Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, tarikatların İslam’ın tasavvufi güzelliğini yeterince yansıtmadığını söyledi. Ali Bardakoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında 8-11 Eylül’de Kızılcahamam’da düzenlenen il müftüleri semineri sonuç bildirgesini açıkladı. Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, tarikatların İslam’ın tasavvufi güzelliğini yeterince yansıtmadığını belirtirken, tarikatların daha çok sosyal ekonomik ve güncel bağlamda düşünülmesi gerektiğini kaydetti.
İsmailağa camiindeki cinayet
Geçtiğimiz günlerde İstanbul’un Çarşamba semtinde İsmail Ağa Camiinde meydana gelen cinayet olayını değerlendiren Bardakoğlu, “Olayın sevgi, barış, kardeşlik ve insan hayatına saygının anlatıldığı bir mabette yapılmış olması katilin yargısız infaza tabi tutularak yine cami içinde öldürülmüş olması, üzüntümüzü daha da artırmıştır. Bu tür hadiselerin insani ve dini yönden kabul edilir hiçbir tarafı yoktur” dedi. Emekli bir din görevlisinin saldırıya maruz kalıp öldürülmesi kadar cinayeti işleyen kişinin de cami içinde öldürülmesini üzücü olarak değerlendiren Bardakoğlu, her iki olayın da dinen günah ve hukuken suç olduğunu bildirdi. Bardakoğlu, bu olay dolayısıyla Diyanetin ithamlara maruz kalmasını yanlış bulduğunu belirtirken, bütün olayın Başkanlığın denetim eksikliğiyle izah edilmesinin kolaycı bir yaklaşım olduğunu söyledi. Bardakoğlu, “Zira cami denetimi camiye gelenlerin kimliklerine aidiyetlerine, kılık kıyafetlerini kontrol etmek değil, anlatılan dinin İslam’ın özüne, verilen hizmetin yasalara, cumhuriyetin ilkelerine, evrensel değerlere ve toplumsal mutabakatlara uygunluğunu sağlamaya yöneliktir” dedi.
Ali Bardakoğlu, İslam dini hakkındaki bilgilerin yetersiz, dağınık, önyargılı, hurafeyle iç içe olduğunun görüldüğünü söylerken, bu durumun manevi ve ahlaki alanda yozlaşma, toplumsal siyasal gerilimler ve amaç dışı kullanımlar dahil bir dizi soruna yol açtığını kaydetti. “Artık günümüzde toplumun her kesimi için din konusunda sağlıklı bir bilgi alanı oluşturmak zorunlu ve öncelikli bir konu haline gelmiştir” diyen Bardakoğlu, zaman zaman kamuoyunda dinle ilgili gündeme gelen yanlış söz ve davranışların ve oluşumların önlenmesi gerektiğini kaydetti.
Bardakoğlu, Ramazan ayında da Türkiye’nin yakın çevresinde ve içinde savaş ve şiddetin devam ettiğini belirtirken bu hem Ortadoğu’da devam eden savaşın hem de Türkiye’deki terörün sona ermesini diledi.
Bardakoğlu, Ramazan ayında hasta, yaşlı ve bakıma muhtaç kişilerin imdadına koşulmasını, israf ve gösterişe kaçan iftar davetleri yerine fakir ve muhtaçların da katıldığı sofraların tercih edilmesi gerektiğini söyledi.
İL MÜFTÜLERİ KIZ ÇOCUĞU OKUTACAK
Bardakoğlu, 2006-2007 eğitim öğretim yılına önümüzdeki günlerde başlanacağını ifade ederken, Diyanet olarak eğitime katkı seferberliğine gönülden destek verdiklerini belirtti. Bardakoğlu, il müftülerinin bulundukları illerde personelin katkılarını da alarak ailelerinin ekonomik durumu iyi olmayan belli sayıda kız öğrencinin temel eğitim giderlerini üstleneceğini açıkladı.
Toplumun farklı kesimleriyle temas içinde olan din görevlilerinin yüksek bilgiyle donanmış olmalarını arzu ettiklerini söyleyen Bardakoğlu, 70 bin Diyanet personelinin sadece yüzde 6’sının yüksek öğrenim mezunu olduğunu kaydetti.
Bardakoğlu, bu yıl yaz kuran kurslarının büyük ilgi gördüğünü söylerken, bu kursların örgün eğitimin bir parçası olduğunu belirtti. Bardakoğlu, din hizmetlilerinin tek görevinin cami içinde namaz kıldırıp hutbe okutmak ya da vaaz vermek olmadığını, toplumun sorunlarına çare bulması gerektiğini de bildirdi. Türkiye’de dini konuda yanlış bilgiler varsa bunu düzeltmenin din hizmetlilerinin görevi olduğunu dile getiren Bardakoğlu, özellikle töre cinayeti, aile içi şiddet, kadına karşı ayrımcılık, halk arasında yerleşmiş bulunan yanlış dini kanaatlerin bir an önce düzeltilmesi gerektiğini söyledi. Bardakoğlu, Türkiye’de 77 bin cami bulunduğunu, ancak bu camilerin 15 bininin kadrosu olmadığını ya da din görevlisinin bulunmadığını kaydetti. Din görevlisi bulunmayan camilere cemaatin kendisinin görevli atadığını belirten Bardakoğlu, orada oluşacak herhangi bir soruna neden sorusunu sormanın bu durumda anlamsız olduğunu anlattı.
