30
Nisan
2025
Çarşamba
EKONOMİ

Türk ailesi borçlu

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, hane halkının (ailelerin) finansal kesime olan borçlarının bu yılın ilk altı aylık döneminde yüzde 43 artarak 56 milyar YTL'ye ulaştığını bildirdi. BDDK, ailelerin borcunun harcanabilir gelirlerine oranının ise yüzde 26'ya kadar yükseldiğine dikkat çekti. Türkiye Kamu-Sen, ağustos ayında çalışan tek kişi için açlık sınırını 774.75 YTL, yoksulluk sınırını ise 2002.05 YTL olarak hesapladı. Kamu-Sen, ortalama 874.08 YTL alan bir memurun maaşının yüzde 85.62’sini gıda ve barınma harcamalarına gittiğini belirledi. DİSK'in yaptığı araştırmaya göre, krizlerden dolayı en çok Türk işçisinin yoksullaştığı ortaya çıktı.

Türk ailesi borçlu

BDDK, Finansal Piyasalar Raporu'nu yayımladı. İlki bu yılın ilk altı aylık dönemini kapsayan rapor, bundan sonra üç ayda bir yayımlanacak. 

HANE HALKININ BORÇ YÜKÜ ARTIYOR 

Hanehalkının finansal kesime olan borcunda 2003 yılından itibaren belirgin bir artış görüldüğü vurgulanan raporda, 2004 yılında 18.1 milyar YTL olan bankalara ve tüketici finansmanı şirketlerine yönelik brüt tüketici kredisi ve taksitli kredi kartı borç bakiyesinin 2005 yılı sonunda 38.9 milyar YTL’ye bu yıl haziran sonunda ise 56 milyar YTL’ye yaklaştığı vurgulandı. 

Hanehalkı borcunun hanehalkı kullanılabilir gelirine oranında da belirgin bir yükselme gözlendiği vurgulandı. Hanehalkının finansal araçlardan daha fazla yararlanmaya başladığı ve 2002 yılında yüzde 4.3 olan hanehalkı borçluluk oranının, 2006 yılının ilk yarısında yüzde 26.1’e ulaştığı belirtildi. Söz konusu oranın 2004 yılında yüzde 11.7 ve 2005 yılı sonunda ise yüzde 19.5 düzeyinde bulunduğuna dikkat çekildi. 

Raporda son aylarda bireysel kredi faiz oranlarında artış yaşandığı ve kredi kartı faiz oranlarının yatay seyrettiğine dikkat çekilerek, "Kredi kartı borç bakiyesi, taksitli kredi kartı alacaklarının oranı ve kredi kartı alacaklarının takibe dönüşüm oranı artış eğilimindedir. Konut kredileri son yıllarda hızla artarak milli gelirin yüzde 4.3’üne ulaşmıştır. Ancak konut kredilerindeki artış son aylarda yavaşlamıştır" denildi.
SEKTÖRLER ARASINDA FARKLIK VAR 

Raporda Türkiye'de makroekonomik büyüme oranının güçlü seyretmesine rağmen, sektörler arasında önemli farklılıklar bulunduğuna dikkat çekildi. Makroekonomik istikrarın tesisinde sağlanan gelişmelere paralel olarak, şirket sayısında artış yaşandığı, reel sektör firmalarının mali bünyelerinin daha sağlıklı bir yapıya kavuştuğu ileri sürüldü. Şirket faaliyetlerinin finansmanında yurtdışı kaynakların artan ölçüde önem taşımaya devam ettiği anlatıldı. 

455 MİLYAR YTL'YE ÇIKTI 

Haziran 2006 itibarıyla, sektörde 4’u katılım bankası olmak üzere toplam 51 bankanın faaliyet gösterdiği belirtilen raporda, katılım bankaları hariç sektörün toplam aktiflerinin 2006 yılının ilk altı aylık bölümünde 2005 yılsonuna göre yüzde 14.7 oranında artarak 455.3 milyar YTL seviyesine ulaştığı belirtildi. Toplam aktiflerin GSYİH'ye oranının yüzde 87.1’e, kredilerin oranının ise yüzde 37.4’e eriştiği bu yıl haziran sonunda aracılık performansının bir göstergesi olan mevduatın krediye dönüşüm oranının ise yüzde 69.3’e yükseldiği belirtildi.
KATILIM BANKALARI YÜZDE 23.5 BÜYÜDÜ 

Bu gelişmelerin yanı sıra Mayıs-Haziran 2006 döneminde faiz ve kurlarda görülen dalgalanmaya rağmen sektörün yaklaşık 5 milyar YTL net dönem karı elde ettiği ifade edilen raporda, katılım bankalarının toplam aktiflerinin de bu dönemde yüzde 23.5 büyüyerek 12.3 milyar YTL’ye çıktığı net dönem karının ise 162.8 milyon YTL düzeyinde gerçekleştiği belirtildi.
BDDK'nın raporunda bu yılın ilk yarısında faktoring şirketlerinin aktiflerinde daralma, finansal kiralama ve tüketici finansman şirketlerinin aktiflerinde ise büyüme görüldüğü belirtildi. Her üç sektörde de kredi veya alacakların aktifteki payında azalma yaşandı. Finansal kiralama ve tüketici finansman şirketlerinin takipteki alacaklar kaleminin aktifler içindeki payının arttığı belirtildi. 

