1
Mayıs
2025
Perşembe
EKONOMİ

TÜRK-ABD İLİŞKİLERİNDE YENİ DÖNEM YENİ ORTAKLIK MI?

Obama'nın sözlerinden Türkiye'ye Batı ile İslam dünyası arasında bir köprü rolü yükleneceği, Ortadoğu barış sürecinde daha aktif bir Türkiye arzu edildiği ve İran'nın bölgesel ağırlığını dengeleyecek bir Türkiye hedeflendiği anlaşılmaktadır.

ABD Başkanı Barak Obama’nın G-20 zirvesinde verdiği mesajlar, ABD’nin Bush yönetiminin izlediği küresel siyasettin ve tek taraflı dış politikanın yeni dönemde değişeceği bakışını güçlendirmektedir. Ayrıca, Obama’nın gerçekleştireceği Türkiye ziyareti, Bush döneminde hasar gören ‘stratejik ortaklığın’ geleceği konusunda olumlu bir hava yaratmaktadır. Ancak, ABD ve Türkiye’nin Irak başta olmak üzere, Ortadoğu, Afganistan ve uluslararası terör ile mücadele konularında ki farklılıkları devam etmektedir.

İstikrar, gelişme ve iş sloganları ile toplanan G-20 zirvesi, Obama’nın ABD’nin yeni dünya düzenine bakışını yansıtması açısından önemli bir platform haline geldi. Bush döneminde Kyoto anlaşması ve Uluslararası Ceza Mehkemesi gibi uluslararası yapılanmalardan uzak duran ABD’nin, Obama yönetimi ile beraber çok taraflılığı ve uluslararası uyumu aradığı bu zirvede daha açık bir şekilde ifade edilmiştir. Obama’nın “ABD’nin ekonomik istikrar ve iyiliğinin, küresel istikrarda yattığının” altını çizmesi, Bush yönetimi ile kıyaslandığında ABD’nin dış politikasında ‘değişim’ beklentilerini güçlendirmektedir. Obama’nın küresel ekonomik istikrara ulaşmak amacı ile Almanya ve Fransa’nın güçlü desteğini istemesi, yeni dönemde Irak’ın işgali sonrasında zayıflayan Trans-Atlantik bağları kuvvetleneceği düşüncesini güçlendirmektedir. Bu yaklaşım, Bush döneminde ‘Eski-Yeni’ Avrupa söylemlerinden ne ölçüde geri adım atıldığınıda açıkça ortaya koymaktadır. Küresel ekonomik krize müdahale için IMF’ye 1.1 milyar dolar aktrılarak mali imkanlarının güçlendirilmesi yeni dönemde küresel sorunların
çözümü için, ABD’nin çok taraflı hareket etme arzusunu göstermektedir.

Füze savunma sistemi

Obama yönetimi ile birlikte ABD’nin güvenlik sorunlarına yaklaşımında -nasıl sonuçlanacağı bugün için belirsiz- benzer bir yaklaşım göze çarpmaktadır. Bu doğrultuda Obama yönetiminin Çek Cumhuriyeti ve Polonya’ya kurulması tasarlanan Füze Savunma sistemi (FS) konusunda Rusya’nın tepkisinden çekinmesi ve son adımı atmaması, Obama’nın yeni dönemde Afganistan ve İran sorunlarında Rusya’nın işbirliğine daha çok ihtiyacı olduğu yönünde yorumlanmaktadır. Bush döneminde başlatılan İran’nın artan nükleer kapasitesi karşısında, ABD’nin Avrupa’da kuracağı radar ve anti-balistik füze sistemi ile korunmasını öngören bu sistemin, Obama yönetimince hâlâ onaylanmaması İran konusunda Bush yönetimi ile farklı bir tutum sergileneceği düşüncesini güçlendirmektedir.

Obama’nın NATO’nun Afganistan sorunu çerçevesinde daha aktif olması gerektiği söylemi Afganistan’da ki sorunların bir domino etkisi gibi Pakistan’a yayıldığı günümüzde ayrı bir önem ifade etmektedir. NATO’nun Avrupalı müttefiklerinin Afganistan’a yeni asker yollama konusundaki isteksizlikleri değerlendirildiğinde, Almanya ve Fransa’nın ortaklaşa gerçekleştireceği NATO zirve toplantısının ittifakın kararlılığını sınayacı bir nitelik kazanacağı ortaya çıkmaktadır. İşte bütün bu sorunlar ışığında Irak ve Ortadoğu’da ki gelişmeler değerlendirildiğinde Obama yönetiminin ABD açısından Türkiye’nin ‘stratejik’ rolünü neden vurguladığı daha kolay anlaşılmış olacaktır.

Irak planı

Öncelikle Irak sorunu değerlendirildiğinde ABD’nin Irak’ta 2003 sonrası kurulan yeni düzenin korunması için daha fazla asker bulundurmama ve 2010 sonrasında da Irak’tan asker çekme planı açıklığa kavuşmuştur. Obama’nın da açıkladığı gibi bundan sonrasında Iraklıların kendi güvenliklerini kendileri sağlaması gerekmektedir. İran’nın Şiiler üzerinde artan rölü, Kürt Bölgesel yönetiminin merkezi hükümetten bağımsız hareketleri ve son olarak Irak’ın bastırılmış unsuru olan Sünnilerin yeni dönemde ne yapacağı, ABD’yi endişelendirmektedir.