Bardakoğlu, bu yıl bütün hacıların yemekli organizasyona tabi olduğunu belirtirken, “Yani kadınlar da erkekler gibi haccı eşit şartlarda yaşayacak. Kadınlar ev işi yapmak zorunda kalmayacak” dedi.
Diyanet İşlerine bağlı bir personelin yaptığı bir yanlışın Kurumun tümünü zan altında bırakmaması gerektiğini kaydeden Bardakoğlu, bazı zamanlarda hizmet kusurları yaşanabileceğini, bunların münferit olaylar olduğunu kaydetti.
DİYANETTEN DİĞER KURUMLARA GEÇİŞLER SINIRLI
Bardakoğlu, 2005 yılında kurum içinden 2385 kişinin diğer kurumlara geçiş için talepte bulunduğunu sadece 614’üne onay verildiğini, 2006 yılında ise 300 kişinin başvuruda bulunduğunu, sadece 89’una onay verildiğini belirtti. Bardakoğlu, “Diyanet kadrolaşmaya gidiyor gibi sözlerin” çok yanlış olduğunu, Diyanetten diğer kurumalara geçişlerin çok zorlaştırıldığına işaret etti. Diyanetten giden personelin yarıdan fazlasının Milli Eğitim Bakanlığı’na Din Kültürü ya da İmam Hatip Lisesi Meslek Dersleri öğretmeni olarak geçiş yaptığını ifade eden Bardakoğlu, kurumda memurken işletme, iktisat, hukuk fakülteleri bitiren kişilerin terfi imkanları bulunmadığı için farklı kurumlara geçtiklerini de bildirdi.
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Bardakoğlu, bir camiye imam atarken bölgedeki yapının kültürüne uyabilecek kişiler seçmeye özen gösterdiklerini belirtti.
Bardakoğlu, İsmail Ağa Camiinde cinayete ilişkin bir soru üzerine, dinini sarıktan ve cüppeden ibaret olmadığını, iyi davranış gerektirdiğini kaydetti. Bardakoğlu, dini hayatı belirlemede sadece Diyanet İşleri Başkanlığı’nın değil sivil dini inisiyatif ve oluşumların da rol oynadığını belirtirken, camilere girerken kimseye kıyafet denetimi yapamayacaklarını ancak İslam’ın şekilden ibaret olmadığını bildirdi. Bardakoğlu, tarikatların İslam’ın tasavvufi güzelliğini yeterince yansıtmadığını belirtirken, tarikatların daha çok sosyal ekonomik ve güncel bağlamda düşünülmesi gerektiğini kaydetti.
Bardakoğlu, Çarşamba semtinin dış basında yer alıp “işte Türkiye” başlıklarının üzücü olduğunu söylerken, Türkiye’de İslam ve dinin özgün bir çizgisi olduğunu, İslam ile demokrasi ve cumhuriyetin birlikte yürüdüğünü söyledi. Bu tarz görüntülerin Türkiye’nin imajını kötü etkilediğini ifade eden Bardakoğlu, dinin şekli değil, içten olması gerektiğini yineledi.
CAMİLER YENİ YASAYLA DİYANET MÜLKİYETİNDE OLACAK
Bardakoğlu, 10 bin caminin özel vakıf ve derneklere ait olduğunu belirtirken, bu camilerin mülkiyetinin Diyanete geçmesinin mümkün olmadığını, ancak yeni yasada yeni yapılacak camilerin Diyanetin mülkiyetinde olması zorunluluğunun getirileceğini kaydetti. Bardakoğlu, cami avlularının bile Diyanete ait olmadığını belirtirken, özellikle Ramazan ayında ortaya çıkan ve cami avlularına kebapçı ya da diğer satıcıların yerleşmesi ve orayı pazar ekonomisi haline getirmelerinin yanlış olduğunu belirtti.
Bardakoğlu, camileri 70 müfettiş, 192 murakıp il ve ilçe müftüleriyle denetlediklerini söylerken İstanbul’da yaşanan olayla da ilgili bir müfettiş gönderdiklerini ve hizmet kusurlarının olup olmadığını araştırdıklarını söyledi. Bardakoğlu, Çarşamba semtindeki farklı yapılaşmanın Diyanet İşlerine bağlı görevliler tarafından da fark edildiğini ve gerekli uyarıların zaman zaman yapıldığını söylerken, yeni yasada bundan sonra camileri vaizlerin de denetleyebileceğini kaydetti.
ANKA
Yayın Tarihi :
13 Eylül 2006 Çarşamba 13:10:00