9
Haziran
2025
Pazertesi
KÜLTÜR/SANAT

Baleciler şikayetçi

20 yaşında mezun oluyoruz, 30’unda kadrolu yapıyorlar, 40’ında da zaten bale bitiyor.

Kırk yaşını geçtikleri için klasik bale eserlerinde rol alamayan sanatçılar, Birim Dans Tiyatrosu yapılanmasıyla yeniden sahnede... Zorunlu vedaya karşı duran 40 sanatçı, emeklilik yaşları gelinceye kadar sahnelerde olmaya devam edecek. Mezuniyet gününden itibaren bir hayli sıkıntı çeken sanatçılar, kariyerlerinin neredeyse tamamında büyük problemler yaşamış. BDT sanatçıları “Konservatuvardan mezun olan çocuklar 10 sene kadro bekliyor. Günah değil mi bu çocuklara? 20 yaşında mezun olsalar, 30 yaşına geliyorlar ve o zaman da bale bitiyor” diyor.

Hadi biraz empati yapalım. Çocukluk hayallerinizi dans etmek üzere kurguladınız.
8 yaşında konservatuvara girdiniz. 11 yıl süren zorlu eğitiminizi tamamladınız. Hayaliniz gerçeğe dönüştü... Devlet Opera ve Balesi, Bale bölümünde çalışmaya başladınız. Her gün en az 5 saat süren provalar, öncesinde egzersizler, temsiller, turneler... Bu tempoyla yıllarınız geçti. Öyle bir tempo ki, çocuk sahibi bile olamadınız. Kırk yaşınıza geldiniz. En tecrübeli, birikimli olduğunuz yıllar. Ama bedeniniz artık işinizi yapmaya imkan vermiyor. Çünkü yıllardır yüklendiğiniz vücudunuz deforme oldu. 20’li, 30’lu yaşlarınızda hissetmediğiniz sancılar, ağrılar, hastalıklar artık sizi yokluyor.
Yirmi yılı aşkın süredir hayatınızı geçirdiğiniz sahneye “zorunlu” veda zamanı... Bir karar vereceksiniz; Ya “tamam”, ya “devam.” “Tamam” deyip emekli olursanız, aldığınız maaşın yüzde 70’i artık elinize geçmeyecek, hayat standartlarınız düşecek. Emeklilik yaşınız (65) gelene kadar beklerseniz, “hiçlik” duygusu peşinizi bırakmayacak. Üstelik “bankamatik memuru” diyecekler size, “Onların yüzünden gençlerin önü açılmıyor”, “Çalışmadan para alıyorlar.” İnsanın “Adalet duygusunu” zedeleyen, incitici, kırıcı, haksız eleştirileri her duyduğunuzda içiniz biraz daha parçalanacak, yüreğiniz burkulacak. Her Bakan değişikliğinde, “Acaba bu kez bir çözüm üretilecek mi?” diye umutla bekleyecek, ama her seferinde hayal kırıklığı yaşayacaksınız. Söyleyin, bu durumda olsaydınız kendinizi nasıl hissederdiniz?
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü Bale Bölümü’nün 40 yaş ve üzeri sanatçılarından bahsediyoruz. Hani her Kültür Bakanı değiştiğinde, “Bankamatik memurları”, “Onlar emekli olmadığı için gençlere kadro açılamıyor” sözleriyle gündeme gelen sanatçılar... Ama bu yazıya konu olmalarının nedeni farklı. Çünkü onlar artık ne yapacaklarını bilemeden, gelecek kaygısıyla evlerine kapanıp zaman geçirmiyorlar. Bu yüzden panik atak olanlar bile daha iyi hissediyor kendini. Çünkü artık yeniden sahnedeler. Yazıda ayrıntılarını okuyacaksınız ama, “Onlar şimdi ne yapıyor?” sorusuna bir çırpıda yanıt verelim: Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengim Gökmen’in desteğiyle kurulan Birim Dans Tiyatrosu’nda çalışıyorlar. Bale zarafeti ve adımlarıyla, danslı tiyatral eserler sunuyorlar. Hâlâ sahne üstündeler. Artık onları, tecrübelerini, birikimlerini yansıttıkları eserlerle izleyeceğiz.
Sanatseverler hatırlayacaktır. İki yıl önce Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde, “Guguk Kuşu” sahnelendi. Deneyimli sanatçıların, o unutulmaz eserde devleşmeleri o kadar beğenildi ki, izleyicilerin taleplerine kayıtsız kalamadı Devlet Opera ve Balesi. Genel Müdürlük bünyesinde oluşturulan Birim Dans Tiyatrosu, kadrosunda artık klasik bale yapamayan 40 yaş ve üzeri sanatçıları bir araya getirdi. BDT bir süre önce resmiyet kazandı. Şimdilik bünyesinde 40 sanatçı var. Kimi 40’lı, çoğunluğu 50’li yaşlarında. En “kıdemlileri” bu yıl emekli olacak yaş haddinden. 64 yaşında İdris Aydın, hâlâ delikanlı gibi dans ediyor. Şu anda klasik bale eserlerinde sahneye çıkanlar da 40 yaşına geldiklerinde artık kıdemli meslektaşlarının yaşadıkları zorlukları, sıkıntıları çekmeden, BDT’de görev alacaklar.
Biz röportajı yaparken, BDT sanatçıları bu akşam galasını yapacakları Turgut Özakman’ın tiyatro için yazdığı “Töre” adlı eserin provalarını yapıyordu. BDT’nin “fikir babası”, eski balet, şimdinin koreografı İhsan Bengier’in hocalığında yine saatlerce çalışıyorlardı. Bu sene 60. yılını kutlayan balenin “kıdemlileri” ile prova aralarında konuştuk.


