek daha şeffaf ve denetime açık bir yapı oluşturulacak. Bu yeni yapıda fiktif değerler yaratmak ve astronomik gelirler elde etmek daha zor olacak.
Finans sistemindeki sarsıntı küresel ekonomiyi nasıl etkileyecek?
Ulagay: Finans sisteminin felce uğradığı bir ortamda reel sektör de çalışamaz. ABD ve Avrupa’nın resesyona girmesi, yani ekonomilerinde en az birkaç çeyrek küçülme yaşaması artık kaçınılmaz görünüyor. Finans sistemindeki panik sürerse küresel boyutta bir resesyona sürüklenme olasılığı da artacak.
Yükselen Pazar ekonomileri bu krizden nasıl etkileniyor?
Ulagay: Yükselen Pazar (YP) ekonomilerinin zengin gelişmiş ülkelerdeki krizden fazla etkilenmeyeceği tezi kısa sürede çöktü. Brezilya ve Rusya başta olmak üzere önde gelen YP ülkelerinin borsalarında ciddi düşüşler yaşandı, paraları baskı altında kaldı. Özellikle petrol ve diğer temel maddelerin satıcısı konumunda olan YP ülkelerinin, küresel ekonomideki yavaşlamanın olumsuz etkilerini hissetmesi kaçınılmaz. Ayrıca YP ülkelerine yönelik sermaye akışında da bir yavaşlama olacak ve bu da bu ülkeleri olumsuz etkileyecek.
Bu kriz petrol ve diğer temel madde fiyatlarını nasıl etkiliyor?
Ulagay: Spekülasyonun kral olduğu ortamda katlanarak 147 dolara kadar tırmanan petrolün varil fiyatı, küresel ekonominin ciddi bir yavaşlamanın içine sürüklendiği anlaşılınca 80 doların altına indi. Küresel yavaşlamanın resesyona dönüşmesi halinde daha da düşebilir. Başta gıda maddeleri olmak üzere diğer emtia fiyatları da spekülatif tırmanışlarını sürdüremedi. Emtia fiyatlarının seyrini de küresel ekonomideki yavaşlamanın derecesi belirleyecek.
Kriz küresel dönüşümün sonucu
Bu krizi hangi koşullar hazırladı?
Ulagay: Bugün küresel finansal piyasalarında büyük bir paniğe yol açmış bulunan krizi tetikleyen olaylar dizisi ABD’deki konut balonunun patlamasıyla başladı ama bu krizin bu şekilde yaşanması, bugün eriştiği boyutlara tırmanması aslında küreselleşme süreciyle, küresel ekonominin ve özellikle de finans sisteminin geçirmiş olduğu büyük dönüşümle ilgili. Eğer finans sistemi küreselleşme sürecinde böylesine karmaşık ve içinden çıkılmaz bir labirente dönüştürülmüş olmasaydı bu kriz böyle yaşanmazdı.
ABD’deki “subprime mortgage” kredilerinde baş gösteren sorun Amerika’nın sorunu olarak kalır ve küresel finans sistemini çöküşün eşiğine getirmesi söz konusu olmazdı. Yaşanan olayın kavranabilmesi için öncelikle bu saptamanın yapılması lazım, bu krizin farklı niteliğini görmek lazım.
Bu krizi kapitalizmin daha önce yaşamış olduğu büyük krizlere, örneğin 1929’da gene ABD’de başlayan büyük krize benzetmek doğru değil mi sizce?
Ulagay: Büyük spekülatif balonların patlamasıyla başlayan krizler bir bakıma benzerlik gösterir. Kapitalizmin yarattığı fırsatların zaman zaman insanlardaki açgözlülüğü, tamahkârlığı, aşırı para kazanma hırsını tahrik ederek spekülatif balonların oluşmasına yol açtığı, balonun patladığı noktada ise bu kez her şeylerini kaybetme korkusuyla paniğe kapılan insanların finansal sistemi ve arkasından da ekonomiyi çökme noktasına getirdiği bilinen bir olgu.
Bu yönüyle bu kriz de geçmiştekilere benziyor ama asıl önemli olan özelliği, geçmişteki krizlerden farklı olan boyutu. ABD’deki “mortgage” piyasasının en zayıf halkasında başlayan bir sorunun adeta bir kara delik gibi küresel finans sistemini yutacak boyutlara tırmanması bugüne özgü bir olay. Bu nedenle ben bu krizin 1929-1930 kriziyle karşılaştırılmasını pek anlamlı bulmuyorum. Ancak her iki krizde de hükümetlerin olayın gerisinde kaldığını ve yaygın bir güven bunalımına yol açtığını görüyoruz.
