Boğaziçi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Cem Behar, geçen hafta sonu vefat eden ünlü bestekâr Avni Anıl’ın Türk musikisindeki önemini Milliyet okurları için kaleme aldı
Ünlü bestekâr Avni Anıl’ın iz bırakacak çok sayıda eseri bulunuyor.
Cumartesi günü 80 yaşında yaşamını yitiren Avni Anıl, 20. yüzyılın ikinci yarısının en önemli şarkı bestecilerinden biridir. Şarkı bestecisi diyorum; çünkü Türk müziği bestecilerini iki kategoriye ayırmak mümkün.
Bazı besteciler beste, semai vs. formunda da esrler bestelerken, bir bölüm besteci ise yalnız şarkı bestelemiştir. Türk musikisinin önemli bir şarkı besteciliği geleneği vardır.
Türk musikisi Osmanlı döneminde çok popüler ve çok kitlelere yayılmış bir musiki değildi, daha çok şehirlerdeki okumuş kitle tarafından icra edilirdi. Bu müziğin halka gerçekten yayılmasında, birer “şarkı bestecisi” olan Hacı Arif Bey ve Şevki Bey’in etkisi vardır.
Önemli rol oynadı
Avni Anıl da, Selahattin İçli’yle birlikte bu gelenekten gelme önemli bir bestekardır. Günümüzde, Alaaddin Yavaşça ve Erol Sayan, daha önceki kuşaktan Yesari Asım Arsoy, Selahaddin Pınar ve Cevdet Çağla da Anıl ile aynı geleneğe ait bestecilerdir.
Avni Anıl, şarkılarının kalitesi ve kalıcılığıyla Türk musikisinin kentlerde geniş kesimlerce sevilmesinde önemli rol oynamış bir bestecidir. Avni Anıl’ın iki yüz kadar şarkı bestelediği söylenir.
Ben şahsen yüz kadarının notasını görebildim. Muhtemeldir ki, vefatının ardından ortaya çıkabilecek bazı şarkıları popülerlik kazanabilir.
Avni Anıl, şarkıları için her zaman çok düzgün güfteler seçmiştir. Harc-ı âlem, günlük, sokak diline yakın sözleri içeren şarkıları yoktur. Ümit Yaşar Oğuzcan, Bekir Sıtkı Erdoğan, Rüştü Şardağ ve Turhan Oğuzbaş gibi güfte yazarlarından güfteleri tercih etmiştir.
Hüzünlü, dinç ve sağlam
Avni Anıl şarkılarının genel karakteristiği romantik ve hüzünlü fakat dinç ve sağlam olmalarıdır. Batı’ya özenerek vals ritmiyle bestelediği bazı şarkılarını, ki bunlardan bir tanesi çok tanınan “Mihrabım diyerek” şarkısıdır, en başarılı, en kalıcı şarkıları arasında sayamayız.
Ancak Avni Anıl’ın, iz bırakacak ve nesiller boyu okunacağı bence muhakkak olan çok sayıda şarkısı vardır.
Bunlar arasında, güftesi Rüştü Şardağ’a ait “Aşk bu değil yapma güzel”, güftesi Turhan Oğuzbaş’a ait “Bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım İstanbul’un”, güftesi Turgut Yarkent’e ait “Dil şad olacak diye kaç yıl avuttu felek” veya “Kader kime şikayet edeyim seni bilemem” sayılabilir.
Bunlar son derece kalıcı, kişilik sahibi ve kitlelerin kulağında yer etmiş eserleridir. Popüler zevke hitap ederler, fakat bayağılaşmazlar.
Avni Anıl, Üsküdar’da doğmuş büyümüştür ve yetiştiği yerlerden bir tanesi de Üsküdar Musiki Cemiyeti’dir.
Çok sayıda sanatçı yetiştirmiş olan bu ekolün ünlü isimlerinden biridir. Dolayısıyla, Türk musikisinde, devlet sektörünün dışında kalan özel derneklerin de ne kadar değerli müzisyenler yetiştirdiğinin bir göstergesi bizzat Anıl’dır.
Avni Anıl’ın şarkılarını iyi icra etmek kolay değildir: Tıpkı Selahaddin Pınar’ın şarkıları gibi. Çünkü bestelerindeki sağlamlığı ve hüznü aynı anda vermek çok zordur; icracı bazen ibtizale, bayağılığa kaçabilir.
Ya da çok katı okuyabilir. Dolayısıyla hem nüanslı hem sağlam biçimde Avni Anıl’ın şarkılarını seslendirebilen çok sayıda icracı da yoktur aslında.
Öğretilmeye değer
Türk müziği konservatuvarlarında Avni Anıl’ın şarkıları öğrencilere okutuluyor mu bilmiyorum, ama bazılarının öğretilmeye değer olduğu kesin. Çünkü bunlar çok güzel ve okunması kolay olmayan şarkılardır.
Televizyonlarda izlediğiniz popüler müzik yarışmalarına çıkan herkesin okuyamayacağı türden şarkılardır.
Kamuya mal olmuş, folklor ve anonim sayılacak derecede toplumun her kesimine yayılmış eserlerin bestecisini kaybettik. Böyle besteciler kolay yetişmiyor. Bugünkü müzik ortamı da yetişmelerine uygun bir zemin sunmuyor maalesef.
helal olsun hocam be bizi sizler yetiştirdiniz sizi çok seviyoruz şiirlerinizi okuyorum cok güzel karar verdim bende sair olacam hocam sizin gibi