Yaşar Grubu Türkiye'de birçok ilki gerçekleştirmiş bir aile şirketi. Halka açık şirketlere sahip olmasına rağmen tam kurumsallaşamayan grupta hala stratejik kararların altında 86 yaşındaki Selçuk Yaşar'ın imzası bulunuyor.
Türkiye'de şirketlerin yüzde 80'den fazlası halâ aile şirketi. Kurumsallaşma konusunda önemli adımlar atılsa da birçok şirkette birinci kuşak etkin ve ağırlığını koruyor.
Yaşar Grubu da bir aile şirketi... "İzmir'de sanayileşmenin öncüsü kim" dediğinizde sayılacak isimlerin başında gelir. Özel sektörde, boya, matbaa mürekkebi, bira, süt, gübre, kağıt, su şişeleme, kültür balığı, entegre et tesisi gibi bir çok alanda "ilk"lere imza atmış bir aile...
Grubun kurucusu Selçuk Yaşar, bugün 86 yaşında olmasına rağmen halâ tüm stratejik kararların altında imzası bulunan bir işadamı. Halka açık şirketlere sahip olsa da kurumsallaşmayı tam olarak sağlayamayan grupta, sık sık yönetim kurulu ve CEO değişir. İlk olarak 2000 yılında ikinci kuşaktan Selim Yaşar, grupla yollarını ayırdı ve sadece ortak olarak kaldı. 3.5 ay önce ise Yönetim Kurulu Başkanı Feyhan Yaşar, Selçuk Bey tarafından "Şimdi sıra İdil Yiğitbaşı'nda" diyerek görevden alındı. Selçuk Yaşar'ın portresi aslında 1950'li yıllarda sanayileşmeye başlayan Türkiye'de çok tanıdık bir işadamı öyküsü.
Rodos'ta başladı
Hikaye Rodos'ta başlıyor. Rodos ticaretinde söz sahibi bir isim olan Mustafa Yaşar'ın oğlu Durmuş Yaşar, siyasi sıkıntılar artınca İzmir Karşıyaka'ya taşınıyor ve ticarete başlıyor.
Durmuş Yaşar'ın iki oğlu var: Selman ve Selçuk Yaşar... Selçuk Yaşar, ilkokulu Saint-Polycarpe Fransız Okulu'nda başlayıp, Alsancak'taki Saint-Joseph'te devam edip, İstanbul Saint-Joseph'te bitiriyor.
Mühendis olmak istese de ticarete yatkınlığı nedeniyle Sultanahmet Yüksek Ticaret ve İktisat Okulu'na kaydoluyor. 2 yıl okuduktan sonra İzmir Yüksek İktisat ve Ticaret Okulu'nun açılması üzerine babası tarafından hem okuyup hem de dükkanda çalışması için İzmir'e çağırılıyor.
Durmuş Yaşar'ın dükkânları 1948 yılında bir yangın sonucu tamamen yanınca iş hayatına sıfırdan başlıyorlar. Grubun sanayiyle tanışması 1950'li yıllarda devletin sanayileşmeyi teşvik için verdiği desteklerle başlıyor. İlk boya fabrikası için Durmuş Yaşar ve Oğulları (DYO) şirketi kuruluyor.
Selçuk Yaşar'ın devreye girmesiyle 1974'te Çeşme Altınyunus, 1975'de Pınar Süt projeleri hayata geçiyor. Yaşar'ın en temel özelliği gözü kara bir müteşebbis olması. Böyece bir çok alanda ilk yatırımı gerçekleştiren Yaşar'ın yine ilklerinden biri olan bira ise başına iş açıyor.
Özal'ın gazabına uğruyor
TÜSİAD'ın 12 kurucusundan biri olan Yaşar'ın 12 Eylül sonrası siyasette attığı yanlış adımlar, grubun sıkıntılı sürecini başlatıyor. Daha önce Milli Selamet Partisi'nden İzmir adayı olan, Turgut Özal'ın kurduğu Anavatan Partisi'ne destek vermeyen ve askerin desteklediği Turgut Sunalp'i açıkça savunan Yaşar, Özal'ın gazabına uğruyor. Özal, 1984'te bu kızgınlığının ilk göstergesi olarak bira yasağını başlatıyor, satış yerlerini kısıtlıyor. Uygulama, bira satışına büyük darbe vururken, Türk Tuborg Şirketi de iflas noktasına geliyor.