Hükümetler olayın gerisinde kaldı
Hükümetlere ve ekonomi yönetimlerine duyulan güven neden kayboldu?
Ulagay: Birincisi krizin boyutları ve faturası ortaya çıkınca bu sürece neden göz yumulduğu, hatta likidite bolluğu yaratılarak bu sürecin neden desteklendiği sorgulanmaya başlandı. İkincisi, hükümetler ve ekonomi yönetimleri krizin ilk anından itibaren gelişmelerin gerisinde kaldı, gerçek boyutlarını kavrayıp olayın önüne geçemedi. Alınan önlemler bu nedenle hep yetersiz kaldı ve umulan sonucu vermedi. Hastaya önce aspirin verildi, sonra antibiyotik tedavisi lazım dendi, durum kötüye gidince operasyon yapıp hasta organı alalım dendi, sonra bu da yetmedi organ nakline gerek görüldü. Büyük resim görülemediği için gerekli önlemler zamanında ve gerekli dozda alınamadı, bu da hükümetlere karşı büyük bir güven erozyonuna yol açtı. Bu gecikme krizi önlemenin maliyetini büyük ölçüde artırdı.
Avrupa resesyona giriyor, Türkiye’de büyüme düşer
Ulagay: Türkiye 2002-2007 dönemindeki yükselen dalgadan en çok yararlanan ülkelerden biriydi. Küresel likidite bolluğu ortamında büyüyen dış açığını kolaylıkla finanse edebildi, bankalarına yüksek fiyatlarla yabancı alıcı buldu. Dünya ticaretinin hızla büyüdüğü ortamda ihracatını sıçratabildi. Bu faktörler Türkiye ekonomisinin hızlı büyümesinde önemli rol oynadı. Şimdi bütün bu olanakların kapandığı bir döneme giriyoruz. Küresel likidite bolluğu yerini kredi daralmasına bırakıyor, para pahalılaşırken varlık fiyatları düşüyor, Türkiye’nin en önemli pazarı olan Avrupa resesyona gidiyor. Bu ortamda ortaya çıkabilecek yeni durumu birkaç maddede özetleyebiliriz:
- Son yıllarda dış borcunu büyük oranda artıran özel sektör bu borçları çevirmekte zorlanabilir. Bunu kısmen başarsa da bulduğu paranın maliyeti yükselir.
- Talep ve finansman yönünden zorlanacak firmalar desteğe muhtaç hale gelebilir. l Dış kaynak girişindeki yavaşlama dış açığın finansmanını zorlaştırabilir ve bu da TL’nin değeri üzerindeki baskıyı artırır.
- TL’nin hızla değer kaybetmemesi için faiz oranlarının belli bir düzeyin altına çekilmemesi gerekir. l Mali disiplinin bozulması bu ortamda risk yaratacağı için hükümetin ekonomideki olası durgunluğu kamu harcamalarını artırarak aşması da kolay olmayabilir. l İhracat pazarlarının daralması büyümeyi ihracata dayalı olarak artırmayı olanaksız hale getirebilir. l Türkiye büyümenin ciddi biçimde yavaşladığı bir döneme girebilir.
Kriz Batı’da, para Doğu’da
Son 30 yıldaki önemli finansal krizler hep ‘Yükselen Pazarlar’ diye nitelenen ülkelerde çıkmıştı. 1982 Meksika krizi, 1997 Asya krizi ve onu izleyen Rusya, Türkiye, Brezilya, Arjantin krizleri bunun örnekleriydi. Bu kez kriz küresel finansın merkezinde, yani ABD’de başladı, oradan İngiltere’ye ve Avrupa’ya sıçradı. Krizi çözmek için gerekli olan sermaye birikimi ise Çin’de, diğer bazı Asya ülkelerinde ve petrol zengini ülkelerde. Ortada yeni bir durum var, kriz ve sermaye ihtiyacı Batı’da, krize çare olabilecek para Doğu’da.
Uluslararası döviz rezervlerinin dağılımı da bunu gösteriyor.
Büyük paraya yüksek getiri sağlama hırsı krize yol açtı
Bu krizin neden farklı olduğunu biraz açıklayabilir misiniz?
