14
Nisan
2025
Pazertesi
GÜNCEL

ASIL AÇILIM BU TİYATRONUN KURULMASIDIR

Devlet Tiyatrosu tarihinde ilk kez kendi oyununda Kürtçeye yer veriyor. Oyunu sahneye koyan Diyarbakır DT sanatçıları, hükümetin demokratik açılımı ile bu proje arasında bağlantı kurulmasına karşı

Diyarbakır Devlet Tiyatrosu’nun yeni oyununda Kürtçe konuşuluyor”. Geçen haftanın gündemini oluşturan haberlerden biri de buydu. Evet, sayıları gitgide artan özel Kürt tiyatroları ve Diyarbakır Şehir Tiyatrosu bugüne dek pek çok Kürtçe oyun oynadı. Hatta Devlet Tiyatroları da (DT) birkaç kez sahnesini açtı bu topluluklara. Ama bu kez kendi oyununda Kürtçeye yer veriyordu DT. Üstelik Kürt kökenlilere karşı devletin sicilinin malum olduğu Diyarbakır’da...
Ercan (Arslan) ile kalktık provalarına gittik “Ölümü Yaşamak”ın. Orhan Asena’nın çok az sahnelenmiş bu oyunu kan davasını anlatıyor. Öldürdüğün, yani katil olduğun anda kurban olma sırasının sana geçmesini anlatan bir oyun bu. Yani “ölümü yaşamayı”...
Oyunun sahneleneceği yer de yazarının adını taşıyor. Şehrin merkezinde yükselen Kültür Sarayı’nda bulunan Diyarbakır DT kurulalı 21 yıl olmuş. O günden beri de kapalı gişe oynuyor, yıllık seyirci ortalaması 90 bin. Bu seyirciler arasında Kürtçeden başka dil konuşmayanlar da var. Onlar ilk kez söylenenleri anlayacaklar bu sezon.
Oyunun yönetmeni, DT’nin eski genel müdürlerinden Tamer Levent. Levent dengbejleri (sözlü Kürt edebiyatının hikaye anlatıcılarını) katmış yorumuna. Kan davası bendirler, Kürtçe ağıtlar eşliğinde anlatılıyor oyunda. Cinayet kararını alan köy uluları hem Kürtçe hem Türkçe veriyorlar “fetva”larını.
Provaya gittiğimizde Tamer Levent’i de orada bulacağımızı düşünüyorduk. Ama Levent ODTÜ’de sahnelenecek “Hattuşa” projesi için Ankara’daydı. Mecburen onunla söyleşiyi telefonda yaptık. “Ölümü Yaşamak”ı bize anlatanlar ise Diyarbakır DT Müdürü Orkun Gülşen, oyunun yardımcı yönetmeni Şamil Kafkas ve başrol oyuncusu Yurdaer Okur oldu.
Söyleşi sırasında şaşırtıcı olan DT’nin Kürtçe oynaması değil, ekibin “Ne var bunda?” demesiydi.

Oyunun tamamı Kürtçe mi?
Orkun Gülşen: Hayır, oyun Kürtçe oynanmıyor. Tiyatro eğitimi almış olan oyuncularla çalışıyoruz ve bu okullarda Kürtçe dil eğitimi yok. Dolayısıyla ancak Diyarbakır’da, Van’da sözleşmeli çalışan arkadaşlar Kürtçe bilir. Yoksa oyunculuk eğitimimizde Kürtçe yer almıyor, teorik olarak Kürtçe oyun oynamamız mümkün değil. Ama bu unsurları kullanmamız mümkün.
Şamil Kafkas: Oyun içinde bulunduğumuz bölgede geçiyor, Botan Çayı etrafında. Karakterlerin Kürt olup olmadıklarını belirtmemiş Orhan Asena. Güneydoğu bölgesindeki kan davasını anlatıyor; bu bölgede Kürtçe de konuşulduğu için oyunda hem Türkçe hem de Kürtçe kullanıyoruz.