Özal'ın gazabı birayla sınırlı kalmıyor, 1985'te Pınar Et ve Pınar Süt'le ilgili yeni ithalat rejimini yürürlüğe alıyor. Bu kararla, hayvan ve et, süt tozu, peynir ürünleri ithalatında gümrük vergileri yüzde 1'e indiriliyor.
Yaşar Grubu'nu uçurumun kenarına getiren diğer süreç ise 2001'den sonra yaşanıyor. 80 yıllık Tütünbank'ı Yaşarbank yapan ve itirazlara rağmen merkezini İstanbul'a taşıyan Selçuk Yaşar, bu konuda, "Bankayı yönetemedim. Yanlış yaptım" diyor. 1999'da fona devredilen bankanın borcu 300 milyon dolar. O dönemdeki Yönetim Kurulu Başkanı Feyhan Yaşar, CEO Hasan Denizkurdu ve Yardımcısı Mehmet Aktaş'ın çabalarıyla tahvil ihracı yapılıyor. Yurtdışından 200 milyon euro getirilip, TMSF'ye borç tamamen kapatılıyor.
Pınar'ın değeri 800 milyon dolar
Grup bugün 24 şirket ve 7 bin çalışana sahip. 7 şirket halka açık. Pınar markası, grubun en büyük şansı. Markanın değerinin 800 milyon dolar civarında olduğu söyleniyor. Gıda dışındaki şirketlerin büyük bölümü ise zarar ediyor.
Kısa bir süre önce holdingdeki bayrak değişiminin kökeninde de boya konusundaki anlaşmazlığın yattığı öne sürülüyor. İdil Yiğitbaşı'nın eşi Ahmet Yiğitbaşı'nın boya grubundaki başkanlık beklentisine, Feyhan Yaşar'ın henüz zamanı olmadığı gerekçesiyle karşı çıktığı belirtiliyor.
2010 ve 2013'te ihraç edilen bonoların süresi bitiyor. Grup için hayli önemli bir dönem başlıyor. 400 milyon euro geri ödenecek. Bu süreçte risk yönetimi çok önemli.
Ben yaptım, ben batırırım
Selçuk Yaşar sanayiciliğe kapalı ekonomi yıllarında korumacı politikalarla başlamış bir kuşaktan geliyor. O yıllarda sanayiciler gümrük duvarlarının arkasına sığınıp istedikleri gibi zam yapardı. 1980 sonrası serbest piyasa ekonomisine geçilince bu şansı kaybetti. 3 kez iflas tehlikesi atlatan Yaşar, yine de başarılı bir işadamı.
Tek sorun, "tek adam" yönetimini bir türlü bırakamaması. En büyük sorun ise güven... Her konuda söz sahibi olmak isteyen Yaşar'ı, Çeşme Altınyunus'a gidenler her gün terasta otururken görürler.
Ancak Yaşar aynı zamanda yaşadıklarını ve deneyimlerini paylaşan bir işadamı. Arabanın Frenleri, Türkiye'nin Baş Ağrıları, Sanayide Devlet yazdığı kitaplardan sadece birkaçı.
Türkiye'nin öncülerinden biri.
Selçuk Yaşar, Türk ekonomi tarihine geçecek bir işadamı. Tek kusuru "Ben yaptım, ben batırırım" mantığı. Ancak yarattığı değerler artık sadece ona ait değil, çalışan 7 bin kişinin sorumluluğunu da taşıyor.
FEYHAN YAŞAR
Okuldan mezun oldum profesyonel çalışabilirim
Feyhan Yaşar, 31 yıldır Yaşar Holding yönetiminde. Selçuk Yaşar'ın oğlu Selim Yaşar'ı Yönetim Kurulu'ndan uzaklaştırmasının ardından Yönetim Kurulu Başkanlığı'na geldi. 2001 krizinin ardından banka operasyonları sırasında da zorlu bir yöneticilik sergiledi.