Ulagay: Bunu anlayabilmek için küresel finansal sistemde son 10 yılda oluşturulmuş olan fevkalade karmaşık yapıya bakmak lazım. Bu yapı, küreselleşme sürecinde ortaya çıkan yeni ekonomik yapının, yeni sermaye birikimi sürecinin doğurduğu ihtiyaçlara cevap vermek için oluşturuldu.
Küreselleşme süreci dünyada yeni bir varlıklı sınıf yarattı. Onların varlıklarının önemli bir bölümü de hep daha iyi getiri peşinde koşan menkul kıymetlere dönüştürüldü. McKinsey adlı ünlü kuruluşun 2006 yılı sonu için açıkladığı rakama göre küresel sistemde dolaşan ve nemalanmak isteyen menkul kıymet tutarı 167 trilyon dolardı. Dünyada bir yılda yaratılan toplam gelirin üç katını aşan bir rakam bu. Küresel finans sistemi devasa boyutlardaki bu menkul kıymet talebini ve getiri talebini karşılamak için yeni icatlar yapmak zorundaydı.
Harika çocukların risk piramidi nasıl çöktü?
Küresel finans sistemini çöküşe götüren yapıyı oluşturan harika çocukların geliştirdiği “türev yatırım araçları”nın işlem hacmi son yıllarda çığ gibi büyü-yerek dünya GSYİH’sinin 10 katını aştı. Harika çocukların varsayımları çökünce türev araçlarla oluşturulan muazzam risk piramidi de çökmeye başladı.
Harika çocukların icatları sistemi çöküşe sürükledi
Getiriyi yükseltmek için neler yapıldı?
Ulagay: Bu amaçla ABD’de ve finans sektörünün ağırlık taşıdığı diğer bazı ülkelerde, üniversitelerden çıkan en iyi öğrenciler, en parlak beyinler akıl durdurucu ücretler ödenerek bu sektöre çekildi. Bu harika çocuklar, yüksek matematikten de yararlanarak yeni finansal araçlar ürettiler.
Bu yöntemle üretilen “türev enstrümanlar” sistemin gözdesi haline geldi. ABD’deki yüksek riskli “subprime mortgage” kredilerinin menkul kıymete dönüştürülüp, riski düşük menkul kıymetlerle paçal edilerek riski düşük menkul kıymet gibi pazarlanması da bu icatlardan biriydi.
Bu yeni araçlar, dayandıkları varsayımlar tuttuğu sürece çok iyi getiri sağlıyordu ama varsayım çöktüğünde de muazzam zararlara yol açabiliyordu. Ayrıca sistemin karmaşık yapısı içinde risklerin nasıl oluştuğu ve kimlerin üzerinde kalacağı görülemiyordu.
Kâr tatlı geldi, tehlikeye göz yumuldu
Bu risk labirentinin bir gün sorun yaratacağı düşünülmedi mi?
Ulagay: Bu sistem finans kuruluşlarından fon sahiplerine kadar uzanan zincirde yer alan herkese çok iyi getiri sağladığı için devam etmesine göz yumuldu. Bu kârlı oyunun sonunun iyi bitmeyeceğini çoğu kimse biliyordu ama oyunu durdurmak kimsenin işine gelmiyordu. Bunu en veciz biçimde itiraf eden ise, 2007’nin nisan ayında Citibank’ın tepe yöneticisi olan Chuck Prince oldu.
Prince, yaklaşan krizin ilk belirtilerinin ortaya çıktığı dönemde yaptığı açıklamada “Müzik çalmaya devam ettikçe biz de dansa devam ederiz”, dedi. Sonra ne oldu? Müzik durdu, şenlik bitti. Konut fiyatlarının sürekli artmaya devam edeceği varsayımı çökünce “subprime mortgage” kâğıtlarını içeren bütün menkul kıymetlere “toksik madde” gözüyle bakılmaya başlandı. Ancak sistemin karmaşık yapısı içinde “toksik madde”nin nerelere kadar yayıldığı bilinemiyordu, hangi finans kuruluşlarının daha fazla risk taşıdığı anlaşılamıyordu.
Bu arada tamahkârlık da yerini korkuya bırakmıştı ve herkes herkesten kuşku duyar hale gelmişti. Bu sürecin sonunda da bugünkü noktaya, yani bankaların da birbirlerine güvenmediği noktaya gelindi.
