30
Nisan
2025
Çarşamba
KÜLTÜR/SANAT

Müzik sektörüne sitem

Ritim ustası Okay Temiz son albümü High Fly'da "Dünyanın dışında müzik var mı yok mu?" sorusuna yanıt arıyor. Temiz, müzik sektörüne de sitem ediyor: Senelerdir müziğe kalite getirmek yerine ucuza kaçılıyor

Başta İsveç olmak üzere Avrupa'nın ve dünyanın önemli müzik merkezlerinde konserler veren, yerli yabancı sanatçılarla birlikte yaklaşık 60'ın üzerinde albüme imza atan müzisyen Okay Temiz'in yeni albümü High Fly, Ada Müzik etiketiyle çıktı. Müzikteki başarısını bir anlamda 'gözlemleme' yeteneğine bağlayan ritim ustası Temiz müzik serüvenini ve Çatalca'daki çiftlik yaşamından başlayan hayatını SABAH'a anlattı.

GÖZÜM AÇIKTIR: Enteresan bir insanım. Bir kere etrafımla çok ilgilenirim. Farkına varma hastalığı vardır bende. Gördüğüm her şeyi incelerim, sorgularım. Bir caminin yapılışına bakarım. Gözüm açıktır. Balkon demirlerine bakarım. Tabiatta renklerden, seslerden etkilenirim. Ben bunlardan ne yapabilirim diye kendime sorarım. Tabiattaki renkler, iklimler insanın günlük yaşamına tesir eder. Doğuştan gelen bir şey bu. Ben sanat okuluna gittim. Metallerle iç içeydim. Makineleri inceledim, nasıl yapılmış, diye. Bizim Çatalca'da 3 bin dönüm arazi üzerine kurulu çiftliğimiz vardı. Okula traktörle gider gelirdim. Traktörün her parçasını didik didik ederdim. Nasıl yapılmış diye. 450 koyunumuz vardı. Silivri'nin yoğurt yapımındaki süt ihtiyacını biz karşılardık. Hayvanları kesip, derisinden davul yapardık. Burada bir şey tespit ettim. Renkler, sesler, şekiller.

DÜNYANIN BİR SESİ VAR: High Fly'da hedefim 'dünyanın dışında müzik var mı yok mu?' sorusuna yanıt aramaktı. Uçan dairelerin, yıldızların çıkardığı ses nasıl? Dünyanın bir sesi var. Dünya döndüğü için ölçülmüş değil. Hava olmadığı için ölçülemiyor. Buradan yola çıkarak bir sürü beste yaptım. Elektronik müzik aletlerini kullanarak.

MÜZİĞE KALİTE GETİRMİYORLAR: Benim plaklarım Yunanistan ve Almanya'da da çıktı ve satıyor. Türkiye'de satmıyor. Birilerinin yaptığı albümler hızla tükeniyor. Senelerdir müziğe kalite getirmek yerine ucuza kaçıyorlar. Sırf parayı ön plana alan bir iş oldu müzik. Sanat, kültür yok. Yapımcılar kaliteli ve kültürlü işler için elini cebine atmıyor. Plağın satması kliplere bağlanmış. Saçma sapan klip yaparsanız TV'lerde gösterilirse satar. Onun dışında enstrüman müzik ölmüştür Türkiye'de. Birkaç ismi ayrı tutmak gerekir. Nejat Yavaşoğulları gibi... Enstrüman müzik yapanlar şarkıcıların arkasında kalıyor. Pop müziğinin gölgesinde kalıyor. Para var ama müzik yok, kültür yok...

RİTİM İNSANI MOTİVE EDER: Fatih Sultan Mehmet gemileri karadan denize indirirken o kadar insan '1,2,3, Allah Allah, veya yallah,' diye ritim tuttular. Ritim olmadan o kadar gemi denize indirilmez. Afrika'da çapa yapan işçiler, tarlada çapa yaparken, ritim tutarlar, şarkı söylerler... Kazmayı aynı anda kaldırır, aynı anda indirir. Bu insanların motivasyonunu artırır. Bizde böyle bir şey yoktur... Bizim Çatalca'daki çiftliğimizde 80 genç kız vardı. Mısır tarlalarında. Şarkı söylemezlerdi. Dedikodu yaparlardı... Afrika, Hindistan'da böyle değil, çalışırken ritim tutar şarkı söylerler.

TÜRKİYE'DE ROCK EPEY GELİŞTİ: Türkiye'de herkes caz kulübe gidemiyor. Bir kere pahalı. Gelen insanlara bakıyorum cazdan anlıyorlar. Caz hâlâ burjuva müziği değil. Burjuvalar ne cazdan ne de klasik müzikten anlar. Kafaları başka şeye, para kazanmanın dışında bir şeye basmaz. Avrupa'da cazı alternatif müzik kültürüne sahip insanlar dinliyor. Rock ise Türkiye'de epey gelişti. Sözleri de fena değil. Çok sağlam çalınması lazım. Çok vurgulu bir müzik. Taş gibidir. Böyle olması için bunu severek yapmak lazım. Yabancı rock gruplarına bakıyorum, 5 kişi varsa sahnede beşinde de aynı enerji var. Davul, gitar, piyano taş gibi olması lazım. Hepsinden önemlisi hepsinin enerji kokmaları lazım.

'Ecevit sinirlendi'"BİR insanın dili yasaklanır mı? Böyle bir şey olur mu: Rahmetli Bülent Ecevit'le birlikte 20 yıl önce İsveç'e uçuyordum. Rahşan Hanım'da yanındaydı... Kürtlerin ana dilini, kültürünü, inançlarını serbestçe yaşaması gerektiğini söyledim. Tiki hareketlendi, sinirlendi. Rahşan Hanım beni uyardı. İsveç'te Yunan, Bulgar, Türk, Kürt dillerini öğrenmek için okullar var. Ama İsveç dilini de öğrenme zorunluluğu var. Ben isterdim ki Türkiye bu sorunları kendi içinde halletsin. Sen dilini yasaklarsan, ben bölgenin kültürünü nasıl öğreneceğim. Dil, kültür yasaklanmaz."
 

Ahmet Kulsoy - Sabah
Yayın Tarihi : 5 Ekim 2009 Pazartesi 15:09:20
Güncelleme :5 Ekim 2009 Pazartesi 15:38:02


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?