30
Mayıs
2025
Cuma
GÜNCEL

'Sarıkla başkalarını kaçırmayın'

Zaman Gazetesi'nde her cuma 'Kürsü' köşesinde değişik konuları ele alan Fettullah Gülen, bu hafta kılık kıyafet uyarısında bulundu. Gülen yazısında frenk kıyafetleri giyen bütün müslümanların kafir olamayacağını belirtirken, ilk bakışta ürkütücü olmamak için toplumun gelenek ve göreneklerine uymakta da bir mahzur olmadığını belirtiyor.

Kılık kıyafette Batılılaşmanın zararlarına işaret edilen yazıda fesli, sarıklı görüntü ile başkalarını kaçırmamaya özen gösterilmesi gerektiğinin da altı çiziliyor.

İşte Gülen'in yazısından bazı bölümler:

"Bazı toplumlar yenilik adına kendilerini teşebbühe (başkalarına zorla benzemeye çalışmak) zorlamış ve başka toplulukları teknoloji, sanayi ve terakkide örnek alacaklarına kılık-kıyafette, yaşama tarzında ve zevk ü safada taklide kalkışmışlardır. İşte bunun adı teşebbühtür ve hadis-i şerifte kastedilen de budur. "

Diğer bir ifadeyle, "teşebbüh", insanın, kendi kültürünün ve tabiatının dışına kayarak, hatta öz değerlerini hafife alarak, saç-baş, kılık-kıyafet, yeme-içme ve günlük hayat bakımından olduğundan farklı görünmesi, zorla başkalarına benzemeye çalışmasıdır ve sonuç itibarıyla "iltihak"a varıp dayanabilecek bir marazdır.

Bu mevzuda, biraz esnek ve gevşek davranan bir insanın, ilk çıkış noktasını unutacak kadar merkezden kopması, zamanla kendinden bütün bütün uzaklaşması, hiç farkına varmadan özendiği ve benzediği o kimselere katılması ve Hak nezdinde de onlardan biri addedilmesi söz konusudur. "

YABANCILAR SARIK ŞALVAR DESELER....

"Yeri gelmişken konuyla alakalı bir mülahazamı da arz etmek istiyorum: Kanaatimce böyle teşebbüh tutkunları, yabancılar sarık, şalvar gibi şeylerin giyilmesinde bir kısım faydaların olabileceğini ortaya atsalar ihtimal, taklit adına şalvar giyip sarık saracaklardır. Hatta kadının tepeden tırnağa kapanmasında, içtimâî ve ailevî büyük faydalar mülahaza ederek kadınlara bizim eski entarilerimizi giydireceklerdir.

Şimdilerde bizim dünyamızda ciddi bir teşebbühün olduğu muhakkaktır ve bunun kökü çok eskilere dayanmaktadır. Yakın tarihimizde Abdülmecid veya İkinci Mahmut devri, teşebbühün bir devlet politikası şeklinde dayatıldığı devirdir. Bu dönemde başta kılık-kıyafet olmak üzere her şeyde ciddi bir teşebbüh göze çarpar. Ne var ki kılık-kıyafet Hintlinin sırlı külahı değildir ki, insanı alsın bir anda göklere çıkarsın! Fes, keçeden yapılmış kafaya takılan bir tür giysidir. Evet, bu mukallitler insanların kafalarının içine bir şey koyma yerine şekil ve suretle oyalanıp durmuşlardır. "

