İşalemi ve bankacılar yüklü dış kaynak bulması için sıkıştırırken, hükümet de dış kaynak için tüm umudunu hafta sonunda ABD'de yapılacak G-20 liderler zirvesine bağlamış durumda.
Liderler zirvesine katılacak olan Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile anlaşma yolları aramanın yanında, Amerikan Merkez Bankası'ndan (FED), bazı ülkelere tanıdığı kredi imkanını Türkiye'ye de tanıması" yönünde talepte bulunması bekleniyor. Ekonomi yönetiminin bir süredir FED'den kredi imkanı üzerinde durduğu, hatta IMF gibi şartlar ileri sürmeyeceği için, bu yolun tercih edilmesi yönünde bir görüşün ağırlık kazanmaya başladığı belirtiliyor. Başbakan Erdoğan'ın, yerel seçim öncesinde, harcamaların kısılması konusunda IMF'nin ısrarının devam etmesi halinde, FED'den kaynak kullanılmasını tercih edeceği ifade ediliyor.
Bernanke ile görüşülebilir
Başbakan Erdoğan geçtiğimiz cuma günü Ankara'da bankacılarla yaptığı toplantıda da FED'den kaynak isteneceğini ima eden sözler kullanmış. Erdoğan bankacılara, Washington'da yapacağı temaslarda ABD Başkanı Bush ve Almanya Şansölyesi Merkel ile görüşeceğini ve her iki liderden de Türkiye'ye kaynak kullandırılması için yardımcı olunmasını isteyeceğini söylemiş. Başbakan Erdoğan bu iki ülkenin IMF'in en önemli iki ortağı olduğunu hatırlatarak, şimdiye kadar Türkiye ekonomisindeki yaşanan gelişmenin korunması gerektiğini, bunun için dış kaynağa ihtiyaç olduğunu kendilerine anlatacağını kaydetmiş. Erdoğan, "Türkiye'nin genç nüfusu olan bir ülke olduğunu, bu nedenle büyümesini sürdürmesi gerektiğini kendilerine söyleyeceğim. Bize yeni şartlar ileri süreceğine, IMF, bizim uygulamaya koyduğumuz orta vadeli programa kaynak desteği versin, asıl isteyeceğimiz budur" demiş.
Başbakan Tayyip Erdoğan IMF'le ilgili isteklerini anlattıktan sonra bankacılara, "Merak etmeyin, alınacak bir kaynak varsa onu alır geliriz" demiş. Bankacılar da Başbakanın kaynak için sadece IMF'le sınırlı kalmayacağı izlenimini aldıklarını söylediler. İşte ekonomi yönetiminde bu nedenle tüm umutlar Washington'da yapılacak zirveye bağlanmış durumda. Ekonomi yöneticileri Başbakanın liderlerle tek tek temaslar yapacağını, IMF ve Dünya Bankası ile yapılacak görüşmelerin yanı sıra, FED Başkanı Ben Bernanke ile de temaslar yapılabileceğini söylediler. Devlet Bakanı Mehmet Şimşek'in de bu konuda temaslarda bulunup, Başbakanın ziyareti öncesinde zemin hazırlamaya çalışacağı öğrenildi.
FED'den 4 ülkeye kredi
FED ekim ayı sonunda aldığı kararla Brezilya, Meksika, Güney Kore ve Singapur'a swap hattı kurdu. Döviz takası anlamına gelen bu imkan bir tür kredi gibi kullanılıyor, bu ülkeler döviz likiditesine ihtiyaç duyduklarında, FED'in verdiği limit içerisinde bu imkanı kullanabiliyorlar. FED 4 ülkenin Merkez bankalarına 30'ar milyar dolar sağlamıştı. FED açıklamasında, yeni kredi hattının daha önce diğer ülkelerle kurulanlar gibi ABD dolarının bulunabilirliğini artırarak küresel mali piyasalarda likidite koşullarının iyileştirilmesini yardımcı olmak için dizayn edildiği belirtildi. FED daha önce de Avustralya, Kanada, Danimarka, İngiltere, Japonya, Yeni Zelanda, Norveç, İsveç, İsviçre ve Avrupa Merkez Bankası ile karşılıklı takas hattı kurmuştu.
FED tek başına yetmez
Aslında, geçen ayın sonunda FED'in 4 ülkeye açtığı swap hattının duyurulmasından sonra, içeride iktisat ve piyasa çevrelerinde Türkiye'nin böyle bir imkanı tartışılmaya başladı. Bazı iktisatçılar imkan tanınan ülkelerin daha çok "ABD'nin arka bahçesi" konumundaki ülkeler olduğunu, Türkiye'ye böyle bir kredi imkanını Avrupa Merkez Bankası'nın vermesinin daha uygun olacağını söylediler. Bunun kısa vadeli fon için yardımcı olacağı konusunda hemen herkes hemfikirken, iktisatçılar bunun tek başına Türkiye'nin sorununu çözemeyeceği konusunda da görüş birliği içindeler. Bu kredi hattı imkanının kısa vadeli bir imkan olduğu, halbuki Türkiye'nin daha uzun dönemli olarak kullanabileceği kaynağa ihtiyacı olduğu söyleniyor. Bir iktisatçı, 6 aylığına FED'den alınacak bu imkanın Türkiye'ye yetmeyeceğini en azından birkaç yıl fon akışının rahatlatılması gerektiğini söyledi.
Bu nedenle FED'den böyle bir imkanın tek başına yeterli olamayacağı, mutlaka IMF ile uzlaşma sağlanıp, kaynağa dayalı bir anlaşmanın imzalanması gerektiği söyleniyor. Bunun hem mali disiplinin sürdürülmesi için şart olduğu, hem de doğrudan yabancı sermaye çekmenin yolunun buradan geçtiği belirtiliyor. Bu arada bir iktisatçı, IMF'in de ABD yönetiminin etkisinde olduğunu ama FED'in tümüyle ABD yönetimi anlamına geldiğini hatırlatarak, "FED'den krediyi aldınız, şubat-mart gibi yeni Başkan Obama, o hep söylediği Ermeni tasarısını gündeme getirdi, ne yapacaksınız?" dedi. Yani siyasi sonuçları nedeniyle FED imkanının kullanılmasının zorluğuna işaret etti.