14
Mart
2025
Cuma
KÜLTÜR/SANAT

'BÜYÜK OYUN' İÇİN DOĞAÇLAMA

Atıl İnaç’ın yönettiği ‘Büyük Oyun’un çekimleri tamamlandı. İslamcı militanların eline düşen Türkmen kızın, Kuzey Irak’tan Türkiye’ye sıradışı yolculuğunu anlatan filmin doğaçlamaya olanak tanıyan reji anlayışı oyuncuları çok heyecanlandırmış

İSTANBUL - “Farklı reji anlayışı ve çalışma biçimi bizi çok etkiledi.” Çekimlerin son günü ‘Büyük Oyun’un oyuncularıyla konuşuyoruz... Hepsi konuşmanın bir yerinde bu noktalara dikkat çekiyor. “Elbette yazılı bir senaryo var ama diyaloglar çekim öncesinde doğaçlamayla yeniden oluşturuluyor. Amaç zaten doğallığı olduğu için heyecan verici” diyor filmin başrol oyuncularından Serkan Genç.

‘Büyük Oyun’, Radikal yazarlarından, deneyimli gazeteci Avni Özgürel’le yönetmen Atıl İnaç’ın sinemadaki ikinci işbirliği. Daha önce 12 Eylül darbesine odaklanan ‘Zincirbozan’a imza atan ikili, bu kez İslamcı militanların eline düşen genç Türkmen kızın Kuzey Irak’tan Türkiye’ye sıradışı yolculuğunu merkeze alarak günümüzün en büyük meselesi terörüsorguluyor. Senaryosunu Avni Özgürel’in yazdığı, yapımcılığını Ayfer ve Avni Özgürel’in üstlendiği ‘Büyük Oyun’da Suzan, Serdal ve Serkan Genç kardeşlerin yanı sıra ‘Ara’daki rolüyle Adana Altın Koza’da en iyi kadın oyuncu seçilen Selen Uçer, Rana Cabbar, Nalan Kuruçim, Haktan Pak gibi isimler rol alıyor.

Yönetmen Atıl İnaç’a çalışma biçimini soruyoruz. “Büyük Oyun, çok dilli bir film” diyor İnaç, “Arapça, Türkmence, Türkçe ve Kürtçe kullanılıyor. Yazılı senaryomuz var ama her dilin de kendi gerçekliği olduğu da bir gerçek. Bu dilleri anadilleri gibi kullanan oyuncularımız özgürlük içinde, doğaçlamayla o gerçekliği bulup ortaya çıkarıyor. Bir film için kolay kolay elde edilemeyecek bir gerçeklik yarattığımızı düşünüyorum. Pek çok avantajı oldu, sihirli performanslar çıktı ortaya. Müthiş derinlik kazandırdı. Çekim yaptığımız yerler de öyle.”

Filmin beş hafta önce Kuzey Irak’ta başlayan çekimleri Urfa, Adıyaman ve Malatya’nın ardından kısa süre önce İstanbul’da sona erdi. “Hikâyenin geçtiği coğrafyalardaki yolculuğumuz sıradışıydı” diyor İnaç, “Özellikle de Kuzey Irak kısmı. Çok tedirgin gitmiştik Irak’a. Çünkü neyle karşılaşacağımızı pek bilmiyorduk. İzin işlerini çok kolay hallettik. Yerel halk çok yardımcı oldu. Ama sonuçta Irak burası. Erbil’in dışında çölün ortasında bir köyde çalışırken gece helikopterler geldi. Köylüler inanılmaz korktu, bembeyaz oldular. Onların böyle görünce biz de bayağı korktuk. Bir süre sonra gittiler. Gece yarısı helikopterler tekrar geldi. Öylece kalakaldık. Sonra dolaşıp dolaşıp gittiler. Herhalde gece görüşüyle gördüler ve ‘Zavallı arkadaşlar aşağıda film çekiyorlar galiba’ deyip acıdılar herhalde. Köylüler alışkınlar. Herkes silahlı. Şoförlerimiz ‘Bir saldırıda biz vurulursak siz silahlarımızı alıp ateş etmeye devam edin’ diyordu sakin sakin. Bizim benzimiz atıyor. Onlar kanıksamışlar, savaşta gibi hissetmiyorlar kendilerini. Onun dışında her şey iyi gitti. Filmde oynayan yerel halkın filme çok şey kattığını düşünüyorum. Onların doğallığını en iyi oyuncuya bile yakalatmanız çok zor.”

‘Anları birlikte yarattık’


Kuzey Irak’ta Telafer yakınlarında bir Türkmen köyünde başlıyor film. Amerikan baskınında tüm ailesini kaybeden Cennet, yapa yalnız kalıyor. Kerkük’te bir kuaförde çalışan abisini bulmak için yola koyuluyor. Abisinin bir patlamada yaralandığını ve tedavi için Türkiye’ye gönderildiğini öğreniyor ve kaçakçılarla anlaşarak Türkiye’ye gitmeye çalışıyor. Türkiye sınırında bu kez İslamcı militanlar tarafından baygın vaziyette bulunuyor ve Türkiye macerası başlıyor. İstanbul’da büyük bir eylem planlayan militanlar, Cennet’i intihar bombacısı olmaya ikna etmeye çalışıyor.

Ümit Ünal’ın yönettiği ‘Ara’da şehirli bir kadını oynayan Selen Uçer, bu kez, İslamcı militan Amira olarak çıkacak seyirci karşısına. “Zaten ‘Ara’dan çok farklı bir rol olması beni heyecanlandırdı” diyor Uçer ve girişte de değindiğimiz farklı reji anlayışından bahsediyor: “Zorlayıcı olduğu kadar heyecan verici. Gerçek anları oluşturmaya dönük çalışan, doğaçlamaya olanak tanıyan bir yönetmen Atıl İnaç. Anları yaratma anındaki doğaçlama benim bir oyuncu olarak çok tercih ettiğim bir yöntem. Zor şartlar, düşük bütçe, herkes çok inandığı için iyi olacak diye hissediyorum.”

Oyuncu seçimi yapılırken oyuncuların Arapça ya da diğer etnik dilleri konuşulabilmesine özellikle dikkat edildi. Filmin başrolündeki Genç kardeşler de Antakyalı ve Arap kökenli bir aileden geliyor. Üç kardeşin en büyüğü olan Serkan Genç, yönetmenin doğaçlamaya olanak tanımasından ve sette her işe yardım etmekten büyük keyif almış. “Benim sahnem olmadığı halde Irak’a gittim. Setteki bütün işlere yardım ettim. Kardeşim Serdal da öyle. Her aşamasında. Irak’taki insanlar bize çok yardımcı oldu. Bu bir aradalık bize, filme güç kattı.”

Serdal Genç de “Koşullar zor ama öğreticiydi. Biz alışmışız dizi setlerinde her istediğimizin yapılmasına. Dağlarda öyle değil. Çok öğretici bir deneyimdi benim için. Öğrendim ki, büyük bütçelere gerek olmadan özveriyle, inançla film çekilebilir. Sete mutlulukla gidip geliyordum İstanbul’dan” diye konuşuyor.
Kültür Bakanlığı’nın yapım desteğiyle çekilen ‘Büyük Oyun’un nisanda İstanbul Film Festivali’nde gösterilmesi planlanıyor.

Zaman
Yayın Tarihi : 27 Aralık 2008 Cumartesi 17:11:13


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?