GÖRÜNTÜMÜZLE BAŞKALARINI KAÇIRMAYAYA ÖZEN GÖSTERMELİYİZ


Zaman ve mekâna göre, ilk planda insanlara tuhaf gelecek, onları ürkütecek ve kaçıracak hal, tavır, davranış ve fiillerden sakınmak lazımdır. Bu mevzuda da "illa böyle olmalı" diyerek tekellüfe girmemek esastır. Evet, atalarımızdan tevarüs ettiğimiz kaftanımız, cepkenimiz... Çok hoşumuza gidebilir. Fakat bunlar bugün bazı kimselere başka şeyler çağrıştırıyor, bir kıyafetin ötesinde manaları hatırlatıyor ve ürkütücü oluyorsa, -dinimizin ve kültürümüzün temel sınırlarını aşmamak kaydıyla- görüntümüzle de başkalarını kaçırmamaya özen göstermemiz gerekmektedir. Bir gün muhataplarımız bizi genel karakterimiz, ahlakımız ve evrensel insanî değerlerimiz ile tanıdıktan sonra, artık ne giyersek giyelim, nerede ve nasıl olursak olalım, anlayışımıza, halimize ve davranışlarımıza saygı duyacaklardır ve Allah'ın izniyle ondan sonra bir problem kalmayacaktır.

Binaenaleyh, teşebbüh kastı olmadan bazı benzerliklere girme frenkleşme sayılmasa da yukarıda da ifade edildiği gibi kendi rızası ve ihtiyarıyla bilerek ve kasten onlara her şeylerinde özenerek "Çok şükür frenklere benzedim ve Müslümanlara benzemiyorum" diyen çizgisini koruyamamış sayılır.

ÖZETLE
1 - Bazı toplumlar başkalarına benzemeye çalışmış ve Frenkleri teknoloji, sanayi ve terakkide örnek alacaklarına, yaşama tarzında taklide kalkışmışlardır.

2 - Sırtında frenk elbisesi olan her Müslüman kâfir olmaz. Ancak "ille de onlara benzeyeceğim."diye kendinden kaçan kimseler için aynı şekilde düşünmek zordur.

3 - Eğer insan, "Giyimimden dolayı ilk bakışta ürkütücü olmayayım!" niyeti ile toplumun gelenek ve göreneklerine göre davranıyorsa, bunda bir mahzur yoktur. "

ZAMAN
Yayın Tarihi : 13 Haziran 2008 Cuma 12:19:11
Güncelleme :13 Haziran 2008 Cuma 12:32:16


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Musa Erkan IP: 87.167.227.xxx Tarih : 13.06.2008 16:27:48

Simdilik cikarin amaciniza ulasinca nasil olsa türbani´da cüppeyi´de zorunlu olarak herkes takacak ve giyecek az kaldi biraz daha gayret.


ahmet YILMAZ IP: 88.254.176.xxx Tarih : 13.06.2008 20:49:39

TÜRKİYE DE BAZILARI DAHA MİLLETİN ÖRF ADET VE ÖZGÜRLÜKLERİ İLE UĞRAŞMAYI BIRAKIP NE ZAMAN İNSAN OLACAKLAR ANLAMIYORUM.BİZ OSMANLI TORUNUYUZ GELENEKLERİMİZDEN UTANMAYIZ


Hakan Çakır IP: 78.162.74.xxx Tarih : 13.06.2008 21:52:06

Allah, insana doğru ve yanlışı ayırtebileceği çok büyük bir nimet vermiş...Buna akıl denir. Yetmedi mi? Kur'an-ı Kerim'i ve onu açıklayıcı peygamberini de göndermiş. Bütün bunlar varken, halen neden birilerinin peşinden koşar dururuz anlamakta zorluk çekiyorum!


METİN ÇETİN IP: 88.241.226.xxx Tarih : 13.06.2008 21:04:43

siz ne anlarsınız ahmet bey?


ahmet IP: 88.253.88.xxx Tarih : 13.06.2008 22:21:24

her canlı doğru ile yanlışı ayırt edecek bilince sahiptir fakat insan yaşadığı toplum sebebiyle yanlışlara bazen doğru demek zorundadır yani insan doğru yada yanlışı kendi, seçemiyor sizde öyle siniz bende ama insanda akıl diğer canlılardan yüksektedir isterse doğruyu öğrenebir ve öğrenebildiğim tek şey bize sunulanların çoğunun şaçmalık olduğu


ahmet IP: 88.245.63.xxx Tarih : 13.06.2008 18:20:15

CEMAATE SELAM TAKİYEYE DEVAM