12
Haziran
2025
Perşembe
EKONOMİ

Yılın en çok kazandıranı oldu

Yönettiği fonu yüzde 212 değerlendiren Bülent Topbaş "Yılın En Çok Kazandıran Fon Yöneticisi" oldu.

2009'un hisse senetleri için çok cazip bir yıl olduğunun altını çizen Topbaş, 2010'da da başka alternatif görmüyor.

Küresel krizin yarattığı karmaşa içerisinde bir fon yöneticisi borsanın yılsonunda yüzde 90'nın üzerinde kazandıracağını söyleseydi muhtemelen kimse inanmayacaktı. Mart ayında İMKB endeksi 23 bin seviyesindeyken dünya ve Türkiye ekonomisine yönelik umut veren bir gösterge yoktu.

Aynı dönemde ekonomistler 'Tünelin ucunda güneş mi yoksa tren ışığı mı var?" tartışmasını yaparken, bazı piyasa uzmanları bir rallinin eşiğinde olduğumuzu söylemeye başlamıştı. Çok geçmeden haklı oldukları anlaşıldı. Mart'tan Ekim ayında kadar İMKB 100 endeksi yüzde 200'ün üzerinde yükseldi. Hisse senedi fiyatlarındaki düşüşü aşırı bulan fon yöneticileri alıma geçti ve yılsonunda yatırımcılarının yüzünü güldürdü. 2008'de yatırımcılarını üzen A Tipi hisse fonlarının bu yıl tamamı kazandırdı. Ancak 2009'da hisse senetlerini riskli bulan fonların getirisi yüzde 4-5 düzeylerinde kaldı. 2009'un en çok kazandıran fonu ise yöneticiliğini Bülent Topbaş'ın yaptığı Strateji Menkul A Tipi Değişken Fonu oldu. 25 Aralık itibariyle fonun getirisi yüzde 212'ye çıktı. En yakın rakibinin getirisi ise yüzde 143 oldu. Bir fon yöneticisi gözüyle 2009 yatırımlarını "Hamburger fiyatına 5 yıldızlı restoranda yemek yemek" e benzeten Topbaş'la, başarısının perde arkasını ve 2010 beklentilerini konuştuk:

Yüzde 212 gibi çok yüksek bir getiri sağladınız. Diğer fonlardan nasıl ayrıştınız? 2008 ve 2009 piyasalar açısından aşırılıklar yılıydı diyebiliriz. Yaşanan kriz daha önce hiç görmediğimiz boyuttaydı. Dünya ekonomisi zaman zaman bu çöküşleri yaşıyor ama finans piyasaları türev enstrümanlar, yapılandırılmış ürünler ve global entegrasyonla bu krizleri bize daha da derinleştirip getiriyor artık. Ama biliyorsunuz krizlerin bir de fırsat yönü vardır. Bu kriz de açıkçası bize fırsat verdi. Yabancı fonlara gelen satışlar ve panik satışları şirketlerin piyasa değerlerini inanılmaz yerlere getirdiler. Biz de hisse fonu olarak bunu değerlendirdik.

Ama şirketlerin karlılığı da reel olarak etkilenmemiş miydi? Şirket faaliyetleri aşırı bozulmuştu doğru ama piyasa en kötünün de ötesinde satıyordu. Bu genelde böyle olur. Yabancıların deyimiyle "Banyo suyuyla beraber içindeki bebeği de atıyorlardı." Eğer o dönemde satmak zorunda değilseniz ve sinirlerinizi koruyabiliyorsanız beş yıldızlı restoranda hamburger fiyatına yemek yiyebiliyordunuz. Biz de bu dönemde soğukkanlılığımızı koruyup faaliyetleri en az etkilenen ve aşırı satılmış hisselere ağırlık verdik.