Oyunda Kürtçe konuşulması kararı nasıl alındı?
Orkun G.: Ortak kararımızdı. DT 60’ıncı yaşını kutlarken yeni yerli oyunlarla açıyor sezonu. “Ölümü Yaşamak” perdesini ilk kez açmıyor ama ilk kez DT’de sahneleniyor. Hem yazarının Diyarbakırlı oluşu hem de kan davasını irdeliyor olması bizim bu oyunu tercih etmemize sebep oldu. Tamer Levent’e yönetmesini teklif ettik. İlk buluşmamızda Tamer bey ile dengbejlik geleneğinden bir örneğin oyunun artistik değerlerine hizmet edeceğini ve bölgede sempati yaratacağını düşündük.
Şamil K.: Oyunun belli yerlerine Kürtçeyi de ekledik. Kahve sahnelerinde hem Kürtçe hem Türkçe kullandık. Burada acılar ortaktır, dolayısıyla yaşadığımız, gördüğümüz ne varsa oyuna dahil ettik. Ama Diyarbakır Devlet Tiyatrosu Kürtçe oynuyor dendiğinde önyargıyla karşılaşıyorsunuz.

Nasıl bir önyargı?
Şamil K.: “Şunları şunları yapmak istiyoruz” dediğimizde, daha oyunu izlemeden “Yanlış. Orhan Asena Türkçe kullanır. Ne yapmak istiyorsunuz?” diyenler oldu.

“Açılıma denk gelmesi tamamen bir rastlantı”
Kimden geldi bu eleştiriler?
Şamil K.: Kurum içinden, dışından, basından...
Orkun G.: Eleştiri elbette olur. Ama henüz prova sürecinde bir oyunun izlenmeden ve maksadı bilinmeden eleştirilmesi üzdü.

Demokratik açılımın gündemde olduğu günlerde oyuna Kürtçe eklediniz. Tribünlere oynamakla da eleştirildiniz mi?
Orkun G.: Oluyor böyle eleştiriler. Biz oyuna karar verdiğimizde nisan ayıydı ve böyle bir açılım yoktu.
Şamil K.: Eğer ortada bir açılım varsa, biz bunu 21 yıl önce bu tiyatronun kuruluşuyla yaptık. Bütün dünya edebiyatını Güneydoğu’ya yığdık. Güneydoğu’daki malzemeyi de dünyaya taşımaya çalışıyoruz. Bunlar politik söylemler... Biz politika değil, sanat yapıyoruz.

Açılımla DT’nin ilk kez Kürtçe oynamasının aynı zamana denk gelmesi bir rastlantı mı?
Orkun G.: Tamamen bir rastlantı.
Yurdaer Okur: Sanat böyledir, zaman zaman rastlantısaldır. Tiyatro o anda yaşadığı her şeyden etkilenir. Yakın bir zamanda Bilge Köyü katliamı yaşandı, orada acılarını Kürtçe de dile getirdi insanlar. Biz de töre cinayetini işliyoruz oyunda ve Kürtçe ağıtlar yakılıyor.

DT Genel Müdürlüğü’nün fikrini sordunuz mu?
Şamil K.: Çalışma sistemimiz böyle. “Biz böyle bir şey yapacağız, ne diyorsunuz?” diyoruz. Toplantı yapıp ortak noktalar ve hedef belirliyoruz. Sonra da paslaşarak devam ediyoruz.
Orkun G.: Başına buyruk değiliz tabii. Kullanacağımız her şeyin onayını kurum içindeki birimlere danışarak oluşturuyoruz.
Şamil K.: Biz bugüne kadar her bölgeden, her yöreden politik açılımla ilgili olabilecek proje ürettik. Diyarbakır DT sanat yönetmeni bir proje ürettiğinde hiçbir zaman yönetimle sıkıntı yaşamıyor ki. Biz ne anlatmak istediğimizi biliyorsak, bununla ilgili engel çıkmıyor önümüze.

 

“Kimileri zannetti ki üniter devlet parçalanıyor ve biz bunu körüklüyoruz”
DT’nin bir oyununda Kürtçe kullanması sizce dönüm noktası mıdır?
Bence değildir, gayet normal bir şeydir. Hatta bugüne kadar Kürtçenin DT’de kullanılmaması garip. Başka oyunlarda Fransızca, Almanca laflar da kullanılmıştır. Bu sanatsal bir seçimdir. Diğerleri nasıl dönüm noktası değilse, bu da değildir. 20 yıl önce Murathan Mungan’ın “Mahmud ile Yezida” oyunu Ankara Konservatuvarı’nda sahneye konduğunda Rojin de o piyeste oynuyordu ve Kürtçe türkü söylüyordu. Ama olay olmadı.