Bale yapmanın yaşı var mıdır?
Beden olarak var. Bale bedeni deforme ediyor. Bel, omurga aşınıyor, sakatlıklar yaşanabiliyor. Kendinize çok çok iyi de baksanız, 40 yaşından sonra klasik baleyi zor yaparsınız. Çünkü farklı adale gücü istiyor.

Beden, “yeter artık...” mı diyor?
40 yaşından sonra tam olgunlaşırsınız, birikimleriniz, her şeyiniz dolar, fakat beden isyan eder. Yavaş yavaş yıpranmalar kendini göstermeye başlar. Genç yaşlarınızda hissetmediğiniz ağrılar çıkar. Çoğumuzda menüsküs vardır, aşil tendonu kopanlar çoktur ya da bel ve omuz sakatlıkları geçirenler... Ama burada çok ince bir ayrıntı var. 40 yaş ve sonrasında klasik bale zor, dans değil. Ve ayrıca klasik balenin her şeyi de bitmiş olmuyor. Neticede yıllarca vücudun almış olduğu bir zarafet, duruş şekli var. Bunlar devam ediyor ve dansta da kendini gösteriyor.

Vücut isyan edince, “bale” zor ama “dansa” devam diyorsunuz.
Tabii ki. 40 yaşına gelmemiz ya da aşmamız, sahneden geri kalmamıza neden değil. Bunda ısrar ediyoruz. Klasik bale yapamasak da dans edebiliyoruz. Enerjimiz, birikimimiz var. Beden diliyle tiyatroyu bağdaştırarak, güzel şeyler üretilebilir. Biz de bunun savaşını veriyoruz zaten.

Diyelim ki emekli oldunuz, hayat standartlarınız çok mu değişir?
Emekli olmaya korkuyoruz. Çünkü emekli olduğumuz zaman maaşımızın yaklaşık yüzde 70’ini bir daha alamayacağız. Bu da mağduriyet oluyor.

Sizin durumunuzdaki sanatçıları ilgilendiren yasal düzenleme gündemdeydi...
Bugüne kadar bu sallandı da sallandı, ertelendi de ertelendi. Yıllardır son derece özveriyle, devlet için çalışmış sanatçıları, devletin himaye etmesi, gözetmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ve bu devirde bile olsa bunu istiyoruz. 70 milyonun içinde bir avuç sanatçıyız. Eğer bizi kayırmazlarsa, diyecek hiçbir şey yok.

