14
Nisan
2025
Pazertesi
GÜNCEL

G-20'NİN YAPTIKLARI YAPABİLECEKLERİ

1929 krizinin büyük buhrana dönüşmesinin en önemli nedenlerinden birisinin uluslararası koordinasyon eksikliği olduğunu biliyoruz. Ulusların birbirinden kopuk ve kendini kurtarmaya çalışan politikaları korumacılığı daha da arttırmış, ikinci dünya savaşına kadar giden olumsuz bir süreç yaşanmıştı. İçinde bulunduğumuz kriz, eğer değerlendirilebilirse uluslararası koordinasyonun sağlanabileceği ve bunun pozitif etkilerinden yararlanılabilecek bir krizdir. Bu kriz için yeterliliği tartışılsa bile IMF'den Dünya Bankası'na kadar birçok uluslararası kuruluş söz konusu koordinasyonu kolaylaştırabilir. Koordinasyonu sağlayabilecek en önemli oluşumlardan birisi de en büyük 20 ekonomiyi barındıran G-20'dir.
1990'ların sonunda Asya krizinden sonra oluşturulan G-20'nin çok formal bir yapısı ya da yönetimi bulunmuyor. Dünyadaki toplam üretimin yüzde 85'ini, ticaretin yüzde 80'nini, nüfusun da üçte ikisini oluşturan bu grup alacağı kararlar ile dünya ekonomisinin gidişatı konusunda önemli bir güce sahip olabilir. Nisan ayı başında Londra'da yapılacak G-20 toplantısı büyük bir krizin tam ortasında bulunduğumuz şu günlerde daha da büyük önem taşımaya başladı.

Maliye politikaları
Yaklaşık 4,5 ay önce G-20 ülkeleri Washington'da toplanmış ve iç taleplerini canlandırma için genişletici para ve maliye politikaları uygulama, korumacılıktan kaçınma ve uluslararası finansal sistemi yeniden düzenleme ve denetleme yönünde çalışmalar yapma sözü vermişlerdi. Bu sözler arasında en somut sonucu genişletici para ve maliye politikalarında gördük. Birçok ülke faizleri hızla düşürmeye devam etti. Brookings Enstitüsü'nün son yayınlanan çalışma raporlarından olan (Prasad & Sorkin; 2009) da maliye politikasında yapılanları özetliyor. Mart ayı başında yayınlanan bu rapora göre, Türkiye dışında hemen hemen bütün ülkelerin az ya da çok maliye politikasına yöneldiği görülüyor.
Türkiye'nin mart ayının ikinci yarısında açıkladığı ve daha çok vergi indirimine dayalı önlemlerin tahmini değerini biz tabloya ayrıca ekledik. 2009 yılı için şu ana kadar açıklanan destek paketlerinin toplam değeri 697 milyar dolar civarında görünüyor. Açıklanan destek G-20 ülkelerinin toplam GSYİH'sının yüzde 1,4'üne denk geliyor. Bu fena bir oran değil fakat IMF'nin canlanma için gerekli olduğunu düşündüğü yüzde 2'lik oranın altında. Açıklanan paketler ülkeler arasında çok eşit dağılmıyor. Yaklaşık 424 milyar doları ABD, Japonya ve Çin tarafından planlanmış durumda. Hazırlanan paketler büyük oranda harcamaya yönelik fakat Brezilya, Rusya, İngiltere ya da Türkiye örneğinde olduğu gibi ağırlıklı olarak vergi avantajlarına yönelik uygulamalar da var.
Özellikle ABD ve Çin'in paketleri çok önemli. Bu paketlerden bu yıl sonuna doğru ve özellikle 2010 yılında bir büyüme etkisi görme olasılığı oldukça yüksek. Gerçekleşirse bu tüm dünya ekonomisi için pozitif bir gelişme olacak. G-20'nin Washington zirvesinde korumacılık ile finans piyasalarının düzenlenme ve denetimi konusunda aldığı kararlara ilişkin çok ilerleme kaydettiğini söylemek pek mümkün değil. Tam tersine korumacılık eğilimlerinin arttığına dair haberler daha sık gelmeye başladı. Düzenleme ve denetim konusunda ise kısa vadede çok şey beklemek zaten pek gerçekçi değil.

