14
Haziran
2025
Cumartesi
KÜLTÜR/SANAT

New York sanatı İstanbul’da

New York'taki sanat okulu School of Visual Arts'ın öğretim üyeleri, mezunları ve öğrencilerinin eserlerinden oluşan 'Octet' sergisi, Pera Müzesi'nde. Dünyanın dört bir yanından öğrencinin eğitim gördüğü okuldan çıkan eserler de farklı kültürleri yansıtıyor

New York'un ünlü sanat okullarından School of Visual Arts (SVA), bu ay ve önümüzdeki ay boyunca Pera Müzesi'nin konuğu oluyor. 62 yıldır önemli sanatçıların yetiştiği, Richard Serra'dan Louise Bourgeois'ya dünya çapında ustaların ders verdiği okulun Güzel Sanatlar Bölümü öğretim üyeleri, mezunları ve öğrencilerinin eserlerinden oluşan 'Octet: New York School of Visual Arts'tan Seçme Yapıtlar' sergisi bu hafta açıldı. 110 yapıtın yer aldığı sergi, İmge Olarak Sözcük, Post- Pop ve Tabloid, Malzeme Önemlidir gibi toplam sekiz bölümden oluşuyor. Sanatçıların eser ürettiği bu sekiz alana ve aynı zamanda sonsuzluk işaretine atıf yapmak üzere, serginin adı Octet (sekizli anlamında) olarak belirlenmiş. Aslında New York School of Visual Arts, 50 ülkeden öğrencilerin birlikte eğitim gördüğü, çokkültürlü yapıya sahip bir kurum. Serginin açılışında SVA eski öğrencisi ve öğretim görevlisi olan, İstanbul doğumlu sanatçı ve serginin küratörlerinden Peter Hristoff'la sergiyi konuştuk.

- Obama, 11 Eylül, New York Times kapakları... Sergide Amerika'yı temsil eden çok fazla simge var. Tüm bunlar neden bu kadar çok kullanılıyor?
- Bu sergide amacımız New York'u veya Amerika'yı anlatmak değil. Biz tüm dünyayla ilgileniyoruz. Bu nedenle sergide hep daha evrensel konular olsun istedim. Örneğin bu eserdeki (hemen arkasında duran Frank Roth'un Dünya Ticaret Merkezi'ni Asla Unutma resmini gösteriyor) yeşil, Bağdat'taki Yeşil Bölge'dir. Tabii ki eserlerin çoğu New York'ta yapıldı ve bu nedenle New York'tan izler taşıyor.

TÜRKİYE'YE MÜTHİŞ BİR SEVGİM VAR
- Serginin resmi olarak bir Obama portresi belirlenmiş...
- Değişim resmini, serginin resmi olarak Pera Müzesi seçti; bu seçimin bizimle ilgisi yok. Bizim için tüm bu eserlerin arasından bir tanesini seçmek zor olurdu. Ayrıca Obama'nın resmedildiği resimde bile, resmin ismi Başkan Obama değil, Değişim. Son seçimimizde Obama portreleri değişimin sembolü olarak kullanıldı. Her yerde o portreleri gördük. Bir önceki seçimlere göre çok farklıydı. Kendisi bizim için bir sembol oldu. Amerika'da ilk defa siyahi bir başkan seçildi. Bu, kültürümüzde çok önemli bir aşama.

- Belki biz de her yerde çok fazla Obama görmekten sıkıldık...
- Haklısınız, medya sayesinde her şey çok çabuk klişe oluyor.

- Türkçe konuşuyorsunuz, Türkiye'ye çok sık geliyorsunuz. Bu ilişkinizi anlatır mısınız?
- Annem ve babam İstanbullu bir Bulgar ailesi. I. Dünya Savaşı ve Balkan Savaşı'ndan sonra dedelerim, büyükannelerim İstanbul'a gelmişler. Annem ve babam İstanbul'da doğup büyümüşler. Ben İstanbul'da doğdum. Ailem 1963 yılında Amerika'ya gitti. Ama burada hâlâ ailemin önemli bir kısmı var. Teyzelerim, amcalarım... Ben 15-16 yaşımdan beri devamlı buraya gelmeye başladım. Türkiye'ye karşı hep müthiş bir sevgim vardı. Annem evde bizimle Türkçe konuşuyordu. Son 10 yılda, yılda en az iki-üç kere Türkiye'ye geliyorum.

-Türkiye'deki sanat piyasasının gelişimini nasıl buluyorsunuz?
- Son yıllarda müthiş bir patlama var. Tabii ki Türkiye'de her zaman belli bir sanat dünyası vardı. Ama son zamanlarda çok büyüdü. Bunun şu açıdan önemi var: Bir toplumda ne zaman kuvvetli bir sanat dünyası varsa, o zaman gerçekten orta sınıf var demektir. Tüm ülkelerin sağlıklı olabilmesi için orta sınıf çok önemli. İstanbul Modern, Pera Müzesi gibi yerleri gezdikçe çok gururlanıyorum.

- Ama orada daha büyük bir piyasa olduğu kesin...
- Evet ama daha büyük piyasanın da problemleri var. Sanat o zaman çok daha fazla piyasa içine giriyor. Sonuç olarak sanat ve piyasa birbirinden çok farklı şeylerdir. Benim şimdiye kadar en çok hoşuma giden, Türkiye'de ilk sergilerimi yaptığım zamanlardı. İnsanlar satın almak amacında değildi, sadece sergiyi geziyorlardı. Sadece sanatı görmek için. Diğer taraftan artık Türkler de New York'ta çok daha fazla görünür hale geldiler. Sadece sanat anlamında değil, genel Türk kültürü anlamında belli bir artış var. Bir zamanlar New York'ta bir-iki tane Türk lokantası varken, şimdi her yerde Türk lokantaları var. Orada da çoğaldık. Ben New York'ta ilkokula giderken, Amerikalılar için Türkiye çok egzotik bir yerdi. Artık öyle değil.

SABAH
Yayın Tarihi : 15 Ağustos 2009 Cumartesi 18:11:16


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?