BDDK: En büyük risk kredi kartında
BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, yüzde 3.8’e yükselen takipteki kredi oranının artmasını beklediklerini belirtti. 2008 başında kredi kartı takipteki müşteri sayısı 1 milyon 86 bin iken, 2008 sonunda bu 1 milyon 564 bin kişiye ulaştı
Bankacılık sektörünün patronu Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, sektör oyuncularına sert uyarılarda bulundu.
Bilgin, Japon Yeni ile bireysel kredi pazarlaması yapan bankaların olduğunu hatta kendisine de cep telefonuna mesaj atarak konuyu ilettiklerini söylerken, “Japon Yeni yaklaşık yüzde 70 yükseldiğinde ne düşünüyorlar acaba? Değerli bankacılar, toplumdaki kredi ahlakının yerleşmesinde sizin de rolünüz var. Kendinizin kullanmadığı, riskli gördüğü enstrümanları bu halka pazarlamayın” dedi.
‘Çekler vadesini beklesin’
Bilgin, BDDK binasında düzenlediği basın toplantısında, küresel krizden çıkış için hükümetten uzun vadeli mevduata stopaj ve munzam karşılığı teşviği hazırlaması önerisinde bulunurken, bankacılık sektörüne de vadesi gelmemiş çekleri vadesinden önce işleme konulması ve agresif pazarlama tekniklerine yönelik çarpıcı uyarılarda bulundu.
‘Ne pahasına olursa olsun pazar payı’ şeklinde hareket eden bankacılara Bilgin, “Bu bankalar için kriz aslında durup, kendilerine gelmeleri için iyi bir fırsat oluşturmuştur. Bu bankalara kurum olarak bakışımız da elbette ki işi layıkıyla yapanlardan farklı olmuştur ve olacaktır” diye konuştu.
Batık kredilerde artış
BDDK’ya göre, küresel krizin ardından bütçesi daralan vatandaşın kredi kartlarını ödemekte güçlük çektiği ‘batık’ kredi olarak adlandırılan takipteki kredi oranlarından ortaya çıktı.
Bilgin’in verdiği sektördeki toplam 368 milyar TL kredinin yüzde 44’ü kurumsal ve ticari, yüzde 32’si bireysel, yüzde 24’ü ise KOBİ kredileri. Kurumsal ve ticari krediler bir yılda yüzde 44, bireysel krediler yüzde 23 ve KOBİ kredileri ise yüzde 13 oranında arttı. Bireysel kredilerde birinci sırada konut, ikinci sırada kredi kartı, üçüncü sırada ise ihtiyaç kredileri yer aldı. 23 Ocak 2009 itibarıyla konut kredileri 39 milyar TL kredi kartları 34 milyar TL ihtiyaç kredileri 33 milyar TL.
Bireysel krediler bir yıllık sürede yüzde 23 oranında artmış olmakla beraber; Eylül 2008 sonrası bireysel kredilerde gerileme söz konusudur. 2007 sonunda toplam bireysel kredi müşteri sayısı 37 milyon 952 bin kişi iken, 2008 sonunda bu sayı 35 milyon 64 bin kişiye geriledi. Tüm kredilerin ortalama takip oranı 23 Ocak 2009 tarihi itibarıyla yüzde 3.8 iken takibe dönüşüm oranı en yüksek kredi kartlarındadır ve oran yüzde 7’dir. Bu oran taşıt kredilerinde ise yüzde 6.2. Bireysel kredilerde, 2007 yılı sonunda takipteki müşteri sayısı 1 milyon 338 bin iken, 2008 sonunda 2 milyon 170 bin kişi olmuştur. Takibe düşen kişi sayısı yüzde 62 arttı.
