7
Haziran
2025
Cumartesi
EKONOMİ

BU KRİZİ BEN ÇIKARDIM

KRİZİ BEN ÇIKARDIM 

Ağustos 2007`de ABD’nin en büyük mortgage şirketlerinden Countrywide`in batması ile başlayan kriz; uluslararası finans piyasalarındaki likidite sıkışıklığının zirveye çıkışı ile de hızlanarak, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelere yayılmıştır.
Global bir köy haline gelen dünyamızda, bizden binlerce kilometre uzakta yaşayan ve aslında hiç tanımadığımız insanlardan oluşan, sınırsız bir tüketim alışkanlığına sahip; bu çılgınca tüketim alışkanlığını tüm dünyaya yaymaya çalışan bir topluluğun, bir gün mutlaka “ödeyecekleri” zaten epeydir belli olan faturayı, bizim gibi ayakları üzerinde durmaya çalışan masum insanlara ödetecekleri aklımızın ucundan bile geçmezdi.

2003 yılında, yüksek lisans için ABD’ye gittiğimde tek amacım yüksek lisansımı bitirmek değildi. 

Aynı zamanda uluslararası ticaretin de merkezi olan New York`un ve dolayısıyla ABD’nin sunduğu tüm olanaklardan faydalanmaktı. 

O günlerde, bugün yaşadığımız krize neden olanlardan birisi olacağımı açıkçası ben de bilmiyordum! 

Amerika'da 1929’da yaşanan büyük ekonomik buhranın ardından, dönemin ABD Başkanı Roosevelt, yine dönemin ünlü iktisatçısı olan John Maynard Keynes ile Beyaz Saray’da haftalar süren toplantılar yaparak krizin olası çözümlerine kafa yormuşlar ve ABD’nin bu krizin ardından günümüzün” süper gücü” olmasının temellerini bu toplantılarda oluşturdukları iktisadi model ile atmışlardır. 

ABD’nin 1929 krizinden kurtulmak için sarıldığı Keynes görüşü; kısaca, “düzenleyici devlet”e geri dönüş olarak açıklanabilir. Devlet kendini tekrar serbest piyasa ekonomisinin ortasında bulmuş ve bu modelle ABD, tarihinin en büyük durgunluğundan kurtulmuştur. 

Peki, nasıl oldu da Türkiye gibi bir ülkeden kalkıp New York’a master yapmaya giden benim gibi bir gencin, dünyayı şu anda sallayan finansal krize etkisi oldu? 

Alışma dönemlerini geçirip, çevremde olup bitenleri anlamaya başladığımda; bu ülkenin vatandaşlarının tüketim çılgını olduğunu ve para harcamaktan başka bir şey yapamadıklarını fark ederek bu çılgınlığın sonunun da nereye varacağını merak etmekten kendimi alamıyordum. 

ABD’de yaşayan her yabancı gibi bende bu değirmenin suyundan faydalanmak için bin bir cinlikler düşünüp, aklımdan binlerce fikir geçiriyordum. 

Bu dönemde Amerika’daki kredi çılgınlığı o kadar ilerlemişti ki benim gibi eğitim almaya gelmiş 2 senesini bile tamamlamamış biri bile kredi kuruluşlarında “iyi” denilecek bir kredi notuna sahip olmuştu. Bunun anlamı, istediğim her an bir finans kuruluşuna başvurup ev, araba, işyeri, arsa vb. ne istersem çok uygun faiz ve vade ile alabiliyor olmam demekti. 

Bu, sadece bana özel bir şey değildi tabii ki. 

Bankalar, kaçak çalışanlar yabancılar, düzenli bir geliri olmayan ABD vatandaşları ve hatta daha önce kredi kullanmış ve ödeyememiş insanlara bile kredi kullandırmak için insanların peşinden koşuyorlardı. 

Ben de bu furyadan faydalanıp New York`un en iyi yerlerinden 2 tane ev aldım. 

Nasıl mı? 

Dünyayı kasıp kavuran ve bugün benim ülkemi de vuran global krizin kaynağı olan sakat ve denetimsiz Amerikan “mortgage sistemi” ile. 

Sevgiler 

Serkan İPEK
Yayın Tarihi : 29 Ekim 2008 Çarşamba 14:18:45


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?