Hükümetin reformlarda geciktiği eleştirileri yükselirken Hazine'den Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye'nin önünü açacak projeler üzerinde çalıştıklarını söyledi. 2008'de mikro reformların ağırlıkta olacağını söyleyen Şimşek, 8 alan sıraladı. Ar-Ge destekleri, istihdam paketi, sosyal güvenlik reformu ve Türk Ticaret Kanunu da bu reformlar arasında. Şimşek, reform takviminden enflasyon hedefine, cari açıktan büyümeye kadar birçok konuda sorularımızı yanıtladı.
Üçüncü çeyrek büyüme rakamları düşük geldi. Yüzde 5 hedefi tutmayacak. Yüzde 4'lük enflasyon hedefinin de iki kat üstündeyiz. 2008'de neleri farklı yapmalı ki küresel ekonomi yavaşlarken hem yüksek büyüme olsun hem de enflasyonu aşağı çeksin?
Büyüme 23 çeyrektir kesintisiz sürüyor. Üçüncü çeyrekte bazı rakamlar zayıf geldi diye panikleyip kurguyu kökten değiştiremeyiz. Popülizm tuzağına düşmeyeceğiz. Türkiye'nin yapısal sorunlarına gerçekçi ve uzun soluklu çözümler peşindeyiz. İstihdam ve rekabet gücü odaklı bakıyoruz. Batı'yla arayı ancak istihdamı, verimlilik ve rekabet gücünü artırarak kapatabiliriz.
Bunu gerçekleştirmek için ne yapmamız lazım? İşgücü piyasasının esnekliğinden tutun, beşeri sermayeye yatırımdan, altyapıya yatırımdan, AR-GE'nin önünü açmaktan, rekabetin önünü açmaya kadar çalışmalarımız olacak. Bunların etkisi 2008'de başlayabilir ama orta uzun dönemli perspektiflerdir. Bu arada da birtakım ince ayarlar gerekiyor.
Problem görmüyoruz
Teşvik sistemi gözden geçiriliyor. Ekonomideki yavaşlama şu anda bizim gördüğümüz kadarıyla arz yönlü şoklardan. Yani önemli ölçüde enerji ve emtia fiyatlarındaki yükselişin beslediği ticaret açığındaki genişleme var, tarımdaki kuraklığın getirdiği bir etki var.
Onun ötesinde seçimlerden ötürü özel sektör yatırımlarında nispi bir yavaşlama söz konusu. Büyüme önceki yıllara oranla daha yumuşak bir noktada. Fakat biz bunu bir problem olarak görmüyoruz. Türkiye ciddi potansiyelini ortaya koyacak reformları da uygulamaya koyuyor.
Bazı kesimlerin cari açık karşısında tek çözümün kur ayarlaması olduğuna dair değerlendirmelerine bakışınız nasıl?
Liranın değerlenmiş olması tabii ki belli sektörleri olumsuz etkiliyor. Ama topyekûn baktığınızda, yüksek kurun çözüm olmadığı kanısındayım. Farklı bir kur politikası, mucizevi bir şekilde Türkiye'yi düşük katma değerli üretim yapısından yüksek katma değere ve kâr marjı yüksek ürünlere geçirmez. Enerjide dışa bağımlılığı nasıl azaltırız veya nasıl enerji etkinliğini sağlarız, yenilenebilir enerjiye yatırımları nasıl arttırırız, enerjideki açığı nasıl azaltırız gibi sorulara cevap vermiyor bu yaklaşım.
Merkez'in destekçisiyiz
n Merkez Bankası'na enflasyonla mücadelede nasıl bir destek vereceksiniz?
Her türlü desteği vermeye hazırız. Mikro düzeyde rekabeti engelleyen bazı faktörler var. Bu fiyatlarda katılıklar oluşturabiliyor. Bunu kabul ediyoruz. Bunun için de reform yapmamız lazım diyoruz. Ama bu da öyle bir günde olmuyor. Ayrıca bütçe tarafında kalıcı bazı iyileşmeler sağlamamız gerekiyor. Örneğin, sosyal güvenlik reformu yakında hayata geçirilecek.
Kamu harcamalarının etkinliğini, hizmetlerinin kalitesini artıracak bir kamu idare reformunu yapacağız. Bütün bunlar mali disiplinin kalitesini yükseltecek adımlar.
Hükümetin reformlarda yavaşladığı eleştirileri var...