Nasıl tepkiler geldi bugüne kadar?
İlk duyulduğunda hemen açılımla buluşturup bizi siyaset yapmakla suçlamaya kalkanlar oldu. Siyasi bir amaçla yapmadık. Sanat kavramı iyi, güzel ve doğruyu arar. Dolayısıyla biz de bunları arıyoruz. Kimileri zannetti ki üniter devlet parçalanıyor ve biz bunu körüklüyoruz. Ben töreyle bu olay arasında benzerlik kuruyorum. Törede nasıl yargısız infaz varsa, bizim yarı aydın insanlarımız arasında da yargısız infaz var. Bu durumda demokrasiden söz edilebilir mi?

Destek görmediniz mi?
Çok destekleyenler de oldu. Dün “Güneşi Gördüm”ün Oscar’a aday adayı olduğunu öğrendim, çok hoşuma gitti. Bu film ve bizim oyunumuz dünyaya Türkiye’nin aydınlık yüzünü gösterecek. O filmde de Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı saldırı yok, üniter yapıya karşı değil. Bizimki de öyle. Kan davası cinayetinin töre olarak adlandırılmasını anlatıyoruz. Bence Türkiye’nin 40 yıl önce gerçekleşmesi gereken açılım gündeminde bu iki sanatsal yapıt çok önemli.

Devlet Tiyatrosu bir gün tamamen Kürtçe oyun oynar mı?
Resmi dil neyse devlet tiyatrosu o dilde oynar. Dünyada bunun örnekleri var. Romanya’da İbranice oynayanlar, İngiltere’de İskoçça oynayanlar var. Ama ulusal tiyatro İngilizce oynuyor.

“Biz sanatçılar yaşadığımız yer kadar özgürüz”
Bunları Diyarbakır Cezaevi’nin olduğu şehirde konuşuyoruz.
Şamil K.: Biz birçok cezaevi öyküsü anlatan oyunlar da oynadık.

Diyarbakır Cezaevi’ni anlatan mı?
Şamil K.: Cezaevi cezaevidir...

Diyarbakır Cezaevi herhangi bir cezaevi değildir.
Şamil K.: Diyarbakır Cezaevi ile ilgili önümüze bir metin gelirse ve sanatsal anlamda beklentilerimizi karşılarsa biz Diyarbakır Devlet Tiyatrosu olarak bunu oynamaktan geri kalmayız.

21 yıllık tarihinde bu bölgede geçen başka oyun oynanmadı mı burada?
Orkun G.: Tabii ki oynandı. Hatta yine Orhan Asena’nın üç oyunu oynandı.

Neden daha önce dengbejler ya da Kürtçe kullanılmadı?
Şamil K.: Daha önceki oyunların yapısı buna müsait değildi.

Müsait olsaydı kullanılabilir miydi?
Şamil K.: Olabilirdi.
Orkun G.: DT olarak bizim varlığımızın esas sebebi Türk dilini doğru kullanmak. Ama bir oyunu sahnelerken sanatsal gereklilik olarak Fransızca da kullanırsınız, Almanca da... Diyarbakır’da da Kürtçe kullanmakta hiçbir sakınca yok.

Ama kısa süre öncesine kadar Kürtçe yasaklıydı...
Yurdaer O.: Biz sanatçılar yaşadığımız yer kadar özgürüz.
Şamil K.: Şimdiye kadar böyle bir problemle karşılaşmadık.

Son yıllarda DT oyuncusu Turgay Tanülkü hakkında Kürtçe oyun yönettiği için DT bünyesinde soruşturma açıldı, Kürtçe oynayan tiyatrolar İzmir’de de Nusaybin’de de engellendi. Orkun G.: 1950’lerde tiyatrocuların mahkemelerdeki şahadetleri de kabul edilmiyormuş. Dünya değişiyor. Bu durumlar, muhtemelen ülkede sıkıyönetimin, ciddi güvenlik sorunlarının yaşandığı dönemlerde olmuştur.
 

Milliyet- Miraç Zeynep Özkartal
Yayın Tarihi : 27 Eylül 2009 Pazar 18:09:21


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?