MEMUR MAAŞININ YÜZDE 85.62'Sİ GIDA VE BARINMAYA 

Türkiye Kamu-Sen, ağustos ayında çalışan tek kişi için açlık sınırını 774.75 YTL, yoksulluk sınırını ise 2002.05 YTL olarak hesapladı. Kamu-Sen, ortalama 874.08 YTL alan bir memurun maaşının yüzde 85.62’sini gıda ve barınma harcamalarına gittiğini belirledi. 

Türkiye Kamu-Sen Araştırma Geliştirme Merkezi'nin yaptığı araştırmaya göre, ağustos ayında çalışan tek kişinin açlık sınırı yüzde 1.17 oranında artarak 774.75 YTL’ye çıktı. Söz konusu tutar geçen ay 765.78 YTL düzeyinde belirlenmişti. 

YOKSULLUK SINIRI 2002.05 YTL 

Ağustos ayında çalışan tek kişinin yoksulluk sınırı ise 1008.87 YTL’ye çıktı. Dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddi ise yüzde 0.66 oranında artarak 2002.05 YTL’ye ulaştı. 

Araştırmada, Türkiye’de 4 kişilik bir ailenin ortalama gıda ve barınma harcamaları toplamı 748.38 YTL olarak belirlendi. 4 kişilik bir ailenin sağlık kuruluşlarının belirlediği gibi sağlıklı bir biçimde beslenebilmesi için gerekli harcama günlük 14.21 YTL olarak hesaplandı. Toplam tüketim harcamaları içinde gıda harcamalarının payı yüzde 21.3 düzeyinde bulunurken, ailenin aylık gıda harcaması toplamı ise 426.39 YTL olarak belirlendi. Ağustos itibariyle ortalama 874.08 YTL düzeyinde ücret alan bir memurun, ailesi için yaptığı gıda harcaması maaşının yüzde 48.78’ini oluşturuyor. Konut gideri ise memur maaşının yüzde 36.84’üne denk geliyor. Buna göre, ortalama düzeyde aylık alan bir memur maaşının yüzde 85.62’sini yalnızca gıda ve barınma harcamalarına ayırmak zorunda kalıyor. 

DİĞER İHTİYAÇLARI İÇİN 125.69 YTL KALIYOR 

Ortalama düzeyde aylık alan bir memurun, diğer ihtiyaçları için ise maaşının ancak yüzde 14.38’iyle yetinebiliyor. Ortalama ücretle geçinen bir memur ailesinin ulaşım, sağlık, eğitim, haberleşme ve giyim gibi diğer zorunlu gereksinimlerini karşılanması için ağustos maaşından geriye yalnızca 125.69 YTL kalıyor. 

En çok Türk işçisi yoksullaştı

DİSK'e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası tarafından yapılan araştırmada, Türkiye'nin, birim başına işgücü maliyetlerinin en fazla gerilediği ülke olduğu ifade edildi.

Birleşik Metal-İş Araştırma Dairesinin Avrupa Birliği Ekonomik ve Finansal Göstergeler verilerinden yararlanarak yaptığı araştırmada, Türkiye, birim başına işgücü maliyeti konusunda, Avrupa Birliği 25 ülkesi ve birlik dışındaki OECD ülkeleriyle (ABD, Japonya, Kanada, İsviçre, Norveç, İzlanda, Meksika, Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda) karşılaştırıldı.

Araştırmada, Türkiye'nin, 2000 yılından bu yana işgücü maliyetlerindeki yüzde 12,6'lık azalma ile işçilerin en fazla yoksullaştığı ülke olduğu ifade edildi.

Araştırmaya göre, Türkiye'yi sırasıyla yüzde 10'luk azalmayla Romanya, yüzde 9,1'lik azalmayla Litvanya, yüzde 8,8 Polonya, yüzde 6,6'lık azalmayla Japonya izliyor.

Avrupa Birliği 25 ülkesi için işgücü maliyetindeki azalmanın yüzde 1,5 olduğuna işaret edilen araştırmada, en çok zenginleşen işçiler, yüzde 5,9'lık oranla ile Lüksemburg'ta yer alıyor. Lüksemburg'u, Macaristan yüzde 5,7'lik, Finlandiya yüzde 3,2'lik, Yeni Zelanda yüzde 3'lük reel artış oranıyla izliyor.

''KRİZLER EMEKÇİYİ VURDU''

Araştırmada, özellikle 1994 ve 2001 yıllarının, Türkiye açısından emekçilerin ciddi biçimde yoksullaştığı dönemler olduğu dikkat çekilerek, 1992 yılı ile yapılan karşılaştırmalarda işgücü ödemelerinde yaşanan kaybın çok ciddi boyutlara ulaştığına dikkat çekildi.

''Ekonomik krizlerin emekçi kesimini vurduğu'' tespitine yer verilen araştırmada, 1992 yılı verilerine göre birim başına reel işgücü maliyetlerinki azalışın Türkiye'de yüzde 29'a ulaştığı kaydedildi.

SENDİKANIN YORUMU

Birleşik Metal-İş Sendikasının konuyla ilgili açıklamasında, işverenlerin, işgücü maliyetlerinin giderek arttığını iddia ettikleri bir dönemde, Türkiye'nin, emek maliyetlerindeki gerilemenin en fazla olduğu ve emekçilerin en fazla yoksullaştığı ülke durumunda bulunmasının çarpıcı olduğu belirtildi.




ANKA/AA
Yayın Tarihi : 13 Eylül 2006 Çarşamba 16:50:00
Güncelleme :13 Eylül 2006 Çarşamba 17:38:19


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?