2008 başında kredi kartı takipteki müşteri sayısı 1 milyon 86 bin iken, 2008 sonunda bu 1 milyon 564 bin kişiye ulaştı. Takipteki krediler açısından en büyük riskin kredi kartları olduğunu söyleyen Tevfik Bilgin, şunları kaydetti: “Konut kredisi takipteki kişi sayısı 10 bin, taşıt kredisi takipteki kişi sayısı 28 bin ihtiyaç kredisi takipteki kişi sayısı 268 bin, diğer bireysel kredilerde takipteki kişi sayısı 366 bin ve kredi kartı takipteki kişi sayısı 1 milyon 564 bin olmak üzere toplam 2 milyon 170 bin bireysel kredi müşterisi takip hesaplarında izleniyor.
Ekonomideki daralma, işsizlikteki artış gibi nedenlerle genel olarak tüm kredilerde ama özelde bireysel kredilerde takip oranlarının artması muhtemeldir. Halkımızın borçluluk düzeyi diğer ülkelerle karşılaştırıldığında dengelidir. Örneğin, bugün 71 milyon kişiden, konut kredisi kullanan kişi sayısı sadece 785 bindir.”
‘Karşılıklar düşürülsün’
Bilgin, bankaların mevduat vadesini uzatması için mevduattan kesilen vergi ve karşılık oranlarının düşürülmesi gerektiğini bildirdi. Bilgin, hükümet yetkililerine atıfta bulunarak, “Bu bağlamda uzun vadeli mevduata neden stopaj teşviki vermeyelim? Neden uzun vadeli mevduatta munzam karşılık oranını düşürmeyelim? İnanınız bu aksiyonların getirisi ilk aşamada görülen vergi kaybının kat ve kat üstünde olacaktır” dedi. Ayrıca Bilgin, krizin ardından muslukların kısılması nedeni ile yabancı fon bulmakta güçlük çekildiğini dile getirerek, yurtiçinde döviz kredisi kullanmak için ihracatçı olma şartının değiştirilerek, döviz kredilerinin önünün açılmasını önerdi.
Kârlılık yüzde 10.3 azaldı
Bankacılık sektörünün son üç aylık bilançosuna ilişkinde bilgi veren Bilgin’in açıkladığı rakamlar küresel krizin sektörü derinden etkilediğini ortaya koydu. Bilgin, bankacılık sektöründe kârlılığın yüzde 10.3 azalarak 13.3 milyar TL olduğunu açıklarken, “Tahminimiz 2009 da kârlılığın bir miktar daha azalabileceği yönündedir” dedi.
Bilgin, kritik eşiği yüzde 12 olarak bilinen sermaye rasyosunun yüzde 13’ün altında olduğunu bildirdi. Öte yandan, 2009 yılında takipteki takipteki kredi oranının artış göstereceğini dile getiren Bilgin, bireysel kredilerde, 2007 yılı sonunda takipteki müşteri sayısı 1 milyon 338 bin iken, 2008 sonunda 2 milyon 170 bin kişi olduğunu açıkladı.
‘Ağrı kesiciler yetti’
Bilgin, global krizde diğer ülkelerin farklı dozlarda ilaç, antibiyotik, yoğun bakım tedavilerini hep beraber izlendiğini ancak Türkiye olarak bazı ağrı kesicilerle bugüne kadar gelindiğine dikkat çekti. Bilgin, bu ağrı kesicilerle idare edilmesinde bankacılık sisteminin güçlü yapıda olmasının etkisinin büyük olduğunu savunurken, gelişmiş ülkelerin krize karşı almış oldukları tedavilerin yan etkilerinin bir süre sonra aynı şiddetle ortaya çıkacağını bildirdi. Bilgin, ABD’de patlak veren ve diğer ülkeleri etkisi altına alan global krizin etkisini hafifletmek için ülkelerin teşvik paketleri açıkladığını ancak bir süre sonra bunun balon etkisi yaratabileceğine dikkat çekti.