Yaşarbank'ın batış sürecini doğru bir şekilde yöneten Yaşar, ekibiyle birlikte grubu "hortumcu" suçlamalarının dışına çıkardı. Yurtdışında road show'a çıkarak 400 milyon euro buldu ve TMSF'ye borcunu tamamen kapattı.
Yaşar, "Babam kurumsal olarak stratejilerde daha fazla söz istedi, kabullendim" sözleriyle ayrılığın nedenini açıklıyor. Yaşar, bunun ardından geçen günlerde de hisse satışı ile gündeme geldi. İstanbul'da görüştüğümüz Yaşar'ın ilk hedefi yıllardır hayali olan kültür ve sanat içerikli bir vakıf kurmak. Zaten hisse satışının nedeni de bu. Yaklaşık 400 bin dolar civarında kaynak yaratacak satışın yanlış yorumlandığını söylüyor ve ekliyor:
"Holding'te kültür ve sanat etkinliklerine sponsor oluyorduk. Bunu bir vakıf kapsamında yapmak istiyordum. Kaynak arıyordum. Garanti Yatırım'da böyle bir hissemin olduğunu söylediler. 20 yıl önceden kalmış. Ancak satmak için Merkezi Kayıt Kurumu'na bildirilmesi gerektiği için gündeme geldi. Henüz satılmadı. Yıllardır biriktirdiğim kişisel hisselerim. Holding hisseleri Hedef AŞ'de, zaten satamam."
Ayrıldıktan sonra 2 ay holdingteki yarım kalan işlerini tamamladığını, temmuz ayında ise yurtdışına çıktığını anlatan Yaşar, yaşamında açılan yeni sayfayı planlamaya başlamış. "Şimdi yeni bir değişim içindeyim. Kendimi eğitim sürecinde görüyorum. Konferanslara gideceğim. Beslenmeden yeni bir şey olmuyor. Hobilerimi gerçekleştireceğim. 1 yılımı planladım. Ertelediğim kişisel gelişimimi tamamlayacağım" diyor.
Aklım halâ holdingte
Yaşar, "Yeniden holdinge dönme ihtimaliniz var mı?" sorusuna şöyle yanıt veriyor: "31 yılda ciddi bir birikim elde ettim. O okuldan artık mezun oldum. Zamanlama ve tarz başka türlü olabilirdi ama oldu artık. Bundan sonra profesyonel olarak bile çalışabilirim. Kısacası doğurganlık öncesi bir dönemdeyim."
Yaşar, yıllardır üretimin içinde olan bir işkadını. Hatta yeni dönemde meyve suyu üretimi için yatırıma hazırlandığı söylentilerini şöle yanıtlıyor:
"Grup olarak yabancı bir firmanın meyve suyu dağıtımını yapıyorduk. Grup şimdi bunu yapmak istemiyor. Ben şu anda strateji yapıyorum. Bugün karar verip yarın harekete geçen bir jenerasyondan değilim. Bakıyorum."
Bu arada Hedef AŞ'de haftanın bir günü toplantılara katılacağını anlatan Yaşar, kendi dönemine ilişkin verileri de heyecanla takip ediyor. "Halen kalbim, fikrim, aklım Yaşar Holding'te. Çünkü nisan sonuna kadar bütçeler benim dönemime ait. Aklımı halâ koparmadım" diye konuşuyor.
2010 yılının Yaşar Holding için önemli bir yıl olduğunu hatırlatınca da Yaşar, şunları söylüyor:
"2010 Türkiye için de dünya için de çok önemli. Finansal yönetim çok önemli. 2013'e kadar durum zor. Zıplama 3 yılı alır. Dikkatli gidilmeli. Agresif büyümeler olmayacak. Kar marjları düşecek. Risk yönetimi çok önemli."
Yaşar, babası ve kardeşi ile stratejik konularda görüşlerini paylaşsa da artık pek sık görüşmüyor. Kendi ailesine zaman ayırmak ve özel hayatında dengeleri restore etmek istiyor.
Grubun halka açık şirketleri
- Altın Yunus Çeşme Turistik Tesisleri
- Dyo Boya Fabrikaları
- Pınar Entegre Et Ve Un Sanayii
- Pınar Su Sanayi Ve Ticaret
- Pınar Süt Mamulleri Sanayii
- Viking Kağıt Ve Selüloz