Son yıllarda fonlarınızı hep ilk sıralarda görüyoruz. Bunu nasıl sağladınız? Bence farklılığımızı iki unsur belirliyor. Birincisi hisse seçimi. Buna çok önem veriyoruz. Sektörlerin faaliyetlerini, şirketleri ve yönetimlerini ayrıntılı olarak değerlendirmeye çalışıyoruz. Her sektörün ve her şirketin ayrı özellikleri var. Mümkün olduğunca şirket ziyaretleri yaparak her sektör ve şirketin dinamiğini anlamaya çalışırız ve piyasa değerine göre ucuz fiyatlandığını düşündüğümüz, yüksek büyüme potansiyeli ve katma değer yaratma gücü olan şirket hisselerinde yatırımcılarımız adına orta-uzun vadeli ortak oluruz.

Likit fonların getirisi 2010'da ortalama yüzde 3-4 civarı olacak. Mevduat da yüzde 7-8'lerde. Piyasa faizleri uzun vadelilerde yüzde 9.5

DALGALANMALAR OLACAK AMA...

Dalgalanmalar olmayacak mı? Olacak tabii. Özellikle 2010'un sonuna doğru seçim havasına girebiliriz. Siyasi risklerimiz fazlasıyla mevcut. Dışarıda ve özellikle Avrupa bölgesinde sorunlar devam edecek. Bunlar Türk şirketlerinin yatırım ve faaliyetlerinin eski seviyesine gelmesine engel olacaktır. Ama bence burada kritik olan faizlerin bu seviyelere gelmiş olması ve bu seviyelerde kalıcı gibi duruyor olması. Likit fonların getirisi 2010'da ortalama yüzde 3-4 civarı olacak. Mevduat da yüzde 7-8'lerde. Piyasa faizleri uzun vadelilerde yüzde 9.5. Türkiye'nin borçlanma dinamikleri dünya ülkeleriyle kıyaslandığında iyi yerde. Euro bölgesiyle ABD ekonomisinde sorunlar var ve merkez bankaları gevşek polikalarına devam edecekler. Yani bu tablodan döviz lehine de bir şey çıkmaz.

TAVSİYEM PORTFÖYÜN YÜZDE 20'SİNİN ELDE TUTULMASI

Türk ekonomisi ve Türk şirketleri gelişiyor. Bundan pay alabilmenin tek yolu hisse senedi. Portföylerin %5- 20'si hisse senedinde tutulmalı
BEN yatırımcılara portföylerinin kısa vadede ihtiyacı olmayacağı ve değer dalgalanmasını kaldırabileceği bir kısmıyla hisse senedi almalarını öneririm. Bu portföyün yüzde beşi olur ya da yüzde yirmisi. Tamamen söylediğim şeyle alakalı; kısa vadeli olmayacak ve rahat olacaksınız. Bunu endeks 20 bine geldiğinde de söylemiştim şimdi de söylüyorum. Uzun vadeli bir perspektife dayanarak söylüyorum. Türk ekonomisi ve Türk şirketleri gelişiyor. Bundan pay alabilmenin tek yolu hisse senedi. Değer artışlarından ana sermayedarlar dışında şimdiye kadar yabancı emeklilik fonları ve yabancı uzun yatırım fonları kazandılar. Türk yatırımcısının da artık yararlanması gerek.

BEŞİKTAŞLI FİNANSÇILAR GRUBUNDAYIM

Yaptığınız iş oldukça stresli olmalı, boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Kesinlikle öyle. Özellikle bu iki yılson derece stresliydi. 4 yaşında bir oğlum var. Ona aşığım. Hafta sonlarımı mümkün olduğunca onunla birlikte geçiririm. Piyasaların stresine o iyi geliyor. Bir de strese iyi geldiği pek söylenemezse de Beşiktaş maçlarını hiç kaçırmam. Beşiktaşlı finansçılardan bir grubumuz var. Eğer maç İnönü'deyse stadda eğer değilse balık pazarında toplanır maçları izleriz ve "Ne olacak bu Beşiktaş'ın hali" sohbetleri yaparız. Ekonomi ve tarih hakkında da okumayı severim.

Kerim Karakaya - Sabah
Yayın Tarihi : 26 Aralık 2009 Cumartesi 17:07:37


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?