Sizler emekli olmadığınız için yeni mezunlara kadro açılamadığı yönünde eleştiriler var. Katılıyor musunuz bu eleştirilere?
Hayır katılmıyoruz. İstenirse kadro verebilirler. Çok büyük sanatçılar var, onların ölümlerini mi bekliyorlar kadro verebilmek için? Artık iş buna geldi. İstanbul’dan iki kişi vefat ediyor, iki kadro çıkıyor. Buradan (Ankara) üç kişi vefat ediyor, kadro gidiyor. Ama Diyanet İşleri’ne kadro akıyor. Konservatuvardan mezun olan çocuklar 10 sene kadro bekliyor. Günah değil mi bu çocuklara? 20 yaşında mezun olsalar, 30 yaşına geliyorlar ve zaten bale bitiyor.

Kadro alamayanlar ne oluyor?
Yövmiyeli çalışıyorlar. Günlük, çalıştığı kadar para alıyorlar, iş verilmezse para alamıyorlar. Amele gibi yani. Çoğumuzun çocuğu yıllarca yövmiyeli çalıştı. 10 yıldır yövmiyeli çalışan çocuklar var.

Sizin yaşınıza gelenler öğretici olarak görev alamaz mı?
Kaç kişi? Ayrıca yılların getirdiği tecrübe sadece çalıştırıcı olarak mı verilebilir? Birikimleri sahneye yansıtmak güzel bir durum değil midir? Dünyada bunun örnekleri var, 40 yaş üzeri sanatçılardan oluşan kampaniler var. Biz de Türkiye’de bunun adımını atıyoruz.

Sahneye çıkamadığınız halde emekli olmadığınız için acımasız eleştiriler yöneltildi. Ne düşünür insan?
O kadar çok kendinizden fedakârlık yapıyorsunuz ki, örneğin 40 yaşına kadar çoğumuz çocuk sahibi olmuyoruz, başka bir iş bilmiyoruz, sonra adama “bankamatik memuru” diyorlar. Çok büyük hakaret bu bize, bunun bilinmesini istiyoruz. Bugün belediyede çalışan bir operatör 2.5 milyar para alırken, biz burada 1.8 milyar alıyorsak, bu çok bir şey değildir. Hükümetin sanatçısına, öğretmenine, polisine sahip çıkması, ekonomik şartlarını düzenlemesi gerekiyor. Emekliliği iyileştirirlerse yaşı dolanlar zaten gider. Kalmamızdaki en önemli etken para. Bu, hak kaybına uğramayacağımız şekilde düzenlenirse hiç kimse, “İlle de kalayım” demez.


10 YIL EVDE OTURDUK PANİK ATAK OLDUK

Birim Dans Tiyatrosu öncesinde, yani klasik bale yaşamınız bittikten sonra ne yaptınız?
Bu konuda hepimiz İhsan’a (İhsan Bengier) çok minnettarız, bizi toparladı. Bizler 40 yaşına geleceğimiz sıralarda artık sahneyi genç arkadaşlarımıza bırakma adına eserlerde oynamamaya başladık. Geri plana itildik. Öyle bir şey oldu ki, aşağı yukarı çoğumuz 10 sene evlerimize kapandık. Düşünebiliyor musunuz, 38-40 yaşındasınız ve hayata karşı ne yapacağınızı bilmiyorsunuz. Bildiğiniz tek şey bale. Öyle bir boşluk ki, çoğumuz panik atak olduk. İhsan’dan böyle bir öneri gelince, bu işe girdik. Guguk Kuşu’nu sahneledik. Hepimiz kendimizi o kadar iyi hissettik ki.

Birim Dans Tiyatrosu’ndaki sanatçıların ortak özelliği nedir?
Hepimiz eski klasik bale dansçılarıyız. Köklü bir geçmişimiz, tecrübemiz var, sahneye hakimiyetimiz gençlere göre daha fazla. BDT’nin kuruluş amacı, klasik balede olup, belli yaşa gelmiş insanların, o kapıdan çıkıp, bu kapıyı açmaları. Bizim gibi 10 yıl ne yapacağını bilmeden evde oturmamaları. Biz onlara bir yol açıyoruz. Hedefimiz bu, yoksa buraya kazık çakmaya gelmedik.

BDT’nin bünyesinde kaç kişi var?
40 kişi var. 25 balerin, 15 balet.

