Millet Yazma Eser Kütüphanesi'nde bulunan nadir eserler gün yüzüne çıkarılıyor. Suna ve İnan Kıraç Vakfı ile Paul Getty Vakfı'nın ortaklaşa yürüttüğü proje sayesinde kütüphanede bulunan yüzlerce yıllık elyazması eserler, uluslararası kültür dünyasının hizmetine sunulacak.
1999 Marmara Depremi'nde ağır hasar gören Millet Kütüphanesi'nin kaderi bu sayede değişecek. 11. ve 19. yüzyıllara ait 30 bine yakın yazma ve eski harfli matbu eseri bünyesinde barındıran kütüphane, iki yıl sürecek bir çalışmanın ardından internet ortamına aktarılacak. Araştırmacılar bu sayede istedikleri esere kolaylıkla ulaşabilecek. Yabancı bilim adamları da elyazması eserleri dijital ortamdan takip edecek.
Millet Kütüphanesi, Marmara Depremi'nde büyük bir hasar görmüştü. Depremden sonra kütüphanedeki eserler Beyazıt Devlet Kütüphanesi'ne nakledilmişti. Kısıtlı imkânlarla ayakta kalmaya çalışan kütüphane, 2004 yılında Suna ve İnan Kıraç Vakfı'nın desteğiyle yenilenme sürecine girdi. 2006 yılında tamamlanan dijital arşiv sistemi sayesinde kütüphane modern bir havaya büründü. Projenin ikinci ayağı ise bu eserleri kütüphanenin web sitesine taşımak. Millet Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürü Melek Gençboyacı, kendilerine verilen destekten oldukça memnun. Gençboyacı, 'Kütüphanemizdeki eserler, internet ortamına aktarılınca gerçek değerine ulaşacak. Çünkü bizim için bilginin kolaylıkla paylaşılması önemli. Getty ile Suna ve İnan Kıraç Vakfı sayesinde bu eserler tüm dünyanın hizmetine sunulacak.' diyor. Suna ve İnan Kıraç Vakfı Kültür ve Sanat İşletmesi Genel Müdürü Özalp Birol, yazma eserlerin dünya kültürünün bir parçası olduğunu düşünüyor. Getty Vakfı yöneticisi Deborah Marrow ise 'Millet Kütüphanesi'nde bulunan eserler bugün elimizde çok az bilgi bulunan dönemlere ışık tutuyor. Proje sayesinde bu zengin hazine çok geniş kitlelere ulaşacak.' diye konuşuyor.
Kütüphaneler dijital ortama taşınıyor
Elyazması ve eski basma eserler, ilk olarak Süleymaniye Kütüphanesi tarafından internet ortamına taşınmaya başlandı. Amerika başta olmak üzere Avrupa'nın farklı ülkeleri yıllardır 'web kütüphaneciliği'ni kullanıyor. 2001 yılında başlatılan çalışmalarla birlikte Süleymaniye'deki kitaplar da sanal ortama taşındı. Elyazması eserlerin gelecek kuşaklara sağlıklı bir şekilde aktarılmasını sağlayan bu sistem kısa sürede meyvelerini verdi. Kütüphanedeki 100 binden fazla eser dijital ortama aktarıldı. Türkiye'nin farklı yerlerindeki 30 ayrı kütüphanede çalışmalarını devam ettiren Kültür ve Turizm Bakanlığı, mevcut eserlerin yarıdan fazlasını kütüphanelerin web sitesine aktardı. Çalışmalarını sürdüren bakanlık, bu sayede kitapların deforme olmasının da önüne geçiyor.
Konya'daki Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi, CD veri bankası sistemiyle 6 milyon 397 bin sayfa veri depolamış. Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait 77 bin 163 kitabın bulunduğu kütüphane, hırsızlık, yangın ve deprem gibi olumsuz durumlara karşı özel bir sistemle korunuyor. Kütüphane ayrıca bazı ülkelerle anlaşma yaparak eserlerin dijital kopyasını takas ediyor. Bursa'daki İnebey Yazma Eser Kütüphanesi de koleksiyonunun tamamını dijital ortama aktarmak için çalışmalarını sürdürüyor.
Araştırma yapmak için İstanbul'a gelmeye gerek yok
Kütüphaneler, öğrencilerin ve öğretim görevlilerinin adeta ikinci adresleridir. Oturduğunuz ilde kapsamlı bir kütüphane yoksa işiniz biraz zorlaşır. Çünkü İstanbul'a gelmeniz gerekir. Üniversitede öğretim üyesiyseniz ve tez hazırlıyorsanız bu durum bir çileye bile dönüşebilir. Bilim adamlarının bu çilesi son yıllarda yapılan çalışmalarla hafifledi. Gerek özel kuruluşların gerekse de Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın desteğiyle çeşitli kütüphaneler eserlerini artık dijital ortama taşıyor. Bu sayede mesela Erzurum'daki bir öğretim görevlisi araştırma yapacağı kütüphanenin internet sitesine giriyor. İstediği eseri ve masrafını tespit ediyor. Bankaya ücreti yatırıyor. Dekontunu kütüphaneye fakslıyor. En kısa süre içerisinde talep ettiği kitabın kopyası CD halinde kendisine gönderiliyor. Böylece zamandan tasarruf etmiş oluyor.