Küresel resesyon atlatılsa bile büyüme yavaşlar
Krizden çıkış aşamasına ne zaman gelinir?
Ulagay: Hatırlayacak olursanız ABD’nin resesyona girmeyeceğini ve 2008’in ikinci yarısında krizden çıkılacağını iddia edenler vardı. Şimdi ABD ekonomisinin nabzını tutan Conference Board, 2008’in 3. çeyreğinden itibaren üst üste dört çeyrekte ABD ekonomisinin küçülmesini bekliyor. Yani en iyimser beklentiyle ancak 2009’un ikinci yarısında krizden çıkış aşamasına gelinmesi mümkün ama bu da finans kesimindeki çöküşün önlenebilmesi halinde geçerli olacak bir tahmin.
Küresel ekonomi 2002-2007 arasında yaşadığı hızlı büyüme dönemine ne zaman dönebilir?
Ulagay: Kısa sürede dönemez. Son beş yılda dünyanın hemen tüm bölgelerinde yaşanan hızlı büyümeyi, bugün çökme noktasına gelmiş olan finans sistemi finanse etmişti. Küresel boyuttaki hızlı büyüme, küresel likidite bolluğu ortamında, varlık fiyatlarının aşırı şiştiği, yeni finansal araçlar sayesinde kaldıraç etkisinin abartıldığı bir ortamda gerçekleşti.
Şimdi bu kriz sonrasında yeniden yapılanacak olan finans sisteminin bu kadar hızlı bir büyümeyi finanse etmesi kolay olmayabilir. Küresel resesyon atlatılsa bile küresel ekonominin sürdürülebilir büyüme hızında ciddi bir yavaşlama yaşanacak.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Bu, tüm krizlerin anası olacak
Milliyet ekonomi yazarları global krizle ilgili kafalardaki soruları yanıtlıyor - 4 / Metin Münir
Milliyet yazarı Metin Münir, yaşanan finansal krizin kısa süre içinde reel sektörü vurarak ekonomik krize dönüşeceğini belirtirken, bu krizin tüm krizlerin anası olacağını söyledi. Münir, bu krizin sonuçlarının Fransız İhtilali ve Sovyetler Birliği’nin çöküşü gibi etkili olacağını ve ABD’nin dünya üzerindeki hegemonyasını da zayıflatacağını ifade etti
Herkes sarhoşken, orkestraya git diyen olmaz
Bu krizi hangi koşullar hazırladı? Niye çıktı?
Münir: Çin gibi kalkınmakta olan ülkelerin ve petrol zengini devletlerin elinde biriken rezervler dünyada eşine rastlanmamış bir para bolluğuna ve ucuzluğuna neden oldu.
Özellikle ABD’de bankalar ve finans kurumları bu paraların büyük bir bölümünü özensiz bir biçimde kullandılar. ABD’de geri ödeme yeteneği zayıf az gelirlilere bir trilyon dolardan fazla konut kredisi açıldı. Geçen ağustostan itibaren bu tür konut kredilerinde batışlar çığ halini aldı. Zarar yazılan konut kredileri bankaların sermayelerini büyük oranda tüketti. Bankalar birbirlerine ve şirketlere kredi açamaz oldular. Bu ABD’den Avrupa’ya ve Avustralya’ya yayıldı. Halen kontrol edilemez bir biçimde büyümekte. Yakında reel sektörden de imdat seleri duyulacak.
Kriz öngörülemedi mi?
Münir: Öngören ekonomistler oldu. Ama kulak asan olmadı. Herkes sarhoş olmuş dans ederken “Artık orkestrayı eve yollayalım” diyenleri kimse dinlemez.
Öngörüldüyse niye önlem alınamadı? Alınamaz mıydı?
Münir: Önlem alınabilirdi. ABD faizleri yükseltebilir, tüketim furyasını kontrol altına alabilirdi. Ama o zamanki ABD Merkez Bankası Başkanı Alan Greespan bu politikaya rağbet etmedi. Balon “patladıktan sonra ortalığı temizleriz, yola devam ederiz,” diyerek tehlikeyi küçümsedi. Balonun patlamasının bu kadar korkunç sonuçlar verebileceğini öngörmedi. Diğer gelişmiş ülkelerin merkez bankaları da aynı şekinde davrandılar. Asya ve Körfez’in birikimlerini alıp halklarına borca dayalı refah yaşattılar. Şimdi faturayı ödeme zamanı.