En kıdemliniz kaç yaşında?
İdris Abi (Aydın) bu sene emekli olacak, hâlâ dans ediyor. 64 ve 62 yaşlarında dansçılarımız da var. Dansın yaşı olmaz.

Artık klasik bale yapmıyorsunuz, dans ediyorsunuz...
Evet, tiyatral açıdan dans. Ama klasik bale içimize işlemiş, dansta da kol duruşu, ayağın gelişi... Bunları ayrı tutamazsınız. Ama tabii artık beller, yüksek açıdan hareketleri yapmaya müsait değil.


BİZİM SADECE SAHNELERE İHTİYACIMIZ VAR

Töre oyunu için ne kadardır prova yapıyorsunuz?
2.5-3 aydır. Her gün prova yapıyoruz. 18 Ekim’de (bugün) galamız var. 27 Ekim’de Çayyolu 100. Yıl Sahnesi’nde de sahneleyeceğiz. Sonra Çanakkale turnesi...

Provalar, egzersizler klasik bale döneminden farklı tabii, neler yapıyorsunuz?
Formda kalmak, sakatlanmamak için, yani bedenimiz için ne gerekiyorsa onları yapıyoruz. Provalar haricinde hepimiz her gün egzersiz yapıyoruz zaten. Daha çok pilates, yoga, çağdaş dans tekniklerinden yararlanıyoruz.

BDT başarıyla yoluna devam ediyor, edecek. Peki bu yolda bir sıkıntınız var mı?
Sahne konusunda Devlet Tiyatroları’ndan destek istiyoruz. Onların oyun sahnelemediği zamanlarda biz bu sahneleri kullanalım istiyoruz. Çünkü buranın (Opera binası-Büyük Tiyatro) sahnesini biz, opera, bale, MDT ve tiyatro birlikte kullanıyoruz. Dolayısıyla bize 3 ayda bir sıra geliyor. Enerjimiz var, eserimiz var, talep de var, biz oynamak istiyoruz. Devlet Tiyatroları’nın elinde zaten dans tiyatrosu diye bir projesi yok. Oysa artık dünya tiyatro bazında konuşmaktan çok harekete yöneldi. İşte böyle bir dönemde, biz tiyatronun bazı yaralarına da merhem olabiliriz.


BALEDEN KOPAMAYANLAR İÇİN BÜYÜK BİR ADIM

BDT’nin sanat yönetmeni, koreograf İhsan Bengier de bir dönemin tanınmış baletlerinden. Saatler süren zorlu provalarda esprileriyle sanatçıları motive eden Bengier, şunları söylüyor: “Bu ekiple, 8-9 yaşımızda okula birlikte girdik, hep beraber büyüdük, böyle bir topluluğuz. BDT, Rengin Gökmen’in çok büyük desteğiyle, sanatçıların istemiyle, ortak fikir sonucu kuruldu. Ankara balesinde toplam 135 sanatçı var. Bunların 40’ı BDT çatısı altında artık. Bu yaş grubunun zorluğu, bedenlerin yıpranmış olması. Tabii ki 22 yaşındaki insanın performansını gösterecek durumda değiliz. Biz, kadromuzu daha çok aktör kadro olarak tanımlıyoruz. Bu yüzden sahnede tiyatral kısma daha bir ağırlık veriyoruz. BDT ile sahneye çıkmak isteyenlere çağdaş açılım getirdik, dans tiyatrosu yapmaya başladık, bu bir ekoldür. Guguk Kuşu dünyada ilk kez dans tiyatrosu olarak sahnelendi, bu anlamda biz BDT olarak dünya prömiyeri yapmış olduk. Keza Töre... Yakında Erdal Uğurlu gelecek, BDT için bir eser sahneye koyacak. Artık bale yapamayacak -dans edemeyecek değil- duruma gelmiş arkadaşlarla çalışma imkanımız var. BDT büyük bir adım oldu. Türkiye’de baleyle uğraşıp da, ’İleride ne yapacağız’ diyen insanlar için bir atılım oldu.”

VATAN
Yayın Tarihi : 19 Ekim 2008 Pazar 00:03:48


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?