Bilgin, “Kredi piyasalarında rahatlamanın sağlanamamış olması, hisse senedi piyasalarında büyük kayıpları körüklemekte, buna karşın, güvenli limana kaçış mantığıyla kamu kâğıtlarını ve doları desteklemektedir ve hatta yeni bir varlık fiyatı balonu oluşturuyor. Bu balondaki ana oyuncu ise devlet kâğıtlarıdır. Özellikle ABD’de oluşan bu yeni balon, kanımızca yapılması planlanan mali teşvik ve kurtarma planları sonrasında daha da şişecek ve bundan sonraki en büyük finansal kırılganlık şirket batmaları değil muhtemelen ülke hazinelerine olan güvenin sarsılması şeklinde olacaktır” dedi.
Dövizin önü açılsın
2008 yılı sonunda bankaların yavaşlama sürecinin çok keskinleştiğine dikkat çeken Bilgin, bankaların küresel kriz nedeni ile dış finansmanda güçlük çektiğini dile getirirken, yurtiçinde döviz kredisi kullandırılmasındaki ‘ihracatçı olma’ sınırının kaldırılmasını istedi. Bilgin, şunları söyledi:
“Toplam kredilerin yüzde 29’u yabancı para şeklinde verilen kredilerdir. 70 milyar doları bulan bu tutarın yüzde 65’i Türk bankalarının off shore şubelerinden kullandırılmıştır. Bu operasyonun temel sebebi ise yurtiçinde ihracatçı olmayanlara döviz kredisi kullandırılmasının yasak olmasıdır.
Reel sektörün yurtdışından borçlanmasından, bunun riskinden bahsederken ve resmi tam olarak göremezken, neden Türk bankalarının ülke içinde belli koşullar dahilinde yabancı para kredi vermesinin önünü açmıyoruz?
eden off-shore şubeler üzerinden kredileri kullandırmak zorunda bırakılıyoruz? Temennimiz, dış finansmanın azaldığı bir dönemde yurtiçinde de döviz kredisi verme koşullarının bir miktar genişletilmesidir.”
Aktif kârlılık geriledi
Bilgin, bankacılık sektörünün rakamsal anlamdaki gelişmelerine ilişkin de bilgi verdi. Krizin başlangıç tarihini Lehman Brothers’ın iflas ettiği 18 Eylül 2008 olarak savunan Bilgin, 2008 Eylül ayından itibaren bankacılık sektöründeki gelişmeleri şöyle sıraladı:
“Kredilerin takibe dönüşüm oranı, 2007 yılı sonunda yüzde 3.5 iken, 2008 yılı sonunda yüzde 3.6 olarak gerçekleşmiştir. Mevduatın krediye dönüşüm oranı, 2007 sonunda yüzde 83.2 , 2008 sonunda ise yüzde 84.1’dir. Aktif kârlılığı aynı dönemde yüzde 2.8’den yüzde 2’ye gerilemiştir. 2008 sonunda aktif toplamı 733 milyar TL düzeyine ulaşmış olup, ülke GSMH içindeki payı yüzde 75’tir.”
Sektöre yeni oyuncu sinyali
Toplantının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, bankaların gerçek resminin 2009’un altıncı ayında ortaya çıkacağını ileri sürerken, sektöre yeni oyuncuların sektöre katılabileceğinin sinyalini verdi. Bilgin, sektöre katılması olası oyuncuların körfez ülkelerinden mi olacağına ilişkin soruya, “Yeni yüzler sektörde her zaman olacaktır.
Ama sektörün kalitesini bozacak yükler olumsuz etkiler. Bu oyuncuların Körfez ya da dünyanın neresinden olacağı çok önemli değil, sisteme birşey katması önemli. Önşartımız var, fonlara, sahibi belli olmayan ortaklık yapılarına sıcak bakmıyoruz” dedi. ABD’de dev finans kuruluşların CEO’larının maaşlarına kısıtlama yönünde çıkan haberlerin hatırlatılması üzerine Bilgin, “Kimsenin aldığında verdiğinde gözümüz yok. Bu meblağları istediğim an öğrenebilirim. Bunu söyleyince linç edilmediğim kaldı” dedi