Doğru kararlar
Nisan ayı başında yapılacak toplantıdan neler çıkabilir ? Bunun ipuçları birkaç hafta önce bakanlar düzeyinde yapılan G-20 toplantısından çıkabiliyor. Buna göre, korumacılığa karşı çıkılacağı, ülkelerin bankacılık sistemini güçlendirici adımlar atılacağı, genişletici para ve maliye politikalarına devam edileceği, IMF kaynaklarının artırılacağı, düzenleme ve denetim üzerine çalışmalara devam edileceği sözlerinin verilmesi bekleniyor. İçinde bulunduğumuz dönem için bunlar genelde doğru kararlar görünüyor. Fakat uygulamanın nasıl olacağı çok önemli. Daha önce de korumacılık ile ilgili sözler verilmişti fakat gittikçe korumacılık eğilimlerinin arttığını görüyoruz. Önümüzdeki dönemde çok gerekli olacak olan IMF kaynaklarının arttırılması ise sorunlu olabilir. Çin gibi gelişmekte olan ülkeler IMF'de daha fazla söz sahibi olmadıkça kaynak sağlamak konusunda çok istekli görünmüyor. Genişletici para ve maliye politikaları devam edebilir fakat düzenleme ve denetleme işinin yeniden yapılandırılması zaman alacaktır. Bu kararların etkinliğin arttırılabilmesi için G-20'nin de yeniden yapılandırılması gerekiyor. Yaptırım gücü ve yönetimi olmayan bir kurumun yılda yapacağı 1-2 toplantıyla çok büyük değişimlere imza atmasını beklemek pek gerçekçi görünmüyor.


Halbuki dünya ekonomisinde beklentileri etkileyecek büyük değişimlere çok ihtiyacımız var. Şu ana kadar belli bir oranda başarılabilen genişletici para ve maliye politikalarının yaşanan krizi çözmesi çok kolay olmayabilir. Dünya ekonomisinde kilitlenen kredi mekanizmasının açılması, iç ve dış talebin büyüme sürecine girmesi, korumacılığın olmaması gerekiyor. İnsanlar işi konusunda, firmalar talep ve karlılık konusunda kendisini güvende hissetmedikçe kalıcı toparlanmalar sağlamak çok kolay değil. ABD'nin bankacılığı zehirli varlıklardan kurtarma planı ya da Türkiye'nin kredi teminat fonu çok pozitif adımlar olarak görülebilir. Kredi kilidini açmaya yardımcı olabilir. Fakat bu kilidin her yerde açılması ve talebin önünü kesecek korumacılığın olmaması gerekiyor.
1929 krizinde genişletici para ve maliye politikaları çok geç devreye girdi, uluslaraarası koordinasyon pek de sağlanamadı. Örneğin 1940 yılında ABD'de işsizlik hala yüzde 15 seviyesindeydi. 1944 yılında işsizlik yüzde 1'e düştü. Çünkü artık herkesin savaşın şu ya da bu boyutu ile ilgili bir işi vardı. Benzer bir etki savaşa giren birçok ülkede de görüldü. Arkasından savaş sonrası yeniden inşa için meşhur Marshall planı devreye girdi. Dünya ekonomisi üretim ve istihdam açısından bir süreliğine altın bir dönem yaşadı. Bugüne dönersek, sanki dünyanın savaş olmadan yeni bir Marshall planı yaratması gerekiyor. Birey ve firmalara geçici değil kalıcı işleri olduğu güvenini veren büyük, uzun süreli ve güçlü projelere ihtiyaç var gibi görünüyor. Bu tür planların illa klasik savaşlar sonrası olması gerekmiyor. G-20 bu güveni verecek yeni Marshall planları yaratsa, mesela bunlar arasında yoksullukla ya da küresel ısınmayla savaş olsa, fena mı olur?

easlan@marmara.edu.tr

Erhan Aslanoğlu Referans
Yayın Tarihi : 30 Mart 2009 Pazartesi 18:25:29


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?