Société Générale'i 7 milyar dolar zarara sokan 'Haydut Trader' Kerviel, eğer kazandırsaydı kimsenin ne yaptığından haberi bile olmayacaktı. Kumar oynayıp kaybettirince fırtına koptu.
Günümüzde insanlar paradan para kazanmak peşinde. Bunun için paraya 'takla attırılıyor.' Bilgisayar ekranında 'sanal olarak' paralar alınıyor, satılıyor. Bağlantılar yapılıyor, çözülüyor. Birileri kazanıyor, birileri kaybediyor.
Her bankanın her finansal kuruluşun bu işlemleri yapan bölümü var. Bu bölümlerde genelde iyi eğitim görmüş gençler çalışıyor. Çünkü bu bölümler dikkat isteyen, çalışanı çok yoran bölümler. Gençler bir süre çalışıyor. Sonra yerini başka gençler alıyor.
Oyuncu gençler
Bankalar, finansal kuruluşlar bu gençlere para ticareti için genelde bir limit veriyor. Oyuncu gençler bu limit dahilinde paraya takla attırıyor. Kazanırsa işini yapmış oluyor. Kaybederse işinden oluyor.
Geçen hafta Fransa'nın 2'nci, Avrupa'nın 7'nci büyük bankası Société Générale'in 31 yaşındaki genç oyuncusu Jerome Kerviel, bankanın paralarına takla attırırken bankayı 7 milyar dolar zarara uğratınca, yer yerinden oynadı.
Kerviel kazandırsaydı, kimsenin haberi olmayacaktı. Ama kaybettirince adı 'Haydut Trader' oldu. (İngiliz Independent gazetesi Kerviel'e 'Le Rogue Trader' ismini taktı. 'Rogue' İngilizceden Türkçeye, derbeder / azgın / hilekâr / dolandırıcı / sevimli haydut olarak çevrilebilir.)
Kumarhaneye döndü
Kerviel gibi 'Haydut Trader'lerin, işlemlerden ceplerine para girmiyor. Başarılı olurlarsa maaşları artıyor. Prim alıyorlar. O kadar...
En kârlı 'paraya takla attırma' işlerinden biri 'vadeli piyasalarda' oynamak. Bu bir tür kumar. Bir gün, bir hafta, bir ay, üç ay, bir yıl sonraki fiyat üzerine büyük yatırımlar yapılıyor.
Örneğin 3 ay sonra altın fiyatı, bakır fiyatı, borsa endeksi, dolar kuru üzerinden alım satım bağlantısına giriliyor. Fiyat artarsa, bağlantı yapan kazanıyor. Düşerse, kaybediyor.
Société Générale'in oyuncusu (zavallı 'Haydut Trader' Kerviel), 2007 yılında piyasaların düşeceğini, 2008'de ise yükseleceğini tahmin ederek, borsalarda vadeli alımlara para bağlamış. Hem de çok büyük rakamlarda para bağlamış.
İnanılması zor ama, bankanın piyasa değeri 52. 6 milyar dolar iken, tek başına genç Kerviel 73.3 milyar dolarlık işlem yapmış. (Ve de bundan bankada kimsenin haberi olmamış! Ya bu işler bu kadar gayri ciddi, ya da yönetim sorumluluğu o zavallı gence yükleyerek işin içinden sıyrılmak istiyor.)
Kerviel, Alman DAX, Fransız CAC 40, Dow Jones ve Euro Soxx 50 endeksleri üzerinden vadeli alımlar yapmış.
Örneğin, 2007 yılı ile 18 Ocak 2008 arasında endeksin yükseleceğini tahmin ederek Frankfurt Borsa endeksi DAX'tan uzun vadeli kontrat satın almış. Yatırım yaparken endeks 6.000 puan dolayındaymış. Endeksteki her 1 puan yükselmede Société Générale'in birim başına 25 euro kazancı olacakmış.
Geliniz görünüz ki DAX endeksi yükselecek yerde 600 puan geriye gidince, bankanın yatırımı birim başına 25 euro kayıpla sonuçlanmış. Sadece bu işlemde 18 günlük kayıp 2 milyar euro.
Sevap bankaya, ya günah
Basına yansıyan haberlere göre, Alman finans çevreleri olan biteni Société Générale yönetimine duyurduktan sonra, banka yöneticileri uyanabilmiş. Diğer vadeli işlemlerin çoğunun vadesi 21 Ocak'ta sona ermiş.
Kerviel vadeli pozisyonları borsanın ve dünya piyasalarının en çalkantılı gününde kapatmak zorunda kalınca bankanın kaybı 4.9 milyar euro'ya (7 milyar dolara) ulaşmış.
Büyük paralar
Kerviel olayı 'genç haydut oyuncular'ın dünya piyasalarında ne büyük paralarla oynadıklarını ve bu oyunların ne büyük riskler ortaya çıkardığını gündeme taşıdı.
Bu olay şu gerçekleri ortaya çıkardı: (1) Bankalarda genç oyuncular çok büyük rakamlarla oynayarak hem bankalarını riske uğratabiliyor hem de dünya piyasalarını karıştırabiliyor.
(2) Bankalarda denetim sistemleri yetersiz. Büyük riskler ancak gerçekleştiğinde yönetimin haberi olabiliyor.
(3) Dünya piyasalarındaki çalkantıların ardında paraya takla attırmayı meslek edinen genç oyuncuların, para sahiplerine kısa yoldan büyük getiri sağlama arayışı var.
Unutmayınız, yurtdışında (özellikle Londra'da) konuşlanmış bankaların, finansal kuruluşların ve fonların 'genç haydutları' Türkiye piyasalarında da oynuyor. Piyasalardaki 'yabancılar girdi-çıktı, aldı-sattı' çalkantılarının ardında onlar var.