Ne zaman biter? Ne kadar hasar verir?
Münir: Yaşamakta olduğumuz kriz bütün krizlerin anası olacak. Çok büyük hasar verecek. ABD’de ve kısmen Avrupa’da bankacılık sistemi bizde 2001 krizinden sonra olduğu gibi yeniden yapılanacak. Kriz reel ekonomiyi, yani üretimi etkileyecek. Üretim düşecek, yatırtımlar yavaşlayacak, işsizlik artacak. Dünya ekonomisi dört beş seneden önce normalleşmeye başlayamaz.
Dolar zayıflayacak euro güçlenecek
En çok hangi ülkeler etkilenir?
Münir: Finans sektörleri en çok etkilenen ülkeler yukarıda bahsettiğim ucuz parayı en çok kullanan ülkeler olacak: ABD, İspanya, İngiltere, İtalya ve Avustralya. Ama dünya çapında üretim ve yatırım azalmasına neden olacağı için her köşede herkes krizden olumsuz etkilenecek. Genellikle fakirleşilecek.
Dolar, euro için tahmininiz ne? Bu krizden hangi para güçlenerek çıkar?
Münir: Dolar zayıflayacak, euro güçlenecek.
Bu kriz, Fransız İhtilali, Sovyetler’in çöküşü gibidir
Devletler bankalardan hisse alarak, şirketlere para koyarak kriz önlemeye çalışıyor. Bu, piyasa ekonomisinin çöküşü olarak değerlendirilebilir mi?
Münir: Hayır, değerlendirilemez. Yaşadığımız son 30 yılda Türkiye ve Rusya dahil başka ülkelerde ve Güney Amerika, Uzakdoğu gibi bölgelerde gördüğümüz krizlerin en yeni örneğidir. Kapitalizm böyle çalışır. Bir süre işler iyi gider, sonra bozulur sonra gene düzelir ve bozulur. Piyasa ekonomisinin yerine konacak bir şey yoktur.
Yeni dönemde ekonominin kurumları, ilkeleri neler olabilir?
Münir: Bu aşamada bu sorunun cevabı yok. Ancak bu kriz Fransız İhtilali veya Sovyetler Birliği’nin çöküşü gibi muazzam bir dönemeç olayıdır. ABD’nin dünya hakimiyetini sona erdirmeye başlayacak. Bankacılık kabuk değiştirecek. Muazzam kârlar ve maaşlar devri sona erecek. Denetim ve gözetim artacak. Muhtemelen finansal gidişatı yakından izleyecek yeni bir örgüt kurulacak.
Yandaş ordusu reformları engelledi Türkiye’nin riski arttı
Türkiye’de dövizin fiyatı yukarı gider mi? Nereye kadar gider?
Münir: Döviz fiyatı yükselmeye devam edecek çünkü Türkiye ithal ettiği kadar mal ihraç edemiyor ve hem özel sektörün hem de kamunun çok döviz borcu var. Dolar yıl sonuna kadar 1.6 lirayı bulabilir.
Türkiye ne kadar etkilenir? Nasıl etkilenir?
Münir: Kalkınma hızı son beş yılın ortalamasının üçte birine inecek. Yatırımlar azalacak. İşsizlik artacak. Dışarıdan borçlanma, bankalardan kredi alma zorlaşacak. Yabancıların yatırım ilgisi azalacak. Bankacılıkta konsolidasyon olabilir.
Türkiye’de işsizlik artar mı? İşi olan işini kaybedebilir mi?
Münir: Maalesef evet ve evet.
Türkiye kendini korumak için ne yapmalı?
Münir: Türkiye 1980’lerde Özal ile başlayan ekonomik reform sürecini tamamlamadı. Çünkü reformlar siyasilerin ve bürokratların ve onların beslediği yandaş ordusunun çıkarlarına aykırıdır. Bu reformlar tamamlanmadığı müddetçe Türkiye potansiyelini gerçekleştiremez. Bu tür krizlerde topun ağzındaki ilk ülkelerden biri olmaya devam eder.
aslında ben yorum degil küçük bi soru sormak istiyorum ekonominin bu dereceye gelme nedenleri nedir bu konuyla ilgili bir yorum ödevim var düşüncelerinizi benmle paylasır mısınz? şimdiden teşekkr ederim