Haksızlık yapmayın bize. Türkiye iki önemli seçimden yüzünün akıyla çıktı. Analizi iyi yaparsak öyle olmadığı da ortada. Ama tabi çok kolay "büyüme 2'ye düştü" veya "hükümet reform yapmıyor" demek. Büyümedeki yavaşlamayı rehavete bağlamak haksızlık olur.
Üstelik reformlar tarafında da ki bunlar çoğunlukla mikro reformlar, 2008 yılının başında çok daha net görülecek hükümetin neler yaptığı, yapmakta olduğu.
Hedef saptı diye vazgeçmeyiz
n Olur da petrol fiyatları yükselmeye devam eder, global gıda fiyatları da çıkmaya devam ederse enflasyonda yüzde 4'lük hedefi değiştirmeye razı olur musunuz?
Bana varsayımsal bir soru sordunuz. Genelde bu sorulara cevap vermemeyi tercih ediyorum. Çünkü bu tür cevaplar pek anlamlı olmuyor. Tabii ki hedeflerin güvenirliliği çok önemlidir. Yani bir hedef konulduysa bu hedefe yaklaşmak için her türlü çabayı göstermek lazım.
İki yıl üst üste bizim hedeften ciddi bir şekilde şu veya bu nedenle sapmış olmamız bizim ihmal etmediğimiz, etmeyeceğimiz bir olgudur. Dünyanın her yerinde hedeflerde ciddi sapmalar olabiliyor. İsrail, Polonya, Macaristan gibi başka ülkelerin dezenflasyon sürecine bakın. Bir yıl iki yıl hatta üç yıl hedeflerden sapma oldu diye enflasyon hedeflemesi rejiminden enflasyonla mücadeleden vazgeçilmemiş.
Enflasyonda havlu atmayız
Mevcut üretim yapısıyla 2008'de cari açık 50 milyar dolara yakın olacak gibi görünüyor. Bu finanse edilebilir mi?
Son birkaç yıldır finansmanda kaliteyi artırdık ve sermaye girişleri de gerekenin çok üzerinde gerçekleşti. Cari açığın nerdeyse üçte ikisi kalıcı doğrudan küresel sermaye yatırımları tarafından finanse ediliyor. Eğer dünyada şartlar değişirse bu bizi bir miktar etkileyebilir.
Enflasyonda hedefin iki kat uzağındayken Merkez Bankası'nın faiz indirmesi normal mi?
Şu anda baktığımız 8,4'lük oran son 12 ayda gerçekleşen enflasyondur. Merkez'in şu anki faiz kararları ise sonraki 18 - 24 aylık süreye ilişkindir. Merkez Bankası enflasyonla mücadelede bağımsız ve faiz kararlarını kendisi veriyor. Dolayısıyla eğer faiz indiriyorsa demek ki çekirdek enflasyondaki trendlere bakıp bu enflasyon çıkışının geçici olduğuna dair birtakım kanıları var.
Mesela hizmetler sektöründeki katılığın azaldığı ortaya çıktı. Son dönemde yaşanan enerji şoku ve kuraklık olmazsa muhtemelen enflasyon hedefe çok daha yakın olurdu. Bu şokların kalıcı olması ihtimali zayıftır. Enflasyonda geldiğimiz nokta tabi ki bizi memnun etmiyor. Ama şu veya bu nedenle enflasyonda hedefe oranla değişik bir noktadayız diye de havluyu asla atmayacağız.
2008 yılında yapılacak sekiz düzenleme
Bakan Şimşek, özel sektörün önünü açması beklenen düzenlemeleri şöyle anlattı:
1- Şirketleri Ar-Ge yatırımlarını artırmaya teşvik etmek adına dünyadaki en iyi uygulamaları temel alan yeni bir yasayla düzenlemeler yapılacak.
2- Türk Ticaret Kanunu değişiyor. Birinci çeyreğe yetişecek. 2008 yılı programında öngörülen 398 tedbirden 262 tanesi yatırım ortamının iyileştirilmesine yöneliktir.
3-Türkiye'nin GSMH'nin yüzde 4'ünü aşan sosyal güvenlik açığını uzun vadede azaltacak Sosyal Güvenlik reformu ocak ayında Meclis'ten geçirilecek.
4-Yeni bir istihdam paketi üzerinde çalışılıyor. İşgücüne özel sektörün ihtiyaç duyduğu niteliklerin kazandırılması için ülke çapında kısa süreli, pratik ve sonuç odaklı eğitim programlarını uygulamaya koyacağız. Finansmanı işsizlik fonundan karşılayacağız. İstihdam üzerindeki idari ve mali yükleri azaltacağız. Reform paketiyle, istihdamı cezalandıran değil, ödüllendiren bir yaklaşım benimsenecek.