Bu nedenle, Irak’ın ABD işgali sonrasında da toprak bütünlüğünü koruması ve İran’ın etkisinden uzak kalması ABD dış politikasının Obama döneminde öncelikli dış politika hedefi haline gelmektedir. Öyle ki, ABD küresel ekonomik kriz ile uğraşırken, Irak’ta ki durumun kötüleşmesi uluslararası enerji arzında ve fiyatlarında ciddi sorunlar yaratabilecektir. Bu nedenle Türkiye’nin Irak’tan kaynaklanan sorunlarının azaltılması ve Türkiye’nin Irak’ta ‘çeşitli rollere’ hazırlanması çabası ile karşılaşılacaktır. Türkiye’yi Kuzey Irak’tan hedef alan ayrılıkçı terör olaylarının bu dönemde azalması ve Kürt hareketinin siyasi kimliğinin güçlendirilmesi şaşırtıcı bir şekilde bu döneme rastlamaktadır. Bu doğrultuda, Türkiye Kuzey Irak’ta varlığını tanımadığı Bölgesel Kürt Yönetimi ile resmi olmayan temaslar tesis etmiş, Kuzey Irak’tan kaynaklanan terör sorunu karşısında işbirliği olanaklarını güçlendirme yoluna gitmiştir.

Ancak, BKY ile Merkezi Irak Yönetimi’nin Türkiye’yi hedef alan terör konusunda somut adımlar hâlâ atmadığı ve sorunun Türkiye’nin siyasi bir sorunu oladuğu yönündeki tespiti hâlâ devam etmektedir. Cumhurbaşka’nı Sayın Gül’ün son Irak ziyaretinde, Irak Cumhurbaşkanı Talabani’nin PKK için ‘gerilla’ ifadesini kullanması, Türkiye ile Irak arasında görüş ayrılıklarının devam ettiğini, en azından güçlenen işbirliğinin somut sonuşlar vermediği ortaya çıkmıştır. ABD’nin Irak’ta ki en yakın müttefiki olan BKY’ni mutsuz etmeyeceği ve Irak’ın en istikrarlı bölgesini daha fazla sıkıntı içine düşürmeyeceği düşünüldüğünde, Obama yönetimini Türkiye ve BKY’nin talepleri karşısında bir ikilemde bırakması muhtemeldir.

Afganistan

Irak sorunu ile bağlantılı olarak Afganistan konusunda da ABD ile Türkiye’nin dış politikalarındaki davranış faklılıkları devam edeceği izlenenimi doğmaktadır. Türkiye NATO kararları doğrultusunda Afganistan’da istikrarı yeniden tesis etmek için ISAF’a destek olmuş ve önemli oranda muharip olmayan asker göndermiştir. Ancak, NATO’nun Afganistan’daki operasyonunun Pakistanı, Türkiye açısından bir diğer önemli devletide kapsayacak şekilde genişletilmesi, Türkiye’nin terörile mücadelesinin devam ettiği dönemde Afganistan’a daha fazla askeri birlik göndermesi Türkiye’den beklenmemelidir. Türkiye’nin ISAF çerçevesinde muharip görevler üstlenmesi Türk kamuoyunda da sıkıntı yaratabilir. Son iç siyasi gelişmeler değerlendirildiğinde bu çerçeve de Türkiye’ye yüklenecek bir misyon yerel seçimlerde güçlenen muhalefet partilerinin elini daha da güçlendirecektir. Obama yönetimi ile birlikte çok taraflı dış politikayı yeniden hatırlayan ABD yönetimini bu çerçevede Irak’ta yapılan hatalardan sonra Avrupa kamuoyunu Afganistan’da daha geniş bir askeri role ikna etmesi de aynı şekilde güç olacağı anlaşılmaktadır.

Bu güncel gelişmeler ve sorunlar bağlamında Obama yönetimi ile birlikte ABD’nin dış politika yaklaşımlarında bir değişim olduğu ikili dış politikadan, çok taraflılığa geçişin yaşandığı bir dönem içerisinde olduğumuz ortaya çıkmıştır.
Bu çerçevede, Obama’nın TBMM’de yapacağı konuşma Türkiye’ye Batı ile İslam dünyası arasında bir köprü rolü yükleneceği, Ortadoğu Barış sürecinde daha aktif bir Türkiye arzu edildiği ve İran’nın bölgesel ağırlığını dengeleyecek bir Türkiye hedeflendiği anlaşılmaktadır.

Şüphesiz Türkiye’nin yukarıda belirtilen her konu ve sorun odağında çeşitli katkıları olabilir. Ancak, Türkiye’ye bu nedenle aşırı yüklenilmesi, Türkiye’nin Kürt ve terör sorunlarının çözüleceği beklentilerini boş çıkarabilir. Unutulmamalıdır ki, Obama Başkanlık yemin töreninde açıkça belirtmiştir ki ‘Özgürlük ve güvenlik’ arasında bir ayrım yapılmayacaktır. Özgürlük, insan hakları ve bireysel özgürlükler, Clinton döneminde olduğu gibi Türkiye’nin karşısında ABD ile ilişkilerinde birer sorun olarak gelecektir. Bill Clinton’da Türkiye ziyaretinde TBMM’den Türkiye’nin artan bölgesel öneminden bahsetmiş, sonrasında Irak sorununda ABD, Türkiye’yi yalnız bırakmıştır. Sonuç olarak, Obama’nın Türkiye ziyareti şüphesiz 4 Temmuz 2003’te büyük yara alan Türk-Amerikan ilişkilerini onarma açısından büyük önem taşımaktadır. Türkiye’nin terör sorunu karşısında ABD’nin yeni dönemde tutumunun ne olacağı, ne gibi somut yaklaşımlar ortaya koyulacağı, ‘yeni dönemde’ Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceğini şekillendirecektir.
Cem Birsay: Işık Üniversitesi, Uluslararası ilişkiler Bölümü Araştırma Görevlisi

 

Cem Birsay - Radikal
Yayın Tarihi : 7 Nisan 2009 Salı 19:15:32


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?