5-Özelleştirmeyi hızlandıracağız. Elektrik dağıtım ve üretim, Türk Telekom, Halkbank, Tekel, Otoyallar, Limanlar gibi bir çok şirket ve varlık özelleştirilecek.
6-Firmaların teknolojik gelişimlerinin desteklenmesi, girişimcilerin finansal kaynaklara erişim imkanlarının artırılması, kurumsal yönetimin geliştirilmesine yönelik önemli adımlar atacağız.
7-Vergi kaçaklarını önlemek ve kayıt dışılığın azaltılması için vergi idaresi daha da güçlendirilecek. Bununla ilgili bazı adımlar yılın ilk çeyreğinde atılacak.
8-Kapsamlı bir anayasa değişikliği ve kamu personel reformu geliyor. Beşeri ve fiziki sermayenin güçlendirilmesi ve yasal altyapının iyileştirilmesi için ne gerekiyorsa yapacağız.
Şimşek'in ekonomideki beklentileri
Türkiye ekonomisi: İç talep katkısıyla yeniden canlanacak
Büyümenin 2008'de yeniden canlanması beklenen iç talebin de katkısıyla muhtemelen yüzde 5.5 civarına yükseleceğini öngörüyoruz.
2007'de yatay bir patikaya oturan cari açığın 2008'de GSMH'nin yüzde 8'i civarında seyretmesini bekliyoruz. Doğrudan yabancı sermaye girişleri cari açığın önemli bir bölümünü finanse etmeye devam edecektir.
Enflasyondaki düşüş trendi dünya enerji fiyatlarındaki hızlı yükseliş ve gıda fiyatlarındaki artışlar nedeniyle geçici olarak yavaşlamış olsa da, ben geçtiğimiz günlerde Merkez Bankası'nın ilan ettiği orta vadeli hedeflere erişileceğine inanıyorum. Devam eden ihtiyatlı para politikasının ve kamu maliyesinde 2007 yılına göre yapılacak sıkılaştırma enflasyon hedeflerine ulaşılmasını kolaylaştıracaktır.
Mali disiplin ve istikrarlı büyüme sayesinde kamu borç yükünde gerileme devam edecektir.
Kamu Net Borç Stokunun GSMH'ye oranının, 2001 yılındaki yüzde 90,4'lük seviyesinden 50 puanın üzerinde bir düşüşle 2007 yılı sonu itibariyle yüzde 40'ın altına inmesi bekleniyor.
Dünya ekonomisi: Riskler var ama küresel görünüm olumlu
Global ekonomiye bakarsak, risklerin bulunmasına karşılık, küresel görünüm genel anlamda hâlâ olumlu seyrediyor. Belirsizlik devam etmekle birlikte, ağustos-ekim dönemindeki kötüleşme duruyor gibi.
Uluslararası piyasalardaki likidite koşulları, bir süredir normalleşme eğilimi içinde. Uluslararası kuruluşlar dünya ekonomisinde önümüzdeki dönemde ciddi bir daralma beklemiyor.
Finans piyasalarındaki düzeltme hareketinin ılımlı olacağı, reel ekonomiye etkisinin sınırlı kalacağı ve ABD'de beklenen yavaşlamaya rağmen gelişmekte olan ülkelerin güçlü performansını devam ettireceği öngörülüyor.
IMF'nin ekim ayı Küresel Ekonomik Görünüm raporuna göre, 2007 yılında yüzde 5,2 seviyesinde gerçekleşmesi beklenen küresel büyümenin bir miktar yavaşlayarak 2008 yılında yüzde 4,8 seviyesinde gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Küresel büyüme performansında görece bir yavaşlama beklenmesine rağmen, 2008 yılı için tahmin edilen büyüme hızı, halen uzun dönem ortalamasının üzerindedir.
Bu yıl özelleştirme gündemi dolu, bu işler hızlanacak
2008'in yabancı sermaye girişleri açısından nasıl bir yıl olmasını bekliyorsunuz? Özelleştirme atılımı devam edecek mi? Türkiye'ye bu yıl yapılacak özelleştirmelerle ne kadarlık bir kaynak girişi olabilir?
Sermaye hesabının alt kalemlerini (doğrudan küresel yatırımlar dahil) tahmin etmek güç. Ancak, yatırımcılar açısından güçlü ve istikrarlı büyüme performansını kalıcı kılan ve cazip bir iş ortamı sağlamaya yönelik politikalarımız devam ettiği sürece uluslararası doğrudan yatırımcıların ilgisi de aynı şekilde devam eder.
Dönemsel bazlı iniş çıkışlar yaşanabilir ama uzun dönemli görünüm pozitif olmaya devam ediyor.
Özelleştirmeler tabii ki devam edecektir. 2008-2009 döneminde Halkbank'ın yanı sıra Tekel sigara ünitesinin, enerji dağıtım ve üretim şirketlerinin, bazı şeker fabrikalarının ve köprü, karayolu gibi varlıklarının özelleştirilmesi var. Çabaların hız kazanması beklenmeli.
2008 ABD nedeniyle zor geçebilir, sağlam duruyoruz
Bakan olmadan önce yaptığınız bazı sunumlarda 2008'in 2007'den daha zor geçeceğine yönelik değerlendirmeleriniz vardı. Görüşünüzü koruyor musunuz?
Fikirlerimde bir önemli değişiklik yok. Dünya ekonomisinde ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Şimdiye kadar gelişmiş ülkelerdeki sorunların Türkiye'ye yansıması sınırlı oldu.
Bu bir anlamda ekonomideki kırılganlıkları azalttığımızı da teyit ediyor. Ancak 2008 yılı Amerika'daki subprime mortgage kredilerine ilişkin sorunlar ve resesyon kaygıları nedeniyle zor geçebilir.
Türkiye'yi daha korunaklı hale getirmek için kamu maliyesini daha sağlam temeller üzerine oturttuk.
Bankacılık sistemimiz sağlıklı. Döviz rezervlerimiz güçlü. En önemlisi Türkiye'de siyasi istikrar ve reformcu bir hükümet var.
Enerji sektörü ön plana çıkabilir
Dünya ekonomisindeki yavaşlama beklentileri de göz önüne alındığında Türkiye, 2008'de de yabancı sermayenin ilgi odağı olabilir mi? Hangi sektörler gözde olur?
Şu anda dünya ekonomisindeki toplam uluslararası doğrudan yatırımların yaklaşık yüzde 1,5'inin; gelişmekte olan ülkelere giden uluslararası doğrudan yatırımların ise yaklaşık yüzde 5,3'ünün Türkiye'ye yönelmesine sebep olan cazibe faktörleri, dünyada bir daralma veya yavaşlama olması durumunda da Türkiye'deki koşullar değişmediği sürece yüksek seyretmeye devam edecek.
Türkiye'deki uluslararası doğrudan yatırımların sektörel dağılımı, dünya ekonomisindeki eğilimlere paralel. Son dönemde uluslararası doğrudan yatırımlarda, telekomünikasyon ve bankacılık yoğunluk kazandı. Türkiye'de de benzer bir yoğunlaşma var.
Uluslararası doğrudan yatırım girişlerinde önemli artışlar gözlenen ülkelerin deneyimlerine bakıldığında, uluslararası yatırımcıların öncelikli olarak finans, telekomünikasyon ve altyapı gibi hizmetler sektörüne yoğun bir şekilde ilgi gösterdikleri, daha sonra bu ilginin kademeli olarak tüm diğer sektörlere yöneldiği görülüyor. Bu anlamda Türkiye'nin ilk aşamayı tamamlamak üzere olduğunu söylemek mümkün.
Önümüzdeki dönemde Türkiye'ye gelecek olan doğrudan yatırımların diğer tüm sektörlere dağılacağı öngörülüyor. Ancak özelleştirmenin etkisiyle enerji sektörü bir miktar ön plana çıkabilir.
sayin bakanim Türkiyenin önüne önce avurpadaki gurbetcimizin avurpa bankalarindaki yastik altindaki tasaruflari Türkiyeye cekerek asarsiniz proje üretiyorsunuz bakiniz hayvanciliga kradi veriyorsunuz bu kradiye hayvanciliga deyil yesil sermayeli holdinglere veriniz ve bu holding magdurlarinin ellerindeki hisselere devlet alsin hisseler devletin olsun hissedarlarida hissesi karsiligi damizlik süt sigiri,seanen kecileri veriniz köylerinde seanen keci ciftlikleri kursunlar böylece hem ekonomi yoluna girer hen hayvancilik ilerler biraz olaylari genis düsünün projeler üretin bol kazanclar